2 Eylül 2010 Perşembe

Askerlik Meselesi / Vedat Bilgin

Askerlikle ilgili ordu siyaset ilişkilerinden darbelere, profesyonel askerlikten askerliğin kaldırılmasına kadar nerdeyse her konu tartışıldı. Son günlerde ise “yeni askerlik düzeni” üzerinde durulduğu görülmektedir. Genelkurmay Başkanlığı’nın devir teslim töreninde de bu mesele söz konusu edildi.

Askerlik bambaşka bir hayat tarzını, farklı bir mesleki formasyonu ve eğitimi gerektiren bir kurumdur. Askere gitmek, insanların sivil hayatın dışında başka bir dünyaya katılması, disiplin altında, tamamen kendi inisiyatiflerinin dışında düzenlenmiş bir yaşam tarzına uyum sağlamaları ve yeni bir davranış biçimini benimsemeleri sürecidir.

ASKERLER VE SİVİLLER
Biz Türkler bu topraklarda bin yıldır yaşıyoruz ve biliyoruz ki bu coğrafyanın adının Anatolia’dan Türkiye’ye dönüşmesinde “fetihçi” geleneğin tartışılmaz bir rolü vardır. Fetih ve askerlik, biri olmadan diğeri olmayacak nitelikte birbirine bağlı olaylardır.

Hatta bazıları buradan kalkarak Türklerin “asker-millet” olduğunu dahi ifade etmişlerdir. Tabi bu doğru değildir. Türkler fetihçi bir geleneğe sahip oldukları gibi bu fütuhatı bir medeniyetin dünya görüşünün içindeki kültürel zenginliğin, örgütlemiş olduğu devlet kurumunun, sadece bir politikası olarak sürdürmeyi de bilmişlerdir.

Bugünkü askerlik düzenlemesi tartışmalarına “bunda ne var askerlik hizmeti kısaltılmak isteniyor”, “askerlik hizmetinde eşitlik olsun deniliyor” şeklinde bakmak konuyu basit ve sıradan bir şekilde ele almak doğru değildir.

Hemen belirtelim, askerlik süresinin kısaltılması zaruridir. Fakat yeni askerlik düzeni oluşturulurken bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Bunlardan birincisi militarizm sorunudur. Sivillerin nasıl askerlik yapacağı meselesi sivil ve politik bir meseledir. Dolayısıyla askerlerin bu konudaki kanaati” teknik ve mesleki değerlendirme”nin ötesine, düzenleyici bir konuma geçmemelidir.

Sivillerin askere alınması sadece ordunun insan ihtiyacının karşılanması olarak değil bir kültürün tanınması, eğitim ve istihdam boyutu da olan bir konudur.

ASKERLİK, VERİMLİLİK VE EŞİTLİK
İkinci bir husus yapılacak düzenlemenin verimlilik ilkesine uygun olmasıdır. Askere alınacak gençler niteliklerine göre verimli bir şekilde görevlendirilmelidirler. Temel askerlik eğitimi bittikten sonra, askere alınan gençlerin eğitim ve mesleklerine göre niteliklerinden faydalanılması çok önemlidir.

Türkiye’de uygulanan yedek subaylık sistemi bu bakımdan bir imkândır. Bu sebeple yedek subaylığın kaldırılması yerine onun daha etkin, fonksiyonel kullanımını sağlayacak bir düzenlemeye gidilmelidir.

Yedek subaylığın öğretmen, öğretim üyesi, doktor gibi çeşitli mesleklerde temel eğitim süresinin dışındaki askerlik dönemi hem ordunun ihtiyaçları için, hem de ülkenin çeşitli bölgelerinde askerlik karşılığı bir hizmet olarak düzenlenebilir.

Yedek subaylığın üzerinde bu kadar durmamın nedeni de “muvazzaf subay” kültürünün sivil unsurlarla karşılaşması ve karşılıklı etkileşim sonucu oluşabilecek olan dar “zümre algısının” aşılmasına yapacağı katkıdır.

Askerlik düzenlemesinde uyulması gereken üçüncü bir husus ise eşitliktir. Buradaki eşitlik şekilde değil, esasta eşitliktir. Yani eğitim düzeyleri emek nitelikleri farklı olanlar tek tip bir askerliğe zorlanmamalıdır. Herkes bir yıl “tek tip” asker olsun tarzındaki öneri eğitim ve niteliği dikkate almadığı için vasıflı insanların, söz gelimi bir doktorun genç bir bilim adamı veya öğretmenin bir yılını eğitimsiz bir insanın yapacağı işlere harcaması gibi bir netice yaratacaktır. Bu, eşitlikçi olmadığı gibi faydası olmayan, olumsuz bir tabloya yol açar.

Sorun, sadece basit bir askerlik düzenlemesi değildir. Askerlik görevinin düzenlenmesi sivilleşme ve demokratik gelişim açısından çok önemlidir. Bugün daha fazla demokrasi isteyen Türkiye’nin bu ilişkileri hassasiyetle ele alması, yapılacak düzenlemeleri “sivil iradenin” meselesi olarak görmesi” militarizmin aşılması” açısından da önemli bir adım olacaktır.