Yarbay, sivil giyimli ancak resmî görevli olduklarını belirten bazı kişilerin kendisine gelerek "Adaylıktan çekilme. Gül, yüzde yüz cumhurbaşkanı adayı olmayacak." diye telkinde bulunduğunu söyledi. Ersönmez Yarbay'ı 'yetkili bir isim'le görüştürmek isteyen kişiler, inandırıcı olmak için de ceplerinden çıkardıkları üniformalı fotoğraflarını göstermiş. Yarbay'ın cevabı ise şöyle olmuş: "Ben kendi imzam ve irademle aday oldum. Ama Gül'e 350 milletvekili imza verdi. Birinci veya ikinci oylamada olmaz ama üçüncüsünde mutlaka seçilir."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir televizyon programında 367 krizi ile ilgili olarak, "Elimde kesin bir delil yok, duyumlar var. Bu olayların muhatapları konuşsun." dedi. O muhataplardan biri de 2007 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimine adaylığını koyan AK Parti Ankara Milletvekili Ersönmez Yarbay. ANAP ve DYP milletvekillerine yapılan asker baskısı Yarbay'a da yapılmış.
Cumhurbaşkanlığına aday olduktan sonra Yarbay'ın tanımadığı bazı konukları olmuş. Onlarla yemekte buluşan Yarbay'a, "Adaylıktan çekilme; Abdullah Gül, yüzde yüz cumhurbaşkanı adayı olmayacak." denmiş. Arkasından da bir yetkili ile görüştürmek istedikleri ifade edilmiş. Kendisine gelen kişilerin sivil giyimli resmi görevli olduklarını ancak üniformalı fotoğraflarını gösterdiklerini belirten Yarbay, teklifi reddettiğini belirterek, "Ben bu türlü bir olaya girmem, sistemi zorlayan bir hareketin de içinde olmam." cevabını verdiğini aktarıyor. Yarbay sözlerine şöyle devam etmiş: "Ben kendi imzam ve irademle aday oldum. Ama Gül'e 350 milletvekili imza verdi. Birincide olmaz, ikincide olmaz, üçüncüde seçilir." Bunun üzerine gelenlerden biri, "Biz her türlü tedbiri aldık." ifadelerini kullanmış. "Karşımdaki kişileri tanımıyordum. Bir daha da hiç görmedim." diyen Yarbay'ı aynı isimler, 27 Nisan muhtırası sonrasında da aramış. "Biz gördüğünüz gibi ciddiyiz." mesajı vermişler.
Aradan yıllar geçtikten sonra yaşananların ortaya çıkmasının önemli bir gelişme olduğunu belirten Ersönmez Yarbay, "Halen Türkiye'de bu tür olayların yaşanabilmesi için yasal zeminler var. Yapılan anayasa değişikliği kısmi bir rahatlama getirdi ama tam değil. Bu yüzden anayasal ve yasal değişiklikler bir an önce yapılmalıdır." diyor. Yarbay, bu zeminlere örnek olarak, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesini gösteriyor. MGK'da ast ve üstün aynı masa etrafında oturup birlikte karar almasının da sakıncalı olduğunu belirten Yarbay, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Genelkurmay Başkanlığı başbakana bağlıdır. Başbakanla Genelkurmay başkanı eşit oy kullanıyor. Olur mu böyle bir şey? Buradan başlamak lazım düzeltmeye. MGK'nın görüşünün bir heyette de tartışılması gerekmiyor. Başbakan çağırır sorar görüşlerini. Ama MGK'da asker ve sivil üyeler tartışıyor, en sonunda da parmak kaldır diyorsunuz. Başbakana karşı bir asker, başkomutana karşı komutan nasıl parmak kaldırabilir?"