11 Ağustos 2015 Salı

Barış, savaş, HDP ve AK Parti / Nazlı Ilıcak

Brüksel dönüşü Selahattin Demirtaş’ın açıklamaları, çatışmanın durmasını isteyen herkese ferahlık verdi. Demirtaş dedi ki: “PKK derhal elini tetikten çekmeli. Hükümet bir an evvel diyalog için hazır olduğunu beyan etmeli. Türkiye’nin yüzde 80’i barış istiyor. Biz de barış için çalışacağız. Tek derdimiz oy olsaydı, AK Parti’yi geriletmek olsaydı yerimizde otururduk. Savaş politikası AK Parti’yi bitirir. Bizim için önemli olan kanın durmasıdır.”

Selahattin Demirtaş ile aynı fikirdeyim. Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı’nı bozarak, İmralı’da kurulan masayı devirerek, bir yandan milliyetçilerden oy alacağını hesap etti, bir yandan da PKK terörünün faturasını HDP’ye kesmek suretiyle, bu partiyi baraj altına düşürmeyi planladı. Ama yaygın şiddet eylemleri, AK Parti’nin oyunu artırmaz. Üstelik Erdoğan ve danışmanlarının, siyasette daha iyi sonuç almak maksadıyla böyle bir tertibin içine girdiğini herkes fark etti.

AKTroller ya da yandaş kalemler, PKK terörünü lanetliyor; faturayı HDP’ye kesiyor.
Zaten PKK bir terör örgütü. Lanetleyerek sonuç elde edebilir misiniz? Hatta Kandil’i bombalasanız bile şehit cenazelerinin arkası kesilir mi? Bu yüzden Öcalan muhatap alınarak barış süreci başlatılmadı mı? Varılan mutabakat bozulduğu için PKK yeniden harekete geçti. O zaman mutabakatı bozanlar önce hesap vermeli. Yani AK Parti…

Selahattin Demirtaş, siyasete daha fazla alan açılması için çabalıyor. PKK’lılara “Elinizi tetikten çekin” diyor. Zira HDP’liler de barış iklimi yaygınlaştıkça, oylarının artacağının farkında.

Selahattin Demirtaş, Şırnak’ın Silopi ilçesinde PKK saldırısında şehit düşen Abdülhalik Araz’ın babaevine taziye ziyaretinde bulundu. Cenazeleri Türk ve Kürt diye ayırmadıklarını söyledi. “Biz askerin, polisin, gerillanın cenazesi diye ayırmayız.
Her ananın babanın yürek acısı aynıdır. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Şehit düşen asker de bizim kardeşimizdir. Bu topraklarda defnettiğimiz bütün gençler bu halkın evlatlarıdır. Acıları durdurmanın tek yolu barışta ısrarcı olmaktır”
diye konuştu.

Ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: HDP, barış ortamı kök saldıkça daha fazla oy alacağını düşünüyor; AK Parti ise savaş ve çatışmanın, siyaseten kendisine yarar sağlayacağı kanaatinde.

Seçmen, kimin barışa yatırım yaptığını, kimin savaştan oy devşirmeye çalıştığını anlayacak ve ona göre hareket edecektir. Dünyanın neresinde kan ve gözyaşının seçim sandığında bir parti için puan getirdiği görülmüş? Tayyip Erdoğan’ınki yanlış hesap.
HDP’yi barajın altına düşüremezsiniz. Bunu bir an önce fark edin ve Dolmabahçe Mutabakatı’na geri dönün.

“Türk’ün gücünü göreceksiniz lan!”


Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde Özel Harekât timleri bir şantiyeye baskın yaptı. İşçileri yere yatırdılar; elleri arkadan bağlı. Özel Harekât komutanı ağır ve tahrik edici sözler sarf etti: “Türkiye Cumhuriyeti devletinin gücünü göreceksiniz. Hepinizi tanıyorum ben. Kim ki hainlik yapıyor, kim ki ihanet yapıyor, karşılığını görecek! Görecek karşılığını! Ne yaptı lan size bu devlet? Ne yaptı devlet size? Hepiniz, hepiniz karşılığını görecek. Türk’ün gücünü göreceksiniz. Tamam mı? Bakma lan bana! Herkes yere baksın.”


Şantiyeden roketatar silahı, anti-tank roket başlığı, pompalı av tüfeği, 1 adet tabanca, 1 adet telsiz, 1 adet gece görüş dürbünü çıktı. Şantiyede, az miktarda dahi olsa terörde kullanılması muhtemel bazı silahların çıkması, Özel Harekât komutanının davranışını haklı kılmaz.

“Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan” diye bir söz vardır. Kötü muamele, baskı ve hakaret şiddeti doğuruyor. Şiddet arttıkça öfke büyüyor; baskının dozu yükseliyor; gerilim artıyor. PKK terörünün altyapısını Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelerin oluşturduğu gerçeğini unutmayalım. Türk devletinin gücü, bağırarak, çağırarak, ezerek ya da hakaret ederek gösterilmez. Hukuka saygılı ve adil olursanız ancak o takdirde gönüller birleşir; siz de haklılığınızı korursunuz. Kötü muamele yaptığınız takdirde, haklıyken haksız duruma düşüleceğini sakın unutmayınız.