PKK O Askerleri Niye KAÇIRDI?
Son asker kaçırma olayı yeni bir kanlı çatışmanın mihenk taşı olabilir. Zira sivil siyaset yeni anayasaya ne kadar yaklaşırsa kanlı siyaset o kadar kan dökmek isteyecektir.
Taraf Yazarı Emre Uslu, PKK'nın asker kaçırma eyleminin Öcalan'ın ‘Barış Konseyi’ kurulsun önerisinin hemen ertesine, yemin krizinin çözüm aşamasına girmesinin hemen öncesine, gergin geçmesi beklenen YAŞ kararlarının arifesine denk gelmesine dikkat çekti.
PKK'nın KCK sanıklarına karşı bir pazarlık planlayabileceğini ifade eden Uslu, asker kaçırma eylemi ile Erdoğan'ın uluslararası prestijinin de sarsılmak istendiğini belirtti.
BDP'nin Öcalan'ı dikkate almadığına da yer veren Uslu, kaçırılan askerlerle ilgili üzücü bir ihtimali de öngördü.
Emre Uslu/ Taraf
PKK ne zaman ve neden asker kaçırır
Önceki gün PKK Diyarbakır-Lice yolunu kesip iki asker ve bir sağlık personelini kaçırdı. PKK yaptığı açıklamada “Operasyona çıkan bir kontra birliği engellemek amacıyla yol ve kimlik kontrolü gerçekleştirmiştir. Amed-Lice karayolu üzerinde gerçekleştirilen kimlik kontrolü esnasında kontra birlik üyesi bir astsubay, bir uzman çavuş ile bir sağlık görevlisi tutuklanmıştır. Tutuklanan personel, halkımıza yönelik operasyonel faaliyetler yürüten, baskı ve işkence uygulayan kişiler olup, Kürdistan’daki kontra örgütlenmesine dâhildirler” dedi. PKK’nın açıklamasında operasyonların devam etmesi halinde benzeri eylemlere devam edecekleri de vurgulanıyor.
Bu eylemle birlikte Öcalan’ın “15 temmuzda savaşın yeniden başlatılmasına gerek kalmamıştır ‘Barış Konseyi’ kurulacak” açıklamasına da PKK içinden net bir itiraz yükseltilmiş oldu. Konunun bu kısmı PKK içindeki mücadeleyi ilgilendiriyor.
Türkiye’de PKK’nın asker/insan kaçırma politikasının nedense konuşulmadığı görülüyor. Güvenlik birimlerinde bile PKK neden insan kaçırır sorusunun cevabı birkaç klişe cevaptan öteye gitmeyen, analizler içermeyen cevaplardan ibarettir. Oysa ilk kuruluşundan bu yana PKK dönem dönem güvenlik görevlilerini kaçırarak, bir politika izliyor.
PKK’ya yakın kaynaklara bakıldığında PKK 1992 yılından bu yana benzeri sekiz eylem yapmış ve toplam 36 asker kaçırmış. Hemen her kaçırılan askerin arkasından da büyük gürültüler kopmuş.
Konjonktürel olarak da bakıldığında PKK’nın kaçırma eylemlerinin ilginç bir analizi çıkıyor. PKK’nın ilk eylemi 1992 yılında Van-Tatvan karayolunda iki asker ve bir imamı kaçırmalarıyla başlamış. İkince eylem 20 Ağustos 1993 yılında Batman’da 13 askerin kaçırılması. 1994 yılında çatışmada yaralanan bir asker PKK’lılar tarafından tesadüfen bulunup kaçırıldıktan iki yıl sonra teslim edilmiş. Asker kaçırma eylemlerinin kuşkusuz en tartışılanı 1996 yılında Şemdinli-Ortaklar karakolundan sekiz askerin kaçırılması olayıdır. Bu eylemden sonra Refah Partisi Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve bir heyetin Kuzey Irak’tan askerleri alması dönemin 28 Şubat medyası tarafından siyasi krize dönüştürülmüştü. 2005 yılında bir asker ve bir polis kaçırıldı ve bir süre sonra serbest bırakıldılar. Asker kaçırma eyleminin en yenisi ve bilineni kuşkusuz 2007 yılındaki Dağlıca Taburu’na yapılan baskında kaçırılan sekiz asker olayıydı. Bu olayın arkasından çıkan bilgi ve belgeler PKK-Ergenekon ilişkisini gösterir nitelikteydi.
