18 Temmuz 2011 Pazartesi

YAŞ öncesi deniz dalgalı, hesaplar karışık / Adem Yavuz Arslan/ Bugün



Türkiye 13 şehidin şokunu yaşıyor.
İhmal iddiaları, PKK ve DTK içindeki karmaşık hesaplar ve açıklanamayan tavırlar da tartışma konusu.

Ancak sivillerin pek vâkıf olmadığı tel örgüler içerisinde ise YAŞ heyecanı var. İçerisi izole olduğu için pek fark edilmiyor ama kıran kırana bir terfi ve atama mücadelesi yaşanıyor.

Daha önce, iki yazıda kulisleri aktarıp muhtemel YAŞ senaryolarını yazmıştım. Özetlemek gerekirse TSK geçen yılın rövanşını almak istiyor.

Aynı konudan devam edelim.

Terfi ve atama hesapları oldukça karışmış durumda. Özellikle de Deniz Kuvvetleri'nde. Malum soruşturmalar nedeniyle aralarında amirallerin de bulunduğu çok sayıda subay Hasdal'da.

Tutuklu amirallerin sayısı toplam amiral sayısının 4'te 1'ine ulaşmış durumda.

Bu yüzden önümüzdeki günlerde yapılacak YAŞ çok önemli. Boş kalan ve vekâletle yürütülen muharip komutanlıkların doldurulması için yapılması planlanan atamaların YAŞ'taki terfi kararlarına birinci derecede etki etmesi bekleniyor.

Ancak kulislere bakılırsa içerisinin kafası fena halde karışık.

İddialara göre 2011 YAŞ'ında birtakım gariplikler yaşanacak. Şöyle ki; bu yıl terfi sırasında bulunan 7 denizci albayın tuğamiralliğe yükseltilmesi gerekiyor.

Bu durum teamüllere uygun.
Mevzuat gereği amiral kadrosu belli olduğu için tutuklu bulunan amiraller görevden ayrılmadıkça ya da hükümet tarafından zorunlu olarak emekli edilmedikçe yerlerini doldurmak üzere daha fazla albayın terfisi mümkün değil.

Ancak terfisi planlanan 7 albaydan biri tabip diğeri de mühendis kadrosundan. Yani muharip değil. Tutuklamalar nedeniyle zafiyet oluştu korosunu düşündüğünüzde garip bir tercih olduğu tartışmasız.

Olayı daha da karmaşık hale getiren bir başka boyut daha var. Teamüllere göre bu yıl general-amiral olması planlanan tabip albay için sıra Kara Kuvvetleri'nde. Ancak Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral E. Uğur Yiğit'in komuta kademesine ağırlığını koyarak (Bu arada ifade edelim kulislere göre ağırlığını koyma biçimi de bayağı bir konuşuldu) emekli olmadan önce kadronun denizcilere verilmesini sağladığı iddia ediliyor.

Yine kulislere göre Yiğit'in bu tercihi 'kişisel nedenlere' dayanıyor. Teamül meselesinin adeta kanun gibi kabul edildiği TSK'da tartışma çıkartan bu tercihle ilgili konuşulan çok şey var.

Bu noktada birçok denizci subay ve amiralin tutuklu olmasının Deniz Kuvvetleri'nde zafiyete uğrattığı yönündeki haberleri de hatırlamakta fayda var. Kamuoyu oluşturmaya yönelik ve psikolojik harekât teknikleri içerdiği izlenimini fazlasıyla veren bu haberler gizemini koruyor.

Öte yandan terfi hesaplarının izlerini gördüğümüz bir başka konu da tatbikatlarda yaşandı.

TSK'nın en büyük tatbikatlarından olan Efes ve Deniz Kurdu, Genelkurmay tarafından son anda iptal edilmişti. En azından kamuoyuna böyle yansıtıldı ve nedeni hakkında uzun süre tatmin edici bir cevap ne hükümet ne de Genelkurmay kanadından geldi.

Oysa gerçekler biraz farklı.

Öncelikle tatbikat planlandığı gibi son derece başarılı geçti. İptal edilen sadece son gün yapılan ve üst düzey misafirlerin izleyeceği 'seçkin gözlemci günü.' Bir başka ifadeyle 16-25 Mayıs tarihleri arasında icrası planlanan Deniz Kurdu Tatbikatı 24 Mayıs'a kadar, tutuklu olan tüm komutanlara rağmen başarıyla gerçekleşti. Üstelik tatbikat sırasında 4 firkateyn ve 1 denizaltı Libya'da, 1 firkateyn Somali'de, 3 firkateyn ile 1 akaryakıt tankeri de muhtelif uluslararası görevdeydiler.

Bu arada iptal edilen yani 25 Mayıs günü planlanan gösteri için 24 Mayıs'ta prova bile yapılmıştı. Dikkatlerden kaçan çok önemli bir ayrıntı daha var. Tatbikatın hiç başlamadan iptal edilmesi yerine iptal kararı, Genelkurmay tarafından birçok yabancı ülkeden üst düzey diplomat ve askeri gözlemcinin Türkiye'ye geldikten sonra 24 Mayıs gecesi açıklandı.

Böyle bir olay, gözlemci gönderen ülkelerde muhtemelen(!) ilginç karşılanmıştır. Özellikle de sivil-asker ilişkilerinin algılanışıyla ilgili olarak.

Özet olarak, YAŞ'a sayılı günler kala kulislere bakarsak tel örgülerin içi karışık. Tuhaf ve teamüllere uymayan hesaplar yapılıyor. Hükümetin, kaynağı bilinmeyen bu tip hesaplara karşı nasıl bir tavır alacağı ise bilinmiyor.