Haberlere göre, İncirlik’ten havalanan ABD İnsansız Hava Araçları (İHA), ilk defa IŞİD’i bombaladı. Bizim İHA dediğimiz şeye Amerikalılar “drone” diyorlar.
50’den fazla Türk vatandaşının 10 günden az bir sürede öldüğü Türkiye’de en değersiz şeylerden birisi insan hayatıdır.
Ancak ABD askerlerinin dünyanın değişik yerlerde ölmesine engel
olmak için bir süredir bu “drone işine” büyük yatırım yaptı. Böylece
uzaktan yönetilen araçlar ile ABD ordusu hedeflerini yok ediyor.
Örneğin çeşitli hesaplara göre ABD İnsansız Hava Araçları sadece Pakistan’da 3000 civarında “düşmanı” ortadan kaldırdı. Ancak drone saldırılarında sivillerin de zarar gördüğü kaçınılmaz. Kimi hesaplara göre yüzlerce sivil de ABD drone’ları tarafından “ortadan kaldırılmış” durumda.
Makine ile savaşa doğru
Drone yönteminin ayyuka çıkması Bush ve onun takipçisi Obama döneminde gerçekleşti. Amerikalılar artık askerlerinin ölmesini istemiyor.
Amaç belli: Teknolojik savaş araçları ile savaşı sürdürmek.
Örneğin DARPA adlı savunma sistemleri üreten firma “birkaç insan boyu
yüksekliğinde köpeği andıran robot savaşçılar” üretmeye başladı.
YouTube’a “Darpa-Alpha Dog Legged Squad System” yazıp bakarsanız bu sözünü ettiğim köpeğe benzer savaşçı robotu izleyebilirsiniz. DARPA’nın deneme aşamasında “Çita” adlı hayvana benzeyen bir robot projesi daha var.
Drone’lar ABD’deki merkez üslerinden yani binlerce kilometre uzaktan yönetiliyor.
ABD’nin bu yüzden en çok ihtiyacı olan şey İnsansız Hava Araçları’nı “güvenli biçimde indirip kaldıracağı bir yer.”
Yakın zamanda İncirlik gibi üslerde çok az Amerikan insanı görmeye başlayacağız.
ABD daha ziyade “İnsansız Hava Araçları’nı park edeceğim yerler arıyorum” diyecek.
Bu konuda İngiliz teknolojisini de ihmal etmemek gerekiyor. İngilizler’in Hermes 450 UAV modeli de en az Amerikan drone’ları kadar etkili ve öldürücü.
ABD ve İngilizler’in nihai hedefi bir zaman sonra en az insanın yer alacağı ve daha çok makinelerden oluşmuş ordular kurmak.
Nasıl yapabiliyorlar?
2016 yılında ABD, bu teknolojiyi geliştirmek için bütçesine 2.9 milyar dolarlık ödenek koydu. Etkili bir drone sistemi için 4-6 milyar dolar yatırım yapmanız gerekiyor. Drone sisteminin her biri tanesi 40 milyon dolar civarında masrafa yol açıyor. Bir drone’nun ortalama bir saat uçuş maliyeti 3 bin dolar civarında.
Ancak para ile saadet olmuyor. Bunu yapabilecek teknolojik birikim ve yetişmiş insan gücüne ihtiyacınız var.
Siz hâlâ havada bir süre kalabilen ve doğru dürüst fotoğraf bile
çekemeyen İHA’ları ancak yapabiliyorsanız veya “savaş uçaklarının
kanatlarına kamera takmayı” marifet biliyorsanız daha drone konusunda mağara dönemindesiniz demektir.
Bir park yeri olarak jeopolitik değer
Kaddafi’nin öldürüldüğü gün Çin Dışişleri Bakanlığı’ndaki Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde idim. Konuştuğum analistler, gelişmelerden dolayı gayet huzursuzdular.
Onlardan birisine “Çin, Türkiye için ne düşünüyor” diye sordum. Şaka ile
karışık bana aynen şöyle dedi: “Bizim ürünlerimizi satmak için güvenli
bir depoya ihtiyacımız” var.
Sonra Türkiye dönüşü öğrendim ki hızlı tren projelerini Çin finanse ediyormuş.
Benzer şekilde bugün de ABD'nin insansız hava uçakları için park yeri oluyoruz.
Demokrasi, hukuk devleti iyi bir eğitim ve bunun sonucu olan “yüksek
teknolojik ürünler ve beşeri değerler” üretemeyince “birisine pazar
diğerine depo başka birisine savaş uçağı parkı” oluyorsun.