25 Nisan 2012 Çarşamba

OYAK İddianamesinin Tam Metni

T.C.
İSTANBUL
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
(CMK'nın 250. Maddesi İle Yetkili Bölümü)
TUTUKLU İŞ
Soruşturma No : 2010/105
Esas No : 2012/238
İddianame No : 2012/180
İ D D İ A N A M E
İSTANBUL ( ) AĞIR CEZA MAHKEMESİNE
DAVACI : K.H.

ŞÜPHELİLER : 1- ORHAN ÇOBAN, AHMET Oğlu YAŞAR'den olma, 01/01/1950
doğumlu, ISPARTA ili, MERKEZ ilçesi, YAKAÖREN köy/mahallesi, 59 cilt, 51 aile sıra no,
17 sıra no'da nüfusa kayıtlı Yeni Meriç Konut Yapı Kooperatifi ANKARA ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Emre CANKORUR-11303-Ankara Barosu
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile TUTUKLANMIŞTIR.
2- MUSTAFA TARIK ÖZYILMAZ, HASAN Oğlu HATİCE PERİHAN'den olma,
24/12/1953 doğumlu, AMASYA ili, MERZİFON ilçesi, BAHÇECİK köy/mahallesi, 22 cilt,
32 aile sıra no, 32 sıra no'da nüfusa kayıtlı Süleyman Hacı Abdullahoğlu Cad. (1.Cad) No:59
Balgat Çankaya/ ANKARA ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Çağla KÖROĞLU-40759
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile TUTUKLANMIŞTIR.
3- YAVUZ SELİM KAVAKLIOĞLU, AHMET BURHAN Oğlu NURİYE'den olma,
16/02/1963 doğumlu, AMASYA ili, MERKEZ ilçesi, YUVACIK köy/mahallesi, 60 cilt, 32
aile sıra no, 23 sıra no'da nüfusa kayıtlı Mebusevleri Mah. Önder Cad. No:36 İç Kapı No:5
Çankaya/ ANKARA ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Arif SARIKAYA-16726-İstanbul Barosu
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile TUTUKLANMIŞTIR.
4- SERKAN AKYILDIZ, SÜLEYMAN Oğlu ŞENGÜL'den olma, 12/01/1979
doğumlu, ÇANKIRI ili, ORTA ilçesi, YUVA köy/mahallesi, 29 cilt, 26 aile sıra no, 16 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Osmanlı Mah. Metropol Sk. No:22C Blok İç Kapı No:7 Sincan/
ANKARA ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Yasin DIVRAK-28614
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile TUTUKLANMIŞTIR.
5- BARIŞ DEMİRTAŞ, SELATTİN Oğlu ZÜHAL'den olma, 27/12/1977
doğumlu, SİVAS ili, GÖLOVA ilçesi, YUKARITEPECİK köy/mahallesi, 143 cilt, 14 aile
sıra no, 67 sıra no'da nüfusa kayıtlı İlk Yerleşim Mah. 1237 Sok Tansu Sitesi 7 A Blok No 15
Batıkent Beyoğlu/ İSTANBUL ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Özge DEMİRTAŞ GEMİCİ-17211
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile TUTUKLANMIŞTIR.
6- METİN ALMALI, MİKDAT Oğlu ŞERİFE'den olma, 12/05/1975 doğumlu,
KIRIKKALE ili, YAHŞİHAN ilçesi, IRMAK köy/mahallesi, 45 cilt, 105 aile sıra no, 6 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Selçuklu Mah. Hürriyet Cad. Yeni Örnek Doğuş Sitesi C Blok No:47/7
Sincan/ ANKARA ikamet eder.
MÜDAFİİ : Av. Arif SARIKAYA- Cumhuriyet Cad.18/9 Elmadağ Şişli/İSTANBUL
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile TUTUKLANMIŞTIR.
7- MURAT ÜNAL, ALİ RIZA Oğlu İNCİ'den olma, 11/11/1979 doğumlu,
KIRIKKALE ili, SULAKYURT ilçesi, ALİŞEYHLİ köy/mahallesi, 6 cilt, 44 aile sıra no, 9
sıra no'da nüfusa kayıtlı Müftü Mah. İbrahim Efe Cad. No:63 İç Kapı No:9 Kdz.Ereğli/
ZONGULDAK ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Emre CANKORUR-11303
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
TUTUKLAMA TARİHİ :İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/01/2012 tarih 2012/14
sayılı kararı ile tutuklanmıştır.
TAHLİYE TARİHİ : İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/01/2012 tarih 2012/92 sayılı
kararı ile TAHLİYE EDİLMİŞTİR.
8- MURAT KABLAN, HACI Oğlu MELİHA'den olma, 03/07/1981 doğumlu,
YOZGAT ili, KADIŞEHRİ ilçesi, KADIOĞLU köy/mahallesi, 57 cilt, 80 aile sıra no, 46 sıra
no'da nüfusa kayıtlı Hüseyingazi Mah. 190 Sk. No:4 İç Kapı No:7 Mamak/ ANKARA ikamet
eder.
MÜDAFİ : Av. Yasin DIVRAK-28614
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
SERBEST BIRAKILMA TARİHİ : 06.01.2012
9- CELALETTİN YÜKSEKKAYA, SADIK Oğlu SABRİYE'den olma, 20/09/1978
doğumlu, HATAY ili, DÖRTYOL ilçesi, OCAKLI köy/mahallesi, 27 cilt, 384 aile sıra no, 11
sıra no'da nüfusa kayıtlı Göksu Mah. 1.İnönü Cad. No:3 İç Kapı No:4 Etimesgut/ ANKARA
ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Özcan YEŞİLYAPRAK-21381
GÖZALTI TARİHİ : 03.01.2012
SERBEST BIRAKILMA TARİHİ : 06.01.2012
10- ERDEM ACUN, HÜSEYİN YAVUZ Oğlu FİGEN'den olma, 02/12/1969
doğumlu, BALIKESİR ili, SUSURLUK ilçesi, ORTA köy/mahallesi, 4 cilt, 2 aile sıra no, 21
sıra no'da nüfusa kayıtlı ikamet eder.
MÜDAFİ : Av. Arif SARIKAYA-16726
GÖZALTI TARİHİ : 25.01.2012
ADLİ KONTROL KARARI : İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.01.2012 gün ve
2012/69 d.iş sayılı kararı ile YURTDIŞINA ÇIKMAMAK Yasağı Kararı verilmiştir.
SUÇ : Anayasal Düzenin Öngördüğü Düzeni Uygulanmasını Önlemeye Teşebbüs, 1 kişinin
ölümü, 4 kişinin yaralanması sonucu Adam Öldürmeye Teşebbüs Suçuna Yardım, Silahlı
Terör Örgütüne Yardım Etmek Suretiyle Örgüt Üyeliği, Suç Delillerinin Gizlenmesi ve Yok
Edilmesine İştirak,
SUÇ TARİHİ VE YERİ : 03.05.2006 ve sonrası,
DELİLLER : Şüpheli ifadeleri, bilirkişi raporları, doktor raporu, iletişim tespiti, arama, el
koyma tutanakları,
SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ:
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik yargılamalar başta İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi olmak üzere diğer mahkemelerde de devam etmektedir.
İddianamemizde kamuoyunda “Danıştay Saldırısı” olarak bilinen saldırıdan bir gün önce
Danıştay hizmet binasındaki kamera kayıt ve görüntü sisteminin sökülerek delil niteliğinde
olabilecek görüntülerin geri getirilemeyecek bir şekilde silinmesi, yine sökülen sistemin
yerine yenisinin takılmayarak saldırı günü sistemin çalışmasının engellenmesi konu
edilecektir.
Şüpheliler ve eylemleri 3 ana başlık altında hazırlanan iddianamede; öncelikle soruşturmanın
nasıl başladığı ile ilgili kısaca bilgi verildikten sonra birinci bölümde ülkemizde kaos ortamı
oluşturmak için yapılan Danıştay Saldırısı ve ilgili olaylar, ikinci bölümde Danıştay saldırısı
ile OYAK SGS AŞ. arasındaki ilişki ve buna ilişkin deliller, üçüncü bölümde ise şüphelilerin
Danıştay saldırısı sırasındaki konumları ve haklarında uygulanması istenilen kanun
maddelerine yer verilmiştir.
 
SORUŞTURMANIN BAŞLANGICI
17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen menfur silahlı saldırı
sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybetmiş ve Mustafa BİRDEN,
Ayla GÖNENÇ, Ayfer ÖZDEMİR, Ahmet ÇOBANOĞLU yaralanmıştır. Olay faili Avukat
Alparslan Arslan olaydan hemen sonra suçüstü yakalanmış ve ilk beyanlarında, bu menfur
saldırıyı dairenin verdiği türban kararı nedeniyle gerçekleştirdiğini beyan etmiştir. Olayda
kullandığı silah ise yine kamuoyunda hayalet silah olarak bilinen Glock marka silah olduğu
görülmüştür.
Soruşturma kapsamında ifadelerine başvurulan Muzaffer Tekin, M. Zekeriya Öztürk, Hüseyin
Görüm başta olmak üzere bir kısım şüpheliler hakkında delil yetersizliği nedeniyle ek
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Alparslan Arslan, Osman Yıldırım,
Süleyman Esen, Tekin Irşı, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır, Salih Kurter, Ayhan Parlak ve
Aykut Metin Şükre hakkında ise Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK.250.
Maddesiyle Görevli) 2006/158 Esas No sayılı dosyasıyla dava açılmıştır.
Yargılama sonunda, Alparslan Arslan, Süleyman Esen, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu,
İsmail Sağır ve Tekin İrşi’nin cezalandırılmalarına, Aykut Metin Şükre, Ayhan Parlak ve
Salih Kurter’ in ise beraatlarına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı sanıklar tarafından temyize götürülmüştür. Yargıtay 9. Ceza Dairesinde
yapılan inceleme neticesi bozma kararı verilmiş ve bu karardaki gerekçe doğrultusunda,
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Yargıtayın bozma kararına uyarak 18.05.2009 tarih ve
2009/164 sayılı gerekçeli kararında, "sanıklar hakkında görülen kamu davası ile İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/209 esasında görülen kamu davası arasında hukuki ve fiili
bağlantı olduğu, bu nedenle CMK nın 8 ve devamı maddeleri uyarınca görülen kamu
davasının 2008/209 esas sayılı dosyada görülen kamu davası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE ve
bu dosya üzerinden yürütülmesine" karar verilmiştir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden 2008/209 esas nolu Ergenekon ana
davasıyla birlikte yargılamaya başlanmıştır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam
eden yargılamanın 03.09.2009 tarihli oturumunun (31) no’lu ara kararında; Danıştay
binasındaki saldırı olayı ile ilgili olarak, 03.05.2006 ile 17.05.2006 tarihleri arasında
kameraların arıza yapmaları nedeniyle OYAK Savunma Güvenlik Sistemleri Anonim Şirketi
görevlileri tarafından alınan cihazların arızalı olsa dahi temin edilmesi, Ankara Emniyet
Müdürlüğü’nden istenilmiştir. Bu karar üzerine OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri
A.Ş.’den (2) adet hard disk, (2) adet DVD ve (88) sayfa belge Ankara Emniyet Müdürlüğü
görevlilerince teslim alınarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına gönderildiği
anlaşılmıştır.
Söz konusu hard disk ve DVD’lerin incelemesinin yapılması için İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi’nce bilirkişi görevlendirilmesi yapılmıştır. Bilirkişi tarafından 12.01.2010,
16.04.2010 ve 19.12.2011 tarihlerinde üç ayrı rapor düzenlenmiş, bu raporlarda saldırının
gerçekleşmesinden bir gün önce OYAK Güvenlik tarafından arıza nedeniyle söküldüğü
belirtilen hard disklerde herhangi bir arızanın bulunmadığı, saldırıyı gerçekleştiren Alparslan
Arslan’ın keşif çalışması yaptığı 16.05.2006 tarihine ait görüntü kayıtlarının bilinçli olarak
geri döndürülemez bir şekilde silindiği yönünde tespitlere yer verilmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan 12.01.2010 tarihli ön rapordaki tespitlere istinaden İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi Naip Hakimliği tarafından suç duyurusunda bulunulmuş, bunun
üzerine Başsavcılığımız tarafından 2010/105 sayılı soruşturma sayısına kayden soruşturmaya
başlanılmıştır.
Soruşturma kapsamında konuyla ilgili OYAK SGS ve Danıştay Başkanlığından temin edilen
servis formlarının Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından yapılan
incelemelerinde ise; OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş. görevlileri tarafından
Danıştay saldırısından bir önceki gün olan 16.05.2006 tarihinde saat:16.00 civarında rutin
uygulamalardan farklı olarak herhangi bir neden belirtilmeksizin kayıt cihazının sökülerek
alındığı, yerine herhangi bir geçici bir cihazın takılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle de
saldırının gerçekleştiği 17.05.2006 tarihinde kameraların kayıt yapamadığı görülmüştür.
Ayrıca, OYAK SGS tarafından Mahkeme dosyasına gönderilen yazılarda, bir gün önce
sökülerek alınan kamera kayıt cihazının firma görevlilerince saldırının gerçekleştiği gün
sabahı takılmak istendiği, ancak saldırının gerçekleşmesi nedeniyle cihazın öğleden sonra
saat:14.45’de takılabildiğinin belirtildiği görülmüştür. Soruşturmaya konu şüphelilerin
telefonlarına baz dökümleri incelendiğinde ise; bu durumun aksine Danıştay Saldırısı sonrası
olay yerine geldikleri tespit olunmuştur.
Yine, OYAK SGS tarafından teslim edilen Log kayıtlarının incelenmesinde ise; Danıştay
binasındaki kamera sisteminin işleyişini gösteren Log kayıtlarında tutarsızlıkları gösteren
bulgular elde edilmiştir.
I- KAOS ORTAMI OLUŞTURULMASI İÇİN YAPILAN DANIŞTAY SALDIRISI VE
İLGİLİ OLAYLAR
A) Danıştay Saldırısı Neden ve Nasıl Gerçekleşti?
Danıştay Başkanlığında meydana gelen menfur saldırının anlaşılabilmesi için örgütün
amacının ne olduğunu iyi bir şekilde izah etmek gerekmektedir. “AMAÇ NEDİR?” sorusuna
en iyi cevap; Ergenekon Silahlı Terör Örgütü, elinde bulundurduğu gücün devamlılığını
sağlayabilmek ve koruyabilmek için ayrımcılık ve diğer bölücü unsurlar körüklenmiş, bu
amaçla Türk/Kürt çatışması, Alevi-Sünni çatışması, laik-anti laik çatışması çıkartılmaya
çalışılmış ve yine örgütün kontrol ve yönetiminde olan medya yapılanması sayesinde bu
argümanlar ustaca kullanılmıştır. Örgütün, kaos planları çerçevesinde, halkı kin ve
düşmanlığa tahrik, ırk, din ve mezhep ayrımı, laik,anti-laik çatışması için yaptığı çalışmalar
kapsamında;
Cumhuriyet Gazetesinde “… Domuz’un başında türban örtüsü ile resmedildiği karikatür…”
yayınlamasının ardından 05, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi binasına
el bombası atılması eylemleri ile 17 Mayıs 2006 tarihinde de önüne gelen bir davada türban
ile ilgili bir karar veren Danıştay 2. Dairesinde görevli Yüksek Yargıçlara silahlı saldırıda
bulunulması eyleminin, yine örgüt amaçları doğrultusunda gerçekleştirildiği görülmüştür.
Ergenekon ana dava dosyasında bulunan telefon görüşmelerinde özetle;
İlhan Selçuk’un 07.02.2008 tarihli telefon görüşmesinde; “…Eğer kapatma davası açılırsa, bir
de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa, belki bir umut doğabilir, çünkü
normal yollardan bunları mümkün değil yani…” şeklinde konuştuğu,
Sanık Kemal Yalçın Alemdaroğlu’nun 11.01.2008 tarihli telefon görüşmesinde “…Ben gerçi
her ortamda söylüyorum ya artık herhalde bu iş bu demokrasiyle olmaz. Bu olacaksa bir
devrimdir. Bu da ulusal bir devrim olmalıdır…” şeklinde konuşmalarıyla, örgütün hedefini
açıkladığı,
Sanık Emin Gürses’in 23.01.2008 tarihli telefon görüşmesinde, “… şimdi ben Komutanlara
Harp Akademisinde söyledim. Ben olsam başörtüsü maş örtüsü serbest. İster g…açın, ister
a… açın, başınızı ne ederseniz edin serbest. Ondan sonra derim ki ekiplere, kardeşim kavgayı
başlatın. Millet birbirini yesin. Bir bunu yaparım. Bak tam zamanıdır. Bırakacaksın birbirini
yesin millet. Ondan sonra Tayyip oradan çıksın altından …” Sözleri ile mevcut yönetim
aleyhine oluşturulmak istenilen istikrarsızlık ortamı ve bu yöndeki çalışmaları yansıttığı
anlaşılmıştır.
Örgütün yukarıda bahsedilen faaliyetleri haricinde, benzer çok sayıda faaliyet ve eylem
içersinde olduğu tespit edilmiştir.
Diğer taraftan, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü tarafından gerçekleştirilen Danıştay
saldırısının haricinde Yargıtay mensuplarına yönelik suikast hazırlığı yapıldığı, bu konuyla
ilgili İşçi Partisi Ankara Genel Merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen
“YARGITAY” isimli pdf dosyasında, elle çizilmiş basit bir krokinin bulunduğu görülmüştür.
Bahse konu krokide, Yargıtay binasıyla ilgili çizim ve bilgilerin yer aldığı binanın giriş çıkış
noktalarının işaretlendiği, bu noktalar üzerine değişik işaret ve şekiller yapıldığı ve
numaralandırıldığı, “KROKİNİN AÇILIMI” isimli word dosyasında ise Yargıtay binasının
güvenliği ve güvenlik zaafıyla ilgili gözleme dayalı bilgilerin yer altığı tespit edilmiş, söz
konusu krokinin ve bilgilerin Yargıtay binasına ait olduğu anlaşılmıştır.
Yine “Yargıtay ile ilgili notlarım” isimli word belgesi içinde de Yüksek Yargı dâhil birçok
yargı mensubunun isimlerinin karşısında siyasi, dini görüşleri ve ırki kökenleri belirtilerek
fişleme yapıldığı, bazı yargı mensuplarının aileleri ve özel hayatları, bir kısmının da aileleri
ile ilgili araştırma yapılması içerikli notlar yazıldığı görülmüş, özellikle “Başsavcı A.
Y.babasının durumuna bakılsın. Acil” notu dikkati çekmiştir.
Dolayısıyla Yargıtay binasına ait kroki ve bilgilerden Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün
Yargıtay Başkanlığında görevli üst düzey bir yargı mensubuna yönelik suikast hazırlığı
içerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
B) Cumhuriyet Gazetesine Yönelik Bombalı Eylem
Cumhuriyet Gazetesi binasına Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu, İsmail
Sağır ve Tekin Irşi’nin fikir ve eylem birliği içersinde 05, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde 3
kez el bombası attığı anlaşılmıştır.
Alınan ifadelerden, Cumhuriyet Gazetesinin bombalanması olayını bizzat Muzaffer Tekin’in
yaptırdığı, olayda kullanılan bombaları Ataşehir’de düzenlenen toplantıda bizzat bu şahsın
verdiği, Alparslan Arslan’ın uzun yıllardır Muzaffer Tekin’i tanıdığı ve sıkı bir ilişki
içerisinde olduğu, hatta bir dönem Muzaffer Tekin’in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen
Ertuğrul Yılmaz’la ortak factoring şirketi işletirken bu şirketin avukatlığını Alparslan
Arslan’ın yaptığı tespit edilmiştir.
Bu nedenle, Alparslan Arslan ve suç ortaklarının Muzaffer Tekin’in kontrolünde ve
yönlendirmesinde olan kişiler olduğu, Muzaffer Tekin’in bu eylem karar ve talimatları tek
başına verebilmesinin mümkün olmadığı, Veli Küçük ve diğer ilişkilerine bakıldığında
Ergenekon Terör Örgütünün gizli yapılanması içerisinden gelen emir ve talimatları
uyguladığı, dolayısıyla örgütün sivil yapılanması içerisinde Muzaffer Tekin’e bağlı suikast
timlerinin oluşturulduğu, örgütün gerçekleştirmeyi planladığı eylemleri bazen bu suikast
timlerine bazen Kuvayı Milliye dernekleri çatısı altında oluşturulan örgüt üyelerine bazende
mafya guruplarına yaptırdığı anlaşılmıştır.
Osman Yıldırım Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadesinde ise özetle;
“Cumhuriyet Gazetesine bomba atılmasının teklif edildiği toplantıya Veli Küçük, Muzaffer
Tekin, Mehmet Zekeriya Öztürk, Mehmet Fikri Karadağ, Kuddusi Okkır ve Oktay
Yıldırım’ın katıldığını, Veli Küçük’ün bombaların teslim edildiği sonraki toplantıda
bulunmadığını ancak kendisine 500.000 dolar karşılığı Cumhuriyet Gazetesine bomba
atılması eylemini teklif ettiğini, zaten kendisinin Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Oktay
Yıldırım ile geçmişe dayanan tanışıklığının olduğunu” beyan etmiştir.
Diğer taraftan, bir ihbar üzerine Ümraniye de bir evde yapılan aramada toplam (27) adet el
bombası bulunarak el konulmuştur. El bombaları üzerinde yapılan parmak izi incelemelerinde
sanıklardan emekli Astsubay Oktay Yıldırım’ın parmak izi tespit edilmiştir. Oktay Yıldırım’ın
Muzaffer Tekin ve Veli Küçük ile irtibatlı olduğu anlaşılmıştır. Oktay Yıldırım ve Fikret
Emek’ ten el konulan bombaların, Cumhuriyet Gazetesine atılan el bombalarıyla benzer/aynı
kafile numarasını taşıdığı anlaşılmıştır.
C)Danıştay Saldırısı Sanıklarıyla Ergenekon Terör Örgütü Arasındaki İlişki
Danıştay Saldırısıyla ilgili alınan ifadelerden Alparslan Arslan’ın uzun yıllardır Muzaffer
Tekin ile tanıştığı ve sıkı bir ilişki içerisinde olduğu, hatta bir dönem Muzaffer Tekin’in
uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul Yılmaz’la ortak factoring şirketi işletirken bu
şirketin avukatlığını Alparslan Arslan’ın yaptığı, öte yandan Muzaffer Tekin’in çıkar amaçlı
silahlı suç örgütü lideri olarak bilinen Semih Tufan Gülaltay ile çok iyi ilişkilerinin olduğu,
Alparslan Arslan’ın Danıştay olayından bir süre önce Semih Tufan Gülaltay’a ait
Maltepe’deki iş yerine geldiği, Alparslan Arslan ve suç ortaklarının Muzaffer Tekin’in
kontrolünde ve yönlendirmesinde olan kişiler olduğu anlaşılmıştır.
Osman Yıldırım, Cumhuriyet Gazetesi saldırıları konusunda Veli Küçük ve Ergenekon Terör
Örgütü ile bağlantısını kabul etmiş, Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Veli Küçük ve
Muzaffer Tekin’in talimatı ve Muzaffer Tekin’in verdiği bombalar ile gerçekleştirildiğini
beyan etmiştir. Bu nedenle Cumhuriyet Gazetesi saldırılarının Ergenekon Terör Örgütü
Yönetici ve üyesi Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in talimatı ile gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
Danıştay Saldırısının ise Cumhuriyet Gazetesi saldırılarından hemen sonra olması, her iki
eylemin de aynı amacı gerçekleştirmeye yönelik olması, eylemlerde de aynı kişilerin
kullanılması, bu eylemin de Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Veli Küçük ve Muzaffer
Tekin’in talimatı ve azmettirmesi ile gerçekleştirildiğini göstermektedir.
Soruşturma kapsamında tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde; Ankara’ya birlikte giden
Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın 16.05.2006 günü yani
saldırıdan bir gün önce Osman Yıldırım’ın otelde beklediği, diğerlerinin Danıştay binası
etrafına geldikleri, Alparslan Arslan’ın 5. katta bulunan 2. Daire Başkanlığı’na çıkarak keşif
yaptığı ifadelerden anlaşılmıştır.
Alparslan ASLAN 17.05.2006 günü saat 10.00 civarında Danıştay 2. Daire Başkanlığı katına
avukat kimliğini de göstererek çıktığı, bir görevliyi takip ederek toplantı halinde bulunan 2.
Daire Başkan ve üyelerini bir gazetede yer alan resimlerinden de teşhise çalışarak 10-15
saniye gözetleyip belirlediği, öldürmek kastıyla birkaç metre mesafeden hedef alarak ateş
ettiği, bu eylem sonucu maktül Mustafa Yücel Özbilgin’in kafasından ve sağ bileğinden
kurşunla yaralandığı, müşteki Mustafa Birden, Alper Özdemir, Ayla Gönenç ve Ahmet
Çobanoğlu’nun ateşli silahla yaralandığı, yaralılardan maktül Mustafa Yücel Özbilgin’ in
kaldırıldığı hastanede ateşli silahla yaralanması sonucu kurtarılamayarak öldüğü, Alparslan
Arslan’ın olay yerinde muhtemelen kaçmasını kolaylaştırmak amacıyla korku vermek için
tavana ateş ettiği panikten yararlanıp kaçmak için çıkış noktasına gelirken güvenlik
görevlilerini görünce bir kez de burada tavana ateş ettiği ancak görevlilerce yakalanarak
etkisiz hale getirildiği anlaşılmıştır.
D) Danıştay saldırısı sonrasında medya/basın kuruluşlarında çıkan bazı haberler;
Danıştay Saldırısı olduğu gün ve sonrasında medya/basın kuruluşlarında çıkan haberlerde;
Ergenekon Terör Örgütünün, istediği gibi kaos ve kargaşa ortamı yaratacak haberlerin
yapıldığı ve bu konunun medya tarafından desteklendiği anlaşılmıştır.
“Bu Kez De Aynı El”, “Tehlikenin Farkında mısınız?”, “Danıştay hükümeti suçladı:
Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır”, “Laikliğe Kurşun” “Allahın askeriyiz”, “Saldırı
rejimin temeline” ve “Çörtoğlu: En yetkililer saldırıya cesaret verdi”, “Türkiye’ye Kurşun”,
“Laik Cumhuriyete Savaş Açtılar”, “Halkın Tepkisi Devamlı Olmalı” şeklinde atılan
manşetler ile toplum üzerinde baskı oluşturulmaya çalışıldığı, laik-antilaik çatışmasının
körüklendiği görülmüştür.
Özellikle Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze töreninde katılımcıların tepkileri ve sloganlarına
bakıldığında ülkede nasıl bir kaos ve kargaşa ortamı oluşturulmaya çalışıldığı, toplum
arasında nasıl bir çatışma ortamı hazırlanmaya çalışıldığı açıkça görülmektedir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Danıştay saldırısının meydana geldiği tarihlerde ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla
eylemler yapıldığı, Cumhuriyet Gazetesine değişik tarihlerde atılan el bombalarının da bu
amaca hizmet etmek için yapıldığı, Ergenekon Terör Örgütü sanıklarından ele geçirilen
“Yargıtay ” isimli dokümanda Yargıtay binası ile ilgili kroki ve bilgilerin yer aldığı, binanın
giriş ve çıkış noktaları, değişik işaret ve şekiller yapılarak numaralandırıldığı, binanın
güvenliği ve güvenlik zaafı ile ilgili bilgilerin dokümanda yer aldığı, bu şekilde saldırı öncesi
hazırlığın yapıldığı anlaşılmıştır. Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesine yapılan eylemlerde de
belli bir hazırlık aşamasından sonra eylemin gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, Danıştay
saldırısından önce eylem yeri, konumu, güvenliği, güvenlik zaafları, kaçma noktaları gibi
konularda ön hazırlık çalışmasından sonra eylemin yapılabilir hale geleceği, bunun ise
Danıştay binasındaki OYAK SGS tarafından kurulu bulunan kameraların 03/05/2006
tarihinde arıza yapmaya başlaması ile örtüştüğü, 5 aydır arıza yapmayan kameraların 15 gün
içerisinde 5 defa arıza yapmasının sebebi, saldırı öncesi yapılan hazırlığın tespitini önleyerek
şüphelilerin eylemini kolaylaştırma, delillerin gizlenmesi ve karartılması amacına yönelik
olduğu, Ergenekon Terör Örgütünün kaos ortamı oluşturmak amacıyla Danıştay saldırısını
kolaylaştırmak için, arızalanan kameraların arızasının tamamen giderilmediği, arızaya
müdahale edildiğinde ise, geçici olarak arızanın giderildiği veya sökülen kayıt cihazının
yerine yedeği takılmayarak kameraların görüntü almasının engellendiği, Danıştay
saldırısından sonra yapılan açıklamalar ve medyada çıkan haberler, kaos ortamının
oluşmasına hizmet ettiği kanaatine varılmıştır.
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne yönelik bugüne kadar yapılan soruşturmalarda ele geçirilen
örgütsel içerikli dokümanlar ve elde edilen tüm deliller çerçevesinde örgütün nihai amacının;
sürekli kaos ve kargaşa içerisinde, ekonomik kriz, iç etnik çatışmalar ve terör ile uğraşan zayıf
bir devlet oluşturarak ülkeyi yönetilemez hale getirmek, devlet otoritesini içte ve dışta
zafiyete uğratmak, böylece örgütün daha rahat etki edip yönlendirebileceği siyasal iktidarlar
oluşturmak, örgütün belirlediği gizli amaç ve prensiplerin dışına çıkan tüm siyasal iktidarları
değişik yöntemlerle kontrol altına almak, bu başarılamadığı taktirde yasama ve yürütme
organlarını devirip kendi ideolojik amaçlan doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek
olduğu anlaşılmaktadır.
“ERGENEKON” terör örgütünün hedefinin, bir an evvel ülkede darbe zemini oluşturmak,
ülkenin kaosa sürüklenmesini temin etmek, güvenliği zafiyete düşürmek ve böylelikle
antidemokratik yollarla devlet yönetimini ele geçirmek olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle,
örgütün bazı eylemleri plan aşamasında kalmasına ve deşifre olmasına rağmen her eylem
planından sonra yeniden ve her fırsatta yeni eylem ve kaos planlarını hazırlayarak
uygulamaya koymuştur. Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda Cumhuriyet Gazetesine
bomba atılması ve Danıştay saldırısı gibi eylemler gerçekleştirilmiştir.
II- DANIŞTAY SALDIRISI İLE OYAK SGS AŞ. ARASINDAKİ İLİŞKİ VE BUNA
İLİŞKİN DELİLLER
A) Özel Güvenlik Şirketleriyle İlgili Örgüt Dökümanları
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında özel güvenlik
şirketlerinin kurulması, geliştirilmesi ve faaliyet alanlarıyla ilgili ayrıntılı çalışmalar içeren
dokümanlara el konulmuştur. Söz konusu dokümanlarda özel güvenlik şirketlerinin
faaliyetlerinin yanı sıra gerektiğinde istihbarat ve operasyonel eylemler için kullanılmasının
amaçlandığı belirtilmektedir.
Bu kapsamda “sivil unsurların örgütlenmesi amacıyla” hazırlandığı anlaşılan "LOBİ" isimli
örgüt dokümanının;
“HEDEF” başlığı altında; "… insan kaynaklarına dayalı ticari bir danışmanlık ve hizmet
şirketi kurularak güçlü ticari kuruluşlarda kadrolaşma sağlanabilmesi, yine aynı amaçla BİR
GÜVENLİK ŞİRKETİ KURULARAK, iş adamlarının güvenliğinin sağlanması ve böylece
her alanda kadrolaşmanın gerçekleştirilmesi" belirtilmiştir.
“LOBİ” isimli örgüt dokümanında belirtilen amaçlara uygun olarak hazırlandığı anlaşılan ve
sanık Veli Küçük, Ümit Oğuztan, M. Şener Eruygur, Ufuk Akkaya, Tuncay Özkan gibi örgüt
yönetici ve üyelerinden ele geçirilen "SECURITY A.Ş. ULUSLAR ARASI GÜVENLİK
ŞİRKETİ PROJESİ İSTANBUL/26 HAZİRAN 2000" isimli örgüt dokümanında;
“GİRİŞ” başlığı altında; "Terör, şiddet ve mafya grupları karşısında kolluk kuvvetlerinin
yetersizliği ile ortaya çıkan boşlukta hukuksal düzenlemelerle biçimlendirilerek faaliyetlerinin
sınırları belirlenen güvenlik kuruluşlarının, uluslar arası alanda çok ciddi hizmet verdiği ve bu
hizmetin bedelinin de oldukça yüksek olduğu" ,
“AMAÇ” başlığı altında; "Güvenlik şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli olduğu,
oluşturulacak güvenlik şirketinin istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış emekli bir
kurmay albayın başkanlığında kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca emekli
istihbarat subaylarından oluşturulması gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli
emniyet mensuplarının yer almaması gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir
yapılanma ile güçlü bir istihbarat biriminin oluşturulmuş olacağı, bu istihbarat biriminin doğal
olarak Operasyonal hizmetlerin sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte
olacağı, Özel Güvenlik Şirketi olarak faaliyet gösterecek olan bu şirketin OPERASYONAL
GİRİŞİMLERİN DEŞİFRE OLMASI HALİNDE OLUMLU BİR ÖRTÜ GÖREVİ
ÜSTLENECEĞİNİNDE de çok açık olacağı”,
“SONUÇ” başlığı altında; "Kurulması planlanan güvenlik şirketinin Anonim Şirket olarak
faaliyete geçeceği, kurulacak güvenlik şirketiyle hem gelir elde edileceği, hem de istihbarat
verilerinin toplanacağı, gerektiğinde ise Operasyonel faaliyetler sürdürebileceği"
Şeklinde tespitlere yer verildiği anlaşılmıştır.
