Çevreden gelen hareketler “ilk kez merkez” olurken…
Önce kadim merkez güçlerle çatışır…
Sonra kimyası değişir; onları devşirir ama kendi de şemşirir.
Önce dövüşür, sonra dönüşür!
***
İktidarın “Onuncı Yıl Marşı” da öyle galiba.
Çatıştığı birkaç “merkez güç” neydi?
1. YURTTA HARP: TSK, daha doğrusu Generaller; Beyaz Sermaye, Beyaz Medya; Milliyetçilik-Ulusalcılık.
2. CİHANDA HARP: ABD (ve İsrail); Neo-muhafazakârların dünya ve Ortadoğu tasavvuru. Küresel sermaye.
***
Şimdi mutabık ve sulh olduklarına bakalım:
1. YURTTA SULH: Tasfiyelerden bakiye Generaller; Yandaş Sermaye dışında diz çöktürülmüş Beyaz Medya, Beyaz Sermaye.
2. CİHANDA SULH: Kesinlikle ABD ve küresel sermaye; mahcup biçimde İsrail (atıp tutarak ama gündemden düşürerek)
***
Böyle hap haline getirmek fazla basitleştirmek ama…
Bir de, çevreden gelip merkez olmuş, neo-liberal neo-muhafazakâr olgunluk kazanmış iktidarın neo-hasımlarına bakalım.
Hepsi yurtta ve cihanda merkezlerin gıcık olduğu çevredekiler:
1. YURTTA ÖTEKİ: Diyelim, kentsel dönüşüm: AKP’ye oy vermiş kent yoksulları. Diyelim, din kardeşliği veya açılım derken: Kesinlikle öteki Kürtler. Diyelim sermayeyi rahatsız edenler: İşçiler ve ötekiler.
2. CİHANDA ÖTEKİ: Söylemeye gerek yok. Suriye ve İran! Küresel merkezlerin ve İsrail’in iki önemli takıntısı.
***
Kentsel dönüşümle itilen yoksul AKP seçmenlerine karşı nasıl, Yeşil-Beyaz-Küresel sermayeye alan, imkân, dükkân açılıyorsa…
Bakın şu misal de aynı şey:
TSK profesyonel mevcudunun yüzde 80’den fazlası; astsubay, uzman ile sivil memurlar büyük ölçüde AKP’ye oy vermişti.
Çünkü “General Elektrik” ampulü onlara zerre ışık vermemiş, dünyalarını karartmış; onlar da umudu “çevreden gelen” yiğitte, sıvasız hanelerin sıradan ampulü AKP’de aramıştı.
Şimdi kimi sanık olan “general zihniyeti”, köşe bucak; “ordu proletaryası”nın oylarını, itaatsizliğini, dayatmacı ayrımcılığa sandıkta isyanını fişlemeye koyulmuştu. (Bu sürüyor.)
“Merhaba asker” deyip ömür boyu itaat sağolu bekleyenlere inat; “maraba asker”in hak, hakkaniyet arayışı, daha doğrusu bekleyişi bile çok fazla aşağılamaya, oda hapsine maruz kaldı.
AKP “asker emekçiler”in oylarını alıp haklarını vermeyerek karargâhı idare etti.
Çok sayıda general tutuklanıyordu ama daha çok sayıdakiler kayrılıyor, alttakilerin kuraklığının umudu AKP, üsttekilerin özlük haklarını suluyordu.
Yine öyle oldu:
Genelkurmay karargâhının subaylara imtiyazlı zam teklifini hükümet kabul etti!
Alttakiler, çevreden merkeze yerleşen iktidarın çevrede kalanlara tokadına öfkeyle doldu.
***
Merkeze yolculuk, Ay’a seyahat gibidir; yükselirken başın döner; ne olduğunu, dünyada yanında kimlerin bulunduğunu bile unutursun!
Yükselirken, bir yandan da alttakilerin üstüne basmaktasındır.
Sen bastıkça onlar daha çok gömülür…
Ta ki…
Tuttum kendime isyan ettim!
Sayın Talu 12 yıldır astsubayım. Hiç isyan etmedim, hiç ceza almadım.
Yüksek lisans mezunuyum. Tüm devlet memurlarına hatta subaylara iki kere verilen kademe ilerlemesi bana verilmedi, isyan etmedim.
Evlendim 6 ay eşimi göremedim, isyan etmedim.
İki bebeğim eşimin karnında öldü, izin alamadım, isyan etmedim.
Kızım doğdu, doğuma gidemedim, isyan etmedim.
Adam yerine konmadım, saygı görmedim, her zaman sadece selam ver, emredersin de yeter, dediler, isyan etmedim.
Şu son karar ardından dayanacak halim kalmadı, tuttum kendime isyan ettim. Ben neden astsubay oldum, diye.
Ne gelirse başıma katlanırım, daha çok çalışırım derdim. Artık kendimi geçtim, küçücük kızımın rızkını çalmaya başladılar. Çoluk çocuğumun kirasını, okul parasını, ekmek parasını.
