5 Ağustos 2015 Çarşamba

Hasdal Cezaevi'nden generalliğe...

Balyoz Davası'nda tutuklanan üç albay da general ve amiralliği yükseltildi.

Hasdal Cezaevi'nden generalliğe...

Hükümet tarafından 'orduya kumpas' olarak nitelendirilen Balyoz Davası kapsamında yargılandıkları sırasında tutuklanarak Hasdal cezaevi'ne konulmuş olan üç albay, general-amiralliğe yükseltildi.
 
2012 yılında yurt dışı görevini bırakarak yargılanması nedeniyle Türkiye'ye gelen Piyade Kurmay Albay Levent Ergün, Balyoz davası çerçevesinde tutuklanmıştı. Jandarma Kurmay Albay Ahmet Hacıoğlu da Jandarma Genel Komutanlığı Terörle Mücadele Daire Başkanlığı görevinde iken Balyoz davasından tutuklanmıştı. Deniz Kurmay Albay İbrahim Özdem Koçer de Balyoz davasından tutuklanarak Hasdal Cezaevi'ne gönderilmişti. Tutuklu yargılanan albaylar, Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz davasıyla ilgili kararının ardından tahliye edilmişlerdi.
 
Yüksek Askeri Şura Ergün ile Hacıoğlu'nu tuğgeneralliğe, Deniz Kurmay Albay Koçer'i de tuğamiralliğe terfi ettirdi.
 
ŞÖVALYE RUHLU SUBAYLAR...
 
2011 yılındaki Yüksek Askeri Şura toplantısından 3 gün önce tutuklanan Ahmet Hacıoğlu, Hasdal Cezaevi'nden özellikle Rizali hemşehrilerine seslendiği bir mektup yazmıştı. Tuğgeneralliğe terfi eden Hacıoğlu, o dönemdeki mektubunda şu ifadelere yer vermişti:
 
"Askeri vesayetin kaldırılması adına bu yaşanan anlara, Allah aşkına bu memleketin insanlarına reva mıdır, eğer amaç askeri vesayeti kaldırmak ise bunun başka yolu yok muydu, anayasal güç var, mecliste çoğunluk var, askeri şurada güç var, çalışmak istemeyenler emekli edilebilir, geçmişte asker iken siyası söylemlerde bulunanlar, 28 Şubat sürecini başlatanlar yine 27 Nisan e-muhtırasını yazanlar adalet önünde çıkartılıp yüce devanda yargılanamazımıydı, böylesi kamu vicdanında daha kabul görmezimiydi? Sırf bir kuruma gözdağı vermek için haklı-haksız ayrım yapmadan ve sahte deliller üreterek masum insanlara komplolar kurarak kahramanlığı ile dünyada meşhur olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarsızlaştırarak, bu kurumu adeta terör örgütü gibi göstererek acaba toplumsal barışın sağlandığı mı iddia ediliyor?
 
Yoksa yeni kin ve nefret tohumları ekilerek bu memleketi gelecekte yeni kamplaşmalara ve hesaplaşmalara mahkum edildiği hiç düşünülmüyor mu? Ordusunu aşağılayan bir millet, devlet olur mu, Allah Aşkına? Hele binlerce yıldır savaşların, çatışmaların yaşandığı Anadolu gibi kaygan bir coğrafyada bu devlet orduya ihtiyaç duyunca nasıl olacak? Bir daha ölümü göze alacak şövalye ruhlu subay bulabilecekler mi? Yoksa kendini düşünen siyasal amaçlar peşinde koşan, emir komuta safiyeti yaşayan bir orduyla mı zafer kazanılacak."