Örgütün bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için de, “SECURUTIY A.Ş. ULUSLARARASI
GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ” çalışmasını yaptığı anlaşılmıştır. Bu konuyla ilgili Şüpheli
Veli Küçük'ün "Stratejik Özel Güvenlik" isminde bir güvenlik şirketinin bulunduğu tespit
edilmiştir.
Diğer taraftan, Doğu Perinçek, Ahmet Tuncay Özkan, Ufuk Akkaya gibi örgüt yönetici ve
üyelerinden el konulan “BİRLEŞİK KOMÜN GİRİŞİM İSTANBUL / 27 HAZİRAN 2000 –
06 OPERASYON" isimli örgüt dokümanında ise Özel Güvenlik Şirketlerinin kurulmasıyla
ilgili bilgilerin yer aldığı tespit edilmiştir.
Bahsi geçen dokümanın içeriğinde; "Ulusal çıkarların gereği olarak, lobi faaliyet yapılanması
içinde yer alması uygun görülen ve “Birleşik Komün” adı ile kodlanan program içinde yer
alması planlanan girişim önerileriniz: Uluslararası Özel Güvenlik A.Ş. (Securıty A.Ş.) başlıklı
yazıda;
Örtülü faaliyetlerde azami hassasiyet ve dikkatin gösterilmesi esas alınarak süratle, ciddi ve
özenli olarak faaliyet geçirilmesi uygun görülmüştür. … faaliyete geçirilecek “güvenlik
şirketi” uluslararası platformda saygın, güvenilir, etkin, güçlü ve evrensel hukuk prensiplerine
‘uygun olarak yapılandırılmalıdır. Bu temel prensiplere uygunluk amaçlanan başarının
gereğidir.
Son derece özel, önemli ve pahalı bir servis veren güvenlik şirketleri gelecek zaman dilimi
içinde ülkelerin tüm istihbarat birimleri tarafından mercek altında tutulacak, dikkatle
izlenecek, faaliyetleri, kadroları ve ilişkileri sürekli olarak analiz edilerek değerlendirilecektir.
Faaliyete geçirilmesine karar verilen “güvenlik şirketi” bu gerçekler ışığında
değerlendirilmiştir.
Güvenlik şirketinin yönetim kurulu başkanlığına, istihbarat birimlerinde uzmanlaşmış emekli
bir Albay getirilecektir. Şirket bünyesinde yer alacak tüm personel Subay kadrolarından
oluşturulması uygun görülmüştür. Temel prensip kararlarının gereği olarak, şirket personeli
içinde Emniyet birimlerinde görev almış kişilere yer verilmeyecektir." şeklinde, özel güvenlik
şirketiyle ilgili yapılması gereken çalışmanın anlatıldığı tespit edilmiştir.
Diğer taraftan, Özel Güvenlik Şirketleriyle ilgili yukarıda belirtilen bir kısım örgüt
dokümanlarının yanı sıra soruşturmamıza konu OYAK SGS'nin bağlı bulunduğu OYAK A.Ş
isimli şirketle ilgili soruşturma kapsamında bazı bulgular elde edilmiştir. Bu kapsamda söz
konusu bulgulara bakıldığında;
Sanık Mehmet Şener Eruygur’dan ele geçirilen ve Emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu
anlaşılan günlüklerin; "7 Ocak 2004" başlığı altında; "Tuncay Özkan'ın Ziyareti … Benden
UYAK’ın (OYAK) kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece Başbakan Recep Tayyıp
ERDOĞAN’a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden geleni
yapacağım dedim. …"
"2 Şubat 2004" başlığı altında; "Akşam Aytaç paşalar bizi ve oğlanları Bilkentte yemeğe
götürdüler. Çok güzel vakit geçirdik. Yine bizim Burak bir konu açtı. Bizim bunda sonra iki
konuya önem vermemiz gerkiyor. OYAK’ın heyetinin yaptıklarının kontrol edilmesi
gerekiyor. Ankara Belediyesine 250 milyon dolar kredi vermiş durumda bu parayı geri almak
biraz zor. İkinci bir konuda OYAK’ın kendi amaçlarımıza yardımcı olacak şekilde
kullanılması, bazı medya kuruluşlarına ortak olması veya kredi vermesi gibi. Oyak ile ilgili
bir rapor hazırlamaya karar verdik."
"15 Mart 2004" başlığı altında; "Tuncay Özkan ve Kerim Can Kamal'ın ziyareti Tuncay
Özkan yanında yeni kurmakta olduğu TV istasyonunu yöneticisi olacak Kerim Can ile
beraber geldi. Çok oturmadılar. Bana OYAK’ın reklam teminatı verip veremiyeceğini sordu.
Esas bunu öğrenmeye gelmişler. Bana göre dehşetli bir istihbarat bilgisi var." şeklinde
notların bulunduğu tespit edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda bir kısım alıntılar yapılan örgüt dokümanlarından, Ergenekon Terör Örgütünün
nihai amacına ulaşmak amacıyla özel güvenlik şirketlerini kurmak/yönetmek/kontrol altında
tutmak amacıyla ciddi çalışmalar yürüttüğü ve bu kapsamda stratejiler geliştirdiği
anlaşılmaktadır.
Örgütün bu stratejisine paralel olarak bugüne kadar haklarında işlem yapılan sanıklar Veli
Küçük, Oktay Yıldırım, Muhammet Yüce ve Ergin Geldikaya başta olmak üzere bir kısım
örgüt üyesi ve yöneticisi şüphelilerin özel güvenlik sektöründe çalışması bu durumu açıkca
ortaya koymaktadır.
Ergenekon Terör Örgütünün yapmayı planladığı operasyonel faaliyetlerin deşifre olması
halinde bu durumun örtbas edilmesi, delillerin yok edilmesi amacıyla kurulan/kontrol edilen
özel güvenlik şirketinin önemli bir görev üstleneceği, bu kapsamda kurulacak olan özel
güvenlik şirketlerinin yönetim kurulu başkanlığına istihbarat alanında uzmanlaşmış emekli
kurmay albay getirilmesi hedefine uygun olarak, OYAK Güvenlik Şirketinin yönetimine,
Ergenekon örgütü sanıklarıyla irtibatlı olan Emekli Kurmay Albay Orhan Çoban’ın
görevlendirildiği, bu nedenle OYAK SGS’nin de örgütün müdahalesi, yönlendirmesi ve
kontrolüne açık olduğu anlaşılmaktadır.
B) Oyak SGS'nin Danıştay Başkanlığına Ait Binanın Güvenlik İhalesini Alması
Soruşturma kapsamında yapılan çalışmalarda Danıştay Başkanlığı tarafından mevcut hizmet
binalarının güvenlik açısından kontrol edilebilmesi amacıyla güvenlik kamera sistemi
kurulmak istendiği, bu bağlamda 2005 yılı içerisinde sistemin kurulumu için teklifler alındığı,
en düşük teklifi veren OYAK SGS tarafından sistemin kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu
kapsamda Danıştay Başkanlığı tarafından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine yazılan
30.09.2009 tarihli üst yazıdan anlaşılacağı üzere; Danıştay Başkanlığına güvenlik kamera
sistemi kurmak amacıyla 29.11.2005 tarihinde ihale onayı alındığı, en uygun fiyat teklifini
veren OYAK SGS firması tarafından güvenlik sisteminin 26.12.2005 faaliyete geçirildiği,
kurulan kamera güvenlik sisteminin ise iki yıl süre ile firma garantisinde olduğu
belirtilmektedir.
OYAK SGS ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden temin edilen evraklar
incelendiğinde; OYAK SGS tarafından Danıştay hizmet binasına ilk kamera kayıt cihazının
23.12.2005 tarihinde kurulduğu, sistemin 26.12.2005 tarihinden itibaren faal olarak hizmet
vermeye başladığı anlaşılmıştır.
Danıştay Başkanlığı hizmet binasına kurulan güvenlik kamera sisteminde; “Regard Log100”
isimli kayıt cihazının kullanıldığı, sistemde biri renkli olmak üzere, yedi tanesi ise siyah beyaz
görüntü kaydedebilme özelliğine sahip toplam (8) kameranın bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca,
sistemin 7-10 gün kayıt yapabilme özelliği olan, bu süre sonunda otomatik olarak ilk güne ait
kaydın silinerek üzerine yazma yaptığı, ayrıca cihazın biri işletim sistemini çalıştıran hard
disk olmak üzere, diğeri de görüntülerin saklanması için kullanılan toplam (2) adet hard
diskden oluştuğu anlaşılmıştır.
Sisteme ait kayıt cihazının ise o dönem Danıştay Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten
Danıştay Savcısı E.Ç.’ın odasında kurulu bulunduğu, güvenlik kamera sisteminin sadece
Genel Sekreter ve (3) yardımcısı tarafından izlenebildiği ve sistemde meydana gelen herhangi
bir arızanın Bilgi İşlem Merkezine bildirildiği, buradan ise OYAK SGS veya görevlileri ile
irtibata geçilerek arızaların giderilmeye çalışıldığı alınan ifadelerde belirtilmektedir.
Ayrıca, sistemde arıza meydana geldiği zaman OYAK SGS ile irtibata geçilerek arızaların
yerinde giderilmeye çalışıldığı, arızanın giderilmemesi durumunda sistemin sökülerek OYAK
SGS’nin Balgat’ta bulunan montaj ve bakım bölümüne götürüldüğü, tüm arızalarla ilgili
Danıştay Başkanlığından bir yetkiliyle birlikte gelen servis görevlisi tarafından arıza nedeni
ve yapılan işlemlerle ilgili servis formu düzenlendiği, arıza nedeniyle cihaz söküldüğünde bu
işlemle ilgili ayrı bir tutanak tutulduğu, yapılan tüm işlemlerle ilgili tutulan servis formu ve
tutanakların bir suretinin Danıştay Başkanlığında, diğer suretinin ise OYAK SGS tarafından
muhafaza edildiği anlaşılmaktadır.
C) Toplanan deliller
1)Bilirkişi raporları;
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 03.09.2009 tarihli oturumda, daha önceden
arızalı olduğu belirtilen kamera kayıt cihazının arızalı dahi olsa OYAK SGS’den temin
edilmesine yönelik karar verilmiştir. Mahkeme tarafından alınan bu karar üzerine OYAK
SGS, Danıştay Başkanlığı’nda kurulu olan kamera kayıt cihazında kullanıldığı belirtilen (2)
adet hard diskin içerisinden kurtarıldığı belirtilen görüntülerin bulunduğu DVD’yi, log
kayıtlarının bulunduğu DVD’yi mahkemeye göndermiştir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce hard diskler ve DVD üzerinde gerekli incelemelerin
yapılması için bilirkişi ataması yapılmıştır. Bilirkişi tarafından 12.01.2010, 16.04.2010 ve
19.12.2011 tarihleri olmak üzere (3) ayrı rapor düzenlenmiştir. Diğer taraftan Başsavcılığımız
tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 05.03.2012 tarihinde tekrar bilirkişi incelemesi
yaptırılmış olup söz konusu raporlarda geçen hususlar genel olarak aşağıda belirtilecektir.
I-12.01.2010 Tarihli Bilirkişi Raporu;
-Arızalı olduğu gerekçesiyle saldırıdan bir gün önce yani 16.05.2006 tarihinde sökülen kayıt
cihazındaki görüntülerin bulunduğu hard diskte herhangi bir arızanın olmadığı, yine hard
diske erişim ve imaj alınması sırasında zorlukla karşılaşılmadığı,
-Kayıt cihazının 16.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığı’ndan söküldükten sonra OYAK
SGS’ye götürüldüğü akşam görüntülerin bulunduğu hard disk içerisindeki kamera kayıtlarının
geri döndürülemez şekilde silindiği, bu silme işleminin çok büyük bir bölümünün Saat:19.47-
19.50 arasında yapıldığı, silinen bu dosyalardan (13) adet kaydın 16.05.2006 tarihine ait
olduğu,
-OYAK SGS tarafından teslim edilen ve içerisinde kurtarıldığı iddia edilen görüntülerin
bulunduğu DVD içerisinde 15.04.2006 ile 16.05.2006 tarihleri arasına ait sadece 232 adet
kaydın bulunduğu, dolayısıyla her güne ait dosyaların büyük bir bölümünün DVD’de yer
almadığı sonucuna varıldığı,
-Danıştay’dan 16.05.2006 tarihinde teslim alınan hard diskler içerisinde bu tarihten sonraki
tarihler olan 22.05.2006 ve 06.06.2006 tarihlerine ait kayıtların bulunduğu, 22.05.2006 tarihli
görüntülerde büro içerisinde çalışan kişilerin görüntülerinin bulunduğu ve 06.06.2006
tarihinde firma tarafından DVD’nin oluşturulduğu,
- Danıştay binasında kurulu bulunan kameraların yerleri hakkında bilgi verilerek, saldırı
öncesi tarihler olan 15.05.2006 ve 16.05.2006 tarihlerine ait kurtarılan görüntü bulunmadığı,
- Firma tarafından verilen DVD içerisinde yer alan ve 16.05.2006 tarihine ait “Camera_2(2)-
D-16_05_2006-T-15_19_18q.rvf”,“Camera_3(3)-D-16_05_2006-T-
15_19_45u.rvf”,“Camera_6(6)-D-16_05_2006-T-15_19_19r.rvf”, “Camera_7(7)-D-
16_05_2006- T-15 19_30s.rvf” isimli dosyaların hard diskte geri getirilmeyecek şekilde
silindiği belirtilmektedir.
II-16.04.2010 Tarihli Bilirkişi Raporu;
- Hard diskte silinmemiş olarak bulunan ancak DVD içerisinde bulunmayan dosyaların
isimlerine yer verildiği,
- DVD içerisinde yer alan ancak hard disk içerisinde silinmiş olarak bulunan (normal bir
silme işleminden ziyade etkin ve bilgiye tekrar ulaşmayacak şekilde silinmiştir) dosyaların
ismine yer verildiği,
- DVD’de olup da hard diskte aynı isimle geri döndürülemez şekilde silinmiş olarak bulunan
kayıtların, silinme tarihlerinin ve silinme zamanlarının 0000.00.00 ve 00.00.00 olarak tespit
edildiği, bu işlemin bilinçli bir silme olabileceği ve silme tarihlerini de saklamaya yönelik
olabileceği,
- Yine hard disk içerisindeki bir kısım kamera kayıtlarının isimlerinin değiştirilerek silindiği,
silinen bu kayıtlardan çoğunun farklı dosya isimleri ile silinmemiş olarak hard disk içerisinde
bulunduğu, isim değişikliği işleminin ise otomatize olarak yapıldığı,
- Hard disk içerisinde geçmişe ait dosyaların bulunduğu yönünde ilk rapordaki belirtilen
durumun ortadan kalktığı, geçmişe ait olduğu belirtilen dosyaların Danıştay binasına ait
dosyalar olduğu,
Tespit edilmiştir.
III-19.12. 2011 Tarihli Bilirkişi Raporu;
Hard disklerinden kurtarılan dosyalarının içeriklerinde yer alan kamera görüntüleri
doğrultusunda sınıflandırılmalarının yapıldığı belirtilmektedir.
Yukarıda belirtilen bilirkişi raporundaki sözkonusu tespitlere göre, saldırıdan bir gün önce
yani 16.05.2006 tarihinde kayıt cihazının arızalı olduğu gerekçesiyle söküldüğü, bu şekilde
17.05.2006 tarihinde saldırının gerçekleştiği sıralarda kameraların çalışmasının engellendiği,
16.05.2006 tarihinde Alparslan Arslan’ın keşif yaptığı görüntülere ait kayıtların silindiği,
ayrıca sağlam olan hard disklerin 3,5 yıl süresince adli mercilerden saklandığı görülmüştür.
05.03.2012 Tarihli Bilirkişi Raporu;
13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporlarına ek olarak Başsavcılığımız
tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 20.01.2012 tarihinde tekrar bilirkişi
görevlendirmesi yapılmıştır. Söz konusu bilirkişi görevlendirmesinde Danıştay
Başkanlığından teslim alınan Regard Log 100 marka kayıt cihazı ve içerisindeki bulunan hard
diskler incelenmesi sağlanmıştır. Yine Regard Log 100 marka kayıt cihazı aracılığıyla
şüphelilerin savunmalarında geçen hususların aydınlatılmasının yanı sıra cihaz aracılığıyla
yapılan işlemler açıklığa kavuşturmak istenmiştir. Bu bağlamda bilirkişiler tarafından
hazırlanan 05.03.2012 tarihli raporda yer alan tespitlere bakıldığında;
1- Şüphelilerin savunmalarında belirttiği “create data base” komutunun iki şekilde
çalıştırılabileceği ifade edilerek,
Komutun herhangi bir ek parametre belirtmeden çalıştırılabileceği, bu durumda kamera
kayıtlarının olduğu disk üzerinde bulunan herhangi bir dosyanın silinmeyeceği, bu işlemin
sadece yeni veri tabanı oluşturmak ya da veri tabanı sıfırlamak için kullanılabileceği,
Herhangi bir parametre girilmeden çalıştırılmasından farklı olarak “-n” parametresi verilerek
komutun girildiğinde; yeni veri tabanı oluşturma işlemine ek olarak kamera kayıtlarının
olduğu disk üzerinde bulunan bütün dosyaları sildiğinin de görüldüğü,
Diğer taraftan; “createdatabase -n” komutu girildiğinde; data diskinde bulunan dosyaların
“unlink” komutu ile silinebildiği, verinin tutulduğu disk alanlarının silinmeyeceği, bununla
birlikte tarihi saklayacak şekilde bir silme işlemini de yapılamayacağı, “unlink” işlemi ile
silinen dosyaların veri bölümü üzerinde herhangi bir başka dosya yazılmadığı takdirde
erişilebilir olacağı, bu nedenle; veri kurtarma uygulamalarının bu disk alanlarında bulunan
dosya başlık bilgilerini bulup, kurtarma işlemi yapabileceği belirtilmiştir.
2- İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi tarafından dosyaların
silinme tarihi olarak 16.05.2006 günü saat 19:47 olarak ifade edildiği, şüphelilerin
savunmalarında ise silinme saati olarak 16:47 olarak ifade edilerek, incelemede kullanılan
saatin geri kaldığı beyan edilmiştir.
Bu kapsamda üç saatlik zaman farkının gerçekte var olup olmadığı ile ilgili olarak bilirkişiler
tarafından yapılan incelemede; kayıt dosyalarının silinme tarihlerinin 16.05.2006 19:47
(EEST) olarak gözüktüğü, ESST’nin Türkiye’nin yaz saati uyguladığı zaman dilimi olduğu,
dosyaların silinme tarihi olan 16.05.2006 tarihinde Türkiye’de yaz saati uygulaması olduğu
göz önünde bulundurulduğunda dosyaların silinme saatinin 16.05.2006 saat: 19:47 civarı
olduğu belirtilmiştir.
3- Şüphelilerin savunmalarında ve 17.05.2006 tarihli servis formunda ifade ettikleri görüntü
kurtarmayla ilgili yaptıkları çalışmayla ilgili olarak;
RegardLog 100 kayıt cihazının; bir işletim sistemi hard diski ve kamera kayıtlarının tutulduğu
bir veya birden fazla diski çalıştıracak şekilde tasarlanmış olduğu, bu nedenle; sadece işletim
sisteminin açılabilmesi için kayıtların tutulduğu disk ya da disklere ihtiyaç olmadığı, işletim
sisteminin çalıştırılabilmesi için sadece işletim sistemine ait hard diskin yeterli olduğu, ayrıca
kamera görüntü kayıtlarının işletim sistemi için ayrılmış olan disk üzerine de yapılabildiği,
Ayrıca, işletim sistemi hard diski ile kayıtların tutulduğu hard disk arasında doğrudan bir
ilişkilendirme olmadığı, görüntülerin tutulduğu hard diske Linux işletim sistemi ile çalışan ya
da EXT3 dosya sistemini okuyabilen/yazabilen yazılımların bulunduğu başka bilgisayarlar
tarafından ulaşılabileceği, disk üzerinde herhangi bir şifreleme mekanizması bulunmadığı
takdirde okuma ve yazma yetkileri ile bağımsız olarak erişebileceği ve kullanabileceği
belirtilmiştir.
Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere; şüphelilerin görüntü kurtarmaya yönelik bir çalışmaları
olması durumunda görüntülerin tutulduğu hard diski kayıt cihazına bağlamadan yani bağımsız
olarak çalıştırmaları gerekmektedir.
4- OYAK SGS tarafından teslim edilmeyen bir hard diskin olmadığı yönündeki tespitlerle
ilgili şüphelilerin geliştirdiği tüm hard disklerin teslim edildiği yönündeki savunmalarla ilgili
olarak;
Western Dijital marka, WMAJ97260043 seri numaralı işletim sistemi hard diskinin
17.05.2006 tarihi sonrası Danıştay’da kullanılan cihazın işletim sistemi hard diski olduğu,
fakat bu hard diskte bulunan Tomcat log kayıtlarının Danıştay ibareli DVD’de bulunan
işletim sistemi log kayıtları ile çeliştiği,
Tomcat kayıtlarında bulunan IP adreslerinden bu sistemin 16 Mayıs öncesi Danıştay haricinde
başka bir yerde çalıştığı ve 17.05.2006 tarihinde Danıştay’da çalışmak üzere yapılandırıldığı,
aynı şekilde 9-11 Mayıs ve 16-17 Mayıs tarihlerinde işletim sisteminin kapalı olması gerektiği
zaman dilimlerinde işletim sistemi hard diskinin çalışmış olduğu, bu nedenle; DVD’deki log
dosyalarının kaynağının söz konusu işletim sistemi hard diski olamayacağı belirtilmiştir.
Bilirkişiler tarafından yapılan bu tespit doğrultusunda Danıştay’dan sökülen ve içerisinde
yapılan işlemlerle ilgili log kayıtlarının tutulduğu sistem hard diskinin, OYAK SGS çalışanı
şüpheliler tarafından halen teslim edilmediği anlaşılmaktadır.
5- Farklı log dosyalarında görüntülenen ve disk hatası olarak tanımlanan hata kayıtlarının
fizik disk hatalarından kaynaklanmadığı, hard disk üzerinde bulunan dosya sisteminde oluşan
hataları ifade edebileceği tespit edilmiştir. Ancak hata kayıtları incelendiğinde log dosyasında
görüntülenen hataların tamamının kamera kayıtlarının kaydedildiği data diskleri ile ilgili
olduğu, işletim sisteminin çalışmasını sağlayan hard disklerin herhangi bir şekilde hata
almadığı ve işletim sistemi hard diskinin 03-17 Mayıs 2006 tarihleri arasında değiştirilmesini
gerektirecek herhangi bir hatanın oluşmadığı belirtilmiştir.
6- DVD içerisindeki dosyaların incelenmesi neticesinde, dosya isimlerinde; 16.05.2006 tarihli
(4) adet dosya bulunduğu fakat bu dosyaların başlık bilgilerinin “.rvf” uzantılı diğer kamera
kayıt dosyalarından farklı olduğu, 16.05.2006 tarihli dosyaların Regard Dijital Görüntüleme
ve Kayıt Cihazı tarafından oluşturulan görüntü dosyaları olmadığı,
Diğer taraftan; 16.05.2006 tarihinde RegardLog cihazı üzerinde Danıştay’da kullanıldığı
varsayılan data diskinde 16.05.2006 tarihli (13) adet dosya olduğu, fakat dosyaların sadece
ismine ulaşılabildiği belirtilmiştir.
7- 11 Mayıs 2006 tarihi öncesi Danıştay binasında takılı bulunan işletim sistemi harddiski
üzerinde Danıştay yedek ibareli DMS marka CAEWMOH0891214 seri numaralı DVD’de
bulunmayan Tomcat logları tespit edildiği, Tomcat loglarının kullanıcıların ara yüzde yaptığı
arama, kaydetme, silme ve cihaz ayarlarının yapılandırma değişiklikleri gibi işlemleri kayıt
altına aldığı ve Tomcat loglarında cihaz tarafından her saat başı sistemin çalıştığını test eden
log kayıtlarının bulunduğu,
Aynı zaman aralığı için, söz konusu DVD içerisinde bulunan işletim sistemi log kayıtları ile
Tomcat log kayıtları arasında birçok çelişki olduğu, örnek olarak; işletim sistemi log
kayıtlarına göre işletim sisteminin kapalı olduğu tespit edilen zaman aralıklarında, Tomcat
loglarının işletim sisteminin çalışır durumda olduğunu gösterdiği belirtilmiştir.
8- Söz konusu Danıştay ibareli DVD içinde bulunan log dosyalarındaki kayıt satırlarının, log
kayıtlarını oluşturan “Syslog” uygulamasının teknik özelliklerine aykırı olacak şekilde ve
sayıca fazla düzensizlikler ve bozukluklar içerdiği ifade edilerek, bu durumun önemli bir
“anomali” olarak değerlendirildiği görülmüştür. Ayrıca “Syslog” uygulamasının işletim
sisteminin en temel yazılımlarından olduğu ve çok yoğun çalışan sistemlerde bile bu tür
bozuklukları içermemesi gerektiği belirtilmiştir.
2) Güvenlik Kamera Sisteminde Oluşan Arızalarla İlgili Düzenlenen Servis Formları Ve
Yapılan İşlemler
OYAK SGS ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden temin edilen evraklar
incelendiğinde; OYAK SGS A.Ş. tarafından Danıştay Başkanlığı hizmet binasına ilk kamera
kayıt cihazının 23.12.2005 tarihinde kurulduğu, sistemin 26.12.2005 tarihinden itibaren faal
olarak hizmet vermeye başladığı anlaşılmıştır. Ayrıca kayıt cihazına bağlı olarak işletim
sistemini çalıştıran ve görüntülerin saklanması için kullanılan toplam (2) ayrı hard diskinin
bulunduğu belirlenmiştir.
Bu noktada öncelikle Danıştay Başkanlığı hizmet binasında kurulu bulunan güvenlik kamera
sisteminde meydana gelen arızalarla ilgili ne tür bir çalışma yapıldığını izah etmekte fayda
bulunmaktadır. Gerek şüphelilerin alınan ifadelerinden gerekse OYAK SGS tarafından
yapılan açıklamalara göre; meydana gelen arızalarla ilgili servis hizmeti verildiği zaman bir
servis formu düzenlendiği, bu formda giden servis görevlisinin ve müşterinin imzasının
bulunduğu, eğer arıza yerinde giderilemezse cihazın sökülerek servise alındığı, cihaz
söküldüğünde ise teslim tesellüm tutanağı düzenlendiği ifade edilmektedir.
Bu bağlamda Danıştay Başkanlığı ve OYAK SGS’den temin edilen evraklara göre, kamera
sisteminin kurulduğu tarihten sonra ilk arızanın 03.05.2006 tarihinde meydana geldiği, bu
tarihten itibaren 16.05.2006 tarihine kadar ise sistemin toplam (5) defa arıza verdiği
anlaşılmıştır.
Ayrıca Şüpheli Murat Ünal, 18/05/2010 günü bilirkişi raporunun açıklanmasından sonra
yaptığı bir telefon görüşmesinde (Tape No:17109); kendisinin daha önce Danıştay binasına
arıza sebebiyle gittiğini, cihazın saatinin geri kaldığını, saatin değişmesi gerektiğini ifade
etmiş, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde alınan ifadesinde bu konu kendisine
sorulduğunda; Danıştay binasına arıza sebebiyle gittiğini, bir servis formu düzenlediğini,
servis formunda cihazın saatinin düzeltildiğini, OYAK Güvenlikteki ilgili amirlerine bilgi
verdiğine dair bir de not düştüğünü beyan etmiş ise de soruşturma kapsamında temin edilen
servis formlarında şüpheli Murat Ünal’ın bahsettiği servis formuna rastlanmamıştır.
Diğer taraftan, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve beraber hareket ettiği
şüphelilerin Cumhuriyet Gazetesi binasına üç ayrı tarih olan 05, 10 ve 11 Mayıs 2006
tarihlerinde 3 kez el bombası atmasıyla, OYAK SGS tarafından Danıştay binasına 23.12.2005
tarihinde kurulan güvenlik kamera sisteminin yaklaşık 5,5 ay gibi bir zaman diliminde arıza
vermediği ancak Cumhuriyet Gazetesine atılan bombalarla eş zamanlı olarak arıza vermeye
başlaması oldukça dikkat çekici bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Danıştay Başkanlığı hizmet binasındaki güvenlik kamera sisteminde meydana gelen arızalar
ve bu arızalarla ilgili OYAK SGS görevlileri tarafından yapılan teknik müdahaleler aşağıda
sırasıyla anlatılacaktır.
a) 05.05.2006 Tarihinde Düzenlenen Servis Formu;
Danıştay Başkanlığı tarafından OYAK SGS’ye gönderilen 08.05.2006 tarihli yazıdan, cihaz
arızasının ilk olarak 03.05.2006 tarihinde meydana geldiği, bu arıza ile ilgili Danıştay
görevlilerince arızanın giderilmesine yönelik OYAK SGS’den teknik personel talep edildiği,
OYAK SGS’den ise ancak arızadan iki gün sonra yani 05.05.2006 tarihinde personel
gönderildiği anlaşılmaktadır.
Bu tarihte arıza için gelen ve OYAK SGS Montaj Bakım şefi olarak görev yapan şüpheli
Metin Almalı düzenlediği servis formunda; kayıt cihazında yazılımın kilitlendiği ve hard disk
üzerinde hata oluştuğunun tespit edildiği, cihazın resetlenerek normal hale getirildiği, sistem
saatinin geri kalmış olması nedeniyle tekrar güncel saate göre ayarlandığını ve sistemin çalışır
şekilde teslim edildiği, ayrıca hard disk üzerinde hatalar oluştuğu cihazın hard diskinin
değişmesi gerektiği, gerekli malzemenin temininden sonra cihazın tamir için servise
alınacağının belirtildiği görülmüştür.
Bunların yanı sıra şüpheliler Barış Demirtaş, Serkan Akyıldız, Murat Kablan ve Montaj-
Bakım Şefi olan ve aynı zamanda 05.05.2006 tarihli servis formunu düzenleyen Metin Almalı
alınan ifadelerinde; arızaya ilişkin personel talebi olduğunda vakit kaybetmeksizin aynı gün
içerisinde teknik personel gönderilerek arızaya müdahale edildiği, bunun ise genel bir
uygulama olduğu şeklinde beyanlarda bulundukları müşahede edilmiştir.
Her ne kadar şüpheliler alınan ifadelerinde OYAK SGS tarafından arızalara vakit
kaybetmeksizin aynı gün içerisinde müdahale edildiğini beyan etseler de, OYAK SGS
tarafından 03.05.2006 tarihinde kamera güvenlik sisteminde meydana gelen arızanın
giderilmesinin (2) gün geciktirilmesi konusunda tatmin edici bir açıklama yapılamadığı
anlaşılmıştır.
b) 08.05.2006 Tarihinde Düzenlenen Servis Formu;
Danıştay Başkanlığı tarafından OYAK SGS’ye gönderilen 08.05.2006 tarihli yazıda özetle;
Sistem saatinin zaman ayarının sık sık değişmesi nedeniyle cihazın arızalandığı, 03.05.2006
tarihinde meydana gelen arıza için OYAK SGS tarafından 05.05.2006 tarihinde eleman
gönderildiğinin belirtilerek,
Servis yetkilisi tarafından cihazın çalıştırıldığı ve cihazın diskinin değişmesi gerektiğinin
rapor edildiği, ancak cihazın 08.05.2006 tarihinde tekrar arızalandığı, cihaza ait saatin düzgün
çalışmamasına neden olan yazılım ve/veya donamının değiştirilmesini ve cihazda oluşan
arızaların kalıcı olarak bir çözümle giderilmesini, Bilgi İşlem Merkezi yetkililerine verilmek
üzere cihaza ait tüm teknik dokümanın, bilgi ve belgenin verilmesini ve cihazın arızasının en
geç 24 saat içinde giderilmesi şeklinde talepte bulunulduğu görülmüştür.
Danıştay Başkanlığı’nın bu yazısına istinaden OYAK SGS tarafından aynı gün içersinde
şüpheli Murat Kablan’ın teknik personel olarak görevlendirildiği, Murat Kablan tarafından
arızaya müdahale edildiği, düzenlenen 08.05.2006 tarihli servis formunda ise cihazın hard
disk arızasının bulunduğu ve cihazın resetlenerek çalışır duruma getirildiği belirtilmiştir.
