Gölcük Donanma Komutanlığı’nda ele geçirilen belge, askerin siyasi iktidarı nasıl takip ve kontrol altında tutma çalışması yaptığını gözler önüne serdi.
Gölcük Donanma Komutanlığı’nın gizli bölmelerinde ele geçirilen çuvallarda, Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzasının bulunduğu İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın 2003 versiyonu çıktı.
Skandal çalışmanın altında, o dönem Deniz Kurmay Albay olan Balyoz tutuklusu Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz’in imzası var. Belgenin son kaydedicisi ise Balyoz tutuklusu ve darbe günlüklerinin yazarı Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek.
ÇAĞDAŞ PLAN!
Skandal belgeyle ilgili Emniyet’in 30 Nisan 2011’de hazırladığı Tespit Tutanağı, Ergenekon soruşturması kapsamında İrticaylaMücadele Eylem Planı davasının görüldüğü 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Tutanakta, 2003’te hazırlanan belge ile 2009’da yapılan Albay Çiçek imzalı plan arasındaki benzerlikler tek tek sıralandı. Belgeler arasında İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın benzeri yasadışı eylem ve planlar içeren “Çağdaş Türkiye” isimli word dosyası dikkat çekiyor.
Toplumsal Durum Analizi ve Öneriler başlığı altında 4 bölümden oluşan bu belgede, en dikkat çekici ifadeler “Kendi Hareket Tarzımız Ne Olmalıdır?” başlıklı son bölümde yer alıyor. Bu bölüm, ‘Amaç, Harekat Tarzı ve Alınması Gereken Tedbirler’ başlıklarından oluşuyor. 8 başlıktan oluşan ‘Alınması Gereken Tedbirler’ bölümünde ise yapılması öngörülen eylemler, planlar ve hareket tarzları en ince ayrıntısına kadar anlatılıyor.
“Tehdit” alt başlığında; tehdidin belli olduğu, niyetlerini tespit edebilmek için bilgi toplamaya ihtiyaç olduğu belirtilerek yapılması gerekenler şu şekilde sıralanıyor: “Jandarma Genel Komutanlığı istihbarat imkanlarını artırmak. AKP içinde haber alma sistemini kurmak. AKP içindeki çekişme ve bölünmelerin tespiti. Milletvekillerinin takibi ve zaaflarının tespiti. Hükümetin yaptığı eylem ve işleri takip etmek için kuvvet komutanlıkları içerisinde özel gruplar oluşturarak bilgi mübadelesini sağlamak.”
"Dağınık partileri AKP’ye karşı birleştirelim"
“Siyasi Girişimler” alt başlığında şu ifadeler yer alıyor:
- Baskı altında kalan ya da partisi ile sorunları olan AKP milletvekillerinin partiden ayrılmalarını teşvik etmek.
- AKP’ye kısa vadeli çıkarları nedeniyle giren laik tandanslı siyasetçilerin geri dönmelerini sağlamak.
- Yerel seçimlerden önce dağınık olan AKP dışındaki partileri birleştirmek.
- Ne pahasına olursa olsun muhalefet partisini harekete geçirmek. Saadet Partisi’ni bir şekilde harekete geçirmek.
‘Öğrenci hareketleri başlattıralım’
“Toplumsal” ve “Fiili” hareketler bölümünde ise şunlar anlatılıyor:
- Konferans, gösteri ve toplantı düzenleyerek iktidar partisi üzerindeki baskıyı artırmak vemedyada bu faaliyetlere yer verilmesini sağlamak.
- Üniversitelerde yasal öğrenci hareketlerini başlattırmak ve desteklemek.
- Emekli güvenilir subaylar vasıtası ile sivil dernekleri amacımız doğrultusunda harekete geçirerek kullanmak.
- Kadınları, AKP ideolojisi topluma hakim olduğunda enjekte edildiğinde neler kaybedecekleri konusunda bilinçlendirmek.
- YAŞ’ta ihraç edilen personel uygulamasına tavizsiz devam edilmelidir.
- AKP’nin takiyye taktiğine aynı taktikle karşılık verilmelidir.
