13 Haziran 2011 Pazartesi

Balyoz sanıklarından mikrofon tepkisi

''Balyoz Planı'' davasında, duruşma salonuna yeni konulan, tavana asılı mikrofonlara sanık avukatları tepki gösterdi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada ara kararlar doğrultusunda dosyaya gönderilmiş evrakı okuyan hakim Ali Efendi Peksak, sanıklardan Dursun Çiçek'in 1 Ocak 2002-31 Aralık 2003 tarihlerinde sürekli ve geçici olarak görev yaptığı yerlerle yurt içi ve dışında herhangi bir görevlendirmeye tabi olup olmadığına ilişkin olarak Genelkurmay Başkanlığına yazılan yazıya cevap verildiğini söyledi.

Yazıda, Çiçek'e ait yurt içi ve dışında herhangi bir görevlendirme listesi olmadığını kaydeden Peksak, hakkında yakalama kararı bulunan Ergun Saygun'un hastalığıyla ilgili olarak GATA'dan gönderilen yazıda da risk taşıdığından tedavisine hastanede devam edilmesinin uygun görüldüğünü ifade etti.

Peksak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yazısında da Malatya Zirve Yayınevi cinayetine ilişkin soruşturma kapsamında Salim Gökçe'de bulunan hard diskte Hurşit Tolon'la ilgili belge olduğunu, belgede ''Tolon karşı devrimi engelleyecekti, Çetin Doğan ve Fevzi Türkeli engelledi'' ifadeleri bulunduğunu belirterek, belgenin CD ortamında görülmekte olan davayla ilgili olabileceği değerlendirilerek mahkemeye gönderildiğini bildirdi.

Sanıkların savunmalarına geçilmeden önce söz alan Çetin Doğan'ın avukatı Celal Ülgen, duruşma salonunun tavanından 15 mikrofon sarkıtılmasına itirazı olduğunu belirterek, ''Duruşmaya geldiğimizde yukarıda asılı mikrofonları gördük. Bunlar savunmanın hakkına el atmaktır. Bu hukuki açıdan bir felaket olur. Duruşma aralarında müvekkillerimle konuşurken kayıt yapılıp yapılmadığını bilmiyorum'' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Ömer Diken ise mikrofonların savunma hakkını kısıtlamadığını, duruşma salonunun büyüklüğü sebebiyle güvenlik amaçlı kullanıldığını ifade ederek, ''Duruşma salonunda işlenen suçların tespiti ve buradaki herkesin güvenliği için alınmış bir tedbirdir. Dünyanın hiçbir yerinde mahkemelere yapılan saygısızlık görmezden gelinmez. Mikrofonlar güvenlik tedbiri amaçlıdır'' dedi.

12 Eylül döneminde de avukatlık yaptığını söyleyen Ülgen, mikrofonların kaldırılmasını talep etti.
Sanık avukatlarından Metin Çetinbaş da ''Her şeyi bilmek, duymak zorunda değilsiniz. Bu, savunma hakkının kısıtlanmasıdır. Bu, avukatlara yapılan büyük bir baskıdır, kabul edilemez'' diye konuştu.
Duruşmada söz alan bazı avukatlar da duruşma salonunda avukatların bulunduğu bölümde dinleme cihazları olmasını eleştirerek, mahkeme bununla ilgili ara karar alana kadar savunma yapmayacaklarını kaydetti.
Mahkeme Başkanı Diken, ara verilmesinin ardından, güvenlik amaçlı görüntü ve kayıt sisteminin güçlendirilmesi için kurulan bu sistemin savunma hakkını kısıtlamadığı ve adil yargılamayı etkilemediği gerekçesiyle, avukatların salonda asılı mikrofonların kaldırılması yönündeki taleplerini reddettiklerini açıkladı.
Bunun üzerine, bazı sanık avukatları duruşma salonunu terk etti.

Başkan Diken, bu sistemin duruşma salonu kurulduğundan beri, 3 yıldır olduğunu, bu kaydın duruşma kaydından ayrı yapıldığını ifade ederek, sadece sistemim güçlendirildiğini kaydetti. Diken, söz konusu sistemin binadaki koridorlarda da olduğunu belirtti.
Diken, avukatlığın profesyonel bir meslek olduğunu, sanıkla özdeşleştirilemeyeceğini ifade ederek, avukatların tutuklama kararları nedeniyle mahkeme heyetine uygun olmayan söyler söylemesinin, duruşma düzenini bozucu davranışlar sergilemesinin haklı gösterilemeyeceğini söyledi.
Duruşma, sanıklardan Mümtaz Can'ın savunma yapmasıyla devam ediyor.