Konuyla ilgili Şüpheli Murat Kablan ifadesinde, cihazın resetlenerek kalıcı bir çözüm
sağlanmasının mümkün olmadığını, sorunun kalıcı olarak giderilebilmesi için cihazın
sökülerek servise alınmasının gerektiğini kabul ettiği görülmüş, Danıştay binasındaki
cihazdan anlamadığı için o dönemde yaptığı işlemi Metin Almalı ve Barış Demirtaş’ın
yönlendirmesiyle yaptığını beyan etmiştir. Diğer yandan, Şüpheli Barış Demirtaş ise konudan
haberdar olmadığını, yapılan müdahalenin teknik servisin takdirinde olan bir konu olduğunu,
kendisinin teknik servis görevlileriyle herhangi bir konuda görüşmediğini beyan ederek,
Murat Kablan’ın “söz konusu işlemi Barış Demirtaş’ın yönlendirmesiyle yaptığı” şeklindeki
iddiasını kabul etmediği anlaşılmıştır.
c) 09.05.2006 Tarihinde Düzenlenen Servis Formu;
Danıştay Başkanlığı tarafından kamera kayıt cihazındaki sorunun kalıcı olarak 08.05.2006
tarihinde yazılı olarak giderilmesinin istendiği, kayıt cihazının yazıdan bir gün sonra yani
09.05.2006 tarihinde tekrar arızalandığı anlaşılmıştır.
Arızayla ilgili OYAK SGS personeli Murat Kablan ve İsmail Tunç tarafından düzenlenen
09.05.2006 tarihli servis formuna bakıldığında, cihaza Regardlog hard disk arızasından dolayı
müdahale edildiği, cihazın arızasının giderilmesi için servise alındığı belirtilmiştir. Ayrıca
Danıştay Başkanlığı ve OYAK SGS’den temin edilen evraklar arasında cihazın sökülüp
servise alınması ile ilgili düzenlenmiş herhangi bir teslim tesellüm tutanağına rastlanmamıştır.
Halbuki OYAK SGS A.Ş. tarafından “oyaksgs.com.tr” isimli internet sitesinde yer alan
03.05.2010 tarihli açıklamada özetle; “…çağrı üzerine gidilen yerde, arızanın yerinde tamir
edilememesi veya elde yedek parça bulunmaması hallerde, arızalı aletler yerinden sökülmekte
ve her iki tarafın imzasını taşıyan teslim tesellüm tutanağı düzenlenerek şirkete
götürülmektedir…” belirtilmektedir. Dolayısıyla 09.05.2006 tarihinde OYAK SGS teknik
personeli tarafından şirket politikasının aksine bir uygulama yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır.
Ayrıca, 09.05.2006 tarihinde sökülen cihazın yerine geçici bir cihaz takılmadığı, cihazın
ancak 11.05.2006 tarihinde yerine takıldığı, dolayısıyla Danıştay Başkanlığı gibi önemli bir
kurumda, kurumun kuruluş yıldönümü olan 10.05.2006 tarihi de dahil olmak üzere kayıt
cihazının sökülmesinden dolayı kameraların (2) gün boyunca kayıt yapmadığı anlaşılmıştır.
Danıştay binasında kameraların (2) gün boyunca kayıt yapmamasını şüpheliler alınan
ifadelerinde de kabul etmişlerdir.
Bu kapsamda OYAK SGS Bilgi İşlem Sorumlusu Barış Demirtaş alınan ifadesinde, prosedür
gereği sökülen cihazların yerine muhakkak yenisinin takıldığını, bu işlemin yerine
getirilmesinden montaj bakım şefliğinin sorumlu olduğunu,
Montaj Bakım Şefi Şüpheli Metin Almalı ise ifadesinde; sökülen cihazın yerine geçici bir
cihazın takılması gerektiğini, ancak Danıştay yetkililerinin aynı cihaz dışında başka bir cihaza
izin vermedikleri ve şirkette de cihazın aynısından bulunmadığı için sökülen cihazın yerine
geçici bir cihaz takılamadığını,
Danıştay Bilgi İşlem Sorumlusu olan Şahinder Eren’in ifadesinde farklı marka cihaz
takılmasına engel olduğu konusundaki iddiaları kabul etmediğini,
Konu ile ilgili olarak OYAK SGS Elektronik Güvenlik Sistemleri Proje Müdürü olan şüpheli
Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde, “2005-2006 yıllarında arızalı cihaz söküldüğünde
yerine yeni cihaz koyulmadığını, ancak Danıştay saldırısından hemen sonra alınan cihazın
yerine yedek cihazın konulmasının kararlaştırıldığını, baştan itibaren şirket politikası olarak
yedek cihazın konulmasının gerekli olduğunu”,
Beyan etmişlerdir.
d) 11.05.2006 Tarihinde Düzenlenen Servis Formu;
OYAK SGS çalışanı Şüpheli Serkan Akyıldız tarafından Danıştay Başkanlığı hizmet
binasında takılı bulunan güvenlik kamera sistemi ile ilgili 11.05.2006 tarihli servis formu
düzenlendiği anlaşılmıştır. Söz konusu servis formuna bakıldığında, 09.05.2006 tarihinde
“sökülen cihazın hard diskinin değiştirildiği, sistemin faal çalışır bir vaziyette” yani sorunsuz
bir şekilde teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Serkan Akyıldız alınan ifadesinde, cihaz hard disklerinin değiştirilmesi ile ilgili
olarak, “servis teknisyenleri olarak kayıt cihazının hard disklerinin değiştirilmesi noktasında
hiçbir işlem yapmadıklarını, hard disk değişimlerini Barış Demirtaş’ın yaptığını” beyan
etmesine rağmen, Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde “değiştirildiği belirtilen hard diskle ilgili
herhangi bir bilgisinin olmadığı ve değiştirme işlemlerinin tamamının teknik ekip tarafından
yapıldığı” şeklinde beyanlarda bulunmuşsada Barış Demirtaş ve Serkan Akyıldız tarafından
verilen beyanların birbiriyle çeliştiği görülmüştür.
Diğer yandan Serkan Akyıldız tarafından düzenlenen 11.05.2006 tarihli servis formuna “Barış
bey geldiği zaman cihazı tekrar boot edilmesi kararlaştırılmıştır” şeklinde not düşüldüğü tespit
edilmiştir.
“Cihazın Boot edilmesi”nin ne anlama geldiği şüphelilere sorulduğunda; Şüpheli Metin
Almalı “Sistem ayarlarının yeniden gözden geçirilmesi”, Şüpheli Barış Demirtaş “cihazın
kapatılıp açılması”, Şüpheli Serkan Akyıldız ise “Sistemde bulunan paket programların uzun
bir süre çalışabilmesi için sisteme gerekli kodun girilmesi” işlemi olduğunu beyan etmişlerdir.
Şüphelilerin aynı konuyla ilgili bu şekilde birbiriyle çelişen beyanlarda bulunmaları dikkat
çekici bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.
e) 16.05.2006 Tarihinde Cihazın Sökülmesi, Servise Getirilmesi ve Görüntülerin Silinmesi
16.05.2006 tarihinde şüpheli Serkan Akyıldız Danıştay Başkanlığı’na giderek güvenlik
kameralarının bağlı bulunduğu kayıt cihazını “16.05.2006 tarihinde T.C Danıştay
Başkanlığına ait Regardlog 100 kayıt cihazı teslim alınmıştır” şeklinde düzenlenen bir tutanak
ile Danıştay bilgi işlem çalışanı şüpheli Celalettin Yüksekkaya’dan teslim almıştır.
Diğer tüm servis arızalarında yapılan işlemlerinin aksine bu tarihte yapılan işlemde, çağrı
nedeninin, tespit edilen arızanın ve yapılacak işlemlerin yazıldığı servis formu
düzenlenmemiştir. Kamera kayıt cihazının hiçbir neden belirtilmeksizin bu şekilde teslim
alınması, yerine geçici bir cihaz takılmaması bu tarihte yapılan işlemle ilgili ciddi şüpheler
uyandıran bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca, soruşturma kapsamında Şüpheli Serkan Akyıldız’ın ikametinde ele geçirilen (17) ile
numaralandırılan dokümanda 16.05.2006 tarihinde yapmış olduğu bu işlemle ilgili olarak
savunmasının alındığı görülmüştür. Söz konusu dokümanda; “Güvenlik sistemlerinde
güvenlik zafiyeti olmaması bakımından tamir montaj ya da başka bir sebeple alınan cihazların
yerine mutlaka aynı görevi görecek ve güvenlik açığı yaratmadan hizmetin sürdürülmesini
sağlayacak yeni bir cihazın takıldıktan sonra alınması gerektiğini bildiğiniz halde sökülen
kayıt cihazının yerine hiçbir cihaz takmadan servise almanızın sebeplerini yazılı olarak
belirtiniz” şeklinde Montaj Bakım Şefi Metin Almalı tarafından Serkan Akyıldız’a savunma
vermesi için tebliğ yapıldığı görülmüştür.
Söz konusu dokümandan da anlaşılacağı üzere; OYAK SGS görevlileri tarafından Danıştay
Başkanlığı gibi önemli bir kurumda güvenlik kamera sisteminin sökülmesine rağmen yerine
geçici bir cihaz takılmamasının ciddi bir güvenlik zafiyeti oluşturduğu kabul edilmektedir.
Diğer arızalar sonucu oluşan güvenlik açığı oluşması nedeniyle savunma verilmemesi dikkat
çekicidir. Bu kapsamda Serkan Akyıldız ifadesinde; şirketin böyle bir politikasının
olmadığını, kendisinden böyle bir savunma istemelerinin nedeninin kamera kayıt cihazının
sökülmesinde tek suçlunun kendisi gibi gösterilip diğer kişilerin kendilerini kurtarmak
istemeleri olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli İfadeleri ve Bilirkişi Raporu Doğrultusunda Yapılan İşlemlerin Değerlendirilmesi
Şüpheli Serkan Akyıldız 16.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığına gitmesi ile ilgili olarak
ifadesinde; Danıştay Başkanlığına gitmesi için kendisini Metin Almalı’nın yönlendirdiğini,
saat:15.00 civarında Danıştay Başkanlığına gittiğini ve kayıt cihazında hard disk hatası
olduğunu gördüğünü, cihaza olay yerinde müdahale edecek yeterince bilgiye haiz
olmadığından Barış Demirtaş’ın müdahale etmesi için cihazı servise getirdiğini, şirketteki
yetkililerden Danıştay Başkanlığı’ndan teslim aldığı cihazın yerine takmak için geçici bir
cihaz istediğini, ancak Erdem Acun’un söz konusu cihazın yerine takılabilecek herhangi bir
cihazın olmadığını söylediğini beyan etmiştir. Kayıt cihazındaki arızayla ilgili olarak servis
formu düzenlememesinin nedeni sorulduğunda, Danıştay’da park sıkıntısı olduğunu,
gerçekleştirdiği işlemi acele yaptığından dolayı bu durumun kaynaklandığını belirtmiştir.
Şüpheli Serkan Akyıldız’ın ifadesinin devamında, kayıt cihazını Danıştay Başkanlığı’ndan
getirdikten sonra Barış Demirtaş’a gösterdiğini ve Barış Demirtaş’ın da kayıt cihazındaki hard
disklere baktığını, ancak daha sonra ne gibi bir işlem yaptığını bilmediğini beyan etmiştir.
Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde, Serkan Akyıldız’ın kayıt cihazını getirince, cihazın kayıt
yapmadığını tespit ettiğini, cihazı ayağa kaldırmak için gerekli komutları girdiğini, 2 saat
kadar uğraştığını, ancak başarılı olamadığını ve 16.05.2006 tarihi akşamı saat:18.00-18.15
gibi iş yerinden ayrıldığını belirtmiştir.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından atanan bilirkişinin hazırladığı 12.01.2010 tarihli
raporda, OYAK SGS tarafından arızalı olduğu belirtilen hard diskte herhangi bir arızanın
bulunmadığı, görüntülerin bulunduğu hard disk içerisinde silinmiş dosyaların bulunduğu ve
bu dosyaların sadece isimlerine erişilebildiği belirtilmiştir. Ayrıca görüntülerin silinme
işleminin çok büyük bir bölümünün kamera kayıt cihazının Danıştay Başkanlığı’ndan
sökülerek OYAK SGS’ye getirildiği 16.05.2006 tarihi akşamı saat:19.47-19.50 arasında
gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Yine aynı raporun devamında; söz konusu zaman dilimi aralığında silinen dosya sayısının
ifade edildiği, buna göre; 15.04.2006 ile 16.05.2006 tarihleri arasında toplam 3654 adet
kaydın silindiği şeklinde tespitlere yer verilmektedir. Dolayısıyla söz konusu kayıtlardan
kurtarılan 13 adet kaydın ise Alparslan Arslan’ın keşif çalışması yaptığı 16.05.2006 tarihine
ait olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, görüntülerin bulunduğu hard disk içerisinde bir kısım
dosyaların silinme tarihlerinin ve silinme zamanlarının 0000.00.00(tarih) ve 00.00.00(saat)
olarak tespit edildiği, bu işlemin bilinçli bir silme olabileceği ve silme tarihlerini de
saklamaya yönelik olabileceği ifade edilmiştir.
Bu kapsamda şüpheliler vermiş oldukları ifadelerde, 16.05.2006 tarihinde Danıştay
Başkanlığı’ndan sökülen kamera kayıt cihazına aynı gün akşamı OYAK SGS’de müdahale
edildiğini doğrulamışlardır. Şüpheli Metin Almalı ifadesinde, Barış Demirtaş’ın saat:16.20
civarında cihazı çalıştırdığını ve incelediğini, görüntülerin saklandığı hard diskte hata
olduğunu tespit ettiğini, saat:16.47’de cihaza komut girdiğini, sonrasında bu komutun hard
diskin büyük bir bölümünü sildiğini, daha sonra aynı komutu birkaç defa denediğini beyan
etmiştir. Ayrıca Barış Demirtaş’ın bu işlemi gerçekleştirirken yanında emin olmamakla
beraber kendisinin ve Serkan Akyıldız’ın bulunduğunu belirtmiştir.
Şüpheli Barış Demirtaş ise ifadesinde, hatırladığı kadarı ile cihaza üç kez komut girdiğini,
komutu girme amacının sistemi çalıştırmak olduğunu, komutun silme işlemi yapabileceğini
bilmediğini, o an silme işlemini verilen komutun gerçekleştirmemiş olabileceğini, yanında
Metin Almalı’nın olduğunu hatırlamadığını, ancak Serkan Akyıldız’ın olabileceğini beyan
etmiştir. Bilirkişi raporunda görüntülerin 16.05.2006 tarihinde saat:19.47-19.50 arasında
silindiği, kendisinin ise iş yerinden saat:18.00-18.15 gibi ayrıldığı hususundaki çelişki
sorulduğunda, kayıt cihazında 3 saatlik bir zaman farkının bulunduğunu saatler arasındaki
farkın bundan kaynaklandığını beyan etmiştir.
Kamera kayıt cihazının tekrar çalışır hale getirilebilmesi için şüphelilerin direk olarak
görüntülerin kaydedildiği hard diske müdahale etmeleri çelişkili bir işlem olarak göze
çarpmaktadır. Şöyle ki, servis formlarında 03.05.2006 tarihinden itibaren kayıt cihazının
sürekli hard disk hatası verdiği belirtilmiştir. Meydana gelen arızalar karşısında 11.05.2006
tarihinde kayıt cihazındaki işletim hard diskinin değiştirilerek, cihazın tekrar çalışır hale
getirildiği anlaşılmıştır. Bu durumda da 16.05.2006 tarihinde arızalı olduğu belirtilen hard
diskin de, yine log kayıtlarının kaydedildiği işletim hard diskinin olması gerektiği
değerlendirilmektedir.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinde, Barış Demirtaş’ın kayıt cihazını teslim almasının ardından
yaptığı inceleme sonrasında görüntülerin kaydedildiği data diskinde hata olduğunu tespit
ettiğini ve aynı hard disk üzerinde işlem yaptığını beyan etmiştir. Barış Demirtaş ise
ifadesinde, arızalı olan hard diskin sistem diski olan işletim hard diski olduğunu, görüntülerin
kaydedildiği data diskinde hata olup olmadığını hatırlamadığını beyan etmiştir. Elektrik güç
kaynağından kaynaklanan arızanın işletim hard diskine mi, yoksa görüntülerin kaydedildiği
hard diske mi zarar vereceği sorulduğunda, her ikisine de zarar verebileceğini, ancak
yazılımsal olarak sistem diski olan işletim hard diskine zarar vereceğini, böyle bir arızanın
görüntüleri silmeyeceğini, ancak fiziksel olarak zarar vereceğinden ulaşılamaz hale
getirebileceğini beyan etmiştir. Bilirkişi tarafından görüntülerin kaydedildiği hard diskte
herhangi bir arızanın bulunmadığının tespit edildiğinin sorulması üzerine ise, Linux
sisteminde herhangi bir arızanın olmadığını, arıza olarak belirtilen şeyin yazılımsal olduğunu
belirttiği görülmüştür. Bu beyandan da müdahale edilmesi gerekli olan hard diskin de işletim
hard diski olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği üzere şüpheliler var olduğunu iddia ettikleri hard disk arızası
durumunda işletim hard diski yerine görüntülerin bulunduğu hard diske müdahale etmişlerdir.
Ayrıca şüpheliler Barış Demirtaş ve Metin Almalı vermiş oldukları beyanlarda hangi hard
diskin arızalı olduğu yönünde çelişkili ifadelerde bulunmuştur. Bu durumda da şüphelilerin
kamera kayıt cihazında bulunduğunu iddia ettikleri hard disk arızası durumunda, direk olarak
işletim hard diski yerine görüntülerin bulunduğu hard diske müdahale etmeleri büyük bir
şüphe uyandırmaktadır.
Bilirkişi raporlarında, görüntülerin kaydedildiği hard disk içerisinde silinmiş olarak bulunan
ve geri döndürülen bir kısım dosya isimlerine bakıldığında kamera kaydının gerçek kayıt
tarihi ve zaman bilgisini yansıtmadığı tespit edilmiştir. Örnek olarak
“Asansor_onu(9)_d_06_07_2005-t-20_54_211.rvf” isimli dosya isminin, kamera kaydının
06.07.2005 tarihinde saat 20:54:21’den itibaren tutulmaya başlandığını gösterdiği
belirtilmiştir. Danıştay Başkanlığı’na kamera kayıt cihazının 23.12.2005 tarihinde kurulduğu
göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu görüntü dosyasının Danıştay Başkanlığı’na
kurulan kameralara ait olmaması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak görüntü dosyası
incelendiğinde, kaydın 02.05.2006 tarihinde saat:07:53’te tutulduğu ve görüntülerin Danıştay
Başkanlığı binasına ait olduğu tespit edilmiştir. Bu durum bilirkişi tarafından düzenlenen
19.12.2011 tarihli raporda netleştirilmiş ve isimleri değiştirilerek silinen dosyaların o dönem
Danıştay Başkanlığı’nda kurulu bulunan (8) adet kameradan hangisine denk geldiğinin tespiti
yapılmıştır. Bu şekilde bir silme işlemi yapılmasının hard diskin başka bir yerde kullanılmış
izlenimi yaratılmak istenilmesinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir.
Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde, 11.05.2006 tarihinde değiştirilen işletim hard diskini
kastederek, bu tarihte değiştirilen hard diskin modern sanatlardan getirildiği için sistemin
dosya ismi oluştururken İstanbul Modern sanatlardaki isimlerini kullandığını, ancak farklı
isimle oluşturulan dosyalar içerisinde farklı görüntülerin olduğu, işletim hard diskinin Modern
Sanatlarda daha önceden kullanılmış olabilme ihtimali dışında hiçbir şeyin bunu izah
edemeyeceğini beyan etmiştir. Ancak bu beyana göre normal isimle oluşturulan kamera kayıt
dosyası isimlerine bir açıklık getirilememektedir.
Her ne kadar şüpheliler kamera kayıt cihazında görüntülerin bulunduğu hard diskin arızalı
olduğunu belirtse de bilirkişi tarafından yapılan incelemede, hard diskte herhangi bir arızanın
bulunmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra şüpheliler tarafından hard diskin ve kayıt
cihazının tekrar çalışır hale getirilebilmesi için 16.05.2006 tarihinde çalışıldığı beyan edilmiş,
ancak bu çalışmanın kamera kayıt cihazını tekrar çalışır hale getirmek yerine, mevcut
görüntüleri silmeye yönelik bir işlem olduğu anlaşılmıştır.
Bunların yanı sıra 11.05.2006 tarihinde düzenlenen servis formunda kayıt cihazının yine
şüpheli Serkan Akyıldız tarafından çalışır bir şekilde teslim edilmiş olduğunun belirtilmesine
rağmen (5) gün sonra arıza vermesi, diğer tarihlerde hard disk arızası durumunda kayıt
cihazının resetlenerek çalışır duruma getirilmesine rağmen bu işlemin uygulanmaması da
dikkat çeken diğer hususlardır. Teslim alınan kayıt cihazının yerine geçici bir kayıt cihazı da
takılmamış, 17.05.2006 tarihinde meydana gelen saldırıdan saatler sonra kayıt cihazı
takılmıştır.
Sonuç olarak; Danıştay Saldırısından bir gün önce yani 16.05.2006 tarihinde şüpheliler
tarafından hiçbir neden (arıza) belirtilmeksizin kayıt cihazının yapılan açıklamaların ve
şüphelilerin beyanların aksine servis formu düzenlenmeden basit bir tutanak karşılığında
teslim alınarak yerine Danıştay Başkanlığı gibi bir önemli kurum olmasına rağmen geçici bir
cihaz takılmadığı anlaşılmıştır. Bunlarında ötesinde aynı gün hard diskte bulunan görüntülerin
geri getirilemeyecek şekilde silinmesi basit bir işlem olarak algılanamayacağı, aksine yapılan
tüm işlemlerin belli bir plan ve stratejinin parçası olduğu kanaatine varılmıştır.
3)17.05.2006 Tarihinde Şüphelilerin Danıştay Başkanlığına Gitmesi, Konuyla İlgili
Düzenlenen Servis Formları
17.05.2006 tarihinde saat:10.00 sıralarında Alparslan Aslan tarafından Danıştay 2. Dairesi
Başkanı ve üyelerine yönelik silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, saldırı sonucunda Danıştay 2.
Dairesi üyesi Mustafa Yücel Özbilgin öldürülmüş, Daire Başkanı ve daire üyeleri ise
yaralanmıştır. Olayın faili Alparslan Arslan ise yakalanmıştır.
Saldırıdan bir gün önce yani 16.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığı hizmet binasından
arıza gerekçesiyle sökülen kamera kayıt cihazının yeniden kurulumu 17.05.2006 günü sabah
saatlerinde yapılmamış, cihazın montajı OYAK SGS görevlilerince saldırıdan saatler sonra
gerçekleştirilmiştir. Şüpheliler Yavuz Selim Kavaklıoğlu ve Mustafa Tarık Özyılmaz imzalı
Danıştay Başkanlığı’na gönderilen 25.05.2006 tarihli üst yazıda; 16.05.2006 tarihinde sökülen
kayıt cihazının sabah saatlerinde takılmak istenildiği, ancak saldırının gerçekleşmesi
nedeniyle takılamadığı, ancak öğleden sonra saat:14.45’de takılabildiği belirtilmiştir.
OYAK SGS ve Danıştay Başkanlığı’ndan temin edilen evraklar arasında, OYAK SGS
görevlileri Şüpheliler Serkan Akyıldız, Metin Almalı ve Murat Kablan tarafından düzenlenen
17.05.2006 tarihine ait (2) adet servis formu olduğu görülmüştür. 17.05.2006 tarihli servis
formunu düzenleyen şüphelilerin saldırının gerçekleştiği gün Danıştay hizmet binasına
gidişlerine ilişkin ifadelerindeki beyanlarıyla, kullanımlarında bulunan telefonlara ait HTS
dökümleri arasında da ciddi çelişkiler bulunmuştur.
Serkan Akyıldız ve Şüpheli Murat Kablan ifadelerinde cihazı monte etmek için Danıştay’a
öğleden sonra gittiklerini, Şüpheli Metin Almalı ise; saat:10.00-10.30 sıralarında kayıt
cihazını da yanlarına alarak şirkete ait bir araçla Danıştay'a gittiklerini beyan etmiştir.
Şüphelilerin HTS dökümleri incelendiğinde ise; Şüpheliler Metin Almalı, Serkan Akyıldız ve
Murat Kablan’ın olay yerine saldırıdan yaklaşık 4 saat kadar sonra, yani öğleden sonra
gittikleri anlaşılmıştır.
Her ne kadar OYAK SGS yöneticileri yazmış oldukları yazıda ve şüpheli Metin Almalı
ifadesinde Danıştay Başkanlığına sabah saatlerinde gidildiğine dair beyanlarda bulunmuş
olsalar da Danıştay Başkanlığı’ndan sökülen kamera kayıt cihazının 17.05.2006 günü sabah
saatlerinde takılması gibi bir planlamanın olmadığı, alınan ifadelerden ve HTS dökümlerinden
açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
Bunların yan sıra Şüpheliler Metin Almalı, Serkan Akyıldız ve Murat Kablan tarafından
düzenlenen 17.05.2006 tarihli servis formları incelendiğinde, düzenlenen birinci formun
16.05.2006 tarihinde sökülen cihazın montajı için tutulan servis formu olduğu, ikinci servis
formunun ise 16.05.2006 tarihinde sökülen cihazın arızasına ve teknik serviste cihaz üzerinde
yapılan işlemlere ilişkin tutulan servis formu olduğu anlaşılmıştır.
Bu kapsamda düzenlenen ikinci servis formuna bakıldığında; “16.05.2006 tarihinde
saat:16.00’da alınan kayıt cihazının teknik kontrolleri sırasında hard diskinin arızalı
olduğunun tespit edildiği, geçmiş görüntülerle ilgili herhangi bir dosya kurtarılamadığı, cihaz
hard diskleri ve yazılımın formatlanarak arızalı hard disklerin yenileriyle değiştirildiği,
yazılımın yeniden yüklendiği”, “cihazın hard disklerinin yenileri ile değiştirildiği ve serviste
teste tabi tutulduklarının” belirtildiği görülmüştür. Şüpheliler Metin Almalı, Serkan Akyıldız
ve Murat Kablan alınan ifadelerinde, söz konusu formun altında bulunan imzaların
kendilerine ait olduğunu ve bu formu düzenlediklerini kabul etmişlerdir.
Konuyla ilgili Şüpheli Metin Almalı alınan ifadesinde; 17.05.2006 günü Danıştay saldırısının
gerçekleşmesinden sonra Danıştay hizmet binasına gittiklerinde cihazın montajını yaptıklarını
ve montaj işlemi bittikten sonra servis formu düzenlediklerini, o sırada polislerin geldiğini ve
kamera görüntülerini istediklerini, polislere 16.05.2006 tarihinde cihazın servis için
söküldüğünü, bu nedenle belirtilen tarihlere ait görüntü kayıtlarının bulunmadığını
söylediklerini, Polisin "bana anlattığınız bu hususları bir tutanak haline getirip verin" demesi
üzerine 2. Servis formunu düzenlediklerini ve bu formda da 16.05.2006 tarihinde yapılan
işlemleri tek tek yazdıklarını beyan etmişlerdir.
Şüpheli Serkan Akyıldız ise alınan ifadesinde; İki adet servis formundan birisini kayıt
cihazının kurulumu ile ilgili diğerini ise Engin bey istediği için doldurduklarını beyan etmiş,
böylelikle şüphelilerin ikinci servis formunu düzenleme sebeplerine ilişkin beyanlarının farklı
olduğu anlaşılmıştır.
Diğer yandan, Şüpheli Serkan Akyıldız ifadesinde “17.05.2006 tarihinde yazdığım servis
formundaki ibareleri de Barış Demirtaş bana söylemişti. Ben de onun için yazmıştım.” …
“veri kurtarılıp kurtarılmadığını bilmiyorum. Ben sadece Barış Demirtaş’ın dediklerini servis
formuna yazdım.” şeklinde beyanlarda bulunmuş, ancak Barış Demirtaş “Serkan Akyıldız’ın
niye böyle bir beyanda bulunduğunu bilmiyorum. Ben yaptığım işlemler açısından formda
yazılı aşamaya gelememiştim. … Regard’da biz hiçbir zaman formatlama işlemi yapılamaz,
kendi komutları olduğundan dolayı ayrıca farklı bir komut verilemez. Dolayısıyla servis
formunda yazdığı gibi formatlanması söz konusu değildir.” diyerek Serkan Akyıldız’ın
ifadelerini ve servis formunda belirtilen hususları kabul etmediği görülmüştür.
17.05.2006 tarihinde servis formlarını düzenleyen şüphelilere ifadelerinde servis formunda
belirtilen teknik işlemlerle ilgili detaylı sorular yöneltildiğinde, 17.05.2006 tarihli servis
formunu düzenleyen kişiler olmalarına rağmen, servis formunda belirtilen teknik işlemlerden
bilgilerinin olmadığını, yapılan işlemlerin 16.05.2006 tarihinde Barış Demirtaş tarafından
yapıldığını beyan etmişlerdir. Bu sebeple söz konusu servis formunun OYAK SGS bilgi işlem
sorumlusu Barış Demirtaş’ın yönlendirmesiyle yazılmış olabileceği değerlendirilmiştir.
Diğer taraftan, şüphelilerin servis formuna yazmış oldukları geçmişe ait görüntülerin
kurtarılamadığı yönündeki ifadelerinin ise, görüntü kurtarma işlemlerinin çok uzun süreç
gerektiren bir işlem olması düşünüldüğünde, bu kadar kısa sürede nasıl bir veri kurtarma
işlemi yapıldığı sorusu akla gelmektedir. Dolayısıyla aslında şüphelilerin veri veya görüntü
kurtarma gibi bir amaçlarının olmadığını, görüntülerin silinmesine odaklandıklarını ortaya
koymaktadır.
4) Danıştay Saldırısından Sonra OYAK SGS Tarafından Gerçekleştirilen İşlemler;
Danıştay Saldırısının gerçekleşmesinden sonraki süreç içerisinde OYAK SGS görevlileri
tarafından sökülen hard disklerden veri kurtarmaya yönelik çalışma yapıldığı ve bu kapsamda
cihazın ithal edildiği ülke olan İsrail’den yetkili personel çağrıldığı anlaşılmaktadır. Yine
süreç içerisinde OYAK SGS içerisinde toplantılar yapılarak personelin konuşmaması yönünde
kararlar alındığı şüphelilerin alınan ifadelerinden anlaşılmaktadır.
Konuyla ilgili olarak şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde; saldırıdan sonra Orhan
Çoban tarafından bir toplantı gerçekleştirildiğini, toplantı da hard disklerin hemen muhafaza
altına alınarak şirket kasasına konulmasını istediği, şirket kasasının Barış Demirtaş’ın
odasında olabileceğini beyan etmiş, Şüpheli Orhan Çoban’da ifadesinde hard diskleri Barış
Demirtaş’a verdiğini kabul etmiştir.
Şüpheli Murat Ünal ifadesinde saldırıdan bir iki gün sonra Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun
odasında yapılan toplantıda Metin Almalı, Murat Kablan, Serkan Akyıldız ve diğer
hatırlamadığı teknisyenlerin katıldığı, tanımadıkları şüpheliler konuyla ilgili bilgi
verilmemesinin istendiği ve konuşmayın denildiğini beyan etmiştir.
Şüpheli Serkan Akyıldız ise ifadesinde; 17.05.2006 tarihinden sonra Danıştay binasında
meydana gelen arızalarla ilgili raporlar hazırlandığını, bu aşamada Yavuz Selim Kavaklıoğlu
ve Mustafa Tarık Özyılmaz’ın konunun adli olduğunu, gazetecilerle konuşmamaları yönünde
uyarılarda bulunduklarını beyan etmiştir. Kamera kayıt cihazında bulunan hard disklerle
herhangi bir işlem yapıp yapmadığı sorulduğunda, hard disklerin savcılığa gönderilmesi için
poşetlendiğini ve hazırlandığını bildiğini ancak ne zaman gönderildiğini bilmediğini
belirtmiştir.
Danıştay binasında gerçekleştirilen saldırıdan sonra şüpheliler kendilerinde bulunan hard
diskleri adli mercilere veya kolluk kuvvetlerine teslim etmemiştir. OYAK SGS’nin
yöneticilerinden şüpheliler Yavuz Selim Kavaklıoğlu ve Mustafa Tarık Özyılmaz imzalı
Danıştay Başkanlığı’na yazılan 25.05.2006 tarihli resmi üst yazıda, 16.05.2006 tarihine atıfta
bulunarak “… arızalı cihazın servise getirilmek üzere söküldüğü saate kadar kaydedilen
görüntülere ulaşılamamıştır. Konuyla ilgili olarak, cihazın üretici firmasıyla uzman bir
personelin “hard disk”e kaydedilen arıza öncesi görüntüleri kurtarma çalışmasında teknik
danışmanlık yapmak üzere gönderilmesi için temasa geçilmiş ve üretici firma tarafından bu
isteğimiz kabul edilmiştir” yazdığı görülmüştür.
Gerek Danıştay Başkanlığı’ndan gönderilen yazılara, gerekse OYAK SGS’nin saldırının
gerçekleştiği dönemde yapmış olduğu yazışmalara bakıldığında hiçbir resmi kurumun
şüphelilere veri kurtarılması yönünde bir çalışma yapması için talepte bulunmadığı
anlaşılmıştır. Buna rağmen şüphelilerin bu konuda hiçbir adli görevi ve sorumluluğu
bulunmadığı halde, Danıştay Başkanlığına ait içerisinde adli bir olayın delillerini bulunduran
cihaza saldırıdan sonrada müdahale de bulundukları anlaşılmıştır.
