Seçime sayılı günler kala Balyoz davasında önemli bir gelişme yaşandı. Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı 'darbeye teşebbüs'ten tutuklandı. Ve ilk kez görevdeki bir orgeneral cezaevine konuldu. Son Balyoz dalgasının nedeni Gölcük ve Eskişehir'de çıkan belgeler... Balyoz savcısı, bu belgelere dayanarak Balanlı'yı sorguladı, ardından tutuklama talep etti ve mahkemenin kararı da bu yönde oldu. Orgeneral Balanlı, önce GATA'dan rapor alarak yargıdan kaçmak istedi. Başbuğ döneminde bilindiği gibi bu yola sapanlar oldu. Işık Koşaner'in başkanlığındaki Genelkurmay tavır koydu. Savcı tarafından çağrılanların rütbelerine bakmaksızın hepsinin ifade vermeye gitmelerini istedi. Yargıdan kaçmanın savunulur bir tarafı yok. Sonuç vermediği gibi kurumu da yıpratıyor. Koşaner'in tavrı doğru. Balanlı'nın tutuklanmasını anlamakta zorlananlar var... Balyoz, yakın tarihin en önemli davalarından. İlk belgeler kozmik odadan çıktı. Milyonlarca sayfalık yazılı ve görsel doküman, büyük bir bavula güçlükle sığdı. Darbe iddiası belgesiz ve dayanaksız değil. Kâğıt üzerindeki eylem planları, ses kayıtlarıyla desteklendi. Gölcük'te istihbaratçı bir subayın odasında döşemelerin altına gizlenen çuvallar dolusu belge Balyoz planının güncellendiğini ortaya koydu. Balanlı ile ilgili ilk belgelere burada ulaşıldı. Balanlı'yı tutuklanmaya götüren dokümanlar Eskişehir'de bir emekli albayın ofisinde ele geçti. Balyoz davasının oturduğu zemin oldukça sağlam... İstanbul, Gölcük ve Eskişehir'de ele geçen milyonlarca sayfalık belge karşısında yargı sessiz kalamazdı. Eskiden olduğu gibi görmezden gelmesi de beklenmemeliydi. Üzerine gitti ve yakın tarihin en önemli davalarından biri böyle başladı. Üç ay sonra kuvvet komutanı olması beklenen bir orgeneralin tutuklanması elbette üzücü. Bu sonucu doğuran, en üst düzeyde bir askerin illegal faaliyetlerin içine girmiş olması. Darbe veya darbeye teşebbüs bütün demokratik ülkelerde en büyük suç... Asla hafife alınamaz. Burada asıl üzücü olan, orgeneral rütbesine gelmiş bir subayın bu çağda darbeye tevessül etmesi. Üstelik Türkiye'nin eski darbelerle yüzleşmenin yollarını aradığı bir süreçte. Bir anayasa değişikliğiyle 12 Eylül darbecilerinin zırhı kalktı. Yargı harekete geçti. Kenan Evren ve arkadaşları ifadeye çağrıldı. 12 Eylül darbesinin yargılanmasına alkış tutulurken, darbe teşebbüsüyle suçlanan generallerin soruşturulmasını yadırgamanın hiçbir izahı yok. Darbecilere karşı Genelkurmay'ın iyi sınav verdiği söylenemez. İlker Başbuğ, üzerine basa basa 'İçimizde darbeciler barınamaz' demesine rağmen bugüne kadar darbe faaliyetlerine bulaştığı için orduyla ilişiği kesilmiş bir tane subaya rastlamadık. 'İçimizde barınamaz', söz olarak kaldı. Keşke sivil yargıdan önce Genelkurmay harekete geçseydi, ordu içindeki darbecileri ayıklasaydı. Işık Koşaner, her ne kadar yargıdan kaçma yollarını kapatsa da bir orgeneralin tutuklanmasından hoşnut olduğunu sanmıyorum. Büyük dalgada olduğu gibi 'anlamakta zorlanıyoruz' türü tepki vermesi beklenmiyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay'a 'Seçimler yüzünden tepki vermemesi yönünde' telkinde bulundu. Kılıçdaroğlu'nun kaygısı demokrasi değil, AK Parti'nin kazançlı çıkma olasılığı... CHP'nin tavrını anlamak güç gerçekten... Kılıçdaroğlu, daha iki gün önce demokrasi raporunu açıkladı. İleri adım olarak nitelenecek önemli tespitler var. Ancak CHP liderinin Balanlı'nın tutuklanmasına verdiği tepkiyle raporda söylenenler birbiriyle çelişiyor. CHP, demokrasinin raporunu hazırladı ama ilk sınavda çaktı. Önemli olan rapor değil politika, söz değil eylem. 12 Haziran'da partilerin çete ve cuntalara karşı duruşları da oylanacak. Türk toplumu darbeler konusunda çok hassas... Yoksa Kılıçdaroğlu, TSK'ya 'sakın tepki verme' der miydi? |
Harbiye, askerlik, askeriye, savunma ile ilgili tüm gelişmeler, eleştiriler, asker-siyaset ilişkisi, askeri operasyonlar, gibi ve benzeri haberler, köşe yazıları, dosyalar buradan aktarılmaya çalışılacak.