Önce kadim merkez güçlerle çatışır…
Sonra kimyası değişir; onları devşirir ama kendi de şemşirir.
Önce dövüşür, sonra dönüşür!
***
İktidarın “Onuncı Yıl Marşı” da öyle galiba.
Çatıştığı birkaç “merkez güç” neydi?
1. YURTTA HARP: TSK, daha doğrusu Generaller; Beyaz Sermaye, Beyaz Medya; Milliyetçilik-Ulusalcılık.
2. CİHANDA HARP: ABD (ve İsrail); Neo-muhafazakârların dünya ve Ortadoğu tasavvuru. Küresel sermaye.
***
Şimdi mutabık ve sulh olduklarına bakalım:
1. YURTTA SULH: Tasfiyelerden bakiye Generaller; Yandaş Sermaye dışında diz çöktürülmüş Beyaz Medya, Beyaz Sermaye.
2. CİHANDA SULH: Kesinlikle ABD ve küresel sermaye; mahcup biçimde İsrail (atıp tutarak ama gündemden düşürerek)
***
Böyle hap haline getirmek fazla basitleştirmek ama…
Bir de, çevreden gelip merkez olmuş, neo-liberal neo-muhafazakâr olgunluk kazanmış iktidarın neo-hasımlarına bakalım.
Hepsi yurtta ve cihanda merkezlerin gıcık olduğu çevredekiler:
1. YURTTA ÖTEKİ: Diyelim, kentsel dönüşüm: AKP’ye oy vermiş kent yoksulları. Diyelim, din kardeşliği veya açılım derken: Kesinlikle öteki Kürtler. Diyelim sermayeyi rahatsız edenler: İşçiler ve ötekiler.
2. CİHANDA ÖTEKİ: Söylemeye gerek yok. Suriye ve İran! Küresel merkezlerin ve İsrail’in iki önemli takıntısı.
***
Kentsel dönüşümle itilen yoksul AKP seçmenlerine karşı nasıl, Yeşil-Beyaz-Küresel sermayeye alan, imkân, dükkân açılıyorsa…
Bakın şu misal de aynı şey:
TSK profesyonel mevcudunun yüzde 80’den fazlası; astsubay, uzman ile sivil memurlar büyük ölçüde AKP’ye oy vermişti.
Çünkü “General Elektrik” ampulü onlara zerre ışık vermemiş, dünyalarını karartmış; onlar da umudu “çevreden gelen” yiğitte, sıvasız hanelerin sıradan ampulü AKP’de aramıştı.
Şimdi kimi sanık olan “general zihniyeti”, köşe bucak; “ordu proletaryası”nın oylarını, itaatsizliğini, dayatmacı ayrımcılığa sandıkta isyanını fişlemeye koyulmuştu. (Bu sürüyor.)
“Merhaba asker” deyip ömür boyu itaat sağolu bekleyenlere inat; “maraba asker”in hak, hakkaniyet arayışı, daha doğrusu bekleyişi bile çok fazla aşağılamaya, oda hapsine maruz kaldı.
AKP “asker emekçiler”in oylarını alıp haklarını vermeyerek karargâhı idare etti.
Çok sayıda general tutuklanıyordu ama daha çok sayıdakiler kayrılıyor, alttakilerin kuraklığının umudu AKP, üsttekilerin özlük haklarını suluyordu.
Yine öyle oldu:
Genelkurmay karargâhının subaylara imtiyazlı zam teklifini hükümet kabul etti!
Alttakiler, çevreden merkeze yerleşen iktidarın çevrede kalanlara tokadına öfkeyle doldu.
***
Merkeze yolculuk, Ay’a seyahat gibidir; yükselirken başın döner; ne olduğunu, dünyada yanında kimlerin bulunduğunu bile unutursun!
Yükselirken, bir yandan da alttakilerin üstüne basmaktasındır.
Sen bastıkça onlar daha çok gömülür…
Ta ki…
Tuttum kendime isyan ettim!
Sayın Talu 12 yıldır astsubayım. Hiç isyan etmedim, hiç ceza almadım.
Yüksek lisans mezunuyum. Tüm devlet memurlarına hatta subaylara iki kere verilen kademe ilerlemesi bana verilmedi, isyan etmedim.
Evlendim 6 ay eşimi göremedim, isyan etmedim.
İki bebeğim eşimin karnında öldü, izin alamadım, isyan etmedim.
Kızım doğdu, doğuma gidemedim, isyan etmedim.
Adam yerine konmadım, saygı görmedim, her zaman sadece selam ver, emredersin de yeter, dediler, isyan etmedim.
Şu son karar ardından dayanacak halim kalmadı, tuttum kendime isyan ettim. Ben neden astsubay oldum, diye.
Ne gelirse başıma katlanırım, daha çok çalışırım derdim. Artık kendimi geçtim, küçücük kızımın rızkını çalmaya başladılar. Çoluk çocuğumun kirasını, okul parasını, ekmek parasını.