OYAK SGS yöneticileri şüpheliler Yavuz Selim Kavaklıoğlu ve Mustafa Tarık Özyılmaz
tarafından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen DVD’nin bilirkişi tarafından
yapılan incelemesinde, 22.05.2006 tarihine ait bir görüntü bulunmuş ve söz konusu görüntüde
bir büro içerisinde çalışan kişilerin bulunduğu tespit edilmiştir. Görüntülerin kaydedildiği
hard disk içerisinde de aynı tarihe ait dosyaların da bulunması nedeniyle, görüntülerde
bulunan kişilerin hard disk üzerinde işlem yaptıkları yönünde bir değerlendirmede
bulunulmuştur. Görüntülerde yer alan şüphelilerin Barış Demirtaş ve Yılmaz Dingil olduğu
tespit edilmiştir.
Konuyla ilgili Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde, görüntünün çekildiği yerin OYAK SGS’nin
birinci katında bulunan showroom (bakım yeri) olduğu, Regard Log 100 sisteminin kameralar
takılmadan kayda başlamadığı, bundan dolayı bir adet kamerayı sisteme takarak deneme
yaptıkları, bu işlemi hatanın ne olduğunu anlamak için yaptıklarını, kameraların kendilerini
çektiklerinden haberdar olduklarını beyan etmiştir. Dolayısıyla Barış Demirtaş ifadesinde
saldırıdan sonra da görüntülerin bulunduğu hard disk üzerinde işlem yaptığını doğrulamış,
ayrıca hard disklerle alakalı yaptığı işlemlerin tamamının yönetim tarafından ne söylenmiş ise
o doğrultuda yaptığını beyan etmiştir. Şüpheli Yılmaz Dingil ise ifadesinde Barış Demirtaş’ın
görüntüde ne iş yaptığını bilmediğini, kendisinin sadece Barış Demirtaş tarafından söylenen
basit işleri yaptığını beyan etmiştir.
Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde, İsrail’deki tedarikçi firmadan Jonathan isimli şahsın kayıt
cihazı üzerinde inceleme işlemleri yaptığını, kurtardıklarını belirttikleri görüntülerin atıldığı
DVD’nin oluşturulma tarihinin 06.06.2006 tarihi olduğunu belirtmiştir. Bu durumda belirtilen
tarihte şüphelilerin kayıt cihazı üzerinde yaptıkları işlemleri sonlandırdıkları anlaşılmaktadır.
Ancak bu tarihten sonra şüpheliler gerek arızalı olduğunu belirttikleri hard diski, gerekse
kurtardıklarını iddia ettikleri görüntülerin bulunduğu DVD’yi 3,5 yıl süresince İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından talep edilene kadar adli mercilere göndermemiştir.
Bu durumla ilgili olarak OYAK SGS’nin yöneticileri şüpheliler Orhan Çoban ve Yavuz Selim
Kavaklıoğlu hard disklerin ve DVD’lerin adli mercilere gönderilmemelerinin sebebi olarak
istenilmemesini mazeret göstermiş, şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz ise bunun nedenini
bilmediğini beyan etmiştir.
Diğer taraftan yapılan çalışmalarda, şüphelilerin 11.05.2006 ile 16.05.2006 tarihleri arasında
kullanılan işletim hard diski, yerine 11.05.2006 tarihinden önce kullanılan işletim hard diskini
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdikleri tespit edilmiştir. Bu kapsamda şüpheliler
Danıştay Başkanlığı’nda kurulu bulunan kayıt cihazında 11.05.2006 tarihinde (1) adet işletim
hard diskini, 17.05.2006 tarihinde ise (1)’er adet işletim ve görüntü hard diski olmak üzere (2)
adet hard diski, yani toplamda (3) adet hard diski değiştirdikleri tespit edilmiştir. Şüpheli
Barış Demirtaş hard diskler üzerinde çalıştıkları dönemde ellerinde (3) adet hard diskin
olduğunu, daha sonra inceleme işlemleri bittikten sonra kayıt cihazını ve 11.05.2006
tarihinden önce kullanılan (1) adet hard diski kasaya takarak Danıştay Başkanlığı’na teslim
ettiklerini belirtmiştir.
Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen işletim hard diski üzerinde yapılan
incelemelerde, 11.05.2006 tarihinden öncesine ait log kayıtlarının bulunduğu, 11.05.2006-
19.05.2006 tarihleri arasına ait ise herhangi bir log kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu
durumda da gönderilen işletim hard diskinin 11.05.2006 tarihinden önce kullanıldığı
görülmüştür.
Nitekim şüpheli Barış Demirtaş’ın ifadesi doğrultusunda Başsavcılığımız tarafından Danıştay
Başkanlığından Regard Log cihazı ve içerisindeki hard diskler istenmiş ve üzerinde bilirkişi
incelemesi yapılmıştır. Bilirkişiler tarafından yapılan inceleme sonucunda şüpheli Barış
Demirtaş’ın Danıştay Başkanlığına teslim ettiklerini beyan ettiği işletim hard diskine
rastlanmamıştır. Dolayısıyla şüphelilerin, 16.05.2006 tarihinde sökülen işletim hard diskini
göndermemelerinden, bu hard disk içerisinde bulunan log kayıtlarının gizlenmek istenmesinin
sebep olduğu anlaşılmıştır.
5) Bilirkişi Raporunun Açıklanmasından Sonra Oyak SGS A.Ş. Tarafından Yapılan
Faaliyetler;
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından
kamuoyuna açıklanmasının ardından OYAK SGS yöneticilerince bazı şirket çalışanlarının
katıldığı toplantıların düzenlendiği anlaşılmıştır.
Konuyla ilgili şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde, bilirkişi raporunun
açıklanmasının ardından teknik toplantı yapıldığını, bu toplantıya OYAK Kurumunun
avukatları, bilgi işlem sorumlularının katıldığını, bir diğer ana toplantıya da OYAK üst
yönetimi, Şerif Coşkun Ulusoy, Orhan Çoban, Tarık Özyılmaz, Erdem Acun, Barış Demirtaş
ve kendisinin katıldığını, bu toplantının amacının tekzip yazısının hazırlanmasından önce
OYAK yöneticilerine bilgi verilmesi olduğunu beyan etmiştir.
Bu toplantılarla ilgili telefon görüşmelerinde;
17128 no’lu iletişim tespit tutanağında; 27.04.2010 günü saat:21.27'de Metin Almalı’nın
Barış Demirtaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “Başkanla konuştum
ben, Sıkıntı yok. Rahat olun sizlik birşey olmadığını ... rahat olun dedi bu kadar ... Cuma günü
TEKRAR TOPLANACAĞIZ işte” dediği, M.Almalı’nın “Abi senin moralin bozuk keyfin
yok gibi” dediği, B.Demirtaş’ın “Şu Cumayı da bir atlatalım da keyfim gelsin ya” dediği,
M.Almalı’nın “CUMA GÜNÜ NE TOPLANTISI OLACAK” dediği, B.Demirtaş’ın “yani
DAHA DETAYLISI” dediği,
17158 no’lu iletişim tespit tutanağında; 22.05.2010 günü saat:17.49’da Yavuz Selim
Kavaklıoğlu’nun Barış Demirtaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.S.
Kavaklıoğlu’nun “Sana bir şey soracağım bu toplantı ile ilgili ne Orhan bey bana bilgi verdi,
ne Tarık Bey bir şey söyledi, nerden çıktı abi bu toplantı kim söyledi?” dediği, B.Demirtaş’ın
“Bir geçen konuştuğumuz konuları detaylandırmak, Celal bir çalışma yaptı ya. İşte görüntü
varmış biz yalan söylemişiz falan filan işte. He ORHAN BEY ARKANIZDAYIM DİYOR
SAĞLAM DURUN DİYOR başka bir şey demedi zaten bildiklerinizi söyleyin diyor” dediği,
Y.S. Kavaklıoğlu’nun “Coşkun bey falan da var yani öyle mi?” dediği, B.Demirtaş’ın “Var
var hı hı Coşkun beyi olup olmadığını bilmiyorum, paşanın olduğu biliyorum. Bilgi işlemciler
olacak, avukatlar biz olacağız, Orhan bey olacak, Tarık bey olacak ama sana kim niye bir şey
söylemedi bilmiyorum. Yani sonuçta şey herkes geliyor, yani çünkü Orhan bey genel konuştu,
sadece ben vardım herkes BU KONU İÇİNDE OLAN HERKES TOPLANTIYA
KATILACAK Murat Kablan dahil abi, hani burda seni ayırma gibi bir durum yok sen de
geleceksin Murat Kablan’da Metin Almalı’da herkes gideceğiz oraya abi ama hani niye
söylenmedi sana ...tabi onu bilemeyeceğim” dediği, Y.S. Kavaklıoğlu’nun “Orhan bey senin
yanında olmak zorunda” dediği, B.Demirtaş’ın “ZATEN UCU NEREYE DE VARIRSA
VARSIN ABİ BENİM ARKAMDA BİRİ DURSUN YETER MESELA HERKES GİTTİ
METİN DURSUN YETER …” Y.S. Kavaklıoğlu’nun “Tamam tamam yani ama sakin ol
tamam mı sakin konuş” dediği,
Tespit edilmiştir.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinde söz konusu toplantı ile ilgili olarak, “Barış Demirtaş’ın
17.05.2006 tarihli servis formunda belirtilen işlemlerin hiç birisini kabul etmediğini, bunun
üzerine kendisi dahil formda imzası olanların yalancı durumuna düştüklerini ancak daha sonra
yaptıkları çalışmalarda formda belirtilen işlemlerin tümünün yapılmış olduğunu beyan
etmiştir.
17133 no’lu iletişim tespit tutanağında; 03.05.2010 günü saat:13.03'de Metin Almalı’nın
Serkan Akyıldız ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S.Akyıldız’ın “Ben sana şey
söyleyeceğim o akşam O CİHAZLA İSRAİL BAĞLANDI” dediği, M.Almalı’nın “Yav
KONUŞMA BUNLARI GELDE BURDA KONUŞURUZ” dediği, S.Akyıldız’ın
“Söyleyeyim yani de haberin olsun ….. haberin olsun hani diyorsun ya atladığın başka bir şey
var mı diye” dediği, M.Almalı’nın “Tamam görüşürüz akşam görüşürüz” dediği,
17.05.2006 tarihli servis formunu düzenleyen şüphelilerin kendi aralarında yaptıkları bu
görüşmede, Danıştay binasındaki cihazın üretici firması olan İsrail’li şirketin cihaza
bağlanması ile ilgili konuştukları anlaşılmıştır.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinde telefon görüşmesi ile ilgili olarak; görüşmenin yapıldığı
tarihlerde konuya ilişkin OYAK Genel Müdürlüğü bilgi işlem görevlileriyle birlikte log
kayıtlarıyla ilgili detaylı çalışma yaptıklarını, görüşmenin bulunla ilgili olduğunu, İsrailli
şirket yetkililerinin saldırıdan sonraki tarihlerde cihaza bağlandıklarını bildiğini, ancak cihaz
üzerinde ne gibi bir çalışma yaptıklarını bilmediğini beyan etmiştir.
Şüpheli Serkan Akyıldız ifadesinde ise; görüşmede tarih olarak 16.05.2006 tarihi akşamını
kastettiğini, Metin Almalı’nın kendisine hatırladığı bir şey olup olmadığını sorduğunu,
kendisinin de İsrail’li şirketin yetkili teknik servisinin cihaza bağlanmış olabileceğini
söylediğini, çünkü akşam üzeri Barış Demirtaş’ın kendisine arızanın büyük olduğunu ve
cihaza İsrail’in yetkili firmasının bağlanması gerektiğini söylediğini, daha önce Barış
Demirtaş’ın ayarladığı bir internet ucuyla İsrail’den yetkili servisinin bağlanmasının
sağlandığını, 16.05.2006 akşamı 16.30-17.00 gibi ve sabah 08.30 gibi geldiğinde cihazın
networke takılı olduğunu gördüğünü, o yüzden cihazın o akşam İsrail’li yetkili firma
tarafından bağlandığını anladığını, bu konuları telefonda Metin Almalı’ya anlattığını ifade
etmiştir.
17113 no’lu iletişim tespit tutanağında; 01.05.2010 günü saat:20.47'de Barış Demirtaş’ın
Erdem Acun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “ …mesela ne 11’inden
sonra dosya yine yok hani kayıta geçmemiş kayıt yapmamış düşüncemiz burada Baki abi”
dediği, E.Acun’un “Peki bu 11 mayısa kadar olan aralıkla Mayıs arasında olan gruptaki
isimler bizim isimler mi?” dediği, B.Demirtaş’ın “Bizim isimler Evet ... daha detaylı inceleriz
DVD’de yer almayan dosyalar diyor ulan zaten kayıt cihazı otomatik siliyor bunları çok ...çok
ilginç durum” dediği, E.Acun’un “ ... verilen disk doğru o zaman öyle mi?” dediği,
B.Demirtaş’ın “Tabi zaten şey var burda tutanak da 933 yazıyor abi o adam yani bilirkişi
yanlış yazmış” dediği,
Barış Demirtaş ifadesinde telefon görüşmesiyle ilgili olarak; Erdem Acun’un “bizim isimler”
olarak bahsettiği konunun Aralık ile 11 Mayıs arasındaki log kayıtları olduğunu, Erdem’in bu
şekilde konuşmasının sebebi verdikleri disklerden imaj almamaları olduğunu, Erdem Acun’un
“bunlar doğru diskler mi” diyerek bilirkişinin verdiği disklerle kendilerinin verdikleri
disklerin aynı diskler olup olmadığını sorduğunu beyan etmiştir.
17114 no’lu iletişim tespit tutanağında; 02.05.2010 günü saat:11.21'de Barış Demirtaş’ın
Erdem Acun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E.Acun’un “Nasıl rapor kötü mü?”
dediği, B.Demirtaş’ın “RAPOR YANİ KÖTÜ TABİ ADAM BÜTÜN HER ŞEYİ
DAYANDIRMIŞ ama resmi bir şey yok sadece atmış öylece atmış ...doğruluğu yanlışlığı
onları bulmamız lazım, … kafamda onların hepsini bir yazayım kenara da ona göre bir şey
yapayım diyorum.” dediği,
17145 no’lu iletişim tespit tutanağında; 03.05.2010 günü saat:16.55'de Orhan Çoban’ın Barış
Demirtaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “… ben bu görüntülerin
tamamını inceledim hepsi Danıştay’a ait hangi bir şey yok hani İstanbul modern ...ait
kurtarılmış bir görüntü yok, sadece isimleri yazıyor efendim tek tek baktım bunların hepsine,
O GÜNE AİT DE HER HANGİ BİR KAYIT YOK, Emre beyle de burada bir takım şeyler
yazdık onları yarın da sizlere paylaşacağım, Emre bey zaten söylemiştir bunları hani o güne
ait gerçekten kayıt edilen bir görüntü yok sadece kapatıp açmada dosya isimleri yazıyor başka
bir şey yok efendim…” dediği, O.Çoban’ın “Hayır zaten biz biliyoruz da karşı tarafında
bilmesi lazım” dediği,
17135 no’lu iletişim tespit tutanağında; 11.05.2010 günü saat:09.33'de Barış Demirtaş’ın
Metin Almalı ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “Şimdi ben logları
inceledim de, 17 Mayıs saat 15:03 de, JANITIN DA AYNI KOMUTU GİRMİŞ. Hani ona da
bir bakın hani bu normal şekilde bir şey çalıştırınca mı giriyor ney çalıştırınca onu bir çıkartır
mısınız?” dediği, M.Almalı’nın “Tamam tamam bakıyorum.” dediği, B.Demirtaş’ın “Müsait
olmazsanız çıkartamazsanız bana akşam cihazı getir ben çalışmak istiyorum, çünkü bu komut
bizim verdiğimiz bir komutla girilmemişte olabilir.” dediği, M.Almalı’nın: Tamam oldu
bakarız” dediği,
Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde telefon görüşmesiyle ilgili olarak; O dönemde similasyon
(deneme) yaptıklarını, sistemin kendisinin otomatik olarak mı sildiğini, bir komutla mı
silindiğini tespit etmeye çalıştıklarını, görüşmenin yaptıkları bu çalışmalarla ilgili olduğunu,
bunu anlayabilmek için uzun zaman çalıştıklarını,
Şüpheli Metin Almalı ise ifadesinde; Janıtın olarak ismi geçen kişinin İsrail şirketinin bir
personeli olabileceğini, bahsi geçen komutun "create data base" komutu olduğunu, adı geçen
şahsın cihaz üzerinde ne gibi bir işlem yaptığını bilmediğini beyan etmiştir.
17136 no’lu iletişim tespit tutanağında; 11.05.2010 günü saat:10.47'de Barış Demirtaş’ın
Metin Almalı ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “ORHAN BEYİN
yanındayım şimdi. ÖNEMLİ DEĞİL DİYOR 16’sında görüntü var mıydı?” dediği,
M.Almalı’nın “yoktu” dediği, B.Demirtaş’ın “Yoktu hani o komutu çalıştırsanız bile bunun ...
ne zamana ait Nisan ayına ait ... sen ayın 16 sında görüntü var mıydı yok muydu onu bana…
Siz ne yaptınız?” dediği, M.Almalı’ın “Uğraşıyoruz bizde şimdi İMAJLARI ALIYORUZ
ondan sonra işte UÇURUP, BİÇİRİP, KAÇIRIP, GÖÇÜRECEĞİZ, DENEYECEĞİZ, TEST
EDECEĞİZ” dediği, B.Demirtaş’ın “Hadi bakalım ben burda şeyi inceledim hani bu komut
muhtemelen ya ... arkasından geliyor yada şeyin arkasından geliyor” dediği, M.Almalı’nın
“Onları deneyeceğiz zaten tek tek” dediği, B.Demirtaş’ın “He tek tek deneyin bulamazsanız
da cihazı al gel ben burda denemek istiyorum şöyle ki ben ayın 16’sında. Hani ben çalıştırıp
çalıştırmadığı.. da bilmiyorum ama, 4 kere çalıştırmışım bu işi, 2 si şeyden önce hard
disklerin … değişmeden önce ikincisi değiştirdikten sonra. Ondan sonra ...öbür gün de 4 kere
çalıştırmışım arkasından Janıtın da çalıştırmış. Yani bu komut bir şeyle birlikte geliyor”
dediği,
17103 no’lu iletişim tespit tutanağında; 11.05.2010 günü saat:11.00'de Metin Almalı’nın
Barış Demirtaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “Hayır ne diyor o..
Celal?” dediği, M.Almalı’nın “Celal bir şey demiyor daha Celal yanımda yok zaten şuan.
Celal de senin düşündüğün gibi düşünüyor, yani arka taraf bu komutu diyor direk şeyle
çalıştıramaz diyor elle girip de yazamaz diyor arka tarafta bir şeyler diyor bunu tetikliyor
diyor onu bulmamız lazım diyor, dedim ki o zaman al imajını falan VER DİSKLERLE
OYNAYALIM, UÇURALIM eskilere sabit kalmayalım, YENİ YENİLERLE YENİ
LOGLAR YARATTIRALIM O LOGLARLA BUNLARI KARŞILAŞTIRALIM aynı logları
yazacak mı yazmayacak mı?” “yani reset yaptığımız zaman nasıl bir log atıyor nereye ne
yazıyor onları görmemiz lazım ...” dediği, B.Demirtaş’ın “Haydi bakalım. Önemli olan 16
sında ki görüntü bilirkişi raporunda da 16 sında görüntü yok. Yani onu Celalle de bir
teyitleştir.” dediği,
17109 no’lu iletişim tespit tutanağında; 18.05.2010 günü saat:16.48'de Murat Ünal’ın Doğan
Boztaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.Boztaş’ın “İnsan kaynaklarından
KAVAKLIOĞLU var ya? Benim o tarihlerde bu olayla ilgim olmadığına dair bir yazı verin
demiş ona. Ağzına s… adamın ya… demiş sen ne demek istiyon demiş, öyle bir olay olmuş
tamam mı, yani seni satacağım falan filan babında .. milletin g.. tutuştu valla aslında korkacak
bir şeyyok …” dediği, M.Ünal’ın “Tırstı diyorum Yavuz Abi.” dediği,
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu’na ifadesinde bu görüşme sorulduğunda; O tarihte görev
sorumluluğu ve seyahatleriyle ilgili insan kaynaklarından sözlü olarak yazı istediğini, İnsan
Kaynakları Müdürü’nün de şirket politikası gereği böyle bir yazıyı veremeyeceğini
söylediğini, bu olaydan sonra şirket çalışanlarının bakış açısının değiştiğini beyan etmiştir.
17116 nolu iletişim tespit tutanağında; 28.04.2010 günü saat:21.16'da Mustafa Tarık
Özyılmaz’ın Pınar…? ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. Tarık Özyılmaz’ın telefon
açılmadan önce arka planda bulunan X Şahsa “Bu çocuk bizi kurtaracak ...avukat ne yazıyor
orda, Vural bilmem ne” dediği, devamında Pınar isimli şahsa “Şimdi bende bilgisayardan
canlı yayından şeyi izliyordum Ulusal TV’de Vural bilmem ne diye bir çocuk var o
Ergenekon sanıklarından birisinin avukatı o iyi bir arkadaş” dediği,
Görüşme Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz’a sorulduğunda; Bu telefon görüşmesi sırasında
evde olduğunu, bu sözleri eşine söylemiş olabileceğini, görüşmede V. E.’den bahsedildiğini,
bahse konu bilirkişi raporları hakkında iyi bilgi sahibi olduğunu düşündüğü için bu şekilde
kendilerini kurtarabileceğinden bahsettiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kayıt cihazlarıyla ilgili bilirkişiden almış olduğu
raporlarda, Danıştay’dan sökülen kayıt cihazının arızalı olmadığı ve hard diskte bulunan
görüntülerin geri getirilemeyecek şekilde silindiği belirtildiği, Danıştay binasında kurulu
bulunan kameraların 03/05/2006 tarihinde arızaya geçtiği, müdahale edildiği tarih olan
05/05/2006 tarihine kadar kayıt yapmadığı, 08/05/2006, 09/05/2006, 11/05/2006 ve
16/05/2006 tarihlerinde kameraların arızaya geçmesine rağmen kayıt cihazı tamamen
değiştirilmeyerek geçici çözümlerle olaya müdahale edildiği, 09/05/2006 tarihinde sökülen
kayıt cihazının yerine 11/05/2006 tarihine kadar yedek cihaz takılmadığı, 11.05.2006
tarihinde düzenlenen servis formunda kayıt cihazının şüpheli Serkan Akyıldız tarafından
çalışır bir şekilde teslim edilmiş olduğunun belirtilmesine rağmen (5) gün sonra arıza vermesi,
diğer tarihlerde hard disk arızası durumunda kayıt cihazının resetlenerek çalışır duruma
getirilmesine rağmen bu işlemin uygulanmadığı görülmüştür. Özellikle 16/05/2006 tarihinde
kayıt cihazı sökülürken herhangi bir sebep gösterilmemesi ve servis formu düzenlenmemesi
düşünüldüğünde OYAK SGS tarafından bilinçli olarak kameraların kayıt yapmasının
engellendiği kanaatine varılmıştır.
Diğer yandan soruşturma kapsamında şüphelilerin savunmaları doğrultusunda 05.03.2012
tarihinde tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bu raporunda daha önce düzenlenen bilirkişi
raporlarını teyit eder mahiyette olduğu anlaşılmıştır.
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan eylemlerde de belli bir hazırlık aşamasından
sonra gerçekleştirildiği düşünüldüğünde, Danıştay saldırısından önce olay yeriyle ilgili
yapılan keşif çalışmalarının kameraların arızaya geçtiği tarihlerde başladığı
değerlendirilmektedir.
III- ŞÜPHELİLERİN HUKUKİ KONUMLARI VE UYGULANMASI TALEP OLUNAN
KANUN MADDELERİ
01-ŞÜPHELİ ORHAN ÇOBAN
Şüpheli Orhan Çoban olayın olduğu dönemde OYAK SGS'de Genel Müdür olarak görev
yapmış olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadeler
Şüpheli ifadelerinde özetle; 1995 yılında Özel Kuvvetler komutanlığından kurmay albay
olarak ayrıldığını, daha sonra MİT’te Özel Faaliyetler Daire Başkanı olarak 1999 yılına kadar
çalıştığını ve buradan emekli olduğunu, daha sonra 2000 yılının kasım ayında OYAK
Güvenlik Şirketi kurulurken başında bulunduğunu, halen şirketin yönetim kurulunda görev
yaptığını, 17.05.2006 tarihinde Danıştay 2. Dairesi başkanı ve üyelerine yönelik
gerçekleştirilen silahlı saldırı eyleminden aynı gün haberinin olduğunu, kameraların olay günü
çalıştıklarını, sadece kayıt yapmadıkları bilgisini aldığını, M.Tarık Özyılmaz’ın yardımcısı
olduğunu, kendisinden sonra genel müdür olduğunu, Y.Selim Kavaklıoğlu’nun elektronik
güvenlik hizmetlerinden sorumlu olduğunu, şirkete girmeden önce ASELSAN’da çalıştığını,
ASELSAN’ın Genel Müdürüyle görüşerek kendisini şirkete aldığını, Barış Demirtaş’ın bilgi
işlem uzmanı olduğunu ve işe kendisinin aldığını, Serkan Akyıldız’ın ise teknisyen olduğunu
beyan etmiştir.
Dönemin OYAK SGS Genel Müdürü Şüpheli Orhan Çoban alınan ifadesinde, arızalarda
mutlaka servis formu doldurulduğunu beyan etmiştir. Ancak OYAK SGS ve Danıştay
Başkanlığından temin edilen evraklarda; 16.05.2006 tarihinde OYAK SGS’de görevli Serkan
Akyıldız tarafından Danıştay Bilgi İşlem Müdürlüğünde görevli mühendis şüpheli Celalettin
Yüksekkaya’dan tutanakla, servis formu düzenlenmeden ve herhangi bir neden
belirtilmeksizin kayıt cihazının sökülerek alındığı, yerine geçici bir cihazın takılmadığı
anlaşılmıştır. Daha önce meydana gelen arızalarda servis formu düzenlediği halde saldırıdan
bir gün öncesinde servis formu düzenlemeden kayıt cihazının söküldüğü, bu nedenle de
saldırının gerçekleştiği 17.05.2006 günü kameraların kayıt yapmadığı anlaşılmıştır.
Danıştay saldırısının gerçekleştiği günün öncesinde yani 16.05.2006 tarihinde OYAK SGS
görevlisi Serkan Akyıldız’ın kayıt cihazını sökmesi ile ilgili olarak kendisinin
bilgilendirilmediğini, cihazla ilgili olarak İsrail’den internet üzerinden cihaza üretici firmanın
bağlandığını, ancak arızayı gideremediklerini, yabancı üretim bir cihaz olması nedeniyle
Türkiye’den de cihaza müdahale edemediklerini, kendisinin de bunun üzerine cihazı
saklamaları yönünde Barış Demirtaş ve Y.Selim Kavaklıoğlu’na talimat vererek şirkette
kasada veya depoda bu cihazı sakladıklarını, sözkonusu hard disklerin Danıştay Başkanlığına
ait olduğunu, kendilerinden istenmediği için de bu harddiskleri sakladıklarını beyan etmiştir.
Bunların yanı sıra şüphelinin genel müdür olarak görev yaptığı OYAK SGS’nin Danıştay
binasında gerçekleştirilen saldırıdan sonra 25.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığına
hitaben bir yazı gönderdiği, yazıda “cihazın hard diskinin ciddi hasar gördüğü, hard diske
kaydedilen arıza öncesi görüntüleri kurtarma çalışmasına devam edildiğinin” bildirildiği
görülmüştür. Konuyla ilgili evrakta imzası bulunan şüpheli M. Tarık Özyılmaz ve Yavuz
Selim Kavaklıoğlu yazıyı Şüpheli Orhan Çoban’ın talimatı doğrultusunda yazdıklarını ifade
etmiş, şüpheli Orhan Çoban’da bu durumu doğrulayarak talimat vermiş olabileceğini beyan
etmiştir. Ancak konuyla ilgili Bilirkişi tarafından düzenlenen 12.01.2010 tarihli raporda; söz
konusu hard diskte herhangi bir arızaya rastlanılmadığı belirtilmiştir. Dolayısıyla Şüpheli
Orhan Çoban’ın ve OYAK SGS’nin hard diskin ciddi hasarlı olduğu yönündeki beyanının
bilirkişi raporuyla çeliştiği, bilirkişi raporuyla arızalı olmadığı tespit edilen hard diskin
sökülmesiyle şüpheliler tarafından saldırgan Alparslan Arslan’ın olay esnasındaki
görüntülerinin kayıt altına alınmasının engellendiği, ayrıca arızalı olmadığı tespit edilen hard
diski ve harddiskten elde edilen görüntüleri 3,5 yıl süresince sakladıkları anlaşılmıştır.
Şüpheli Barış Demirtaş Emniyette alınan ifadesinde; kendilerinin hard disklerle alakalı
yaptıkları işlemlerin tamamını yönetim tarafından söylenilenler doğrultusunda
gerçekleştirdiklerini beyan etmiştir.
Şüpheli Y. Selim Kavaklıoğlu ise ifadesinde; kayıt cihazlarından görüntü kurtarılmasıyla
ilgili talimat vermediğini, Orhan Çoban'ın direk Barış Demirtaş'a görüntüleri kurtar diye
talimat vermiş olabileceğini, hard disklerin adli makamlardan 3,5 yıl boyunca
saklanmasındaki sorumluluğun o dönem OYAK SGS Genel Müdürü olan Orhan Çoban'a ait
olduğunu beyan etmiştir.
Dolayısıyla Danıştay Başkanlığındaki görüntü kayıtlarının bulunduğu hard disklerin
formatlanması, söz konusu hard disklerin saklanması ve buna benzer saldırı eyleminin üzerini
örtmeye, karartmaya yönelik eylemlerin OYAK SGS yönetiminin talimatları doğrultusunda
gerçekleştirildiği anlaşılmıştır.
Şüpheli her ne kadar hard disklerin üzerinde yapılan çalışmaların görüntü kurtarmaya yönelik
olduğunu ve cihazın istenmediği için saklandığı şeklinde beyanda bulunmuş olsa dahi, yine
bir dönem OYAK SGS’de çalışan şüpheli Mutlu Demirtaş konuyla ilgili ifadesinde bu
durumun aksine beyanlarda bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Mutlu Demirtaş ifadesinde; OYAK SGS’nin gerçekleşen adli bir olaya ait görüntü
kayıtlarını kurtarma gibi bir yetkisinin olmadığını, böyle bir durumda tüm cihazı, verileri elde
ne varsa emniyete teslim edilmesi gerektiğini, daha önce bu tür olaylar yaşandığında cihaz ve
bilgileri gelen görevlilere anında teslim ettiklerini ve müdahalede bulunmadıklarını beyan
etmiştir.
Diğer yandan, OYAK SGS tarafından teslim edilen hard disklerin, log kayıtlarının
incelendiği, 05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre Danıştay’dan sökülen bir adet hard
diskin halen teslim edilmediği anlaşılmıştır.
Ayrıca, Danıştay binasındaki güvenlik kamera sistemine ait hard disklerle ilgili, bilirkişilerin
düzenlemiş olduğu raporun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine sunulduğu ve raporun
aleniyet kazanmasından sonra, bilirkişi raporu ve hard disklerle ilgili birçok defa ilgili
personel ile toplantı yapıldığı, OYAK SGS ve OYAK yönetiminin personelin nasıl
davranacağı yönünde strateji geliştirdikleri, bu kapsamda çalışanların beyanat vermemeleri ve
telefon görüşmelerine dikkat etmeleri konusunda ikaz edildiği anlaşılmıştır.
İletişim Tespitleri
17158 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Y. Selim Kavaklıoğlu ile Barış Demirtaş’ın
22.05.2010 günü saat:17:49’da yapmış oldukları görüşmede; "...bilgi işlemciler olacak,
Avukatlar, biz olacağız, Orhan bey olacak, Tarık bey olacak..." "...Orhan bey genel konuştu
sadece ben vardım herkes bu konu içinde olan herkes toplantıya katılacak..." şeklinde Orhan
Çoban'ın hard disk ve kamera kayıtlarıyla ilgili yapacağı toplantı hakkında konuştukları,
Tape No: 17109’da kayıtlı, Şüpheli Murat Ünal ile D. B. isimli şüpheli arasında 18.05.2010
günü saat: 16.48’de yapılan telefon görüşmesinde özetle; Doğan’ın “Başkan Orhan Çoban, ne
yapıyordur, kuduruyordur delileniyordur anasını satayım” “Valla işler falan kötüymüş öyle
duydum da ben pek tadı tuzu yok” dediği, Murat’ın “Hiç bilmiyorum ki konuşuyoruz öyle hiç
işten konuşmuyoruz ki, Uğur gereksiz Uğuru arıyor akşama kadar sohbet ediyor işte” dediği,
Doğan’ın “Onları tembihlemişlerdir onlar söylemezler” dediği, Murat’ın “Konuşmayın
dedilerse onlarda konuşmuyor tabi ki” dediği,
Böylelikle yapılan toplantılardaki alınan kararlar doğrultusunda şüphelilerin dışarıdan
kimseyle konuşmasına müsaade etmedikleri anlaşılmaktadır.
