30 Nisan 2012 Pazartesi

'ÇEVİK BİR’İ CUMHURBAŞKANI GÖRMEK İSTERİZ'

Çevik Bir, ABD, Yahudi lobisi

CHP'den Vural Bayazıt'a teklif; 28 Şubat ince ayar; Bayazıt'tan emekli paşalara uyarı; Dinç Bilgin’den Bir’e üç bin dolar...

Yetenekleri, bilgileri, becerileri değil de olmadık nedenlerle terfi alamayan bahtsız subayların yanı sıra kimilerinin de şans yıldızı pırıl pırıl. İşte onlardan birisi Orgeneral Çevik Bir... Vural Bayazıt’tan naklen; terfiler sonrasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Genelkurmay 2. Başkanlığı’na Oramiral İlhami Erdil’i getirmek istiyor. Vural Bayazıt araya girip Çevik Bir’in orduyu bilen pratik bir asker olduğunu söyleyerek Karadayı’yı ikna ediyor. Çevik Bir Genelkurmay 2. Başkanı oluyor ve 1995-1998 yılları arasında bu görevi yürütüyor. Yazının ilerleyen bölümlerinde Vural Bayazıt açıklamalarıyla onun değer verdiği bu subaya desteğini sürdürdüğüne ilişkin anılar var. Ancak hikâyenin sonunda ‘Murphy’ kanunu hükmünü icra edecek; ‘hiçbir iyilik cezasız kalmaz.’

Piyango gibi..!
Şûra depremini atlatan ve en tepeye tırmanan orgeneraller tekaütlük mertebesine eriştiklerinde onları bekleyen hayata imrenmemek elde değil. Hiçbir üst düzey bürokratın sahip olmadığı imkânlar onların ayaklarının altına seriliyor. Emekli orgeneraller eğer arzu ederler ise Genelkurmay’ın kendilerine tahsis ettiği korumalı lojman, yanı sıra özel araba ve şoför seçeneğini tercih ediyor. Ya da daha mütevazı bir hayatı tercih ederek kendi evlerinde emeklilik hayatı sürdürüyor. Paşa olduklarını hatırlamak istediklerinde ise yakınlardaki bir orduevine gitmek onlara yetiyor. Yüksek emekli maaşı, korumalı lojman ve özel araba seçeneğinin yanı sıra ikinci bir işe ihtiyaç duyan paşalar ise Etibank, CNR, Migros, Çanakkale Seramik, Maltepe Üniversitesi, TEMA Vakfı v.b. yanı sıra siyasi partilerden gelen teklifleri değerlendiriyor.

İlk teklif Deniz Baykal’dan
Vural Bayazıt emekli olduğunda ilk teklif CHP’den geliyor. Deniz Baykal, Bülent Tan aracılığı ile Vural Bayazıt’a ‘görüşelim’ mesajı yolluyor. Vural Bayazıt, Deniz Baykal’a önce ‘seninle konuşalım’ diyor. Bülent Tanla bu görüşmede ‘Paşam, Bayazıt ailesi hep CHP çevresinde bulundu. Deniz Bey sizi CHP saflarında görmek istiyor’ mesajını iletiyor. Vural Bayazıt ‘Birincisi yaşım 67, ikincisi Ankara’da yaşamak istemiyorum’ diyerek teklifi geri çeviriyor. Vural Bayazıt CHP’yi reddediyor ama arkasından gelen Etibank, CNR ve Migros Yönetim Kurulu üyeliklerini kabul ediyor.

Peki ‘paşa’lar ticaretten çok anladıkları, yatırım finans işlerinde uzman oldukları için mi şirketlerin en tepesine ‘pat’ diye getiriliyor?