Eylemlerin biçimine bakıldığında özellikle büyük çaplı kaçırma eylemlerinin bir stratejik planın parçası olarak düzenlendiği görülür. Örneğin 1993 yılında yapılan asker kaçırma eylemi Bingöl’de yaşanan ve muhtemel barışı dinamitleyen 33 er olayının hemen arkasından gelen bir eylemdir. 24 Mayıs 1993’te 33 erin kaçırılıp hunharca öldürülmesinden sonra barışın ucuna kadar gelmiş taraflar birden bire korkunç bir savaşa yeniden başlamıştı. Sadece 1993 ağustosunda 60 kişi öldürülmüştü. Bunlardan 25’e yakını askerdi. Bu anlamda PKK’nın ilk büyük asker kaçırma eylemi tam da savaşın derinleşmesine, düşmanlıkların artmasına, hizmet etmek amacıyla düzenlenmiş bir eylemdi.
İkinci büyük çaplı asker kaçırma eylemi 1996 yılında yapılmıştı. Refah Partisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte başlayan muhtemel barış süreci de böylece sonlandırılmıştı. Öcalan daha sonra yaptığı açıklamalarda ‘Erbakan’ın kendisine mektup yazdığını, tıpkı Özal’la olduğu gibi Erbakan’la da muhtemel barış kanallarını açmaya başlamışken bu girişimlerin engellendiğini’ belirtmişti. İşte o engellerin temeli PKK’nın kaçırdığı sekiz asker sayesinde atılmıştı. Bir yandan sekiz askeri kurtarmaya giden Refah Partili milletvekili hain ilan ediliyor, öbür taraftan da dönemin etkinleri Öcalan’a haber gönderip ‘Erbakan’ı indireceğiz sonra oturur konuşuruz’ mesajları gönderiyorlardı. 1996 yılındaki sekiz asker kaçırma eylemi tam da bu zeminin hazırlanmasına yardımcı olmak için düzenlenmişti.
Sora asker kaçırma eylemleri bitti. 2005 yılında iki münferit olay yaşandı ama bu iki olay fazla uzun sürmedi. 2007 yılındaki Dağlıca olayı ise ortaya çıkan belgeleriyle tam anlamıyla bir Ergenekon-PKK ortak yapımı bir operasyonu zaten ortaya koydu. Ordunun Kuzey Irak’a girelim taleplerine gönülsüz yaklaşan ve kerhen tezkere çıkaran AKP’yi ikna etmek için tezkereden dört gün sonra Dağlıca olayı oldu ve sekiz asker kaçırıldı. Bu olay yüzde 47 oy alarak gelen AKP’nin bu zaferini burnundan getirmek ve ona hükümet ettirmemek için planlanmış bir ortak yapım gibi görünüyor.
Son kaçırma eylemi de Öcalan’ın ‘Barış Konseyi’ kurulsun önerisinin hemen ertesine, yemin krizinin çözüm aşamasına girmesinin hemen öncesine, gergin geçmesi beklenen YAŞ kararlarının arifesine denk geliyorsa o zaman bir kenara not alın derim. Son asker kaçırma olayı yeni bir kanlı çatışmanın mihenk taşı olabilir. Zira biz biliyoruz ki sivil siyaset yeni anayasaya ne kadar yaklaşırsa kanlı siyaset o kadar kan dökmek isteyecektir. Bu eylemlerin arkasındaki temel strateji bu.
Son olaya PKK’nın konjonktürel taktiği açısından bakıldığında muhtemelen PKK kaçırılan askerleri ‘KCK sanıklarını serbest bırakın biz de askerleri serbest bırakalım’ şeklinde bir pazarlık unsuru olarak kullanacaktır. Ayrıca HAMAS’ın kaçırdığı İsrailli asker Gilad Shalit’in serbest bırakılması için Erdoğan’ın devreye girdiği haberlerinin çıktığı günlerde Türk askerlerinin PKK tarafından kaçırılması not alınması gereken bir eylemdir. Muhtemelen PKK Erdoğan’ın uluslararası prestijini sarsmak için ulusalcı cephelerde yükseltilecek ‘önce kendi askerini kurtar’ kampanyasının ön hazırlığını yapıyor. Yani PKK bu asker kaçırma eylemiyle bir taşla birden çok kuş vurmaya kalkıyor.
Ben asıl bu asker kaçırma elemlerinin Öcalan ile devlet arasında yürütülen pazarlıkları nasıl etkilediğini merak ediyorum. Zira gün geçtikçe ortaya çıkıyor ki, Öcalan örgütünün önemli bir bölümüne hâkim değil. Kendisinin ‘barış’ dediği gün Mustafa Karasu ‘savaş’ diyor. ‘Savaşmayın’ dediği günlerde PKK asker kaçırıyor... BDP neredeyse sallamıyor Öcalan’ı. Öcalan’ın ne tutum alacağını merakla bekliyorum...