Bunların yanı sıra soruşturma kapsamında adreslerinde arama yapılan OYAK Genel Müdürü
Şerif Coşkun Ulusoy'dan elde edilen 2006 tarihli bir ajanda içerisinde; “15 MAYIS” tarihinin
altında maddeler şeklinde bir takım notların yanı sıra; “Danıştay video sistemleri çalışıyor.
Orhan Alb. aradı.” “Orhan Alb. Basına açıklama yapmak istedi. Hayır dedim.” şeklinde
notların yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Ayrıca, Şüpheli Orhan Çoban’ın Danıştay binasından sökülen hard diskler üzerinde her türlü
işlemi yapan şüpheli Barış Demirtaş’a ayrı bir ilgi gösterdiği, yaptığı çalışmalarla ilgili
arkanızdayım mesajını verdiği, bu durumun 17158 nolu iletişim tespit tutanağında;
B.Demirtaş tarafından “Bir geçen konuştuğumuz konuları detaylandırmak, Celal bir çalışma
yaptı ya. İşte görüntü varmış biz yalan söylemişiz falan filan işte. He ORHAN BEY
ARKANIZDAYIM DİYOR SAĞLAM DURUN DİYOR başka bir şey demedi zaten
bildiklerinizi söyleyin diyor” şeklindeki beyan ile açıkça ifade edildiği görülmektedir.
Diğer Deliler;
Bilgi sahibi Zahit ENGİN’in 10.02.2009 tarihinde İstanbul Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğünde alınan ifadesinde; 2000 yılında Ankara Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı,
2001 yılında Genelkurmay İstihbarat Okul Komutanlığı görevlerini yaptıktan sonra 2002
yılında emekli olduğunu, Ankara ilinde görev yaptığı yıllarda, Genelkurmay içersinde emekli
asker ağırlıklı ve geneli Özel Kuvvetler mensubu şüpheliler dan oluşan Ergenekon'un
varlığından bahsedildiğini, Ergenekon'un genelde özel harpçilerden oluştuğunu, Danıştay
olayında binanın güvenliğini OYAK Güvenliğin yerine getirdiğini, OYAK Güvenliğin
başında, eski özel harpçi Kurmay Albay Orhan Çoban'ın bulunduğunu, Danıştay olayının
dinci bir örgüt tarafından yapılmadığını anladığını, olayı gerçekleştiren Alparslan Arslan'ın
Ergenekon örgütü ile ilişkilerinin ortaya çıkmasının da kendi düşüncesini doğruladığını,
kamuoyunda Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım ile yaptığı görüşmelerde, Orhan Çoban'ın
güçlü bir Albay olduğundan bahsettiğini, bu nedenle Danıştay Saldırısında Orhan Çoban'ın
güvenlik şirketinin işin içinde olduğunu öğrenince bu olayın arkasında Ergenekon'un
olduğunu düşündüğünü beyan etmiştir.
Ayrıca, Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında örgüt yönetici
ve üyelerinden ele geçirilen "SECURITY A.Ş. ULUSLAR ARASI GÜVENLİK ŞİRKETİ
PROJESİ İSTANBUL/26 HAZİRAN 2000" isimli örgüt dokümanında, "Güvenlik
şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli olduğu, oluşturulacak güvenlik şirketinin
istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış emekli bir kurmay albayın başkanlığında
kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca emekli istihbarat subaylarından oluşturulması
gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli emniyet mensuplarının yer almaması
gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir yapılanma ile güçlü bir istihbarat biriminin
oluşturulmuş olacağı, bu istihbarat biriminin doğal olarak Operasyonal hizmetlerin
sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte olacağı, Özel Güvenlik Şirketi
olarak faaliyet gösterecek olan bu şirketin OPERASYONAL GİRİŞİMLERİN DEŞİFRE
OLMASI HALİNDE OLUMLU BİR ÖRTÜ GÖREVİ ÜSTLENECEĞİNİNDE de çok açık
olacağı, Kurulması planlanan güvenlik şirketinin anonim şirket olarak faaliyete geçeceği,
kurulacak güvenlik şirketiyle hem gelir elde edileceği, hem de istihbarat verilerinin
toplanacağı, gereğinde ise Operasyonel faaliyetler sürdürebileceği" belirtilmiştir.
Şüpheli Serkan Akyıldız'ın Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde; Security A.Ş. isimli
belgede belirtilen yapının OYAK SGS şirketinde bulunduğunu, bu şirketin yöneticilerinin de
emekli asker olduğunu, başında da emekli bir albayın bulunduğunu beyan etmiştir. Bu
beyanlar doğrultusunda yapılan çalışmalarda; OYAK Güvenlik isimli şirketin kurulmasında
Özel Kuvvetlerden Kurmay Albay rütbesinde emekli olan Orhan Çoban'ın öncülük ettiği,
kurulan OYAK Güvenlik şirketinde de uzun bir süre genel müdür olarak görev yaptığı
anlaşılmıştır.
Hatta OYAK Güvenlik'in kuruluş aşamasında yöneticilerin Orhan Çoban'ın seçtiği kişilerden
belirlendiği anlaşılmıştır. Konuyla ilgili halen Oyak SGS Genel Müdürü Mustafa Tarık
Özyılmaz Emniyette alınan ifadesinde; Orhan Çoban'la Özel Kuvvetler Komutanlığında iken
tanıştığını, kendisinin işe başlamasında Orhan Çoban'ın referans olduğunu, OYAK
Güvenlik'in kuruluş aşamasında yöneticilerin başvurular arasında Orhan Çoban'ın seçtiği
kişilerden belirlendiğini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
OYAK SGS tarafından Danıştay binasına kurulan kameraların mayıs ayı içerisinde 5 defa
arıza yaptığı ve 16/05/2006 tarihinde binadan sökülen kayıt cihazına müdahale edilerek
görüntülerin geri getirilemeyecek şekilde silindiği, Danıştay saldırısından sonra 3,5 yıl
boyunca kayıt cihazının Cumhuriyet Savcılığına teslim edilmediği tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütü sanıklarından ele geçirilen "SECURITY A.Ş. ULUSLAR ARASI
GÜVENLİK ŞİRKETİ PROJESİ İSTANBUL 26 HAZİRAN 2000" adlı dokümanda belirtilen
bilgilerdeki güvenlik şirketlerine yönelik değerlendirmeler ve bu şirketlerde görev alacak
şahıslara yönelik çizilen profil şüpheli Orhan Çoban ile örtüştüğü, Danıştay saldırısıyla bu
binada kurulu bulunan OYAK SGS'ye ait kameraların kayıt yapamaz hale getirilmesi ve
delillerin tamamen yok edilmesinin Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına ulaşmasını
kolaylaştırmak amacıyla yapıldığı kanaatine varılmıştır.
Şüpheli Orhan Çoban’ın görevi ve konumu itibariyle, Ergenekon Terör Örgütünün ülkede
kaos ortamı oluşturarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzenin fiilen
uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısında, arızalanan kameraların
arızasının tamamen giderilmemesi, arızaya müdahale edildiğinde ise, geçici olarak arızanın
giderilmesi, sökülen kayıt cihazının yerine yedeği takılmayarak kameraların görüntü
almasının engellenmesi, Danıştay saldırısından önce sanık Alparslan Arslan’ın keşif
görüntülerinin silinmesi amacıyla arızası tespit edilemeyen hard diskteki görüntülerin geri
getirilmeyecek şekilde silinmesi ve saldırı öncesi sökülen cihaz yerine yeni bir cihaz
taktırmayarak saldırı günü görüntülerin kaydedilmesinin engellenmesi talimatını verdiği,
Orhan Çoban'ın bilgisi ve talimatı doğrultusunda kayıt cihazındaki görüntüleri Barış
Demirtaş'ın sildiği tespit edilmiştir.
Orhan ÇOBAN, Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı
oluşturmak amacıyla yapılan Danıştay saldırısı eylemini kolaylaştırmak amacıyla bilgi işlem
sorumlusu Barış DEMİRTAŞ’a talimat vererek kameraların kayıt yapmasını engellettiği, hard
disklerde bulunan görüntü ve kayıtları sildirmek suretiyle Ergenekon Terör Örgütünün
amaçlarına hizmet ettiği, Danıştay 2. dairesi başkan ve üyelerine yapılan saldırıyı
kolaylaştırmak suretiyle eylemin yapılmasını sağladığı anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
eylemine iştirak etmek, bir kişinin ölümü ve dört kişinin yaralanması sonucu adam öldürmek
ve adam öldürmeye teşebbüs etmek suçuna yardım etmekten kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK.’nın 309/1,
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nın 82/1-a,g Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g 35(4 kez) Terörle Mücadele
Kanunu’nun 5.
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
2-ŞÜPHELİ MUSTAFA TARIK ÖZYILMAZ
Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz olayın olduğu dönemde Oyak SGS'de Genel Müdür
Yardımcısı olarak görev yapmış olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadeler;
Şüpheli İfadelerinde özetle; 1999 yılında Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığından
albay rütbesiyle emekli olduğunu, 2000 yılının Ocak ayından itibaren Orhan Çoban’ın
referansıyla OYAK SGS'de çalışmaya başladığını, 8 ay burada çalıştıktan sonra 4 ay kadar
Atlas Güvenlik Şirketinde çalıştığını, buradaki proje bittikten sonra tekrar OYAK Güvenlik
şirketinde çalışmaya devam ettiğini, Danıştay Saldırısının olduğu dönemde OYAK SGS'de
Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını, 2011 yılında ise OYAK SGS’nin Genel
Müdürü olduğunu ve halen bu görevi yürüttüğünü, Danıştay Saldırısı olduğunda il dışında
olduğunu, Danıştay Başkanlığında kurulan kamera güvenlik sistemi ile herhangi bir bilgisinin
ve sorumluluğunun olmadığını, Danıştay Başkanlığındaki kameralar, kayıt cihazları ile ilgili
arızalardan ve yapılan işlemlerden herhangi bir bilgisinin olmadığını, kendi sorumluluk
alanına girmediğini, bu sorumluluğun genel müdürlüğün bünyesindeki Elektronik Güvenlik
Sistemleri Müdürü sorumluluğunda olduğunu beyan etmiştir.
Ancak Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz olay tarihinde sadece Genel Müdür Yardımcısı olarak
Bölge müdürlüklerinden ve personele güvenlik hizmeti verilmesinden sorumlu olduğunu
beyan etmiş olsa da OYAK SGS tarafından 25.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığına
hitaben yazılan, cihazın hard diskinin ciddi hasar gördüğü, yeni bir cihazın montajı amacıyla
17.05.2006 günü sabahı Danıştay Binasına gelindiği ancak menfur saldırı nedeniyle montaj
işinin öğleden sonra gerçekleştirilebildiği, hard diske kaydedilen arıza öncesi görüntüleri
kurtarma çalışmasına devam edildiğinin şeklinde açıklamaların yer aldığı üst yazıda Y.Selim
Kavaklıoğlu ve kendisinin de imzasının bulunduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu yazının da kendi içinde çelişkiler barındığı, elde edilen delillerden ve şüpheli
anlatımlarından saldırıdan bir gün önce 16.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığı hizmet
binasından arıza gerekçesiyle sökülen kamera kayıt cihazının yeniden kurulumu için
17.05.2006 günü sabah saatlerinde Danıştay'a gidilmediği, cihazın montajı için OYAK SGS
görevlilerince saldırıdan saatler sonra Danıştay Başkanlığına gidildiği ve montajın
gerçekleştirildiği, yine yazıda ciddi hasarlı olarak belirtilen hard disklerin ise bilirkişi
tarafından hazırlanan raporda ise arızalı olmadıklarının belirtildiği, hard diskten kurtarıldığı
iddia edilen verilerin yazının gönderilmesinden 13 gün sonra oluşturulan DVD içerisine
aktarıldığı, bu verilerin ise adli mercilere 3,5 yıl boyunca gönderilmediği anlaşılmıştır.
Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz ifadesinin devamında; belgedeki imzalardan birisinin
kendisine, diğerinin de Yavuz Selim Kavaklıoğlu'na ait olduğunu, yazının Genel Müdür
Orhan Çoban’ın talimatı üzerine yazıldığını, bu yazıyı servis formlarına bakarak yazdıklarını,
yazının içeriğini Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun yazdırdığını, yine yazı içeriğinde geçen
harddisk arızasının tespitini kimin yaptığını tam olarak bilmediğini, hard disklerin arızalı
olması ile ilgili herhangi bir raporu görmediğini, hard diskteki görüntü kayıtlarının
kurtarılması talimatını kim tarafından verildiğini kesin olarak bilmediğini ancak Genel Müdür
Orhan Çoban tarafından verilmiş olabileceğini düşündüğünü beyan etmiştir.
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde ise; söz konusu belgedeki imzanın kendisine ait
olduğunu, bu yazıyı muhtemelen montaj bölümünün hazırlamış olabileceğini, imza
sorumluluğu kendilerine ait olduğu için de imzaladıklarını ve yazının Danıştay'a
gönderildiğini beyan etmiştir. Bu şekilde her iki şüphelide aynı konuyla ilgili farklı
beyanlarda bulunarak konuyla ilgili geçerli bir açıklama yapamamışlardır.
Diğer yandan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine Şüpheli Mustafa Tarık
Özyılmaz ve Yavuz Selim Kavaklıoğlu tarafından 25.09.2009 tarihinde hard disklerin ve
DVD’lerin Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim edildiği anlaşılmıştır. Ancak
OYAK SGS tarafından teslim edilen hard disklerin, DVD’de yer alan log kayıtlarının
incelenmesi neticesinde ve 05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre Danıştay’dan sökülen bir
adet hard diskin halen teslim etmedikleri anlaşılmıştır.
İletişimin Tespiti
Danıştay saldırısıyla alakalı OYAK SGS’den alınan hard diskler üzerinde yapılan inceleme
neticesinde düzenlenen Bilirkişi Raporunun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından
kamuoyu ile paylaşılmasından sonra Mustafa Tarık Özyılmaz'ın bazı telefon görüşmeleri
yaptığı anlaşılmıştır. Söz konusu telefon görüşmeleri incelendiğinde;
17117 no’lu iletişim tespit tutanağında; 28.04.2010 günü saat:20.37’de Mustafa Tarık
Özyılmaz ile Erdem Acun arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle; E.Acun'un “Ulusal
kanalınız var mı”“.... bu avukat canlı yayında şeyi anlatıyor” dediği, M.T.Özyılmaz'ın “Tüh
ya, seyretmek isterdim onu yarın bize veririler zaten” “Güzel bir şeyler anlatıyor mu”
dediği, E.Acun'un “Yani silinen görüntülerin Danıştay’a ait olmadığını anlatıyor” dediği,
17116 no’lu iletişim tespit tutanağında; 28.04.2010 günü saat:21.16’da Mustafa Tarık
Özyılmaz ile Pınar…? isimli şüpheli arasında yapılan telefon görüşmesinde özetle;
M.T.Özyılmaz'ın telefon açılmadan önce arka planda bulunan X Şahsa “Bu çocuk bizi
kurtaracak ...avukat ne yazıyor orda, Vural bilmem ne” dediği ve devamında Pınar isimli
şahsa “Şimdi bende bilgisayardan canlı yayından şeyi izliyordum Ulusal TV'de Vural bilmem
ne diye bir çocuk var o Ergenekon sanıklarından birisinin avukatı O İYİ BİR ARKADAŞ”
dediği,
17122 no’lu iletişim tespit tutanağında; 02.05.2010 günü saat:13.56’da şüpheliler Mustafa
Tarık Özyılmaz ile Osman Nuri Tatar arasındaki telefon görüşmesinde özetle;
M.T.Özyılmaz'ın “Şu Aydınlık dergisi almaya geldikte” dediği, O.N.Tatar'ın “Bulabildiniz mi
bende çıkacağım şimdi bürodayım bende çalışıyorum” dediği, M.T.Özyılmaz'ın “Orhan abi
aslında bu laf nereden geliyor diye seni şey yapacaktım”, “Bu adamdan gidip bu evrakları
almaya korktu ben gidemem dedi” dediği, O.N.Tatar'ın “Niye almıyor ki avukattan” dediği,
M.T.Özyılmaz'ın “Korktu işte bu gazeteciler orada benim fotoğrafımı çekerler diye korktu”
dediği tespit edilmiştir.
Bunların yanı sıra OYAK kurumuyla ilgili Emniyet birimlerine 29.04.2010 ve 01.05.2010
tarihli ihbarların geldiği görülmüş olup, bu ihbarlarda özet olarak; "OYAK grubu içerisinde
Ergenekon kadrolaşmaları belge ve dokümanlarının en geç iki gün içerisinde imha edilmesi
emredildi" "OYAK grubunun Ergenekon ilişkilerini gösteren belge ve CD'ler imha ediliyor""
OYAK grubunun suçları ve delilleri karatılıncaya kadar bütün yöneticilerin kesinlikle suskun
kalması tüm Ergenekon bağlantılı yöneticilere gizlice emredildi" şeklinde anlatımların yer
aldığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda Şüpheliler OYAK SGS Genel Müdür Yardımcısı Şüpheli Mustafa Tarık
Özyılmaz ile Osman Nuri Tatar arasında, 01.05.2010 tarihli ihbarın gelmesinden bir gün
sonra, yani 02.05.2010 günü saat:14.02’de yapılan ve 17123 nolu iletişim tespit tutanağına
yansıyan telefon görüşmesinde özetle; O.N.Tatar’ın “Bu ben arşivdeki evrakların hepsini
kaldırdım 2004 yılları imha ettim 5 yılı dolanları yalnız bu bilgi notları var meşhur raporlar
bilgi notları” dediği, M.T.Özyılmaz'ın “ONLARIN HEPSİNİ YOK ET” dediği, O.N.Tatar’ın
“Hepsini sonuna kadar” dediği, M.T.Özyılmaz'ın “eskileri imha et abi onları da
bilgisayarında bulundurma ayrı bir şeye tak orada sende dursun daha sonra” dediği,
O.N.Tatar’ın “Tamam o zaman eskileri imha ediyorum” dediği tespit edilmiştir.
Ayrıca söz konusu bilirkişi raporları basın yayın kuruluşlarında yer aldıktan sonra OYAK
Genel Müdürlüğünde bir toplantı yapıldığı, bu toplantıya şüphelinin OYAK SGS Genel
Müdürü Orhan Çoban ile birlikte katıldığı, bu toplantılarda personelin konuşmaması yönünde
baskı yapıldığı, hatta bu konuda Serkan Akyıldız'ın emniyette alınan ifadesinde; şirkette
yapılan toplantılar esnasında personele telefonların dinlendiğini, dikkatli olunması gerektiği
ve herşeyin telefonda konuşulmamasının istenildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Diğer Deliller
Yukarda belirtilen tüm bu verilerin yanı sıra Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2009/1570 sayılı
soruşturma da, Teğmen Tarık Ayabakan ve arkadaşlarının Kocaeli ilindeki adresinde yapılan
aramada elde edilen bir flash belleğin yapılan incelemesinde; “Nisan Bülteni” isimli word
belgesinde; "Doğu PERİNÇEK Başkanımızın emirleri" başlığı altında diğer örgütsel içerikli
notların yanı sıra "Atlas güvenlik, E.A. ve diğer emekliler hainleri bulmada aktif kullanılsın."
şeklinde notun yazılı olduğu görülmüştür.
Yine Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen 2010/1003 sayılı soruşturma kapsamında
Gölcük Donanma Komutanlığı’nda yapılan aramada elde edilen dijital veriler içerisindeki
"kitleşim" isimli excel belgesinde; içerisinde sivil şüpheliler , emekli ve muvazzaf askerlerin
bulunduğu organize bir grup vasıtası ile internet üzerinden bazı faaliyetlerin planlandığı, bu
amaçla üretim ve dağıtım gruplarının oluşturulduğu, mail ağlarından istifade edilmek istendiği
anlaşılmaktadır. Bu belge içerisinde diğer isimlerin yanı sıra sanıklar Dursun Çiçek, Hasan
Ataman Yıldırım, Hüseyin Vural Vural’ın isminin bulunduğu yine aynı belgede Atlas
Güvenlik ve Etkin Özel Güvenlik isimli şirketlerin de isimlerinin yazılı olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz’ın 2001 yılında OYAK Güvenlikte çalıştığı dönemde
buradan ayrılarak Atlas Güvenlik isimli şirkette çalıştığı ve daha sonra tekrar OYAK
Güvenlike döndüğü anlaşılmıştır. Soruşturma kapsamında elde edilen deliller birlikte
değerlendirildiğinde şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz'ın, örgütün amaç ve hedefleri
doğrultusunda kullanıldığına dair notlar bulunan Atlas Güvenlikle irtibatlı olduğu
görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz görevi ve konumu itibariyle; Ergenekon Terör Örgütünün
ülkede kaos ortamı oluşturarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzenin fiilen
uygulanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirdiği Danıştay saldırısında, OYAK SGS
tarafından Danıştay binasına kurulan kameraların mayıs ayı içerisinde 5 defa arıza yapması ve
16/05/2006 tarihinde binadan sökülen kayıt cihazına müdahale edilerek görüntülerin geri
getirilemeyecek şekilde silinmesi, saldırı öncesi sökülen cihaz yerine yeni bir cihaz
taktırmayarak saldırı günü görüntülerin kaydedilmesinin engellenmesi, Danıştay saldırısından
sonra 3,5 yıl boyunca kayıt cihazının Cumhuriyet Savcılığına bilgisi dahilinde teslim
edilmediği, Danıştay saldırısı yapıldıktan sonra delilleri karartmaya yönelik yapılan
toplantılara katıldığı ve OYAK SGS genel müdürünün talimatlarını yerine getirdiği,
Danıştay’a 25/05/2006 tarihinde yazdığı yazıdan, hard diskteki görüntülere müdahale
edilmesi aşamalarından bilgisi olduğu ve yapılan çalışmalara katıldığı, bu nedenle kamera
kaydında bulunan görüntülerin Danıştay saldırısından önce geri döndürülemeyecek şekilde
silinmesi olayına iştirak ettiği kanaatine varılmıştır.
Şüpheli hakkında cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
eylemine iştirak etmek, bir kişinin ölümü ve dört kişinin yaralanması sonucu adam öldürmek
ve adam öldürmeye teşebbüs etmek suçuna yardım etmekten kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK.’nın 309/1,
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g 35(4 kez) Terörle Mücadele
Kanunu’nun 5.
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
3- ŞÜPHELİ YAVUZ SELİM KAVAKLIOĞLU
Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz olayın olduğu dönemde OYAK SGS A.Ş’de Elektronik
Güvenlik Sistemleri Müdürü olarak görev yapmış olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü
gözaltına alınmıştır.
İfadeler
Şüpheli İfadelerinde özetle; 2003 yılında OYAK SGS'de işe başladığını, 2005 yılında
Elektronik Güvenlik Sistemleri Müdürü olduğunu, Barış Demirtaş'ın her ne kadar şirket
yönetiminde kendisine bağlı çalışıyor gözükse de direk Orhan Çoban'a bağlı olduğu,
kendisine emir ve talimat veremediğini, Danıştay saldırısının olduğu dönemde OYAK SGS
çalışanları olan Metin Almalı, Serkan Akyıldız, Murat Ünal ve Murat Kablan'ın kendisine
bağlı çalıştıklarını, Danıştay Başkanlığına güvenlik kamera sistemleri kurulması ile ilgili ihale
sürecinde bulunmadığını, uhdesinde görev yapan Y. A.'nın teklif hazırladığını, kendisinin
onayından geçerek teklif verdiğini, Danıştay Başkanlığında kurulan kamera kayıt sistemi ile
ilgili sorunla karşılaşıldığında çağrı ya da talep gerektiğini, talep olmadan teknik personel
gönderilmediğini, 2005-2006 yıllarında arızalı cihaz söküldüğünde yerine yeni cihaz
konulmadığını, yeni cihazın takılmamasının sebebinin şirket politikası olduğunu, düzenlenen
servis formalarının montaj müdürü ve şefin onayından geçtiğini beyan etmiştir.
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde Danıştay binasından sökülen cihazlarla ilgili
herhangi bir talimatı olmadığını beyan ederek sorumluluğun montaj bölümünde olduğunu ve
yerine yeni bir cihaz takılmamasının şirket politikası olduğunu, bilgi işlem sorumlusu Barış
Demirtaş’ın o dönemde kendisine bağlı olarak çalışmış gibi gözükse de Orhan Çoban’dan
talimat aldığını beyan etmiştir. Her ne kadar şüpheli bu şekilde beyanda bulunmuş olsa dahi
kendisine bağlı olarak görev yapan montaj bölümünün yaptığı işlemlerden sorumlu olduğu,
bu nedenle saldırı sonrası Danıştay Başkanlığını yazılan yazıyı hazırladığı ve imza attığı
anlaşılmaktadır. Ayrıca, şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde belirtilen dönem içerisinde Şüpheli
Yavuz Selim Kavaklıoğlu’na bağlı olarak çalıştığını beyan etmiştir. Dolayısıyla şüphelinin
yapılan işlemlerden sorumluluğun bulunmadığı yönündeki beyanının gerçeği yansıtmadığı,
görevi ve konumu itibariyle yapılan işlemlerin tamamından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim, Şüpheli Serkan Akyıldız ifadesinde Danıştay binasındaki cihazı sökmesi ve yerine
geçici bir cihaz takmaması sebebiyle savunmasının Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun talimatı
doğrultusunda Metin Almalı tarafından alındığını beyan etmiş olması da şüphelinin yapılan
işlemlerdeki sorumluluğunu açıkça ortaya koyan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun talimatı doğrultusunda şüpheli Serkan Akyıldız’ın
savunmasının alınmış olsa dahi etkili bir soruşturma yürütülmeyerek herhangi bir yaptırım
uygulanmaması, yapılan işlemin sadece evrak üzerinde kaldığını göstermektedir. Ayrıca,
Şüpheli Serkan Akyıldız’ın Danıştay saldırısından dolayı aralarında Yavuz Selim
Kavaklıoğlu’nun da bulunduğu şüphelilerin tek suçlunun kendisi olduğu şeklinde
davranmaları sebebiyle “ben yanarsam onları da yakarım” şeklinde beyanda bulunarak burada
diğer şüphelilerinde yapılan işlemlerden sorumlu olduğunu ifade etmektedir.
Bunların yanı sıra Danıştay saldırısının gerçekleşmesinden sonra 25.05.2006 tarihinde
şüpheliler Yavuz Selim Kavaklıoğlu ve Mustafa Tarık Özyılmaz tarafından Danıştay
Başkanlığı’na gönderilen yazıda; Danıştay Başkanlığından sökülen cihazın hard diskinin ciddi
hasar gördüğü, hard diske kaydedilen arıza öncesi görüntüleri kurtarma çalışmasına devam
edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Ancak Bilirkişi tarafından düzenlenen 12.01.2010 tarihli
raporda; data kayıtları içeren (görüntü kayıtları bulunan) WMAJ96544993 seri numaralı hard
diske erişim ve imajının alınması konusundan herhangi bir zorlukla karşılaşılmadığı, söz
konusu hard diskte herhangi bir arızaya rastlanılmadığı belirtilmiştir.
Konuyla ilgili Şüpheli Mustafa Tarık Özyılmaz Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde;
Danıştay Başkanlığına gönderilen söz konusu belgedeki imzalardan birisinin kendisine,
diğerinin de Yavuz Selim Kavaklıoğlu'na ait olduğunu, yazının içeriğini Yavuz Selim
Kavaklıoğlu'nun söylediğini, kendisinin ise sadece bilgisayarda yazdığını,
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde ise; belgedeki
imzaların kendisine ait olduğunu, bu yazıyı muhtemelen montaj bölümünün hazırlamış
olabileceğini, imza sorumluluğunun kendilerinde olduğu için de imzaladığını ve belgenin
Danıştay'a gönderildiğini, montaj bölümünün cihazın arızalı olduğunu bildirdiğini, kendisinin
de bu şekilde bir yazıyı imzaladığını, bu talebinde Genel Müdür Orhan Çoban'dan geldiğini,
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinin devamında; Soruşturma kapsamında OYAK
SGS ve Danıştay Başkanlığından temin edilen servis formlarında belirtilen toplam (3) adet
harddiskin değiştirildiği konusuyla ilgili bilgisinin olmadığını, Orhan Çoban'ın talimatıyla
Barış Demirtaş'ın iki adet hard diski muhafaza altına aldığını, daha sonra Mustafa Tarık
Özyılmaz ile kendilerine verilen iki adet hard diski görevlilere teslim ettiklerini, hard disk
organizasyonunun tamamen Barış Demirtaş'a ait olduğunu, mahkemeye teslim ettiklerin hard
diskler ve DVD'lerin Orhan Çoban'ın talimatıyla Barış Demirtaş tarafından, kilitli kasada
muhafaza edildiğini, bu kasanın Barış Demirtaş'ın odasında olabileceğini,
Beyan etmiştir.
Diğer yandan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin talebi üzerine Şüpheli Mustafa Tarık
Özyılmaz ve Yavuz Selim Kavaklıoğlu tarafından 25.09.2009 tarihinde hard disklerin ve
DVD’lerin Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim edildiği anlaşılmıştır. Ancak
OYAK SGS tarafından teslim edilen hard disklerin, DVD’de yer alan log kayıtlarının
incelenmesi neticesinde ve 05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre Danıştay’dan sökülen bir
adet hard diskin halen teslim etmedikleri anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden Danıştay saldırısından iki gün sonra Yavuz
Selim Kavaklıoğlu tarafından çalışma odasında şirket çalışanlarının katılımı ile bir toplantı
düzenlendiği ve bu toplantıda gündeminin Danıştay Başkanlığındaki kayıt cihazının
sökülmesi ve bilgi verilmemesi olduğu anlaşılmıştır.
Konuyla ilgili Şüpheli Murat Ünal ifadesinde; “Danıştay saldırısında sonra tam olarak
hatırlamamakla birlikte saldırıdan bir iki gün sonra Yavuz Selim Kavaklıoğlu'nun odasında
toplantı yaptıklarını, şirket yöneticisi olarak Yavuz Selim Kavaklıoğlu'nun toplantıya
katıldığını, bu toplantıya Metin Almalı, Murat Kaplan, Serkan Akyıldız ve diğer hatırlamadığı
teknisyen arkadaşlarının katıldığını, toplantıda tanımadıkları şüpheliler konuyla ilgili bilgi
verilmemesinin istendiğini beyan etmiştir.
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu söz konusu toplantı ile ilgili olarak; Orhan Çoban
tarafından bütün yönetici kadroya konuşma yapılarak, şirketi arayan kişilere cevap
verilmemesinin istendiğini, bölüm müdürleri olarak ta kendilerinin de personeline toplantı
yaparak bu konuda kimseye bilgi vermemelerini istediklerini beyan etmiştir.
Bunların yanı sıra soruşturma kapsamında OYAK SGS ve Danıştay Başkanlığından temin
edilen evraklarda; Danıştay saldırısından sonra 22.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığında
bir toplantı yapıldığına dair bir tutanağın yer aldığı, ancak toplantıya katılan şüphelilerin
isimlerinin ve imzalarının söz konusu tutanakta bulunmadığı anlaşılmıştır.
Konuyla ilgili Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde; bu toplantıya kendisiyle birlikte Metin
Almalı, Önder Aslan, Mutlu Demirtaş ve Barış Demirtaş'ın da katıldığını, Danıştay'dan ise
Emekli Hakim E. Ç. ve birkaç hakim, ayrıca Bilgi İşlem Sorumlusu bir bayanın katıldığını,
orada UPS sisteminin olması gerektiğini ifade ettiklerini, Danıştay görevlilerinin kamera
sayısının artırılmasını istediklerini, bu toplantı da tutanak tutulmadığını, Genel Müdürü
bilgilendirmek amaçlı toplantı sonrası hazırladığı bir bilgi notu olduğunu ve bunu da Danıştay
da toplantı yapıldığının bilinmesi için Mahkeme dosyasına gönderdiklerini beyan etmiştir.
Ayrıca, bilirkişi raporlarının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kamuoyuna
açıklanmasından sonra OYAK kurumunun avukatları ve bilgi işlem sorumlularının
katıldıkları bir toplantının yapıldığını, ayrıca OYAK Üst Yönetimi, Şerif Coşkun Ulusoy,
Orhan Çoban, Tarık Özyılmaz, Erdem Acun, Barış Demirtaş ve kendisinin katılımıyla bir ana
toplantının yapıldığını beyan etmiştir.
17158 nolu iletişim tespit tutanağında; Kendisinin katılmış olduğu ana toplantı ile ilgili
olarak Şüpheliler Yavuz Selim Kavaklıoğlu ile Barış Demirtaş’ın 22.05.2010 günü
saat:17:49’da yapmış oldukları telefon görüşmesinde özetle; Y.S.Kavaklıoğlu’nun “Sana bir
şey soracağım bu toplantı ile ilgili ne Orhan bey bana bilgi verdi ne Tarık Bey bir şey söyledi
nerden çıktı abi bu toplantı kim söyledi” “Coşkun bey falan da var yani öyle mi” dediği,
B.Demirtaş’ın “Var var hı hı Coşkun beyi olup olmadığını bilmiyorum paşanın olduğu
biliyorum BİLGİ İŞLEMCİLER OLACAK, Avukatlar, biz olacağız, Orhan bey olacak,Tarık
bey olacak ama sana kim niye bir şey söylemedi bilmiyorum” “Yani sonuçta şey herkes
geliyor yani çünkü şey dedi Orhan bey genel konuştu sadece ben vardım herkes bu konu
içinde olan herkes toplantıya katılacak Murat Kablan dahil abi hani burda seni ayırma gibi bir
durum yok sen de geleceksin Murat Kablan da Metin Almalı da herkes gideceğiz oraya abi
ama hani niye söylenmedi sana ...tabi onu bilemeyeceğim” dediği tespit edilmiştir.
Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun Danıştay saldırısından sonraki süreçte, OYAK
görevlileri tarafından Danıştay binasındaki güvenlik kameralarına ait hard disklerin
sökülmesi, bu hard disklerdeki görüntü kayıtlarının geri döndürülemeyecek şekilde
silinmesinin ortaya çıkması sonucunda, bu olaylarla bir ilgisinin olmadığına dair yazı istediği,
bu şekilde kendisinin herhangi bir soruşturmaya maruz kalmamak için önlem almaya çalıştığı
anlaşılmıştır.
Bu kapsamda 17109 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Murat Ünal’ın, Doğan
Boztaş ile 18.05.2010 günü saat:16.48’de yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Doğan’ın
“İnsan kaynaklarından, KAVAKLIOĞLU var ya” “BENİM O TARİHLERDE BU OLAYLA
İLGİM OLMADIĞINA DAİR BİR YAZI VERİN DEMİŞ ONA” “Ağzına sı…. adamın
yav…. demiş sen ne demek istiyon demiş öyle bir olay olmuş tamam mı yani seni satacağım
falan filan babında .. milletin g… tutuştu valla aslında korkacak bir şey yok ….” dediği,
Murat’ın “Tırstı diyorum YAVUZ ABİ” dediği anlaşılmıştır.
Konuyla ilgili Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu ifadesinde; Danıştay saldırısıyla ilgisi
olmadığı için insan kaynaklarından sözlü olarak hukuki anlamda böyle bir belge istediğini,
insan kaynakları müdürünün de Orhan Çoban'a sormuş olabileceğini ve şirket politikası
gereği böyle bir yazıyı veremeyeceğini söylediklerini, kendisinin bu yazıyı isterken sürekli
olarak görev, tanımı ve yetkilerinin değiştiği için bunu öğrenmek, hatırlamak ve kendisinin o
tarihte nerede olduğunu öğrenmek için istediğini ifade etmiştir.
Aynı konuyla ilgili Şüpheli Doğan Boztaş ifadesinde ise; Kavaklıoğlu olarak bahsettiği
kişinin Yavuz Selim Kavaklıoğlu olduğunu, Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun Danıştay
Saldırısıyla ilgili gözaltına alınacağından korktuğu için böyle bir yazı istediğini duyduğunu
beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
Ergenekon Terör Örgütünün ülkede kaos ortamı oluşturarak Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirdiği
Danıştay saldırısında, arızalanan kameraların arızasının tamamen giderilmemesi, arızaya
müdahale edildiğinde ise, geçici olarak arızanın giderilmesi, sökülen kayıt cihazının yerine
yedeği takılmayarak kameraların görüntü almasının engellenmesi,Danıştay saldırısından önce
sanık Alparslan Arslan’ın keşif görüntülerinin silinmesi amacıyla arızası tespit edilemeyen
hard diskteki görüntülerin geri getirilmeyecek şekilde silinmesi ve saldırı öncesi sökülen cihaz
yerine yeni bir cihaz taktırmayarak saldırı günü görüntülerin kaydedilmesinin
engellenmesinde sorumluluğu olduğu, Danıştay saldırısı yapıldıktan sonra delilleri karartmaya
yönelik yapılan toplantılara katıldığı ve OYAK SGS genel müdürünün talimatlarını yerine
getirdiği, Danıştay’a 25/05/2006 tarihinde yazdığı yazıdan hard diskteki görüntülere bilgisi
dahilinde müdahale edildiği, bu nedenle kamera kaydında bulunan görüntülerin Danıştay
saldırısından önce geri döndürülemeyecek şekilde silinmesi olayına iştirak ettiği kanaatine
varılmıştır.
Şüpheli hakkında cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
eylemine iştirak ettiği ve bir kişinin ölümü ve dört kişinin yaralanması sonucu adam öldürmek
ve adam öldürmeye teşebbüs etmek suçuna yardım etmekten kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK.’nın 309/1,
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g, 35(4 kez) Terörle Mücadele
Kanunu’nun 5.
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
4-ŞÜPHELİ BARIŞ DEMİRTAŞ
Olay tarihinde OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş.'de Bilgi İşlem sorumlusu olup,
olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadeler
Şüpheli İfadelerinde özetle; OYAK SGS'de bilişim sistemleri uzmanı olarak göreve
başladığını, OYAK SGS tarafından verilen bilişim sistemleri hizmetlerinin altyapı ve aktif
hale getirilme işleri ile verilen güvenlik hizmetinin kamera alarm merkezlerinin altyapı
çalışmalarını yürüttüğünü, OYAK SGS olarak teknik personeli arıza dolayısıyla göndermeleri
için müşterilerin kendilerine telefon ve mail formu ile başvurmaları gerektiğini, talep
geldikten sonra teknik servisin başında bulunan şefe bilgi verildiğini, teknik servis şefinin de
görev dağılımı yaptığını, genelde vaktinde teknik servis montaj şefliğinin görevli
gönderdiğini, bu tür konularda mesai saatlerinin önemi olmadığını, anında müdahale edilmeye
çalışıldığını, görevlendirmenin ardından teknik servis görevlisinin arızaya yerinde müdahale
edebilirse arızayı giderdiğini, halledemeyeceği bir problem olursa ise yanında götürdüğü
yedek cihazı takarak arızalı cihazı alıp şirkete getirdiğini, depocuların da arızalı cihazı
aldıkları firmaya gönderdiklerini, servis formunun gidilen müşteri ile teknik servis arasında
yapılan işlemi anlatan belge olduğunu, yapılan her türlü hizmette servis formunun
düzenlenmesinin mecburi olduğunu,
16 Mayıs tarihindeki Danıştay'daki kamera kayıt sistemindeki arızayı Serkan Akyıldız'ın
kendisine telefonla bildirdiğini ve sistemi Danıştay'dan sökerek şirkete getirdiğini ve depoya
teslim ettiğini, daha sonrasında ise depodan kendisine teslim edildiğini, kamera kayıt
sisteminin üzerinde iki tane disk bulunduğunu, ikincisinin kayıt data diski olduğunu, linux
işletim sistemi ile çalıştığını, sistem diskinde regardlog isimli bir yazılım çalıştığını, bu
yazılımın bağlanan kameralardaki görüntüyü data diskine aktardığını, 16.05.2006 günü
Danıştay Başkanlığından sökülen cihazın kayıt yapmadığını tespit ettiğini, cihazı ayağa
kaldırmak için gerekli komutları girmeye başladığını, ancak cihazın hiçbir şekilde ayağa
kalkmadığını, yaklaşık 2 saat uğraştığını, saat 18.00 gibi işyerinden ayrıldığını ve evine
gittiğini, ertesi gün Erdem Acun ile birlikte cihazı yurtdışından müdahale edilmesi için
hazırladıklarını, regard marka firmanın İsrail'lilerin olduğunu, bu firma yetkilisi Janıtın isimli
şahsa sistemi ayağa kaldıramadıklarını, verdikleri IP'den sisteme bağlanabileceğini ve sistemi
ayağa kaldırmak üzere yardımcı olması gerektiği yönünde mail attıklarını, daha sonrasında ise
Yavuz Selim Kavaklıoğlu ile birlikte İstanbul'a doğru yola çıktıklarını, Janıtın isimli şahsın
maile cevap verdiğini ve sistemi ayağa kaldıramadığını belirttiğini beyan etmiştir.
Şüpheli Barış Demirtaş her ne kadar ifadesinde cihazı ayağa kaldırmak için uğraştığını, cihazı
gerekli komutları girdiğini beyan etse de; 17.05.2006 tarihinde şüpheliler tarafından
düzenlenen servis formunda “16.05.2006 tarihinde saat:16.00 da alınan kayıt cihazının teknik
kontrolleri sırasında hard diskinin arızalı olduğu tespit edilmiştir. Geçmiş görüntülerle ilgili
herhangi bir dosya kurtarılamamıştır. Cihaz hard diskleri ve yazılım formatlanarak arızalı
hard diskler yenileriyle değiştirilmiştir. Yazılım yeniden yüklenmiştir" şeklinde cihaz
üzerinde yapılan işlemlerin yazılı olduğu görülmüştür.
Şüpheli Barış Demirtaş ise servis formundaki ifadelerin yazılmasına herhangi bir
müdahalesinin olmadığını beyan etmiş ise de servis formunu düzenleyen şüphelilerden biri
olan şüpheli Serkan Akyıldız Emniyette alınan ifadesinde; Barış Demirtaş'ın kendisine ve
Metin Almalı’ya cihazlarının hard disklerinin formatlandığını, görüntülerin kurtarılamadığını,
cihazlara yeni hard disk takıldığını, cihazların şu an teste tabi tutulduğunu söylediğini, Barış
Demirtaş'ın bu beyanları üzerine de Metin Almalı, Murat Kablan ile beraber bu servis
formunu düzenlediklerini beyan etmiştir.
Şüpheli Metin Almalı'nın alınan ifadesinde; 16.05.2006 günü Serkan Akyıldız'ın cihazı Barış
Demirtaş'a teslim etmesinin ardından, Barış Demirtaş'ın saat:16.20 civarında cihazı
çalıştırdığını ve incelediğini, görüntülerin saklandığı data diskinde hata olduğunu tespit
ettiğini, 16.47'de cihaza "create data base" komutunu girdiğini, sonrasında ise bu komutun
sistemin DATA DİSKİNİN ÇOK BÜYÜK BİR BÖLÜMÜNÜ SİLDİĞİNİ, silemediği bir
bölüme geldiğinde sistemin hata verdiği ve takılıp kilitlendiğini, daha sonra aynı komutu
birkaç defa daha denediğini, bu komutu girme yetkisinin Barış Demirtaş'ta olduğunu, bu
işlemleri yaparken kendisinin ve Serkan Akyıldız'ın da Barış'ın yanında olduğunu, kendisinin
Barış Demirtaş'ın yaptığı bu işlemleri Danıştay saldırısının gerçekleşmesinden sonraki
tarihlerde Log kayıtları üzerinde yaptığı incelemeler sırasında da log kayıtlarını okuyarak da
gördüğünü beyan etmiştir.
Aynı konuda şüpheli Barış Demirtaş ifadesinde kayıt cihazını açılır hale getirebilmek için
komut girişi yaptıklarını, bunun görüntüleri silme maksatlı olmayıp tamamen ayağa kaldırmak
amacıyla yapı1mış bir “create data base“ komutu olduğunu, ancak bu komut sonrasında bu
şeki1de görüntülerin silinmiş olabileceğini beyan etmiştir.
Şüpheli her ne kadar “Create data base” komutunun girildiğini, beyan etmiş olsa da
05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre “Cerate data base” komutunun tek başına
girildiğinde veri tabanı oluşturduğunu, kamera kayıtlarının kaydedildiği hard diskte silme
işlemi gerçekleştirmediği belirtilmektedir. Aynı bilirkişi raporuna göre ancak “Create data
base” komutunun “n” parametresi ile girildiğinde kamera kayıtlarının silinebildiği ancak bu
silme işleminin ise geri döndürülmeyecek şekilde bir silme işlemi olmayacağı ifade
edilmektedir.
Diğer yandan, böyle bir önemli konuda şüpheliler tarafından “create data base” komutunu
“n” parametresi ile girildiğine dair herhangi bir beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Şüpheli Barış Demirtaş ifadesinin devamında; Danıştay Başkanlığından 11 Mayısta söktükleri
bir adet ve 16 Mayısa söktükleri iki adet diskin kendilerinde (OYAK SGS) muhafaza altında
olduğunu, Jonathan geldikten sonra bu üç disk üzerinde inceleme yaptığını, 16 Mayısta
söktükleri hard disklerin içerisinde bulunan kasayı Danıştay'a iade ederken içerisine 11
Mayısta söktükleri sistem hard diskini takarak iade ettiklerini, iki adet diski ise 3,5 yıl sonra
talep üzerine 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiklerini beyan etmiştir. Ancak OYAK SGS
tarafından 13. Ağır Ceza Mahkemesine teslim edilen WMAJ97196969 seri numaralı 40 gb
kapasiteli hard diskin 11.05.2006 tarihinden önce kullanılan sistem hard diski olduğu,
11.05.2006 ve 16.05.2006 tarihleri arasında kullanılan sistem hard diskinin mahkemeye teslim
edilmediği anlaşılmıştır.
Yine aynı konuda 05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre; teslim edilen log kayıtları
doğrultusunda yapılan incelemede log kayıtları ile hard diskin uyuşmadığı tespit edilmiş,
dolayısıyla Danıştay’dan sökülen sistem hard diskinin halen teslim edilmediği anlaşılmıştır.
Bunların yanı sıra şirket tarafından kurtarıldığı iddiasıyla İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilen DVD’nin içerisinde Modern Sanatlar olarak belirtilen bir yere ait
görüntülerin bulunduğu, bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre söz konusu görüntülerin
Danıştay binasına ait görüntüler olduğu anlaşılmış olup, konuyla ilgili Barış Demirtaş
ifadesinde “11 Mayıs 2006’da değiştirilen disk modern sanatlardan getirildiği için log
kayıtlarından görüleceği üzere sistem dosya ismi oluştururken İstanbul Modern sanatlardaki
kamera isimlerini kullanıyor” şeklinde beyanda bulunmuştur. Ancak şüpheli her ne kadar
böyle bir beyanda bulunmuş olsa dahi bilirkişi tarafından hazırlanan rapora göre hard
disklerin bir başka yerde kullanılmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, Bilirkişi tarafından yapılan tespitlerde; OYAK SGS tarafından teslim edilen
DVD içerisinde, hard diskin söküldüğü tarihten sonraki tarihler olan, 22.05.2006 ve
06.06.2006 tarihlerine ait kayıtların bulunduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi tarafından hazırlanan raporlara göre Danıştay binasından sökülen görüntü hard diskte
arıza bulunmamasına rağmen şüpheli Barış Demirtaş tarafından görüntüleri kurtarmaya
yönelik herhangi bir çalışma yerine format atılmak istenmesi yapılan işlemin iyi niyetli bir
işlem olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. Diğer taraftan her ne kadar şüpheli kabul etmese
dahi Danıştay Saldırısından bir gün önce görüntü kurtarmayla ilgili çalışma yapılması ve bu
işlemin çok kısa bir sürede yapılmak istenmesi ciddi kuşkulara yol açmıştır. Bilindiği üzere
görüntü kurtarma işlemleri çok kısa sürede yapılacak bir işlem olmayıp, bazen günler ve
haftalar boyu sürmektedir.
Diğer taraftan şüphelinin görüntü kurtarma veya sistemi ayağa kaldırma gibi bir durumu
olduğu düşünüldüğünde ise; sistemi ayağa kaldırmak amacıyla işletim hard diskine
yoğunlaşması gerektiği aşikar olup görüntü kurtarmak için de ayrı bir hard diske görüntülerin
bir kopyasını alması gerekmektedir. Bu işlemlerin yerine farklı işlemlerin uygulanmasının
mantıklı bir izahatı bulunmamaktadır.
Tüm bu veriler birlikte değerlendirildiğinde montaj bölümünde çalışan şüphelilerin teknik
bilgisi açısından servis formundaki bilgileri kendi başlarına yazmalarının mümkün
olamayacağı, bu nedenle OYAK SGS’nin bilgi işlem sorumlusu Barış Demirtaş tarafından
16.05.2006 tarihinde yapılan işlemlerin 17.05.2006 tarihinde Danıştay’a giden şüpheliler
aracılığıyla servis formuna geçirildiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca şüphelinin Orhan Çoban’ın talimatı doğrultusunda Danıştay binasından sökülen cihaz
üzerinde çalışmalar yaptığı, çalışmalar sonucunda tüm malzemelerin adli makamlara
gönderilmeyerek 3,5 yıl boyunca Barış Demirtaş tarafından saklandığı soruşturma
kapsamında elde edilen delillerden anlaşılmaktadır.
İletişimin Tespiti
OYAK SGS tarafından mahkemeye gönderilen hard diskler üzerinde bilirkişi tarafından
hazırlanan raporların İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine sunulduğu, bilirkişi raporlarının
aleniyet kazanmasından sonra medyaya yansıdığı görülmüştür. Bu süreçte Şüpheli Barış
Demirtaş'ın bazı telefon görüşmeleri yaptığı anlaşılmıştır. Bu telefon görüşmeleri
incelendiğinde;
17113 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Barış Demirtaş ile Erdem Acun arasında
01.05.2010 günü saat:20.47’de yapılan telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın
“…mesela ne 11’inden sonra dosya yine yok hani kayıta geçmemiş kayıt yapmamış
düşüncemiz burada Baki abi” dediği, E.Acun’un “Peki bu 11 mayısa kadar olan aralıkla
Mayıs arasında olan gruptaki isimler bizim isimler mi” dediği, B.Demirtaş’ın “Bizim isimler
Evet” “daha detaylı inceleriz” “DVD’de yer almayan dosyalar diyor ulan zaten kayıt cihazı
otomatik siliyor bunları çok ...çok ilginç durum” dediği, E.Acun’un “... verilen disk doğru o
zaman öyle mi” dediği, B.Demirtaş’ın “Tabi zaten şey var burda tutanak da 933 yazıyor abi
o adam yani bilirkişi yanlış yazmış” dediği,
17114 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Barış Demirtaş ile Erdem Acun arasında
02.05.2010 tarihinde saat: 11:21’de yapılan telefon görüşmesinde özetle; E.Acun’un “Nasıl
rapor kötü mü” dediği, B.Demirtaş’ın “Rapor yani kötü tabi adam bütün her şeyi
dayandırmış ama resmi bir şey yok sadece atmış öylece atmış” ”...doğruluğu yanlışlığı onları
bulmamız lazım” “Nisan ayında hiç arıza vermiyor niye Mayısta veriyor bir sürü sorular var
kafamda onların hepsini bir yazayım kenara da ona göre bir şey yapayım diyorum yani”
dediği,
17136 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Metin Almalı ile Barış Demirtaş’ın
11.05.2010 günü saat:10.47’de yaptığı telefon görüşmesinde; B.Demirtaş’ın “16’sında
görüntü var mıydı ...” dediği, M.Almalı’nın “Yoktu” dediği, B.Demirtaş’ın “... sen ayın
16’sında görüntü var mıydı yok muydu onu bana? ...” dediği, Metin’in “Tamam oldu” dediği,
B.Demirtaş’ın “Siz ne yaptınız” dediği, M.Almalı’nın “Uğraşıyoruz bizde şimdi İmajları
alıyoruz ondan sonra işte UÇURUP, BİÇİRİP, KAÇIRIP, GÖÇÜRECEĞİZ, deneyeceğiz, test
edeceğiz” dediği, B.Demirtaş’ın “Hadi bakalım ben burda şeyi inceledim hani bu komut
muhtemelen ya ... arkasından geliyor yada şeyin arkasından geliyor” “Eğer bulamazsanız”
dediği, M.Almalı’nın “Onları deneyeceğiz zaten tek tek” dediği,
17103 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Metin Almalı ile Barış Demirtaş’ın
11.05.2010 günü saat:11:00’da yaptıkları telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın “hayır
ne diyor o.. Celal” dediği, M.Almalı’nın “Celal bir şey demiyor daha Celal yanımda yok zaten
şu an” “Celal de senin düşündüğün gibi düşünüyor,yani arka taraf bu komutu diyor direk
şeyle çalıştıramaz diyor elle girip de yazamaz diyor arka tarafta bir şeyler diyor bunu
tetikliyor diyor onu bulmamız lazım diyor,dedim ki o zaman al imajını falan VER
DİSKLERLE OYNAYALIM, uçuralım eskilere sabit kalmayalım,YENİ YENİLERLE YENİ
LOGLAR YARATTIRALIM O LOGLARLA BUNLARI KARŞILAŞTIRALIM aynı logları
yazacak mı yazmayacak mı?” “yani reset yaptığımız zaman nasıl bir log atıyor nereye ne
yazıyor onları görmemiz lazım ... ettiğim zaman nasıl bir log yapıyor yazıyor nereye yazıyor
onları görmemiz lazım….” dediği, B.Demirtaş’ın “Haydi bakalım” dediği, M.Almalı’nın
“Tamam, GENEL MÜDÜRÜM MORALİ NASIL” dediği, B.Demirtaş’ın “İyi ayın 16 sı
...bunlar önemli değil diyor” “Önemli olan 16 sında ki görüntü bilirkişi raporunda da 16 sında
görüntü yok” “yani onu Celalle de bir teyitleştir” dediği,
17158 nolu iletişim tespit tutanağında; 22.05.2010 günü saat:17:49’da Yavuz Selim
Kavaklıoğlu’nun Barış Demirtaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.S.
Kavaklıoğlu’nun “Sana bir şey soracağım bu toplantı ile ilgili ne Orhan bey bana bilgi verdi,
ne Tarık Bey bir şey söyledi, nerden çıktı abi bu toplantı kim söyledi?” dediği, B.Demirtaş’ın
“Bir geçen konuştuğumuz konuları detaylandırmak, Celal bir çalışma yaptı ya. İşte görüntü
varmış biz yalan söylemişiz falan filan işte. He ORHAN BEY ARKANIZDAYIM DİYOR
SAĞLAM DURUN DİYOR başka bir şey demedi zaten bildiklerinizi söyleyin diyor” dediği,
Y.S. Kavaklıoğlu’nun “Coşkun bey falan da var yani öyle mi?” dediği, B.Demirtaş’ın “Var
var hı hı Coşkun beyi olup olmadığını bilmiyorum, paşanın olduğu biliyorum. Bilgi işlemciler
olacak, avukatlar biz olacağız, Orhan bey olacak, Tarık bey olacak ama sana kim niye bir şey
söylemedi bilmiyorum. Yani sonuçta şey herkes geliyor, yani çünkü Orhan bey genel konuştu,
sadece ben vardım herkes BU KONU İÇİNDE OLAN HERKES TOPLANTIYA
KATILACAK Murat Kablan dahil abi, hani burda seni ayırma gibi bir durum yok sen de
geleceksin Murat KABLAN da Metin Almalı da herkes gideceğiz oraya abi ama hani niye
söylenmedi sana ...tabi onu bilemeyeceğim” dediği, Y.S. Kavaklıoğlu’nun “Orhan bey senin
yanında olmak zorunda” dediği, B.Demirtaş’ın “ZATEN UCU NEREYE DE VARIRSA
VARSIN ABİ BENİM ARKAMDA BİRİ DURSUN YETER MESELA HERKES GİTTİ
METİN DURSUN YETER …” Y.S. Kavaklıoğlu’nun “Tamam tamam yani ama sakin ol
tamam mı sakin konuş” dediği,
Tespit edilmiştir.
Oyak SGS'de Elektronik Güvenlik Sistemleri Müdürü olarak görev yapan Şüpheli Y. Selim
Kavaklıoğlu ise Orhan Çoban'ın Barış Demirtaş'a ayrı bir ilgisinin bulunduğunu, Barış
Demirtaş'ın Orhan Çoban'ın referansıyla OYAK SGS'de çalışmaya başladığını, Orhan
Çoban'ın Barış'ın söylediklerini daha çok önemsediğini, Barış Demirtaş'ın şirket yönetiminde
kendisine bağlı çalışıyor gözükse de direkt olarak Orhan Çoban'a bağlı olduğunu, kendisine
emir ve talimat veremediğini, Orhan Çoban emekli olduktan sonra ise kurum tarafından
yapılan denetlemede Barış Demirtaş'ın işten ayrılmasına karar verildiğini beyan etmiştir.
Konuyla ilgili Barış Demirtaş’ın 17158 no’lu iletişim tespit tutanağında yer alan
görüşmesinde “Orhan bey arkanızdayım diyor sağlam durun diyor” ifadesi ile Şüpheli Orhan
Çoban’ın Şüpheli Barış Demirtaş’a, yapılan çalışmalarla ilgili verdiği somut desteği açıkça
ifade etmektedir.
17145 nolu iletişim tespit tutanağında; Şüpheliler Orhan Çoban ile Barış Demirtaş’ın
03.05.2010 günü saat:16.55’de yapmış oldukları telefon görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın
“… ben bu görüntülerin tamamını inceledim hepsi Danıştay’a ait hangi bir şey yok hani
İstanbul Modern ...ait kurtarılmış bir görüntü yok,sadece isimleri yazıyor efendim tek tek
baktım bunların hepsine o güne ait de her hangi bir kayıt yok, Emre beyle de burada bir takım
şeyler yazdık onları yarın da sizlere paylaşacağım Emre bey zaten söylemiştir bunları hani o
güne ait gerçekten kayıt edilen bir görüntü yok sadece kapatıp açmada dosya isimleri yazıyor
başka bir şey yok efendim…”, O.Çoban’ın “Hayır zaten biz biliyoruz da karşı tarafında
bilmesi lazım” diyerek özellikle her iki şüphelinin de Danıştay saldırısının bir gün öncesine
ait görüntülere odaklandıkları anlaşılmıştır.
DELİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
OYAK SGS tarafından Danıştay binasına kurulan kameraların mayıs ayı içerisinde 5 defa
arıza yaptığı ve 16/05/2006 tarihinde binadan sökülen kayıt cihazına müdahale edilerek
görüntülerin geri getirilemeyecek şekilde silindiği, Danıştay saldırısından sonra 3,5 yıl
boyunca kayıt cihazının Cumhuriyet Savcılığına teslim edilmediği tespit edilmiştir.
Şüpheli Barış Demirtaş’ın görevi itibariyle; Ergenekon Terör Örgütünün ülkede kaos ortamı
oluşturarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını
önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısının yapılmasını kolaylaştırmak için, Danıştay
binasında bulunan OYAK SGS'ye ait kameraların mayıs ayında sık sık arızalanması nedeniyle
teknisyenler tarafından tutulan servis formlarında, arızanın giderilmesi için yapılan
çalışmaların tamamının şüpheli Barış Demirtaş'ın bilgisi ve talimatları doğrultusunda
yapıldığının ifade edildiği, mayıs ayı içerisinde 5 defa kayıt cihazının arıza vermesi nedeniyle
yapılan müdahalelerin tamamen sorunu çözmeye yönelik müdahale olmadığı, bu nedenle
Danıştay binasındaki kayıt cihazlarının kayıt yapamaz hale gelmesinde sorumluluğunun
olduğu,16/05/2006 tarihinde sökülen kayıt cihazına şüphelinin müdahale ettiği, hard diskteki
görüntülerin şüpheli tarafından geri döndürülemeyecek şekilde silindiği, değişik tarihlerde
sökülen kayıt cihazlarının yerine yenilerinin takılmamasını sağladığı, bu şekilde Alparslan
Arslan ve diğer şüphelilerin görüntülerinin silinmesinde aktif rol aldığı, Danıştay saldırısı
yapıldıktan sonra delilleri karartmaya yönelik yapılan toplantılara katıldığı ve OYAK SGS
genel müdürünün eyleme ilişkin talimatlarını yerine getirdiği kanaatine varılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla
yapılan Danıştay saldırısı eylemini kolaylaştırmak amacıyla bilgi işlem sorumlusu Barış
DEMİRTAŞ’ın kameraların kayıt yapmasını engellediği, hard disklerde bulunan görüntü ve
kayıtları silmek suretiyle Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına hizmet ettiği, Danıştay 2.
dairesi başkan ve üyelerine yapılan saldırıyı kolaylaştırmak suretiyle eylemin yapılmasına
katıldığı anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
eylemine iştirak ettiği ve bir kişinin ölümü ve dört kişinin yaralanması sonucu adam öldürmek
ve adam öldürmeye teşebbüs etmek suçuna yardım etmekten kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK.’nın 309/1,
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g 35(4 kez) Terörle Mücadele
Kanunu’nun 5.
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
5-ŞÜPHELİ METİN ALMALI
Olay tarihinde OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş.'de montaj bakım şefi olup, olay
nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır. Danıştay saldırısının olduğu dönemde montaj
bakım bölümü müdürü şüpheli Mutlu Demirtaş’ın rahatsızlığı nedeniyle raporlu olduğu, bu
nedenle şüphelinin montaj bölümü müdürlüğünü de vekaleten yürüttüğü alınan ifadelerden
anlaşılmaktadır.
Soruşturma kapsamında OYAK SGS ve Danıştay başkanlığından temin edilen evraklara
ayrıntılı olarak bakıldığında OYAK SGS tarafından Danıştay hizmet binasında kamera
güvenlik hizmetinin verilmeye başlandığı tarih olan 26.12.2005 tarihinden 03.05.2006 tarihine
kadar herhangi bir arızanın meydana gelmediği, ancak 03.05.2006 tarihinden, saldırının
gerçekleştiği tarihten bir gün öncesi olan 16.05.2006 tarihine kadar sistemin (4) defa arıza
verdiği tespit edilmiştir.
Sözkonusu arızalarla ilgili OYAK SGS görevlileri tarafından tanzim edilen servis raporları
incelendiğinde; Montaj Bakım Şefi şüpheli Metin Almalı’nın cihazın ilk arızasından sonra,
05.05.2006 tarihinde cihazı kontrol eden, servis formu düzenleyen teknik görevli olduğu, yine
Danıştay saldırısından bir gün önce yani 16.05.2006 tarihinde Serkan Akyıldız tarafından
sökülen cihazın, saldırının gerçekleştiği 17.05.2006 tarihinde montajını yapan OYAK
görevlilerinden biri olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca düzenlenen tüm servis formlarının OYAK
Şirketinde kalan suretlerinde montaj bakım şefi olarak onaylayan olarak şüphelinin isminin
yer aldığı, dolayısıyla Danıştay binasından sökülen kayıt cihazı ve hard diskler üzerinde
yapılan tüm teknik işlemlerden de sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Şüpheli alınan ifadesinde özetle; Danıştay saldırısının gerçekleştiği dönemde OYAK SGS'de
Montaj Bakım Şefi olarak Montaj Bakım Müdürü Mutlu Demirtaş'a bağlı çalıştığını,
kendisinin görevinin OYAK SGS'nin güvenlikle alakalı her türlü bakım montaj işlerini takip
ettiğini, bakım-montaj işlemleri ve güvenlik hizmeti verilen şirketlerde meydana gelen
arızalarla ilgili şirket görevlilerinin yaptığı işlerin kontrolünü yaptığını, gönderdiği teknik
personel tarafından düzenlenen servis formları bizzat kendisi gitmese dahi bakım montaj şefi
olması nedeniyle onayından geçtiğini, Danıştay saldırısının meydana geldiği dönemde Serkan
Akyıldız, Murat Kablan ve Murat Ünal ile birlikte çalıştıklarını beyan etmiştir.
05.05.2006 tarihli şüphelinin düzenlediği servis formunda; kayıt cihazının yazılımın
kilitlendiği ve hard disk üzerinde hata oluştuğu belirtilerek, cihazın resetlenerek normal hale
getirildiği, sistem saatinin geri kaldığının görülerek, tekrar güncel saate ayarlandığı, sistemin
çalışır bir şekilde teslim edildiği, hard disk üzerinde hatalar oluştuğundan cihazın hard
diskinin değişmesi gerektiğinin belirtildiği görülmektedir. Servis formunda ismi ve imzası
bulunan şüpheli Metin Almalı, servis formundaki imzanın kendisine ait olduğunu, tespitlerin
kendisi tarafından yapıldığını, cihazın bu tarihten öncede hata verdiğini, cihazın arızasının
elektrik kesintisinden kaynaklandığını, ancak kendilerinin bu durumu Danıştay saldırısından
sonraki tarihlerde cihaza ilişkin yaptıkları çalışmalar sırasında tespit ettiklerini, saldırıdan
sonraki bir tarihte Danıştay yetkililerinin kendilerini çağırdıklarını ve bir toplantı yaptıklarını,
bu toplantı sırasında yaşanan arızayı Danıştay yetkililerine de izah ettiklerini, 05.05.2006
tarihinde cihazın ekranında görünen hata kodunu o dönem Bilgi İşlem Şefi olan Barış
Demirtaş'a telefonda okuduğunu, onun da hard diskin arızalı olduğunu ve değişmesi
gerektiğini söylediğini, bunun üzerine 05.05.2006 tarihli servis formunu doldurduğunu beyan
etmiştir.