‘Paşam neyiniz eksik..!’
1999 yılında Dinç Bilgin’in başkanlığını yürüttüğü Etibank, BDDK tarafından ablukaya alındı ve soruşturulmaya başlandı. Bu sırada yönetim kurulu üyelerinin banka hesaplarına el kondu, yurtdışına çıkışları yasaklandı. Vural Bayazıt bu olayın ardınan dergiye geldiğinde altüst olmuştu. Beni odasına çağırdı. “Kapat şu kapıyı” dedi. Sonra “Şimdi bak bana. Bende bu usulsüzlükleri yapacak adam suratı var mı? Ben ticaretten, finanstan, bankadan ne anlarım? Bu yapılanlar reva mı?” diyerek dert yandı. Ben “yok haşa ne demek çok kaptırmayın, çözümlenir” babında teselli sözcükleri bulmaya çalışırken Genelkurmay Başkan’ı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Vural Bayazıt’ı aradı. Bana “Lütfen çıkar mısın Genelkurmay Başkanıyla özel bir görüşme yapacağım” dedi. Çıktım... Daha sonra ‘Ulusal Strateji Kulisi’nden Genelkurmay Başkanı ile Vural Bayazıt arasında geçen konuşmanın özeti geçti. Genelkurmay Başkanı telefonda “geçmiş olsun” dileklerinden sonra bu tür olayların geçmişte de farklı şekillerde yaşandığını belirterek kamuoyunun bu olup bitenden etkilendiğini ve bu durumun TSK’ya zarar verdiğini anlatmış. Daha sonra da “Paşam en mutena semtte lojman veriyoruz, özel arabanız, şöförünüz ve korumanız mevcut. Eğer maddi bir sıkıntınız varsa bana bildirin lütfen” diyerek bir anlamda Genelkurmay’ın teamülünü iletmiş.

‘Çevik Bir Cumhurbaşkanı olsun’
Vural Bayazıt ve Çevik Bir arasına ne zaman kara kedi girdi bilmiyorum. Ancak Bir’in emekliliğinden sonra Cumhurbaşkanlığı adaylığının Vural Bayazıt dahil birçok silah arkadaşından onay almadığı Ulusal Strateji kulislerinde dolaştı. Nitekim Vural Bayazıt’ın o günlere ilişkin bir anısı Çevik Bir’e muhalefet olduğunu ortaya koyuyor. Vural Bayazıt’tan naklen:

Ceyda Erem ve eşi Özhan Erem, Vural Bayazıt ve eşi, Çevik Bir ve eşi, ABD Yahudi lobisinden bir bayanla birlikte yemek yiyorlar. Amerikalı bayan bir ara Vural Bayazıt’a dönüp “Çevik Bir’i Cumhurbaşkan’ı olarak görmek istiyoruz” diyor. Vural Bayazıt “Olmaz. Türkiye’de bu işler artık eskisi gibi tepeden inme olmuyor. Adayın ya bir partiden olması ya da lobi desteğinin olması gerekir” diyor.

Sivil darbe
Belki de bu yemek Bayazıt-Bir dostluğunun bittiğinin ilanıydı. Çünkü daha sonra yaşananlar bunu gösterdi. Dergide giderek Çevik Bir fırtınası esmeye başladı. Çevik Bir, Vural Bayazıt olmadığı zamanlarda onun adına kararlar almaya ve dergiye müdahale etmeye başladı. Vural Bayazıt, önceleri durumu görmezden gelip idare etmeye çalıştıysa da Ceyda Erem’in desteğini arkasına alan Çevik Bir, Ulusal Strateji’de de “ince ayar” yapmayı kafasına koymuştu. Nitekim Vural Bayazıt’ın zatürre olup Kasımpaşa Askerî Hastanesi’ne yatması üzerine Bayazıt’ı “by pass” edip derginin ulusal ve uluslararası konularda paneller düzenleyeceğini yazı işlerine açıkladı. Panel hazırlıklarının yapılması için Genel Yayın Yönetmeni Tuğgenerel Metin Okçu’yu görevlendirdi. “Vural Bayazıt’ın haberi var mı?” sorusu havada kaldı. Hastanede yatmakta olan Vural Bayazıt’a ziyaret sırasında durumu anlattım. Vural Bayazıt anlattıklarımı hüzünlü bir çehreyle dinledi ve bir şey söylemedi.

