14 Temmuz 2011 Perşembe

Irak'taki Amerikan askerî varlığı ve ötesi - Fikret Ertan


Irak'ı 2003'te işgal eden Amerika'nın bu ülkedeki askerî varlığı en tepe noktasında 170 bin civarındaydı. Bugün ise bu varlık 47 bine inmiş bulunuyor. Bunun sebebi Amerika ile Irak hükümetinin 2008 yılında vardıkları kısa adı SOFA olan (Status of Forces Agreement) olan ikili anlaşmanın uygulanması elbette.
Bu anlaşmaya göre, Irak'taki Amerikan askerî varlığı en geç 31 Aralık 2011'de tamamen sona ermiş olacak. Amerika bu takvime uyacağını defalarca ilan etmiş olmasına rağmen son aylarda Irak'tan tamamen çekilme konusunda yeni bazı fikirler de ortaya atmış bulunuyor ve açıkça söylemese de Irak'ta belli bir askerî varlığı sürekli tutabilmek için çeşitli girişimler de yapıyor.
Irak hükümeti de son aylarda Amerika'nın tamamen geri çekilmesi konusunda en azından bazı tereddütler duyduğu yolunda mesajlar veriyor. Hükümetin tamamı olmasa da bazı gruplar hem dış hem de iç güvenlik mülahazaları ve Irak güvenlik kuvvetlerinin henüz güvenliği tam anlamıyla üstlenemeyecek durumda olması (mesela hava savunması, sınırların korunması) gerekçesiyle belli ve sınırlı bir Amerikan askerî varlığını kabul etmeye yatkın bir izlenim veriyorlar.
Son kararı verecek olan Başbakan Maliki ise bu konuda kesin ve net konuşmuyor, Irak'taki ana siyasi blokların Amerikan askerî varlığının devamını desteklemeleri halinde kendisinin de buna uyacağını bir süre önce açıklamış bulunuyor.
Kısacası, Irak'ın ana siyasi blokları bu konudaki tartışmalara hâlâ devam ederken ve henüz ortaya olumlu ya da olumsuz bir sonuç çıkmamışken Amerika artık bu konunun en kısa zamanda karara bağlanması için ilgili taraflara çağrıda bulunuyor. Nitekim, bu çerçevede yeni Savunma Bakanı Leon Panetta bu hafta başı Bağdat'a yaptığı ziyarette en çok bu konu üzerinde durmuş bulunurken mutlaka dikkate alınması gereken çok önemli bir başka konuya da özellikle temas etmiş oluyor.
Bu konu son zamanlarda sadece kendi üslerinde bulunan, muharebe görevleri pek yapmayan, ama buna rağmen ciddi kayıplar veren Amerikan askerî varlığını kapsıyor. Bu çerçevede haziranda 15 Amerikan askeri havan ateşi sonucu ölmüş bulunuyor. Panetta bu kayıplardan dolayı resmen Şii gruplara askerî destek sağladığını iddia ettiği İran'ı suçluyor.
"İran'ın aşırılara sağladığı silahlar bizim için büyük endişe kaynağıdır. İran'dan gelen bu silahların sayısı artmaktadır. Amerika, askerlerini hedef alan, öldüren ve İran tarafından desteklenen, silahlandırılan Iraklı direnişçiler karşısında sessiz ve hareketsiz kalamaz, bunu görmezden gelemez. Biz arkamıza yaslanıp bunun devam etmesine müsaade edemeyiz. Biz bu konuyla muhakkak ilgileneceğiz ve gerekeni yapacağız." diyor Panetta, Irak'taki İran ve desteklediği Şii gruplarla ilgili olarak. Bu sözler ağır ve tehdit kokan sözler. Herhalde laf olsun diye söylenmiş değiller. Bu yüzden önümüzdeki günlerde Irak'taki kalan Amerikan askerî varlığı ile özellikle Mukteda Sadr'a bağlı gruplar arasında çatışmaların yaşanacağı tahmin edilebilir. Belki başka vahim çatışmalar da olabilir.
Panetta ve ondan önce de eski Savunma Bakanı Gates'in dikkat çektiği İran kaynaklı silahların roket güdümlü yeni havanlar, zırh delici yüksek tahrip gücüne sahip hızlı roketler olduğu söyleniyor. İran şüphesiz Amerikan iddialarını reddediyor.
Bu konuda gerçek ne, söylemesi zor; ancak İran'ın Sadr ve diğer Şii grupları desteklediği zaten öteden beri biliniyor. Bunun da delillendirilmesi, belgelenmesi gerekmiyor. İran'ın Amerika'yı Irak'ta elinden geldiği kadar rahatsız edeceği, Amerikan askerî varlığının tamamen sona ermesine kadar buna devam edeceği zaten aşikâr. Bunun için de Irak'ta kendisine sempati duyan gruplardan faydalanacağı da zaten sır değil. Ayrıca, Irak'taki son faaliyetlerinin kendisine karşı son aylarda iyice artan Amerikan müeyyidelerine karşı bir tür misilleme amacı güttüğü de söylenebilir.
Irak, bugün Amerika ile İran arasında cereyan eden örtülü, gayri nizami mücadelenin en şiddetli yaşandığı yerlerden birisi elbette. Irak'taki Amerikan askerî varlığı, bunun geleceği, kapsamı ve şartları hem bu yüzden hem de bölge dinamikleri açısından büyük önem taşıyor. Hem Irak'ın hem de İran'ın komşusu olmamızdan ve bölgede meydana gelecek her değişimin bizi de çıkarlarımızı da ister istemez etkileyeceğinden hareketle bizim de Irak'taki Amerikan askerî varlığının geleceğini dikkatle izlememiz gerekiyor.
Bu yüzden önümüzdeki aylarda bir şekilde netleşecek olan bu konu bizim de gündemimizde muhakkak olmalı.