***
Not: PKK’nın açıklamasına bakılırsa kaçırılan askerlerin öldürülme olasılığı yüksek, zira PKK onları kontra eylemlerin sorumlusu olarak ilan etmiş durumda...
PKK'nın KCK sanıklarına karşı bir pazarlık planlayabileceğini ifade eden Uslu, asker kaçırma eylemi ile Erdoğan'ın uluslararası prestijinin de sarsılmak istendiğini belirtti.
BDP'nin Öcalan'ı dikkate almadığına da yer veren Uslu, kaçırılan askerlerle ilgili üzücü bir ihtimali de öngördü.
Emre Uslu/ Taraf
PKK ne zaman ve neden asker kaçırır
Önceki gün PKK Diyarbakır-Lice yolunu kesip iki asker ve bir sağlık personelini kaçırdı. PKK yaptığı açıklamada “Operasyona çıkan bir kontra birliği engellemek amacıyla yol ve kimlik kontrolü gerçekleştirmiştir. Amed-Lice karayolu üzerinde gerçekleştirilen kimlik kontrolü esnasında kontra birlik üyesi bir astsubay, bir uzman çavuş ile bir sağlık görevlisi tutuklanmıştır. Tutuklanan personel, halkımıza yönelik operasyonel faaliyetler yürüten, baskı ve işkence uygulayan kişiler olup, Kürdistan’daki kontra örgütlenmesine dâhildirler” dedi. PKK’nın açıklamasında operasyonların devam etmesi halinde benzeri eylemlere devam edecekleri de vurgulanıyor.
Bu eylemle birlikte Öcalan’ın “15 temmuzda savaşın yeniden başlatılmasına gerek kalmamıştır ‘Barış Konseyi’ kurulacak” açıklamasına da PKK içinden net bir itiraz yükseltilmiş oldu. Konunun bu kısmı PKK içindeki mücadeleyi ilgilendiriyor.
Türkiye’de PKK’nın asker/insan kaçırma politikasının nedense konuşulmadığı görülüyor. Güvenlik birimlerinde bile PKK neden insan kaçırır sorusunun cevabı birkaç klişe cevaptan öteye gitmeyen, analizler içermeyen cevaplardan ibarettir. Oysa ilk kuruluşundan bu yana PKK dönem dönem güvenlik görevlilerini kaçırarak, bir politika izliyor.
PKK’ya yakın kaynaklara bakıldığında PKK 1992 yılından bu yana benzeri sekiz eylem yapmış ve toplam 36 asker kaçırmış. Hemen her kaçırılan askerin arkasından da büyük gürültüler kopmuş.
Konjonktürel olarak da bakıldığında PKK’nın kaçırma eylemlerinin ilginç bir analizi çıkıyor. PKK’nın ilk eylemi 1992 yılında Van-Tatvan karayolunda iki asker ve bir imamı kaçırmalarıyla başlamış. İkince eylem 20 Ağustos 1993 yılında Batman’da 13 askerin kaçırılması. 1994 yılında çatışmada yaralanan bir asker PKK’lılar tarafından tesadüfen bulunup kaçırıldıktan iki yıl sonra teslim edilmiş. Asker kaçırma eylemlerinin kuşkusuz en tartışılanı 1996 yılında Şemdinli-Ortaklar karakolundan sekiz askerin kaçırılması olayıdır. Bu eylemden sonra Refah Partisi Van Milletvekili Fethullah Erbaş ve bir heyetin Kuzey Irak’tan askerleri alması dönemin 28 Şubat medyası tarafından siyasi krize dönüştürülmüştü. 2005 yılında bir asker ve bir polis kaçırıldı ve bir süre sonra serbest bırakıldılar. Asker kaçırma eyleminin en yenisi ve bilineni kuşkusuz 2007 yılındaki Dağlıca Taburu’na yapılan baskında kaçırılan sekiz asker olayıydı. Bu olayın arkasından çıkan bilgi ve belgeler PKK-Ergenekon ilişkisini gösterir nitelikteydi.
Eylemlerin biçimine bakıldığında özellikle büyük çaplı kaçırma eylemlerinin bir stratejik planın parçası olarak düzenlendiği görülür. Örneğin 1993 yılında yapılan asker kaçırma eylemi Bingöl’de yaşanan ve muhtemel barışı dinamitleyen 33 er olayının hemen arkasından gelen bir eylemdir. 24 Mayıs 1993’te 33 erin kaçırılıp hunharca öldürülmesinden sonra barışın ucuna kadar gelmiş taraflar birden bire korkunç bir savaşa yeniden başlamıştı. Sadece 1993 ağustosunda 60 kişi öldürülmüştü. Bunlardan 25’e yakını askerdi. Bu anlamda PKK’nın ilk büyük asker kaçırma eylemi tam da savaşın derinleşmesine, düşmanlıkların artmasına, hizmet etmek amacıyla düzenlenmiş bir eylemdi.
