PKK'nın terör eylemleri 1984 yılında Şemdinli ve Eruh baskını ile başladı. Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ'du.
Şemdinli ve Eruh'taki komutanlar 24 saat beklenmeden emekliye sevk edildi.
Ondan sonra nice baskınlar, nice kayıplar oldu.
Ama kimseden hesap sorulmadı.
Dağlıca'da birliğimiz baskın yerken, düğünde oynayan Yarbay Dirik'imiz oldu, Çukurca'da 7 askerimizin, "Dost mayınlar"la şehit olduğu ortaya çıktı.
Gediktepe'nin ise teröristleri "Çoban" sanan komutan tarafından yönetildiğini farkettik.
Terörle mücadele yöntemimizi de sorgulamadık adamakıllı.
Kürt sorununu şehit cenazeleri üzerinden tartıştık, çözüm arayışlarını, "İhanet ve bölünme" paranoyaları ile karşıladık.
Geldiğimiz yer Silvan oldu.
Silvan'daki süreç ise 9 Temmuz tarihinde 2'si asker 3 kişinin kaçırılmasıyla birlikte başlıyor.
Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu, kaçırılan askerin bulunması ve teröristlerin cezalandırılması için ant içiyor.
Bir devlet böyle yapar.
Burada yanlış olan bir şey yok.
12 tim oluşturuluyor. Sürülüyor ormanlık araziye. 12 Temmuz günü Hazro İlçe Jandarma Komutanlığı'na roketli saldırı yapılınca takviye olarak 4 tim daha ilave ediliyor.
40 derece sıcakta, sırt çantası, çelik yelekle 4 gün boyunca arazi taraması yapıyor timler.
Bir ara dinlenmek üzere birliklerine dönüyor bu timler, ancak Hazro istikametinde teröristlerin göründüğü istihbaratı üzerine yeniden bölgeye intikal ettiriliyorlar.
Bir tuzak kurmuşlar ve askerlerimizi yemleyip, oraya doğru çekiyorlar.
Asker oturduğu yerde uyuyacak halde.
Baskından 1 gece önce termal kameralar, ısı tespit ediyor. Gece orada kalınıyor.
Bu arada bizim Heronlarımız vardı hani. Hatırladınız mı? İsrail'den 188 milyon dolara satın aldığımız.
Ta Kuzey Irak'ın içine kadar dinlediğimiz.
Heronlar nerede?
Niye takip için Heronlardan yardım alınmıyor?
Baskının olduğu 14 Temmuz günü öğle saatleri önce "telsiz kesmesi" duyumu alınıyor.
Ciddi bir işaret...
Peki o sırada ne yapılıyor?
Diyarbakır 80 kilometre mesafede.
Destek için Süper Kobra'lar, Skorsky'ler isteniyor mu?
Biz bunları bugün için almadık mı?
14.30'da telsiz kesmesi ciddi bir hal alınca, alarm durumuna geçiliyor?
10 dakika sonra baskın...
İlk şehitlerimiz Mustafa Güney ile Fahrettin Aksu'nun 1 metre ilerisinde bir terörist vurularak öldürülüyor.
Yani o kadar yakına girmişler.
Diyarbakır, Mardin ve Batman Özel harekat birlikleri operasyon bölgesinin dışında bekletiliyor.
Şehitlerimizin yine önemli bir bölümü birkaç aylık asker.
Peki biz bu tür takiplere profesyonel birlikleri gönderme kararı almadık mı?
Hani tecrübesiz askerler bu tür sıcak çatışma alanlarına gönderilmeyecekti?
Ankara'da hangi karar alınırsa alınsın, biz bildiğimizi okuruz.
Birilerinden bunun hesabı sorulmayacak mıydı?
Hadi Kandil bizim için Biri Bizi Gözetliyor evi olmuştu?
Ne oldu?
13 Temmuz günü gelmiş eylem talimatı.
Hem de Kandil'den.
Hem de Cemil Bayık'tan.
Hem de, "Roj" kod adlı telsizden.
Yani Kandil'in telsizinden...
Kastamonu'da Başbakan Erdoğan'ın konvoyuna yapılan saldırı için,"Büyük bir ateş yakın" talimatı da aynı yerden ve aynı telsizden gelmiş.
Silvan için de, "Uygun bir yerde eylem yapın" denilmiş.
Onlar yemlemiş, bizim birliklerimiz üzerine gitmiş.
Sonuç ortada...
30 yıl geçti hâlâ acemi askerlerle terör mücadelesi yapıyoruz. Ya da yaptığımızı sanıyoruz.
CHP'nin yemin krizinin, BDP'nin Meclis'i boykot etmesinin, Meclis'te görüşmeler yapılırken aynı gün "Demokratik Özerklik "ilan edilmesinin ve aynı dakikalarda, Silvan baskınının gerçekleşmesinin tek bir hedefi var.
"Kaos süreci.
Tek amaçları, yeni Anayasa'nın yapılacağı ve halkın Cumhurbaşkanı'nı seçeceği yeni dönemi, "Kaos süreci" haline getirmek.
1982'den 2002'ye kadar bu ülkeyi kaos üzerinden dizayn ettiler.
Yine eski silaha sarıldılar.
Hükümet bu tuzağa düşmeyecek kadar deneyimli ve Erdoğan gibi güçlü bir liderliğe sahip...
Ayrıca bölge halkı PKK'dan çok AK Parti'nin yanında.
Bu da şans.
Askeri yöntemlerle bu işi bitirmenin mümkün olmadığı ortada.
Dağa çıkanları öldürmek değil, dağa çıkışı durdurmak lazım.
Ama
Ama Kandil susturulmadan, savaş komitesi dağıtılmadan, barışa yol bulmak da mümkün gözükmüyor.