1 Ağustos 2013 Perşembe

Miroğlu, cinayeti gözyaşlarıyla anlattı

Anter davası başladı

 
Türkiye’nin yıllardır tartıştığı yazar Musa Anter cinayetinde dün tarihi bir gelişme yaşandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianamesi hazırlanan suikast davası başladı.

Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya cinayetin tetikçisi olmakla suçlanan ve olaydan 20 yıl sonra Şırnak’ta yakalanan sanık Hamit Yıldırım görüntülü katıldı. Sanıklar ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım ve Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) duruşmaya gelmedi. Salonda JİTEM’in tim komutanı olduğu belirtilen tutuksuz sanık emekli Albay Savaş Gevrekçi hazır bulundu. 30 sayfalık iddianamenin okunmasından sonra sanıkların sorgulanmasına ve mağdurların dinlenmesine geçildi. Taraf Gazetesi yazarı Orhan Miroğlu, 20 Eylül 1992 tarihinde Musa Anter’le birlikteyken uğradığı ve yaralandığı saldırıyı gözyaşları içinde anlattı. Anter’in Diyarbakır Belediyesi tarafından düzenlenen kültür şenliklerine katılmak üzere 15 Eylül 1992’de İstanbul’dan geldiğini belirten Miroğlu o gün yaşananları şöyle aktardı: “Anter’in kaldığı Büyük Otel’e gittim. Oraya Anter’in bir misafiri geldi. Kendisini Dıjwar olarak tanıtmıştı. Birlikte ticari taksiye binip görüşmenin yapılacağı yere gidecektik. Anter ile gelen kişi taksinin arka koltuğuna oturdu. Ben bu sırada ‘Nereye gideceğiz?’ diye sordum. O kişi ‘Silvan yolundaki peşmerge konutlarına’ dedi. O bölgeye gittik. Aracı durdurduk. Rampa olan yoldan yukarıya doğru yürümeye başladık. Anter görüşeceği kişileri göremeyince sinirlendi. Bana ‘Biz dönelim.’ dedi. Sonra yine devam ettik. Bizi otelden alan şahıs önümüzde yürüyordu. Aniden geriye dönerek ikimize ateş etmeye başladı. Yüzüstü düştüm. Kalkıp kaçmak isterken yanıma geldi bir el de sırtıma ateş etti. Musa Anter ağabey de benim gibi yüzüstü düşmüştü. O sırada bir komiser geldi, beni hastaneye yetiştirdi. Gerisini hatırlamıyorum.”

     Miroğlu, bunları anlatırken gözyaşlarına hakim olamadı. Mahkeme Başkanı Necati Türkmen, “Ben anlattıklarını yazdırayım siz de biraz sakinleşin.” dedi. Miroğlu daha sonra, gittikleri yerde taksiden indikten sonra Anter’e neden buraya geldiklerini sorduğunu vurguladı. “Musa ağabey, bana ‘Çok samimi bir itirafçı grup gelmiş, PKK ile barışmak istiyorlar.’ dedi. Bana bunu önceden söyleseydi oraya gitmemize engel olurdum. Çünkü tuzak kurulmuştu.” bilgisini verdi. Miroğlu, Anter’in öldürülmeden önceki son yazılarında ise OHAL valiliğinin uygulamalarını sert dille eleştirdiğini hatırlattı.

     Mahkeme heyeti daha sonra sanık Savaş Gevrekçi’nin sorgusuna geçti. Gevrekçi, iki kez beyin ameliyatı geçirdiği için bir şey hatırlamadığını belirtmesinin aksine olayın yaşandığı dönemle ilgili önemli bilgiler verdi. “Anter cinayeti için Aygan’a talimat verdiğim doğru değildir. Anter olayını bilmiyorum. Görev bölgede işlenen bir adli vakaydı. Cenazesine bile gittim.” dedi. Musa Anter’in oğlu Dicle Anter ise Gevrekçi’nin duruşmadaki endişeli haline işaret etti. “Boşuna dememişler güç gidince korku başlar.” ifadesini kullandı.

     Duruşmanın önemli bölümlerinden birini de iddianamenin okunması oluşturdu. JİTEM’in yaptığı işkenceler anlatılırken şu cümleler dikkat çekti: “Sorgudaki işkence sınırsızdır: Kaba dayak atma, Filistin askısı, sorgudaki kişinin ayaklarından tavana asılması, ayaklarına araba lastiği bağlanıp tavana asılması, çırılçıplak soyularak vücudunun üzerinde sigara söndürülmesi, üzerine soğuk su dökülmesi, günlerce aç ve susuz bırakmak, tehdit ve şantaj, küfür ve hakaret vb. yöntemler uygulanır.”