Şüpheli Metin Almalı tarafından hard diskin resetlenmesi işleminin, hard diskte meydana
gelen arızayı düzeltmek yerine, hard disk üzerinde kurulu olan işletim sisteminin çalışmasıyla
alakalı sorunu düzeltmeye yönelik geçici bir işlem olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim
08.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığından OYAK SGS'ye gönderilen yazıda; 03.05.2006
tarihinde arızalanan hard diskin ancak 05.05.2006 tarihinde teknik servis gönderilerek
çalıştırıldığı, cihazın 08.05.2006 tarihinde tekrar arızalandığı, OYAK SGS'den cihazda oluşan
arızaların kalıcı olarak çözülmesinin istenildiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Metin Almalı ise Danıştay saldırısından sonra kayıt cihazındaki arızanın elektrik
arızasından kaynaklandığını tespit ettiklerini ve bu durumu da Danıştay yetkililerine
saldırıdan sonra bildirdiklerini beyan etmiştir. Ancak aynı soruşturma kapsamında şüpheli
Serkan Akyıldız kayıt cihazındaki kilitlenmeye elektriksel arızaların neden olabileceğini,
cihazın kapatılıp tekrar çalıştırılmasında çalışır hale gelebileceğini, sistemin başlangıçtan
başlayacağını ancak hard diskin arızalı bölümüne tekrar geldiğinde arıza verebileceğini, bu
yapılan işlemin geçici bir çözüm olduğunu beyan etmiştir. Şüpheli Serkan Akyıldız'ın
beyanlarından kayıt cihazında elektrikten kaynaklanan bir arıza olması durumunda kayıt
cihazında meydana gelen arızadan bunun çok kolaylıkla tespit edilebileceği ve bununda
önlenebileceği çok açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen kayıt cihazıyla ilgili
kalıcı bir çözüm yoluna gidilmediği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, Şüpheli Metin Almalı her ne kadar meydana gelen arızanın elektrik
arızasından meydana geldiğini ve bunu daha sonradan yaptıkları çalışmalar sırasında fark
ettikleri beyan etmiş olsa da Danıştay binasına kurulan sistemin Mayıs ayına kadar arıza
vermemesi ve bu tarihten sonraki OYAK görevlileri tarafından meydana gelen arızalarla ilgili
tutulan servis formlarında herhangi bir elektrik arızasından bahsedilmemesi oldukça dikkat
çekici bir durumdur. Nitekim Danıştay gibi önemli bir binada OYAK SGS tarafından kurulan
sistemin bu kadar kısa sürede sık sık arıza vermesi ve bu arızaların geçici çözümlerle
giderilmeye çalışılması şüphelinin Montaj bakım şefi ve Montaj Bölüm müdürlüğü
görevlerini birlikte yürüttüğü düşünüldüğünde sorumluluğunu ciddi şekilde artırmaktadır.
Söz konusu durumla ilgili şüpheli Mutlu Demirtaş, Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğünde alınan ifadesinde meydana gelen arızalarla ilgili nasıl bir yol izlenmesi
gerektiğini açıklamaktadır. Şüpheli Mutlu Demirtaş konuyla ilgili ifadesinde “Bir ay
içerisinde üçten fazla aynı arızayı yapan cihaz yasa gereği yenisi ile değiştirilmesi gerekir.
Normal şartlarda birincisinde reset atması düzelmiyor ise ikincisinde kalıcı bir çözüm
bulunması gerekirdi. Yani harddiskin değiştirilmesi ya da yazılımın güncellenmesi gerekirdi.
Neden bu işlemlerin yapılmaması konusunda bir bilgim yoktur.“ şeklinde beyanda bulunarak
meydana gelen arızalarda cihazın değiştirilmesi gerektiğini açıkça ifade etmektedir.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinin devamında; Danıştay saldırısından bir önce yani 16.05.2006
tarihinde Serkan Akyıldız'a Danıştay Başkanlığından cihazın sökülmesi konusunda herhangi
bir talimatının ya da yönlendirmesinin olmadığını beyan etmiştir. Ancak şüphelinin bu
beyanının aksine şüpheli Serkan Akyıldız kendisinin Danıştay'a gitmesini ve arızayı
gidermesini Metin Almalı'nın söylediğini beyan etmiştir. Şüpheli Metin Almalı’nın olay
tarihinde montaj şefi ile montaj bölüm müdürlüğünü birlikte yürüttüğü düşünüldüğünde,
şüpheli Serkan Akyıldız’ın şüphelinin bilgisi haricinde Danıştay binasına gitmesinin mümkün
olmadığı değerlendirilmektedir.
Yine şüphelinin montaj şefi olarak tüm servis formların kontrolünden sorumlu olması ve
onayından geçmesi nedeniyle 16.05.2006 tarihinde şüpheliler Serkan Akyıldız ve Celalettin
Yüksekkaya tarafından servis formu düzenlemeden ve herhangi bir arıza belirtilmeden
sökülen cihazla ilgili tutanağın şüpheliye gelmesi ve onayından geçmesi gerekmektedir. Bu
durumda şüphelinin servis formu düzenlenmeden ve her hangi bir arıza belirtilmeden tutanak
karşılığında cihazın sökülmesinden sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinin devamında; 16.05.2006 günü Serkan Akyıldız'ın Danıştay
Başkanlığından söktüğü cihazı Barış Demirtaş'a teslim etmesinin ardından, Barış Demirtaş'ın
saat:16.20 civarında cihazı çalıştırdığını ve incelediğini, görüntülerin saklandığı data diskinde
hata olduğunu tespit ettiğini, 16.47'de cihaza "create data base" komutu denilen komutu
girdiğini, sonrasında ise bu komutun sistemin data diskinin çok büyük bir bölümünü sildiğini,
silemediği bir bölüme geldiğinde sistemin hata verdiği ve takılıp kilitlendiğini, daha sonra
aynı komutu birkaç defa daha denediğini, bu komutu girme yetkisinin Barış Demirtaş'ta
olduğunu, bu işlemleri yaparken kendisinin ve Serkan Akyıldız'ın da Barış'ın yanında
olduğunu, kendisinin Barış Demirtaş'ın yaptığı bu işlemleri Danıştay saldırısının
gerçekleşmesinden sonraki tarihlerde Log kayıtları üzerinde yaptığı incelemeler sırasında da
log kayıtlarını okuyarak da gördüğünü beyan etmiştir.
Şüpheli her ne kadar Barış Demirtaş tarafından cihaza “Create data base” komutunun
girildiğini, beyan etmiş olsa da 05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre “Cerate data base”
komutunun tek başına girildiğinde veri tabanı oluşturduğunu, kamera kayıtlarının
kaydedildiği hard diskte silme işlemi gerçekleştirmediği belirtilmektedir. Aynı bilirkişi
raporuna göre ancak “Create data base” komutunun “n” parametresi ile girildiğinde kamera
kayıtlarının silinebildiği ancak bu silme işleminin ise geri döndürülmeyecek şekilde bir silme
işlemi olmayacağı ifade edilmektedir. Diğer yandan, böyle bir önemli konuda şüpheliler
tarafından “create data base” komutunu “n” parametresi ile girildiğine dair herhangi bir
beyanda bulunulmadığı görülmüştür.
Bunların yanı sıra OYAK SGS personeli şüpheliler Metin Almalı, Murat Kablan, Serkan
Akyıldız, ve Danıştay Bilgi İşlem Müdürlüğünde görevli mühendis şüpheli Celalettin
Yüksekkaya tarafından Danıştay saldırısının olduğu gün yani 17.05.2006 tarihinde normal
uygulamalardan farklı olarak (2) adet servis formu düzenlendiği anlaşılmıştır. Saat:14.45-
15.05 sıralarında düzenlenen servis formu incelendiğinde; arızalı kayıt cihazının yerine geçici
olarak RegardLog 100 kayıt cihazı takıldığı, çalışır vaziyette teslim edildiği, aynı saat ve
tarihli olarak düzenlenen diğer servis formunda; 16.05.2006 tarihinde saat:16.00’da alınan
kayıt cihazının teknik kontrolleri sırasında hard diskinin arızalı olduğunun tespit edildiği,
geçmiş görüntülerle ilgili herhangi bir dosya kurtarılamadığı, cihaz hard diskleri ve yazılım
formatlanarak arızalı hard disklerin yenileriyle değiştirildiği ve yazılımın yeniden yüklendiği
belirtilmektedir.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinde konuyla ilgili olarak; Danıştay saldırısının olduğu
17.05.2006 tarihinde sabah saatlerinde Serkan Akyıldız ve Murat Kablan ile Balgat'ta bulunan
OYAK SGS'de buluştuklarını ve saat 10.00-10.30 sıralarında yanlarına kayıt cihazını da
alarak şirkete ait bir araçla Danıştay'a gittiklerini, Danıştay'a gittikleri saatlerde saldırının
gerçekleştiğini, geniş bir polis kordonu olduğunu, 3-4 saat Danıştay binasına girmek için
beklediklerini, bu süre zarfında Danıştay binasının yakınında bulunduklarını, Danıştay'a
gittikleri saatten itibaren oradan hiç ayrılmadıklarını, cihazı taktıkları saate kadar orada
kaldıklarını beyan etmiştir. Şüphelinin bu beyanı ile OYAK SGS tarafından “oyaksgs.com.tr”
isimli internet sitesinde yapılan 03.05.2010 tarihli açıklamanın birbirine paralel bilgiler
içerdiği görülmüştür.
OYAK SGS tarafından yapılan açıklama ve şüphelinin sabah saatlerinde Serkan Akyıldız ve
Murat Kablan ile buluşarak kayıt cihazını takmak için Danıştay Başkanlığına gittiklerini
belirtmiş olsa dahi, şüphelilerin HTS raporlarının incelemesi sonucunda, Metin Almalı, Murat
Kablan ve Serkan Akyıldız’ın belirtildiği gibi sabah saatlerinde Danıştay binası ve çevresinde
bulunmadıkları, şüphelilerin saat:14.00’den sonra Danıştay binasına gittikleri anlaşılmıştır.
Nitekim, Şüpheli Serkan Akyıldız ve Murat Kablan Emniyette vermiş oldukları ifadelerinde,
bu tespitleri doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuşlardır.
Ayrıca 17.05.2006 tarihinde şüphelinin de imzasının yer aldığı servis formunda; hard diskin
arızalı olduğu, hard diskte geçmiş görüntülerle ilgili herhangi bir görüntünün kurtarılamadığı,
cihaz hard disklerinin formatlandığı belirtilmiş ancak bilirkişi tarafından düzenlenen raporda
hard disklerde arızaya rastlanılmadığı belirtilmektedir.
Bunların yanı sıra 17.05.2006 tarihli servis formlarında, daha önceki tarihlerde düzenlenen
servis formlarından farklı olarak saldırı günü düzenlenen formda (3) firma görevlisinin
bulunduğu, buradan hareketle kayıt cihazı ile ilgili olarak firma tarafından olağanın dışında
bir işlem yapıldığı, firmanın “oyaksgs.com.tr” isimli internet sitesindeki basın açıklamasında,
arızalı durumlarda “…bütün piyasada uygulanmakta olduğu üzere servis formu doldurulmakta
ve bu forma çağrı nedeni, tespit edilen arıza, yapılan işlem ve yapılması gereken hususlar
yazılara formun altı şirketimiz ve müşteri yetkilileri tarafından imzalanmaktadır…” şeklinde
belirtilmesine rağmen, OYAK görevlilerince hiçbir neden belirtmeksizin 16.05.2006 tarihinde
sökülen cihazla ilgili servis formu düzenlenmediği, 17.05.2006 tarihli servis formunda ise
16.05.2006 tarihinde düzenlenmesi gerektiği halde düzenlenmeyen servis formunda yer
alması gereken bilgilerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, şüpheli her ne kadar savunmasında kendisinin Serkan Akyıldız’a talimat
verme yetkisinin olmadığı şeklindeki beyanda bulunmuş olsa dahi, bu beyanı ile yaptığı
uygulamaların örtüşmediği görülmektedir. Bu kapsamda şüphelinin Danıştay binasında
saldırının gerçekleşmesinden sonra Serkan Akyıldız’ın savunmasını aldığı görülmüştür.
Şüpheli Metin Almalı ifadesinde konuyla ilgili olarak; Danıştay saldırısının
gerçekleşmesinden sonra cihazı söken Serkan Akyıldız hakkında şirket tarafından bir
soruşturma yapıldığını, ilk amiri olduğu için soruşturmayı kendisinin başlattığını beyan
etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
Şüpheli Metin Almalının görevi itibariyle; Danıştay binasında bulunan güvenlik kamera
sisteminde 03/05/2006 tarihinde meydana gelen arızaya müdahaleyi 05/05/2006 tarihinde
yaparak arızanın giderilmesini geciktirdiği, 16/05/2006 tarihinde arızalı olmayan hard diskin
servise alınması talimatını verdiği, hiçbir neden belirtmeksizin sökülen cihazın yerine geçici
bir cihaz takılmamasından sorumlu olduğu, 17/05/2006 tarihinde düzenlediği servis formuna,
görüntülerin kurtarılamadığını, sistemin formatlandığını ve hard diskin arızalı olduğunu diğer
şüpheliler ile birlikte yazdığı, Danıştay binasında kurulu bulunan OYAK SGS'ye ait
kameraların yapmış olduğu arızalarla ilgili yapılan müdahale sonucu düzenlenen servis
formlarının montaj şefi olarak şüphelinin onayından geçtiği, prosedür gereği arızalanan hard
disk yerine güvenlik zafiyeti oluşmaması için geçicide olsa hard diskin takılmamasında
sorumluluğunun olduğu, 16/05/2006 tarihinde sökülen kayıt cihazına Barış Demirtaş ile
birlikte müdahale ettiği, kayıt cihazında bulunan görüntülerin Barış Demirtaş tarafından
silinmesine yardım ettiği, Danıştay saldırısından sonra yapılan toplantılara katılarak delillerin
gizlenmesi ve karartılması olayına karıştığı kanaatine varılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturarak Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla
yapılan Danıştay saldırısı eylemini kolaylaştırmak için, Danıştay binasındaki kameraların
kayıt yapmasını engellediği, hard disklerde bulunan görüntü ve kayıtları sildirmek suretiyle
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına hizmet ettiği, Danıştay 2. dairesi başkan ve üyelerine
yapılan saldırıyı kolaylaştırmak suretiyle eylemin yapılmasına katıldığı anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
eylemine iştirak ettiği ve bir kişinin ölümü ve dört kişinin yaralanması sonucu adam öldürmek
ve adam öldürmeye teşebbüs etmek suçuna yardım etmekten kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK.’nın 309/1,
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g 35(4 kez) Terörle Mücadele
Kanunu’nun 5.
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
 
6-ŞÜPHELİ SERKAN AKYILDIZ
Olay tarihinde OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş.'de teknisyen olarak görev
yapmakta olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadeler
Şüpheli ifadelerinde özetle; 2004 yılında OYAK SGS’de teknisyen olarak işe başladığını,
11.05.2006 tarihli servis formundaki imza ve yazının kendisine ait olduğunu, yine 16.05.2006
tarihinde Danıştay Başkanlığından kayıt cihazının sökülmesi ile ilgili düzenlenen tutanaktaki
imzanın ve yazının kendisine ait olduğunu, cihazı Danıştay Başkanlığından tutanak
karşılığında teslim alarak Barış Demirtaş tarafından bakılabilmesi için OYAK SGS'ye
getirdiğini, Danıştay’da park sıkıntısı olduğu için, aceleden dolayı tutanağa saat yazmayı
unuttuğunu, yine bundan dolayı servis formu düzenlemeyerek tutanak düzenlediğini cihazın
aciliyetinden Metin Almalı ve Barış Demirtaş’a bahsettiğini, depodaki görevliler Yılmaz
Dingil ve Erdem Acun ile görüştüğünü ve yedek cihazın olmadığını öğrendiğini, bu nedenle
sökmüş olduğu cihazın yerine yedek bir cihaz takmadığını beyan etmiştir.
Soruşturma kapsamında temin edilen servis formları incelendiğinde; şüphelilerin Danıştay
Başkanlığından 16 Mayıs tarihinde önce kayıt cihazında meydana gelen arıza ve cihaz sökme
gibi yapmış oldukları işlemlerle ilgili istisnasız servis formu düzenlemiş oldukları halde
şüphelinin daha önceki uygulamaların aksine 16 Mayıs tarihinde Danıştay Başkanlığından
sökmüş olduğu kayıt cihazı ile ilgili olarak herhangi bir servis formu düzenlemediği
anlaşılmıştır. Şüphelinin sökmüş olduğu kayıt cihazı ile ilgili olarak sadece Danıştay
Başkanlığında görevli Celalettin Yüksekkaya ile birlikte kayıt cihazını teslim aldığına dair bir
tutanak düzenlediği, tutanakta da cihazın arıza nedeni, herhangi bir tutanak saatinin ise
bulunmadığı görülmüştür. Her ne kadar şüpheli ifadesinde Danıştay’da park sıkıntısı
olduğunu bu sebeple Danıştay’a geldiklerinde acele ettiklerini beyan etmiş olsa da, servis
formlarının tamamına bakıldığında böyle bir durumun tüm yapılan işlemler için geçerli olması
gerektiği sonucuna ulaşmak gerekmektedir. Bu nedenle şüphelinin bu beyanın daha önce
kendisi ve şirket tarafından gerçekleştirilen uygulamalarla çeliştiği görülmüştür. Nitekim, aynı
konuyla ilgili şirket tarafından kamuoyuna yapılan açıklamada da tüm servis hizmetlerinde
servis formu düzenlendiği, servis formunda arıza nedeni, servise giden görevli ile birlikte
müşterinin isim ve imzaların bulunduğu belirtilmektedir.
Şüpheli Serkan Akyıldız ifadesinin devamında; Barış Demirtaş'ın cihazı hemen açtığını, bazı
müdahaleler yaptığını ve 10 dakika sonra, cihazın işinin uzun olduğunu, İsrail'deki tedarikçi
firmanın bağlanması gerektiğini söylediğini, Barış Demirtaş'ın daha sonradan hangi
müdahaleleri yaptığını bilmediğini, o akşam şirkette kimin kaldığını da bilmediğini, istisnai
durumlar dışında mesai bitiminden sonra kimsenin şirkette kalmadığını, 17.05.2006 tarihinde
kayıt cihazını takmak için Metin Almalı ve Murat Kablan ile birlikte Danıştay Başkanlığına
gittiklerini, 17.05.2006 tarihinde düzenlenen ve içeriğinde "16.05.2006 tarihinde saat:16.00 da
alınan kayıt cihazının teknik kontrolleri sırasında hard diskinin arızalı olduğu tespit edilmiştir.
Geçmiş görüntülerle ilgili herhangi bir dosya kurtarılamamıştır. Cihaz hard diskleri ve yazılım
formatlanarak arızalı hard diskler yenileriyle değiştirilmiştir. Yazılım yeniden yüklenmiştir”
şeklinde notlar yazılı servis formunu kendisinin düzenlediğini beyan etmiştir.
Bunların yanı sıra şüphelinin saldırıdan önceki gün servis formu düzenlememesine rağmen
saldırı sonrası olağanın dışında iki adet servis formu düzenlediği, servis formlarında ise hard
diskin arızalı olduğu, herhangi bir dosya kurtarılamadığını, hard disklerin formatlandığını
yazdığı görülmektedir.
Şüpheli Serkan Akyıldız 17.05.2006 tarihinde düzenlemiş olduğu servis formları ile ilgili
olarak; burada yapılan işlemlerin Barış Demirtaş'ın kendisine söylediğini, Barış'ın kendisine
cihazların hard disklerin formatlandığını, görüntülerin kurtarılamadığını, cihazlara yeni hard
disk takıldığını, cihazların şu an teste tabi tutulduğunu söylediğini, bu beyanlar üzerine de
Metin Almalı ve Murat Kablan ile beraber servis formuna bunları yazdıklarını, düzenlemiş
olduğu servis formunda geçmişe ait görüntü kurtarılamadığından bahsettiği hususu ile ilgili
olarak ise daha önce teslim alınan kayıt cihazlarında hiç geçmişe dönük görüntü kurtarma
işlemi yapıldığını hatırlamadığını beyan etmiştir.
Ayrıca 16.05.2006 tarihinde cihazı teslim aldıktan sonra yerine bir cihaz takılması gerektiğini
Metin Almalı’ya, Şevket Kocaalp’e, Yılmaz Dingil’e, Erdem Acun’a söylediğini, onlardan
cihaz istediğini, Barış Demirtaş’a konunun önemini belirttiğini, tamirin hızlı yapılması
gerektiğini söylediğini, ancak Danıştay Saldırısı gerçekleştikten sonra Erdem Acun, Yavuz
Kavaklıoğlu, Barış Demirtaş, Ş. K., Metin Almalı'nın suçlunun kendisiymiş gibi, diğerlerinin
hiçbir şekilde olaydan haberlerinin yokmuş gibi kendisine yüklendiklerini, Erdem Acun’dan
cihaz istemesine rağmen olaydan sonra "Serkan benden cihaz istemedi, cihaz isteseydi
verirdim" şeklinde konuştuğunu, hatta Metin Almalı tarafından Danıştay Başkanlığından
cihazı sökmesinden dolayı ifadesinin alındığı, bu şüphelilerin bu şekilde davranmalarından
dolayı çevresindeki insanlara “Ben yanarsam onları da yakarım” şeklinde sözler sarf ettiğini
beyan etmiştir. Bu nedenle şüphelinin bu beyanından da açıkca anlaşılacağı üzere; şüphelinin
yaptığı işlemlerle ilgili sorumluğunu inkar etmediği gibi tüm yapılan işlemlerde şirket
çalışanları şüphelilerinin sorumlu olduğunu ifade ettiği görülmektedir.
İletişimin Tespiti
17133 nolu iletişim tespit tutanağında; şüpheli Metin Almalı ile 03.05.2010 tarihinde
saat:13.03’de yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S. Akyıldız’ın “Ben sana şey söyleyeceğim
O Akşam O Cihazla İsrail Bağlandı” dediği, M.Almalı’nın “Yav konuşma bunları gel de
burda konuşuruz” dediği, S. Akyıldız’ın “Söyleyeyim yani de haberin olsun” “Oraya
gelemem şu anda haberin olsun haberin olsun hani diyorsun ya atladığın başka bir şey var mı
diye” dediği, M.Almalı’nın “Tamam görüşürüz akşam görüşürüz” dediği tespit edilmiştir.
Şüpheli Serkan Akyıldız söz konusu görüşmeyle ilgili ifadesinde; telefonlar dinlendiğinden
dolayı Metin Almalı’nın kendisini ikaz etmiş olabileceğini, şirkette yapılan toplantılar
esnasında dikkatli olun telefonlarınız dinleniyor olabilir, her şeyi telefonda konuşmayın
şeklinde ikaz ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
Danıştay saldırısından bir gün önce 16/05/2006 tarihinde bilirkişi tarafından arızalı olmadığı
tespit edilen hard diskin bulunduğu kayıt cihazının herhangi bir neden belirtmeksizin ve servis
formu düzenlemeden sökerek teslim aldığı, güvenlik zafiyeti oluşmaması için sökülen kayıt
cihazının yerine geçici bir kayıt cihazı takmadığı görülmüştür. Danıştay saldırısının
gerçekleştiği gün olan 17/05/2006 tarihinde hard diskler takıldıktan sonra, sökülen hard
disklerin formatlandığı yönünde servis formu düzenleyen şüpheliler arasında olduğu, bunun
ise bilirkişinin 16/05/2006 tarihi akşamı görüntülerin geri döndürülemez şekilde silindiği
tespiti ile örtüştüğü, hard diskte bulunan görüntülerin Barış Demirtaş tarafından silinmesi
sırasında yanında bulunduğu, Danıştay saldırısından sonra OYAK SGS tarafından delillerin
gizlenmesi için yapılan toplantılara katıldığı, Danıştay saldırısından önce sanık Alparslan
Arslan’ın keşif görüntülerinin silinmesi amacıyla arızası tespit edilemeyen hard diskteki
görüntülerin geri getirilmeyecek şekilde silinmesi ve saldırı öncesi sökülen cihaz yerine yeni
bir cihaz taktırmayarak saldırı günü görüntülerin kaydedilmesinin engellenmesine iştirak
ettiği kanaatine varılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturarak Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla
yapılan Danıştay saldırısı eylemini kolaylaştırmak için, Danıştay binasındaki kameraları
sökmek suretiyle kameraların kayıt yapmasını engellediği, hard disklerde bulunan görüntü ve
kayıtları silinmesine nezaret etmek suretiyle Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına hizmet
ettiği, Danıştay 2. dairesi başkan ve üyelerine yapılan saldırıyı kolaylaştırmak suretiyle
eylemin yapılmasına yardım ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında cebir ve şiddet kullanmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
öngördüğü düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
eylemine iştirak ettiği ve bir kişinin ölümü ve dört kişinin yaralanması sonucu adam öldürmek
ve adam öldürmeye teşebbüs etmek suçuna yardım etmekten kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK.’nın 309/1,
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK'nın 39/2-c maddesi delaletiyle TCK'nin 82/1-a,g 35(4 kez) Terörle Mücadele
Kanunu’nun 5.
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
7-ŞÜPHELİ MURAT KABLAN
Olay tarihinde OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş.'de teknisyen olarak görev
yapmakta olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
Şüpheli ifadelerinde özetle; 08.11.2005 tarihinde Mutlu Demirtaş’ın referansıyla OYAK
SGS’de teknisyen olarak göreve başladığını, 2007 yılından itibaren elektronik depodan
sorumlu olarak çalışmaya devam ettiğini, teknisyen olarak çalıştığı dönemlerde şirket
müşterilerine bakım ve servis hizmeti verdiğini, bu dönemde Ankara Bölge Sorumlusu Serkan
Akyıldız’a bağlı olarak çalıştığını, OYAK SGS’nin hizmet verdiği müşterilerin yaşadıkları
arızalarla ilgili şirketle irtibata geçtiklerini, bunun üzerine şirket tarafından da kendilerine
görevlendirme yapıldığını, servis için gidildiğinde yapılan işlemlerden sonra teknisyenler
tarafından servis formunu düzenlendiğini, servis formunun her servise gidildiğinde
düzenlenmek zorunda olduğunu, bunun bir şirket prosedürü olduğunu, servis için gidilen
yerde arızalı malzemenin teslim alınırken ve depoya teslim edilirken bir form düzenlendiğini,
bu formda yapılan işlem, arızalı ürünün hangi projede kullanıldığı, kim tarafından teslim
alındığı, kime teslim edildiğinin yazıldığını, düzenlenen servis formlarının Montaj Bakım
şefine götürüldüğünü, Montaj Bakım şefinin de servis formunu onayladığını, sökülmesi
gereken cihazlarla ilgili olarak servise giden teknik personel tarafından bir üst amiri olan
montaj bakım şefine telefonla bilgi verildiğini, montaj bakım şefinin yönlendirmesiyle gerekli
işlemlerin yapıldığını, bunun dışında teknik personelin haber vermeksizin sökme işlemi
yapamayacağını beyan etmiştir.
OYAK SGS A.Ş. ve Danıştay Başkanlığı’ndan temin edilen evraklarda; 08.05.2006,
09.05.2006 ve 17.05.2006 tarihinde düzenlenen servis formlarında şüphelinin imzasının
bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Murat Kablan ifadesinde düzenlediği servis formlarıyla ilgili olarak; Danıştay
binasında takılı güvenlik kamera sisteminde Mayıs ayı içerisinde meydana gelen (3) arızaya
müdahale ettiğini hatırladığını, (2) kez Danıştay saldırısından önce bir kez de Danıştay
saldırısının olduğu gün servise gittiğini, Danıştay binasında bulunan cihazla ilgili ayrıntılı
bilgisinin olmadığı için Metin Almalı ve Barış Demirtaş’ın yönlendirmesiyle ve onların dediği
şekilde işlem yaptıklarını,
08.05.2006 tarihli servis formundaki imzanın kendisine ait olduğunu, formu kendisinin
düzenlendiğini, cihazın resetlenerek kalıcı bir çözüm sağlanmasının mümkün olmadığını,
kalıcı bir çözüm için cihazın servise alınması gerektiğini, Danıştay’daki cihazdan anlamadığı
için o tarihte yaptığı işlemi Metin Almalı ve Barış Demirtaş’ın yönlendirmesiyle yaptığını,
09.05.2006 tarihli servis formundaki imzanın da kendisine ait olduğunu, formu kendisinin
düzenlediğini, bu tarihte de cihazı Barış Demirtaş ya da Metin Almalı’ya danışarak sökmüş
olabileceklerini, arızası yerinde giderilemeyen ve servise alınan cihazların prosedürde 30 güne
kadar serviste kalabileceğini, ancak Danıştay binasındaki gibi bir cihazın çok uzun süre
serviste tutulamayacağını, yerine de geçici bir cihaz takıldığını, cihaz söküldüğünde teslim
tesellüm tutanağı düzenlenmesi gerektiğini, ancak genelde teslim tesellüm tutanağı
düzenlemediklerini, cihazın sökülerek alınmasına karşın yerine geçici bir cihaz
takılmamasıyla ilgili olarak; ya depoda aynı cihazdan olmadığını, ya da arızanın bir iki gün
içerisinde yapılacağının düşünüldüğünden geçici bir cihaz takılmamış olabileceğini,
söktükleri cihazı Barış Demirtaş’a teslim etmiş olabileceklerini, cihaz üzerinde ne tür bir
işlem yapıldığını bilmediğini beyan etmiştir.
Ancak şüphelinin Danıştay binasından 09.05.2006 tarihinde kayıt cihazını sökmesine rağmen
sadece servis formu düzenlediği, herhangi bir teslim tesellüm tutanağı düzenlemediği
görülmektedir. Şüphelinin savunmasında bu duruma açıklık getirmeyerek genelde teslim
tesellüm tutanağı düzenlemiyoruz şeklindeki beyanı şirket tarafından yapılan açıklamaya ve
kendi beyanları ile ciddi çelişki oluşturmaktadır. Diğer yandan şüphelinin söktüğü kayıt
cihazı yerine geçici bir cihaz takmayarak ciddi güvenlik zaafiyeti oluşturduğu, sökülen
cihazın tekrar 11.05.20060 tarihinde takıldığı, dolayısıyla 2 gün boyunca Danıştay binasında
görüntü alınamadığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli ifadesinin devamında; 16.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığından cihazı Serkan
Akyıldız’ın aldığını duyduğunu, bu tarihte yapılan işlemlerle ilgili bilgisinin olmadığını, bu
cihazın incelemesini Barış Demirtaş’dan başka kimsenin yapamayacağını beyan etmiştir.
Şüpheli Murat Kablan her ne kadar ifadesinde 16.05.2006 tarihinde Serkan Akyıldız'ın yaptığı
işlemlerden haberinin olmadığını belirtse de; Şüpheli Serkan Akyıldız alınan ifadesinde;
16.05.2006 tarihinde Danıştay Başkanlığına Murat Kablan veya Metin Almalı ile birlikte
gelmiş olabileceklerini, çünkü mutlaka bir şoförün olması gerektiğini beyan etmiştir.1
Danıştay saldırısını şirkette kahvaltı yaparken haberlerden öğrendiklerini, o gün ilk defa
öğleden sonra Metin Almalı ve Serkan Akyıldız ile birlikte Regard Log marka bir cihazı
Danıştay’a monte etmek için götürdüklerini, bu tarihte üç kişi olarak gitmelerinin sebebini
bilmediğini, Danıştay binasına gittiklerinde Engin Beyin odasına çıktıklarını, cihazı kurduktan
sonra ayrıldıklarını, servis formunun Serkan Akyıldız tarafından yazıldığını, formdaki
imzanın kendisine ait olduğunu, formda 16.05.2006 tarihinde yapıldığı belirtilen çalışmaların
Barış Demirtaş tarafından yapıldığını, sabah Barış Demirtaş’ın yaptığı işlemleri söylemiş
olabileceğini, formun bu şekilde doldurulması gerektiğini Serkan Akyıldız’ın ya da Metin
Almalı’nın söylemiş olabileceğini, neden her iki servis formunda da imzasının attığını
bilmediğini, cihazın arızası konusunda bilgisinin olmadığını, 17.05.2006 günü Danıştay’a
sadece montaj için gittiğini,
Beyan etmiştir.
Şüpheli her ne kadar servis formlarına neden imza attığını bilmediği şeklinde beyanda
bulunmuş olsa da, daha önce servis amaçlı Danıştay binasına gittiği, meydana gelen
arızalardan bilgisinin olduğu, saldırı sonrası düzenlenen iki ayrı servis formuyla ilgili geçerli
bir açıklama yapamadığı anlaşılmakla birlikte servis formuna her hangi bir sorgulama
yapmadan imza atması şüphelinin yapılan işlemlerden bilgisi olduğunu açıkça göstermektedir.
Bunların yanı sıra soruşturma kapsamında elde edilen delillerden bilirkişi raporlarının aleniyet
kazanıp, medyaya yansımasından sonra dönemin OYAK Güvenlik Şirketi Genel Müdürü
Orhan Çoban tarafından toplantılar düzenlenerek stratejiler geliştirildiği, şirket çalışanlarına
dışarıya bilgi verilmemesi ve telefonla görüşmelerinde dikkat etmeleri yönünde talimatlar
verildiği anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili (Tape No:17158) Şüpheliler Yavuz Selim
Kavaklıoğlu ile Barış Demirtaş’ın 22.05.2010 günü saat:17:49’da yapmış oldukları telefon
görüşmesinde özetle; B.Demirtaş’ın "...Orhan bey genel konuştu, bu konu içinde olan herkes
toplantıya katılacak Murat Kablan dahil abi hani burda seni ayırma gibi bir durum yok sen de
geleceksin Murat Kablan da Metin Almalı da herkes gideceğiz oraya ...” dediği tespit
edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
OYAK SGS tarafından Danıştay binasına kurulan kameraların mayıs ayı içerisinde 5 defa
arıza yaptığı ve 16/05/2006 tarihinde binadan sökülen kayıt cihazına müdahale edilerek
görüntülerin geri getirilemeyecek şekilde silindiği, Danıştay saldırısından sonra 3,5 yıl
boyunca kayıt cihazının Cumhuriyet Savcılığına teslim edilmediği tespit edilmiştir.