İkinci büyük çaplı asker kaçırma eylemi 1996 yılında yapılmıştı. Refah Partisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte başlayan muhtemel barış süreci de böylece sonlandırılmıştı. Öcalan daha sonra yaptığı açıklamalarda ‘Erbakan’ın kendisine mektup yazdığını, tıpkı Özal’la olduğu gibi Erbakan’la da muhtemel barış kanallarını açmaya başlamışken bu girişimlerin engellendiğini’ belirtmişti. İşte o engellerin temeli PKK’nın kaçırdığı sekiz asker sayesinde atılmıştı. Bir yandan sekiz askeri kurtarmaya giden Refah Partili milletvekili hain ilan ediliyor, öbür taraftan da dönemin etkinleri Öcalan’a haber gönderip ‘Erbakan’ı indireceğiz sonra oturur konuşuruz’ mesajları gönderiyorlardı. 1996 yılındaki sekiz asker kaçırma eylemi tam da bu zeminin hazırlanmasına yardımcı olmak için düzenlenmişti.
Sora asker kaçırma eylemleri bitti. 2005 yılında iki münferit olay yaşandı ama bu iki olay fazla uzun sürmedi. 2007 yılındaki Dağlıca olayı ise ortaya çıkan belgeleriyle tam anlamıyla bir Ergenekon-PKK ortak yapımı bir operasyonu zaten ortaya koydu. Ordunun Kuzey Irak’a girelim taleplerine gönülsüz yaklaşan ve kerhen tezkere çıkaran AKP’yi ikna etmek için tezkereden dört gün sonra Dağlıca olayı oldu ve sekiz asker kaçırıldı. Bu olay yüzde 47 oy alarak gelen AKP’nin bu zaferini burnundan getirmek ve ona hükümet ettirmemek için planlanmış bir ortak yapım gibi görünüyor.
Son kaçırma eylemi de Öcalan’ın ‘Barış Konseyi’ kurulsun önerisinin hemen ertesine, yemin krizinin çözüm aşamasına girmesinin hemen öncesine, gergin geçmesi beklenen YAŞ kararlarının arifesine denk geliyorsa o zaman bir kenara not alın derim. Son asker kaçırma olayı yeni bir kanlı çatışmanın mihenk taşı olabilir. Zira biz biliyoruz ki sivil siyaset yeni anayasaya ne kadar yaklaşırsa kanlı siyaset o kadar kan dökmek isteyecektir. Bu eylemlerin arkasındaki temel strateji bu.
Son olaya PKK’nın konjonktürel taktiği açısından bakıldığında muhtemelen PKK kaçırılan askerleri ‘KCK sanıklarını serbest bırakın biz de askerleri serbest bırakalım’ şeklinde bir pazarlık unsuru olarak kullanacaktır. Ayrıca HAMAS’ın kaçırdığı İsrailli asker Gilad Shalit’in serbest bırakılması için Erdoğan’ın devreye girdiği haberlerinin çıktığı günlerde Türk askerlerinin PKK tarafından kaçırılması not alınması gereken bir eylemdir. Muhtemelen PKK Erdoğan’ın uluslararası prestijini sarsmak için ulusalcı cephelerde yükseltilecek ‘önce kendi askerini kurtar’ kampanyasının ön hazırlığını yapıyor. Yani PKK bu asker kaçırma eylemiyle bir taşla birden çok kuş vurmaya kalkıyor.
Ben asıl bu asker kaçırma elemlerinin Öcalan ile devlet arasında yürütülen pazarlıkları nasıl etkilediğini merak ediyorum. Zira gün geçtikçe ortaya çıkıyor ki, Öcalan örgütünün önemli bir bölümüne hâkim değil. Kendisinin ‘barış’ dediği gün Mustafa Karasu ‘savaş’ diyor. ‘Savaşmayın’ dediği günlerde PKK asker kaçırıyor... BDP neredeyse sallamıyor Öcalan’ı. Öcalan’ın ne tutum alacağını merakla bekliyorum...
***
Not: PKK’nın açıklamasına bakılırsa kaçırılan askerlerin öldürülme olasılığı yüksek, zira PKK onları kontra eylemlerin sorumlusu olarak ilan etmiş durumda...