2 Eylül 2010 Perşembe

Dinleme / Derya Sazak

Hanefi Avcı’nın kitabındaki “dinleme” olaylarının mürekkebi kurumadan Genelkurmay İkinci Başkanı Aslan Güner’in suçlandığı “GSM skandalı” patladı.

Taraf gazetesi, Güner’in Genelkurmay İstihbarat Başkanı olarak görev yaptığı 2007 yılına ait bir belgeyi yayımladı; Güner, Savunma Sanayi İcra Kurulu’nun 2002 tarihli bir kararından hareketle İsrail’den cep telefonlarını dinlemede kullanılan bir sistem alınmasını istemiş. 30 Mart 2007’de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın katıldığı “İcra Komitesi”nde bu alıma onay verilmiş ve cihazlar Güner’in İstihbarat Başkanlığı’ndan ayrılmasından 10 ay sonra Türkiye’ye getirilerek Mayıs 2008’den sonra kullanılmaya başlanmış.

İddiaya göre cihazlar “PKK’yı dinleyeceğiz” diye getirilmiş ancak aralarında eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’dan, Baskın Oran’a, Eşitlik ve Demokrasi Partisi(EDP) Başkanı Ziya Halis’ten, Orhan Miroğlu’na, Leyla Zana’dan, İstanbul BDP Milletvekili Sebahat Tuncel’e dek 2 bin kişinin cep telefonlarının dinlenmesinde kullanılmış.

Taraf’ın haberinden sonra Genelkurmay Başkanlığı’nca soruşturma açıldı, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da Bilgi Teknolojileri ve Komünikasyon Kurumu’na “sivil” inceleme yaptıracaklarını duyurdu.

Olay, daha önceki “dinleme” skandalları gibi, Türkiye’nin giderek “Korku Cumhuriyeti”ne dönüşmekte olduğunun yeni bir kanıtı sayılabilir.

Fikret Bila dün çok çarpıcı bir bilgiyi aktardı; PKK’yı dinlemek üzere İsrail’den alınan bu cihazlar, örgüt “haberleşme sistemi”ni değiştirdiği için “işlevsiz” hale gelmiş.

Bu durumda onca para havaya uçmasın, şebeke atıl kalmasın diye “eldeki” listeye bakılarak, “dışarıdakiler” değil, “içeridekiler” dinlenmeye başlanmış! Aslan Paşa’nın Genelkurmay İstihbarat için sipariş ettiği cihazların monte edildiği bir Mercedes’in Ankara’da “istihbarat” yaptığı öne sürülüyor. 2 bin kişilik listedeki isimler dinleniyorsa eğer, bu işlemin bir mahkeme kararıyla yapılıp yapılmadığı da belli değil.

Türkiye’de kişi hak ve özgürlüklerine en büyük saldırı son yıllarda “özel hayat” alanında yapılıyor.

Güçler çatışmasının kurbanı, yurttaşlar oluyor.

Yasadışı dinlemelerle “hukuk devleti” ilkeleri paspas yapılıyor. Tamam, Genelkurmay’ın ihale teklifi hazırlarken “PKK’nın cep telefonuyla gerçekleştirdiği eylemlerden, uzaktan kumandalı mayın tuzaklarından, lojistik-kurye haberleşmesinden, arazideki buluşmalara karşı önlem almaktan” söz edilmesi güvenlik açısından anlaşılabilir gerekçeler. Ancak PKK’nın haberleşme sistemlerini değiştirmesi üzerine bu malzemenin kullanım alanı niye değişir? Kaldı ki, Aslan Güner’in başında olduğu bölümün “dinleme” yetkisi olmadığı, bu yetkinin MİT, Emniyet ve Jandarma tarafından kullanıldığı bildiriliyor.

Dinleyen, dinleyene!..

“Korku Cumhuriyeti” olmaktan çıkacaksak, asker sivil demeden yasadışı dinlemelere karşı hukuku savunmalıyız.