Danıştay binasındaki OYAK SGS'e tarafından kurulan kameraların Mayıs ayında arıza
yapmaya başladığı, 09/05/2006 tarihinde kayıt cihazını tamamen sökerek yerine geçici
herhangi bir cihaz takmadığı, 11/05/2006 tarihine kadar 2 gün boyunca kameralar kayıt
yapmadığı, Danıştay saldırısının olduğu gün olan 17/05/2006 tarihinde düzenlendiği servis
formuna görüntülerin kurtarılamadığı, sistemin formatlandığı ve hard diskin arızalı olduğunu
diğer şüpheliler ile birlikte yazdığı, 16/05/2006 tarihine ait görüntülerin bilgisi dahilinde
silindiği, Danıştay saldırısından sonra delillerin gizlenmesi amacıyla OYAK SGS görevlileri
ile birlikte yapılan toplantılara katıldığı anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmasada örgütün
amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
sırasında, suç delillerinin gizlenmesi ve yok edilmesine yönelik çalışmalar yaptığı, örgüte
bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suretiyle örgüt üyeliği ve suç
delillerini gizlenmesi ve yok edilmesine iştirak etmek suçlarından kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK'nın 220/7, 314/3 maddesi delaletiyle TCK’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK’nın 281/1
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
 
8- ŞÜPHELİ CELALETTİN YÜKSEKKAYA
Olay tarihinde Danıştay Başkanlığında Bilgi İşlem Merkezinde mühendis olarak görev
yapmakta olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadelerinde özetle; 12 Eylül 2005 yılında Danıştay Başkanlığında Bilgi İşlem Merkezinde
mühendis olarak göreve başladığını, başladıktan 3 ay sonra halen çalışmakta olduğu ağ
sistemleri ile ilgili bölüme geçtiğini, burada domain ile ilgili yetki paylaşımları, kullanıcı
hesapları gibi işlere baktığını,
Danıştay hizmet binası içindeki kapalı devre kamera sistemine herhangi bir teknik
müdahalesinin olmadığını, bilgisayarlarda yönetici olarak oturum açma yetkisinin sadece bilgi
işlemde görevli personellerde bulunduğunu, OYAK SGS tarafından genel sekreter ve
yardımcılarının kamera görüntülerini izleyebilmeleri için bir program kurarken yönetici
oturumu şifresi istediklerini, müdürünün de bu şifreyi vermek istemediğinden o an için
kendisinden yönetici oturumu açarak görevlilere yardımcı olmasını istediğini, kendisinin de
bilgisayarda yönetici oturumu açtığını, OYAK yetkililerinin programı kurmalarının ardından
oturumu tekrar kapattığını,
Danıştay Başkanlığı’nda kurulu bulunan kamera güvenlik sisteminin sadece Genel Sekreter
ve (3) yardımcısı tarafından izlenebildiğini, sistemde meydana gelen arızaların bu kişiler
tarafından Bilgi İşlem Merkezine bildirildiğini, bilgi işlem merkezinin de yetkili firmayı
aradığını, OYAK SGS’den gelen teknik görevlileri geldiğinde ilk önce bilgi işlem görevlisi ile
irtibata geçtiğini, OYAK SGS görevlileri tarafından yapılan işlemler esnasında kendisinin
odada bulunmadığını, işlem sonrasında OYAK SGS görevlileri tarafından servis formu ve
tutanak düzenlendiğini, kendilerinin sadece müşteri temsilcisi olarak forma ya da tutanağa
imza attıklarını, herhangi bir talep olmadan OYAK SGS görevlileri tarafından personel
gönderilmediğini, mutlaka idareden talep olması gerektiğini, OYAK görevlilerinin arızalar
için geldiklerinde ne gibi bir işlem yaptıkların bilmediklerini, cihazın o dönemde sık sık arıza
verdiğini, OYAK SGS çalışanlarının yetkilileri yeterince bilgilendirmediğini düşündüğünü,
11.05.2006 tarihinde hangi hard diskin değiştirildiğini bilmediğini, arızalı hard diskin
kendisine teslim edilmediğini beyan etmiştir.
OYAK SGS ve Danıştay Başkanlığı’ndan temin edilen evraklarda; 16.05.2006 tarihinde
OYAK SGS görevlisi Serkan Akyıldız tarafından Danıştay Bilgi İşlem Müdürlüğünde görevli
mühendis şüpheli Celalettin Yüksekkaya’dan tutanakla, servis formu düzenlenmeden ve
herhangi bir neden belirtilmeksizin kayıt cihazının sökülerek alındığı, yerine geçici bir cihazın
takılmadığı anlaşılmıştır. Daha önce meydana gelen arızalarda servis formu düzenlediği halde
saldırıdan bir gün öncesinde servis formu düzenlemeden kayıt cihazının söküldüğü, bu
nedenle de saldırının gerçekleştiği 17.05.2006 günü kameraların kayıt yapmadığı
anlaşılmıştır.
Şüpheli Celalettin Yüksekkaya alınan ifadesinde bu konularla ilgili olarak; Danıştay’da
yapılan işlemlerde servis formu doldurulmasının zorunlu olduğunu, bu servis formlarının
arşiv görevlilerince muhafaza edildiğini, servis formunun sadece tamir için kullanıldığını,
eğer cihaz Danıştay dışına çıkacaksa servis formu ile birlikte bir de tutanak düzenlendiğini,
servis formu ve düzenlenen tutanakların birer nüshasının kendilerine teslim edildiğini,
09.05.2006 tarihinde de arıza nedeni olarak yine hard diskin belirtilmesine rağmen cihazın
sökülmesinin sebebi olarak kamera güvenlik sistemi ard arda iki defa arıza yaptığı için cihazı
götürmüş olabileceğini, o tarihte tutanak tutulup tutulmadığını hatırlamadığını beyan etmiştir.
16.05.2006 günü herhangi bir arıza belirtilmemesine ve servis formu düzenlenmemesine
rağmen Danıştay binasına ait kayıt cihazını Serkan Akyıldız’a teslim etmesi konusunda
müdürü olan Şahender Eren’in söylediklerini yaptığını, Şahinder Eren'e de bu talimatı Genel
Sekreter Yardımcısı Engin Çakmak’ın verdiğini beyan etmiştir. Ancak şüpheli her ne kadar
bu şekilde savunma da bulunsa dahi arıza nedeni belirtmeksizin tarih ve saatsiz tutanak
tutmayla ilgili eksikliklere herhangi bir açıklık getirememiştir. Diğer taraftan şüpheli
ifadesinde servis formu doldurmanın bir zorunluluk olduğunu beyan etmiş olmasına rağmen
geçmiş arızalarda tutulduğu gibi servis formu düzenlememiş, bu konuda aldığı talimatı
uyguladığını beyan etmiştir. Ancak bu konuda şüpheli her ne kadar talimat aldığını beyan
etmiş olsa da bu durumun şüphelinin yapılan işlemin doğruluğunu sorgulamasına engel
olmaması gerektiği değerlendirilmektedir.
Aynı konuda eksik tutanak tutulmamasıyla ilgili şüpheli Serkan Akyıldız’ın park
sıkıntısından dolayı acele ettiğini bu sebeple böyle bir tutanak tuttuklarını beyan etmesine
rağmen şüphelinin “Müdürüm bana tutanağı bu şeklide tutmamı söyledi ben de yazdım.
Tutanağı 16.05.2006 tarihinde tuttum. Bu tutanak bana ilk yazdırılan tutanaktır. Tutanak ta
tarih ve saat yazılması gerektiğini bilmiyordum. “ şeklindeki savunması birbirleriyle çelişki
oluşturan bir durum olarak göze çarpmaktadır.
Diğer yandan Şüpheli Celalettin Yüksekkaya tarafından servis formu doldurmama gerekçesi
bu şekilde izah edilmek istenmesine rağmen aynı konuyla ilgili daha önce yani 09.05.2006
tarihinde kayıt cihazının söküldüğünde yine şüpheli Murat Kablan ve Celalettin
Yüksekkaya’nın imzasının bulunduğu servis formu düzenlendiği görülmektedir. Bu işlemde
de Celalettin Yüksekkaya tarafından herhangi bir teslim tesellüm tutanağı düzenlenmemiş
olması ciddi şüpheler uyandıran çelişkili bir durum olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, şüpheli
teslim tesellüm tutanağı düzenleyip düzenlemediğini hatırlamadığını beyan ederek konuyla
ilgili açıklık getirememiştir.
Yine OYAK SGS ve Danıştay Başkanlığı’ndan temin edilen evraklarda; şüphelinin saldırı
sonrasında 17.05.2006 tarihinde yeni bir kayıt cihazının takılmasında şüpheliler Serkan
Akyıldız, Metin Almalı, Murat Kablan ile birlikte servis formunu birlikte düzenledikleri
görülmüştür.
Şüpheli ifadesinde bu konu ile ilgili olarak; 16.05.2006 tarihinde sökülen cihazın arızalı olup
olmadığı ya da üzerinde ne tür işlemler yapıldığından hiçbir bilgisinin olmadığını, 16.05.2006
tarihinde kameranın sökülmesinden kendisinin sorumlu olmadığını, sadece cihazın dışarıya
tutanaksız gitmemesi için müdürünün söylemesi üzerine tutanak tuttuğunu, sökülen hard
diskin işletim hard diski mi yoksa görüntü hard diski mi olup olmadığını bilmediğini, hard
diskin arızasının ne olduğunu da bilmediğini, hard disk üzerinde yapıldığı belirtilen
işlemlerden haberinin olmadığını beyan etmiştir. 17.05.2006 tarihli bu servis formunda,
16.05.2006 tarihli görüntülerin kurtarılamadığı, sistemin formatlandığı şeklinde ifadeler
bulunmasına rağmen şüphelinin Danıştay Başkanlığında bilgi işlem çalışanı olduğu
dolayısıyla yapılan işlemlerden bilgi sahibi olacağı değerlendirildiğinde, bu durumla ilgili
herhangi bir sorgulama yapmadığı ve yapılan işlemleri onaylayan bir şekilde servis formuna
imza attığı anlaşılmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
Danıştay saldırısında bir gün önce 16/05/2006 tarihinde bilirkişi tespitine göre arızalı olmayan
hard diski herhangi bir neden belirtmeksizin düzenlenen tarihsiz, saatsiz bir tutanakla Serkan
Akyıldız'a teslim ettiği, Mayıs ayı içerisinde meydana gelen arızalarla ilgili düzenlenen servis
formlarında imzasının bulunduğu, değişik tarihlerde kayıt cihazı OYAK SGS tarafından
sökülmesine rağmen, şüpheli tarafından yedek kayıt cihazı taktırılmadığı, 17/05/2006
tarihinde yeni bir kayıt cihazı takıldıktan sonra, 16/05/2006 tarihinde görüntülerin
kurtarılamadığı ve sistemin formatlandığı şeklinde düzenlenen servis formunu sorgulamadan
imzaladığı, herhangi bir neden belirtmeksizin 16/05/2006 tarihinde arızalanan hard diski
Serkan Akyıldız'a teslim ederek yedek hard disk taktırmamak suretiyle kameraların
çalışmamasında ve hard disk üzerinde silme işlemi yapılması eylemine katıldığı kanaatine
varılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmasada örgütün
amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
sırasında, suç delillerinin gizlenmesi ve yok edilmesine yönelik çalışmalara katıldığı, örgüte
bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suretiyle örgüt üyeliği ve suç
delillerini gizlenmesi ve yok edilmesine iştirak etmek suçlarından kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK'nın 220/7, 314/3 maddesi delaletiyle TCK’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK’nın 281/1
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
 
9-ŞÜPHELİ ERDEM ACUN
Olay tarihinde OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş.'de satın alma ve lojistik
sorumlusu olarak görev yapmakta olup, olay nedeniyle 25.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadelerinde özetle; 2004 yılında OYAK SGS'de işe başladığını, 16 Mayıs 2006 tarihinde
Danıştay binasındaki cihazın arızası ile ilgili çağrı da bulunulduğunu, ancak kimin tarafından
ve ne şekilde bu çağrının yapıldığını bilmediğini, montaj bakım sorumluları Mutlu Demirtaş
veya Metin Almalı'nın da konuyla ilgili Serkan Akyıldız'ı görevlendirmiş olabileceklerini,
Serkan Akyıldız'ın Danıştay Başkanlığından cihazı söktükten sonra kendisinden yedek cihaz
talebinde bulunduğunu, ancak depoda yedek cihaz olmamasından dolayı kendisine yedek bir
cihaz veremeyeceğini söylediğini,
Arıza nedeniyle sökülen cihazın depoya getirildiğini, ancak depoda yerine takılacak yeni bir
cihaz olmadığı için cihaz veremediğini, getirilen cihazın Danıştay Binası'ndan söküldüğünü
teknisyenlerin söylediğini, ancak teknisyenler tarafından ivedi olduğunun belirtilmediğini ve
yerine takılacak yeni bir cihaz için talep formunun verilmediği, bundan dolayı arızalı cihaz
yerine yeni bir cihaz alınmadığını, güvenlik kamera sistemleri ile alakalı malzeme temin
edilmesi için talep etme yetkisinin olduğunu ancak yeni bir cihaz talep etmemesinin sebebinin
konunun aciliyetinden bilgisinin olmaması olduğunu beyan etmiştir.
Şüpheli her ne kadar bu şekilde savunma yapmış olsa dahi Danıştay üyelerine yapılan saldırı
öncesinde Mayıs ayı içerisinde Danıştay’da kurulu bulunan kayıt cihazının birçok kez
arızalandığı, arızanın kalıcı olarak çözülmesi yerine cihazın resetlenmesi şeklinde geçici
çözümlerin yapıldığı anlaşılmıştır. Diğer yandan Danıştay Başkanlığı tarafından OYAK
SGS’ye yazılan 08.05.2006 tarihli yazıda kamera ve kayıt cihazının sağlıklı olarak
çalıştırılamadığını, yazılım veya donanımın değiştirmesi ve cihazdaki arızanın kalıcı olarak
giderilmesi istenmiştir. Söz konusu yazıya rağmen şirket tarafından kayıt cihazı ile ilgili kalıcı
çözüm bulunmadığı, saldırıdan bir gün önce de geçici bir cihaz takılmadan kayıt cihazının
söküldüğü anlaşılmıştır. Diğer taraftan, 2005-2006 yıllarında OYAK SGS'de montaj bakım
müdürü olarak görev yapan Şüpheli Mutlu Demirtaş Emniyette alınan ifadesinde; Danıştay
saldırısının olduğu dönemde OYAK SGS'de harddisk sıkıntısının olmadığını, yaklaşık 1
Trilyon’a yakın depo stokunun bulunduğunu, bahsedilen hard diskin değiştirilebileceğini,
güvenlik açığı oluşmaması için kesinlikle sökülen cihazın yerine yenisinin takılması
gerektiğini, cihazda aynı hatanın bir ay içerisinde üçten fazla yapması halinde yasa gereği
cihazın değiştirilmesinin gerekeceğini beyan etmiştir.
Yukarıda belirtilen tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde; şüphelinin olay tarihinde OYAK
SGS’de satın alma ve lojistik sorumlusu olduğu, Danıştay’da kurulu kayıt cihazı ile bağlı
sistemin sürekli arıza vermesine, Danıştay Başkanlığı tarafından yazılan yazıya, bunlarında
ötesinde bazı günler cihazın sökülerek hiçbir geçici cihaz takılmaması ve buna bağlı olarak
görüntü alınmamasına rağmen, söz konusu kayıt cihazının değiştirilmesine yönelik herhangi
bir girişiminin olmadığı açıkça görülmektedir. Nitekim şüphelinin malzeme talep etme
yetkisinin bulunduğu alınan ifadesinden anlaşılmaktadır.
Şüpheli Erdem Acun ifadesinin devamında; Barış Demirtaş'ın ise arızalı olarak getirilen
cihazı ayağa kaldırmak için Linüks komutları girmeye başladığını, ekrana bakınca cihazın
hard diskinin fiziksel hatası olduğunu gördüğünü, Barış Demirtaş'ın cihaz üzerinde saat 18.00
a kadar çalıştığını, daha sonra cihaza yeni bir hard disk takılması kararı aldığını ve cihazın
içerisindeki hard diski çıkardığını, daha sonrasında ise Barış Demirtaş'ın bu hard diski
odasında bulunan kasasına kaldırdığını, regard kayıt cihazının yeni takılacak hard diski
tanıması için anahtar kodunun gerektiğini, bu nedenle İsrail'de bulunan üretici firmayla
irtibata geçtiğini, bu firmadan e-mail yoluyla anahtar kod istediğini, bu kodun ise bir sonraki
gün mail adresine geldiğini beyan etmiştir.
Şüpheli Barış Demirtaş'ın Emniyette alınan ifadesinde; 17.05.2006 günü sabahı Erdem Acun
ile birlikte yurtdışından müdahale edilmesi için cihazı hazırladıklarını, İsrail'den Janıtın isimli
şahsa mail attıklarını, mailleşme işini Erdem Acun'un gerçekleştirdiğini, mailde sistemi ayağa
kaldıramadıklarını belirterek verdikleri IP’den sisteme bağlanabileceğini ve sistemi ayağa
kaldırmak üzere yardımcı olması gerektiğini söylediklerini, mailleşme işleminin sabah 08:30 -
09:00 arasında olduğunu, Janıtın mailin cevabını kendilerinin yoldayken Erdem Acun'a
attığını, Janıtın'ın mailde sistemi ayağa kaldıramadığını belirttiğini beyan etmiştir.
Ayrıca Şüpheli Yavuz Selim Kavaklıoğlu’nun işyerinde yapılan aramada 17.05.2006-
05.06.2006 tarihleri arasında eacun@oyaksgs.com.tr isimli mail adresinden,
jon_m@regard.co.il isimli mail adresini kullanan Jonathan Mensky ile yapılan mail
yazışmalarının yer aldığı görülmüştür.
Şüpheli Erdem Acun konuyla ilgili olarak; söz konusu e-mail yazışmalarını kendisinin
yaptığını, Jonathan Mensky isimli şahsın İsrail'de bulunan Regard firmasının yetkilisi
olduğunu, sabah saatlerinde Barış Demirtaş ile beraber yeni hard disk takılan cihazı çalışır
duruma geçirmek için Jonathan Mensky ile mail yoluyla irtibata geçtiklerini, bu şahsa cihazın
IP adresini verdiklerini, Jonathan'ın cihaza bağlandığını, ancak ne işlem yapıldığını
bilmediğini, daha sonra Jonathan'ın mail göndererek cihazın aktif hale getirildiğini
bildirdiğini belirtmiştir.
Konuyla ilgili 05.03.2012 tarihli bilirkişi raporuna bakıldığında; 17.05.2006 tarihide İsrail
menşeli IP numarasından cihaza bağlanıldığını, ancak üzerinde işlem yapılan hard diskin
Danıştay binasından sökülen hard disk olmadığını, işlem yapılan hard diskin ise farklı bir hard
disk olan SAMSUNG SP0802N model disk olduğu belirtilmektedir.
Şüpheli ifadesinin devamında; hard disklerin saldırıdan hemen sonra Danıştay'a neden
gönderilmediğini bilmediğini, bu konuda yetkilinin Genel Müdür Orhan Çoban olduğunu,
hard disklerle ilgili yapılan görüntü kurtarma işlemlerini şirketin isteği üzerine Türkiye'ye
gelen üretici firma yetkilisi Jonathan Mensky'nin yaptığını, Jonathan Mensky'nin yaptığı
işlemler sonrasında bir kısım verileri kurtararak DVD'ye attığını bildiğini, kendisinin görüntü
kurtarma işlemleri sırasında orada bulunduğunu, kendisinin sadece Jonathan Mensky'e
İngilizce bildiğinden dolayı tercüme konusunda yardımcı olduğunu, Jonathan Mensky'e bu
işlemler sırasında teknik konularda Barış Demirtaş'ın eşlik ettiğini, bu işlemlerle alakalı
talimatları kendilerine o dönemdeki Genel Müdür Orhan Çoban'ın verdiğini, herhangi bir
silme işleminde bulunmadığını ve bu tür bir işleme şahit olmadığını, cihazdan çıkarılan arızalı
hard disk ile ilgili yalnızca görüntü kurtarma işlemleri yapıldığını beyan etmiştir.
Ancak 17.05.2006 tarihinde şüpheliler Serkan Akyıldız, Metin Almalı ve Murat Kablan
tarafından düzenlenen servis formunda; Danıştay Başkanlığından 16. 05.2006 tarihinde
sökülen kayıt cihazının hard diskinin arızalı olduğu, geçmiş görüntülerle ilgili herhangi bir
dosyanın kurtarılamadığı, cihaz hard disklerinin ve yazılımın formatlanarak arızalı hard
disklerin yenileriyle değiştirildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Konuyla ilgili Serkan Akyıldız'ın Emniyette alınan ifadesinde; 16.05.2006 tarihinde Danıştay
Başkanlığından cihazı teslim aldıktan sonra oraya bir cihaz takılması gerektiğini Metin
Almalı’ya, Ş.K’e, Yılmaz Dingil’e, Erdem Acun’a söylediğini, onlardan cihaz istediğini,
Barış Demirtaş’a konunun önemini belirttiğini, tamirin hızlı yapılması gerektiğini söylediğini,
buna rağmen ertesi gün cinayet gerçekleştirildikten sonra, Erdem Acun, Yavuz Kavaklıoğlu,
Barış Demirtaş, Şevket Kocaalp, Metin Almalı'nın suçlunun kendisiymiş gibi diğerlerinin
hiçbir şekilde olaya müdahil olmadan haberleri yokmuş gibi kendisine yüklendiklerini, Erdem
Acun’dan cihaz istemiş olmasına rağmen, olaydan sonra "Serkan benden cihaz istemedi, cihaz
isteseydi verirdim" şeklinde konuştuğunu beyan etmiştir.
Şüpheli Erdem Acun ifadesinin devamında; bilirkişi raporlarının aleniyet kazanıp, medyada
yer almasından sonra konu ile alakalı OYAK SGS Genel Müdür Yardımcısı Tarık
Özyılmaz'ın odasında bir toplantı yapıldığını, bu toplantıya Barış Demirtaş, Metin Almalı, P.
A., E. S. ve kendisinin katıldığını, toplantıda bilirkişi raporlarının gerçeği yansıtıp
yansıtmadığı, basın açıklaması yapmanın gerekli olup olmadığı ve medyadaki haberlerle ilgili
konuların görüşüldüğünü, toplantı sonrası bilirkişi raporlarının incelenmesi ve medyadaki
verilerin toplanması kararlarının alındığını beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
Danıştay saldırısından bir gün önce Serkan Akyıldız tarafından sökülen kayıt cihazının yerine
yedek cihaz takmak için satın alma ve lojistik sorumlusu olan şüpheliden istemesine rağmen
yedek cihaz vermediği, Danıştay saldırısının olduğu gün hard diskin kayıt cihazına
tanıtılması için İsrailli Regart firmasının yetkilisi ile e-mail ortamında iletişimi sağladığı,
İsrailli firma ile iletişime geçme talimatını OYAK SGS Genel Müdürü Orhan Çoban'ın
talimatı ile gerçekleştirdiğini ifade ettiği, Danıştay saldırısından sonra delillerin gizlenmesine
yönelik OYAK SGS görevlileri tarafından yapılan toplantılara katıldığı anlaşılmıştır.
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmasada örgütün
amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
sırasında, suç delillerinin gizlenmesi ve yok edilmesine yönelik çalışmalara katıldığı, örgüte
bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheli hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suretiyle örgüt üyeliği ve suç
delillerini gizlenmesi ve yok edilmesine iştirak etmek suçlarından kamu davası açılmıştır.
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK'nın 220/7, 314/3 maddesi delaletiyle TCK’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK’nın 281/1
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
 
10-ŞÜPHELİ MURAT ÜNAL
Olay tarihinde OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş.'de teknisyen olarak görev
yapmakta olup, olay nedeniyle 03.01.2012 günü gözaltına alınmıştır.
İfadelerinde özetle; 2003 yılında OYAK güvenlikte çalışmaya başladığını, burada elektronik
teknisyeni olarak kamera montajı, alarm sistemi kurulumu ve bunların tamir ve bakımı işlerini
yaptığını, Serkan Akyıldız, Murat Kablan, Metin Almalı, Mutlu Demirtaş ile birlikte
çalıştığını, Mutlu Demirtaş'ın amirleri olduğunu, arızanın ya yerinde yapıldığını, ya da genel
merkeze arızalı cihazı getirdiklerini, her arıza için servis formu düzenlediklerini, eğer
malzeme değişimi varsa iki servis formu, değişim yoksa tek servis formu düzenlediklerini,
teknik servis için Danıştay saldırısından yaklaşık 1 hafta ya da 1 ay önce akşam vakti iş çıkışı
Danıştay Başkanlığına gittiğini, monitörden bulunan menüden saat arızasını giderdiğini, bu
servis hizmetiyle ilgili servis formu düzenlediğini beyan etmiştir.
Konuyla ilgili şüphelinin gerçekleştirdiği Tape No:17109’da kayıtlı, 18.05.2010 tarihinde
saat:16.48 sıralarında Doğan Boztaş ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D. Boztaş’ın
“Ergenekon hikayesi var ya o da kötü oldu onlara” dediği, M.Ünal'ın “Bu olaylar diyorum
vallahi gerçekten artık bende diyorum neredeyse inanmaya başlayacağım diyorum yani”
dediği, D.Boztaş’ın “vallahi demi olayın içi boş bir halde” dediği, M.Ünal'ın “Ofise
geliyorum diyorum ki tamam ya bu iş bu işi yaptık, biz ya ŞİRKET OLARAK BİZ BU İŞİ
YAPTIK, böyle bir şerefsizlik var mı ya” dediği, D.Boztaş’ın “SEN ORADAYDIN DEMİ O
OLDUĞUNDA MURAT” “SEN O DANIŞTAY …SİNDE ORADAYDIN DEMİ” dediği,
M.Ünal'ın “HE” dediği, D.Boztaş’ın “Öyle bir şey var mı yok” “İşin işin aslı ney, işin aslı
bizim salaklığımız doğru mu?” dediği, M.Ünal'ın “he yani” … dediği tespit edilmiştir.
Ancak şüpheli Danıştay binasına gittiğini ve servis hizmeti verdiğini savunmasında ve
yukarıda belirtilen telefon görüşmesinde beyan etmiş olsa da soruşturma kapsamında OYAK
SGS ve Danıştay Başkanlığından temin edilen servis formlarının yapılan incelemesinde
şüpheli Murat Ünal'ın yer aldığı servis formlarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Şüphelinin ifadesinin devamında; Danıştay saldırısı gerçekleştikten iki gün sonra ise OYAK
SGS'de Yavuz Selim Kavaklıoğlu'nun odasında bir toplantı yaptıklarını, bu toplantıya Metin
Almalı, Murat Kablan, Serkan Akyıldız ve diğer hatırlamadığı teknisyen arkadaşlarının
katıldığını, bu toplantıda tanımadıkları şüpheliler konuyla ilgili bilgi verilmemesinin
istenerek konuşmayın şeklinde sözlerin sarf edildiğini beyan etmiştir. Yine aynı konuyla ilgili
Başsavcılığımızda alınan ifadesinde Yavuz Selim Kavaklıoğlu tarafından diğer teknisyenlerle
birlikte toplantı yapıldığını, toplantıda kendilerine konuşmayın, kimse ile muhatap olup, bilgi
vermeyin, şirket olarak biz birini görevlendireceğiz dendiğini beyan etmiştir. Şüphelinin bu
beyanından da anlaşılacağı üzere OYAK SGS yönetimi tarafından şüphelilerin konuşmaması
yönünde talimatlar verildiği görülmektedir.
OYAK SGS yönetimi tarafından verilen bu yöndeki talimatlarla ilgili, bilirkişi tarafından
hazırlanan raporun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kamuoyuna
açıklanmasından sonra şüphelinin yaptığı telefon görüşmesi incelendiğinde bu durumun
açıkça ifade edildiği görülmektedir. Konuyla ilgili şüphelinin Tape No:17109’da kayıtlı,
Doğan Boztaş ile yaptığı telefon görüşmesinde D.Boztaş’ın “Başkan Orhan Çoban, ÇOBAN
ne yapıyordur kuduruyordur delileniyordur” dediği, M.Ünal'ın “… Uğur gereksiz Uğur'u
arıyor akşama kadar sohbet ediyor işte” dediği, D.Boztaş’ın “ONLARI
TEMBİHLEMİŞLERDİR ONLAR SÖYLEMEZLER” dediği, M.Ünal'ın “KONUŞMAYIN
DEDİLERSE ONLARDA KONUŞMUYOR TABİ Kİ” dediği, D.Boztaş’ın “Serkan ile …
adı geçiyor Metin abinin Metin Almalı, Serkan Akyıldız” dediği, M.Ünal'ın “He geçen gün
Adem abi dinlemiş bana gelmiş söylüyor Serkan Akyıldız, Metin Almalı” “Ondan sonra
kimdi Murat mı” dediği, Doğan’ın “Murat he birde Murat Kaplan” dediği, M.Ünal'ın n “HE 3
teknisyen” dediği tespit edilmiştir.
Söz konusu telefon görüşmesi ile ilgili olarak Şüpheli Murat Ünal’ın Emniyet Müdürlüğünde
alınan ifadesinde; Kurum içerisinde toplantı yapıldığını, teknisyen arkadaşlarına
konuşmamaları konusunda telkinde bulunulduğunu beyan etmiştir.
 
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda ayrıntılarıyla sunulan bütün bilgi, belge, iletişim tespitleri, ifadeler ve bilirkişi
raporlarına göre;
 
Danıştay binasındaki kameraların arızalanması nedeniyle hazırlanan servis formlarında ismi
olmamasına rağmen Danıştay saldırısından sonra OYAK SGS görevlileri ile birlikte yapılan
delillerin gizlenmesi yönündeki toplantılara katıldığı, Mahkeme kararına istinaden dinlenen
17109 nolu telefon görüşmesinde Doğan Boztaş'a “şirket olarak biz bu işi yaptık. Böyle bir
şerefsizlik var mı ya” dediği, Doğan'ın, “ O Danıştay saldırısında oradaydın demi” deyince,
“he” şeklinde cevap vererek olayın içerisinde olduğunu kabul ettiği, Danıştay binasına
giderek arızayla ilgili form düzenlendiğini beyan etmesine rağmen bu durumla ilgili belge
sunamadığı, suç delillerini gizlenmesi ve yok edilmesine yönelik şirket içerisindeki
toplantılara katılarak örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği,böylelikle yapılan
faaliyetlerden sorumluluğu olduğu kanaatine varılmıştır.
 
Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmasada, örgütün
amaçlarından olan, ülkede kaos ortamı oluşturmak amacıyla yapılan Danıştay saldırısı
sırasında, suç delillerinin gizlenmesi ve yok edilmesine yönelik çalışmalara katıldığı, örgüte
bilerek ve isteyerek yardım ettiği anlaşılmıştır.
 
Şüpheli hakkında örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suretiyle örgüt üyeliği ve suç
delillerini gizlenmesi ve yok edilmesine iştirak etmek suçlarından kamu davası açılmıştır.
 
Bu nedenlerle şüphelinin üzerine atılı eylemlerine uyan;
TCK'nın 220/7, 314/3 maddesi delaletiyle TCK’nın 314/2, Terörle Mücadele Kanunu’nun 5.
TCK’nın 281/1
Maddeleri gereğince cezalandırılması ve hakkında TCK.’nın 53/1, 58/9, 63 maddelerinin
uygulanması talep edilmiştir.
Yukarıda izah olunan deliller ve değerlendirmeler sonucunda şüphelilerin yargılamalarının
CMK 250. madde ve devamı maddelerince mahkemenizce yapılarak eylemlerine uyan
yukarıda belirtilen sevk maddelerince ayrı ayrı CEZALANDIRILMALARINA,
Adli emanette bulunan suçta kullanılan ve ayrıca suç unsuru teşkil eden metaryaller ve suç
eşyalarının TCK'nın 54. maddesi gereğince MÜSADERESİNE,
Karar verilmesi kamu adına talep ve iddia olunur. 10/04/2012
MUAMMER AKKAŞ 39476
İstanbul Cumhuriyet Savcısı
e-imzalıdır

NOT : SAİT FİKRET KILIÇ, MUTLU DEMİRTAŞ, NİHAN ALPAY, İLKER TUĞRUL
İPEK, NURAY MENKALOĞLU, MEHMET ALAADDİN EJDER YILMAZ, YILMAZ
DİNGİL, BEKİR ÇETİNER, SATILMIŞ UMUT, ÖMER BAŞARAN, TAMER ŞAHİN,
YUSUF KENAN ÖZER, DOĞAN BOZTAŞ, AYSUN ÜLKÜ AYDIN, ASAF ARDAK,
AYHAN İBRAHİM TOKCAN, TUNÇ BAŞEĞMEZ, ALİ TARIK TUNALIOĞLU, ZEHRA
BAŞEĞMEZ hakkında Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme suçundan Ek Kovuşturmaya
Yer Olmadığına Dair Karar verilmiştir.