- TSKmensuplarının komutanlarına güvensizlik ve TSK içindeki yolsuzlukların önlenmesi hayati önemdedir.
Sincan’daki gibi tanklar yürütülmeli
Belgedeki “Caydırıcılık” alt başlığında, “28 Şubat’ta olduğu gibi Sincan’da tankların geçişine benzer hareketlere zamanı gelince başvurulmalıdır” ifadesi dikkat çekiyor. Bu bölümde yer alan diğer bilgiler ise şöyle:
- AKP’nin bilhassa TSK’yı dikkate almaz tutumları ile geleceğimizi tehlikeye düşürecek eylemlerine sert tepkiler anında gösterilmelidir.
- Medyadan destek sağlamak maksadıyla bazı medya patronlarına durumun önemini anlatmak ve dostlar vasıtası ile görsel ve yazılı basından destek almak.
- 28 Şubat sürecinde olduğu gibi Genelkurmay Başkanlığı ve akademiler bünyesinde irticanın yaygınlığı ve neler kaybetmekte olduğumuz hakkında kamuoyu oluşturmak ve aydınlatmak maksadıyla tanınmış bilim, kültür ve sanat adamlarına beyanat ve konferanslar verdirmek.
- AKP ile girilen her çekişmeyi önceden değerlendirmek ve akılcı tezler ile sonuna kadar taviz vermeden mücadeleye devam etmek. (Türban gibi)
- Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek yargı organlarında kendimize müzahir zemin oluşturmak ve güçlendirmek.
İşte iki planda yer alan ortak ifadeler
Çağdaş Türkiye belgesi ile İrticayla Mücadele Eylem Planı arasındaki benzerlikler tutunakta şöyle yer aldı.
Çağdaş Türkiye Planı:
- AKP’nin asıl gücünü vahiyden ve ilahi egemenlikten alan şeriata dayalı bir devlet düzeni kurmak olduğunun açıklık kazandığı...
- Medyanın çoğunluğunun AKP iktidarını destekleyecek şekilde bölündüğü ve TSK üzerinde küçültücü ve prestij kaybına uğratıcı dahili ve harici oluşumlara yol açıldığı...
- Baskı altındaki ya da partisi ile sorunlu AKP milletvekillerinin partiden ayrılmasını teşvik etmek, AKP’ye kısa vadeli çıkarları nedeniyle giren laik tandanslı siyasetçilerin geri dönmesini sağlamak.
- İrticanın yaygınlığı ve neler kaybetmekte olduğumuz hakkında kamuoyu oluşturmak... Jandarma Genel Komutanlığı’ndan veya başka yollardan temin edilecek irticayı net gösteren her türlü bilgi ve görsel malzemeyi medyaya dağıtmak...
- AKP’nin üst düzey yöneticilerinin iktidarın nimetleri karşısında, büyük gelir dağılımı adaletsizliği yaşanan ülkemizde lüks tüketimine yönelişlerinin ve bunun medyada yer almasının zayıf yanlarını teşkil ettiği.
İrticayla Mücadele Eylem Planı:
- Şeriata dayalı bir İslam devleti kurma hayalinde bulunan AKP hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar...
- Elde ettikleri TSK’yı yıpratıcı bilgi ve belgeleri kendilerine müzahir medya organları kanalıyla yayınlamakta...
- AKP mensubu kilit haberleşmeciler tarafından kamuoyuna çelişkili açıklamalar yaptırılarak, içerisinde ciddi anlamda anlaşmazlık ve bölünmeler yaşanıyormuş şeklinde algılanması sağlanacaktır.
- Basın ve yayın organları kanalıyla irticai grupların iç yüzünü gösteren propaganda çalışmaları planlı bir şekilde yürütmekte...
- AKP mensuplarının ekonomik krizin etkisinin ciddi olarak hissedildiği dönemde, lüks yaşamlarından taviz vermedikleri yönünde haberler yaptırılarak, bu durumun hem İslam anlayışıyla çeliştiği hem de “Halk adamı” yaklaşımlarının gerçeği yansıtmadığı konusunda kamuoyu bilgilendirilecektir.