‘Ebadı büyütün’
Ahmet Çörekçi gibi benimle de yıldızı barışmadı Bir’in. Gazetecilerden hiç hoşlanmadığı açıktı. Kendisiyle konuşurken nasıl bir ifade takınmam gerektiğini tatlı sert belirtti. Bu konuşmanın özeti; “Rahat-hazır ol, tekmil ver, marş marş.” O günlerden son anım şuydu: Dergi sayılarından birisinde yayımlanacak yazıları gözden geçirirken 40 sayfalık uzun bir makaleyle karşılaştım. Çevik Bir’e “bu yazı çok uzun. Kısaltmamız gerekiyor” dedim. “İmkânsız” dedi. “İkiye bölelim” önerisi getirdim, bu öneriye de karşı çıktı. Ben “Dergi formalarında değişiklik yapma imkânımız yok. Diğer yazıları atmamız gerekecek” deyince dahiyane bir fikir getirdi; “O zaman derginin ebadını büyütün...!”
Büyütmedik tabii. Bir süre sonra CNR istifa mektubunu önüme koydu. CNR’den sonra fiili gazetecilik yaşantım bitti. Kaderin ne garip bir cilvesi ki Aydınlık ve onun görünmez Genel Yayın Yönetmeni Doğu Perinçek ile başlayan fiili gazetecilik hayatım Çevik Bir’in yayın kurulu başkanı olduğu Ulusal Strateji’de noktalandı...

“28 ŞUBAT İNCE AYARDI”
Ulusal Strateji panellerinden ilki Vural Bayazıt’ın istifasından üç gün önce (23.10.2001) hayata geçti. Türkiye’nin stratejik öneminin tartışıldığı panele Prof. Hurşit Güneş, Emekli Büyükelçi Özden Sanberk, Çevik Bir, Metin Okçu ve ben katıldım. Panel sonrasında CNR Restoranı Les Artistik’de katılımcılara bir yemek verildi. Yemekte konuşulanlardan satırbaşları;
Çevik Bir: “...12 eylül’ün olumsuz yanları da oldu. Yunanistan’ın NATO’ya alınması, radikal İslam’a yol açılması, imam hatip liselerine ‘olur’ çıkması, senatonun kapatılması”...
Çevik Bir: ‘“..28 Şubat’ta Demirel büyük bir fırsat kaçırdı. Teknisyen hükümeti kurma yetkisi varken hükümeti Mesut Yılmaz’a teslim etti...”
Hurşit Güneş: “...Patronlar Mesut Yılmaz’ı destekledi.”
Çevik Bir: “28 Şubat’taki andıçlar gerçekleri yansıtıyor. Andıçlar kuvvetlerden gelen bilgilerden oluşuyor...”
Hurşit Güneş: “...Kemal Derviş’in lider olma niyeti yok...”
Hurşit Güneş: “...Ufuk Güldemir doları manipüle ediyor. Kemal Derviş istifa edecek haberi ardından dolar fırladı...”
Çevik Bir: “...Dinç Bilgin, Aydın Doğan’ı birçok kez Genelkurmay’a davet ettik...”
Çevik Bir-Hurşit Güneş: “...Darbe filan kolay işler değil, artık kalkışılmaz. 28 Şubat ince bir ayardı. Benzer bir ayar tekrar yapılıp teknisyen hükümet gelebilirgetirilebilir...”

Bir: Ahmet Çörekçi’nin yazısını çıkartın
Sivil Darbe’yle Vural Bayazıt’ı ekarte edip derginin dümenine geçer geçmez, derginin “rengi” değişti. Çevik Bir, yeni sayıda yer alacak yazıları istedi bir gün... Götürdüm. Almaya gittiğimde “Ahmet Çörekçi’nin yazısını çıkartın” dedi. Bu saatte yeni yazı bulmanın zorluğundan söz etmek istedim. Ama ne mümkün. Bir, emirdemir tonunda çığırıyor. “Peki” deyip çıktım. Durumu Ahmet Çörekçi’ye aktardım. Çörekçi ertesi gün istifasını yazı işlerine gönderdi. Çevik Bir’i muhatap kabul etmemişti. Ahmet Çörekçi gönderdiği istifa mektubunda, Yayın Kurulu Başkanı Vural Bayazıt ve tüm yazı işleri kadrosuna teşekkür ettikten sonra yeni yönetime çok sert ifadeler yöneltiyordu. Aslında mektubu dikkatle okuduğunuzda kullanılan ifade 28 şubat dönemi ve o dönemin aktörlerine yönelik bir eleştiri olarakta kabul edilebilir. İşte 23 Ocak 2001 tarihli o mektuptan geniş bir alıntı;
“Ancak uzun yıllar Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hizmet etmiş ve zamanla konularında uzmanlaşmış bir emekli kişinin öncelikle güncel ve hassas askerî konularda suya sabuna dokunmadan görüşlerini ve önerilerini kamuoyuna açıklamasının zorluğunu takdirlerinize bırakıyorum. Ayrıca devleti ve demokrasimizi geliştirme ve korumada her ne kadar önemsememeye gayret göstersem bile olumsuz bakışlarını üzerimizden hiç eksik etmeyen ve birikimlerimizin kamuoyuna yansıtılmasından asla hoşnut olmayan yıkıcı ve ayrılıkçı bir kısım çevrelerin varlığı ve çıkarlarına uygun eleştirilerinin de üzmemesi mümkün değildir. Elbette bu koşullar içinde özgürce ve yeterince fikir üretmek ve yararlı olmak imkânı olmadığı gibi bu faaliyetten arzu edilen haz da duyulamamaktadır.”

Bayazıt, emekli paşaları uyardı
Vural Bayazıt’la sohbetlerimiz sırasında emeklilik hayatı sık sık gündeme gelen konular arasındaydı. Bir gün emekli arkadaşlarını ‘sivil tehlikelere’ karşı uyardığını söyledi ve ‘arkadaşları çok dikkatli olmaları konusunda uyarıyorum. Hele üç tane Holding var (isimleri saklı). Sakın ola bu holdinglerden gelen hediyeleri kabul etmeyin. Arkası kötü gelir.” Uyarıyı alan “emekli” paşalar Vural Bayazıt’ı dinlediler mi, bilmiyorum. Ama Vural Bayazıt kendisine yapılan uyarıları çok dikkate almadığını ‘Etibank’ kriziyle yaşadı.

Dinç Bilgin’den Bir’e üç bin dolar
Vural Bayazıt bu olaydan hem fiziki hem psikolojik olarak çok etkilendi. CNR ve Ulusal Strateji Yayın Kurulu Başkanlığı’ndan istifa etmek istedi. Ceyda Eren istifayı kabul etmedi.
Vural Bayazıt dergiye gelip gidiyor, toplantılara katılıyordu ama tadı tuzu kaçmıştı. Bu arada dergide bazı değişiklikler oldu. Vural Bayazıt, Çevik Bir’i yayın kurulu üyesi yaptı.

Vural Bayazıt’ın Çevik Bir’e yakın ilgisi var. Çevik Bir’in Genelkurmay 2. Başkanı olmasında Vural Bayazıt desteğini yukarıda kendisinden dinledik. İki benzer anı daha var sırada.

İlk randevu; Çevik Bir emekli olmadan Vural Bayazıt onu Bedrettin Dalan’la tanıştırıyor. Dalan, Çevik Bir’e “Sizi Yeditepe Üniversitesi’nde kuracağımız Stratejik Araştırmalar Vakfı’nın başına getirelim” diyor. Ancak Bir, emekli olup Cumhurbaşkanlığı’na soyununca teklifi geri çeviriyor.
İkinci randevu; Vural Bayazıt, Çevik Bir’i Dinç Bilgin, Ercan Arıklı ve Zafer Mutlu’yla biraraya getiriyor. Dinç Bilgin, Çevik Bir’e 15 günde bir yazı yazması karşılığı aylık üç bin dolar teklif getiriyor. Ama bu işte Cumhurbaşkanlığı sevdasına takılıp gerçekleşmiyor...