8 Ocak 2011 Cumartesi

Dani Rodrik ve Pınar Doğan’ın mantıksal tutarsızlığı / Emre Uslu

Dünkü yazımda Balyoz davasının en çok tartışılan 11 numaralı CD’sinin üzerinde yer alan el yazsının dönemin 1. Ordu Harekât Başkanı Süha Tanyeri’ne ait olduğunu bir grafoloji uzmanına dayanarak ifade etmiştim. Bakalım davanın tarafları bu yeni bilgi karşısında ne diyecek. Davanın diğer tartışmalı CD’si 17 numaralı CD’nin üzerindeki el yazısı da uzmanlara göre Süha Tanyeri’ne ait. Bu yeni durum artık bu CD’ler üzerinden “sahte delil üretildi” tartışmasını sona erdiriyor. Yani Süha Tanyeri’ne ait el yazısının olduğu iki CD artık yeni bir tartışma yaratıyor. Bu konuda bir kısır tartışmaya girmek istemiyorum ama Pınar Doğan’ın benim yazıma verdiği cevaptaki “muhteşem” mantık kurgusuna da değinmeden geçemeyeceğim. Doğan iki CD’nin üzerindeki el yazılarının Süha Tanyeri’ne ait olamayacağını ifade edemiyor. Bunun yerine “sahteci”lerin Süha Tanyeri’nin yazısını taklit ettiklerini kesin bir dille ifade ediyor. Galiba bu işin raconu kesin bir dil kullanmak. Oysa ben dün konuştuğum grafoloji uzmanının “kıyaslanabilir harfler kıyaslandığında, bu yazılardaki harfler aynı elden çıkmıştır” şeklinde verdiği kesin görüşü ihtiyatlı bir şekilde ifade etmiştim. Şimdi Pınar Doğan’ın CD’lerin sahte olduğuna ilişkin “kesin” kanaatinin arkasındaki mantığa bakın ve bu mantığın nasıl çöktüğünü görün.

Önce Dani Rodrik ve Pınar Doğan’dan uzun bir alıntı: “Şimdi bir an için CD’nin üzerindeki yazının Tanyeri’nin el yazısına benzediğini kabul edelim. Bu, CD’nin orijinal olduğuna dair ne derece önemli bir kanıt teşkil eder? Hiç de önemli bir kanıt olmadığını görmek için kendinizi sahtekârların yerine koyun. Elinizde 1. Ordu’dan çıkma gerçek bazı CD’ler var. Bunlara sizin ürettiğiniz üç sahte CD ekleyip diğerlerine benzetmeye çalışacaksınız. Görüyorsunuz ki orijinal CD’lerin hepsinin üzerinde el yazısıyla bir şeyler yazılı. (bkz. Zaman gazetesi, 3 Ocak 2011). Şüphe çekmemek için sahte CD’lerin üstüne bir şeyler yazacaksınız. Bu durumda el yazısı taklit etmek için elinizde örnek olarak ne var? Sivil memurelerin el yazısı örnekleri yok, karargâhta çalışan diğer subayların el yazısı örnekleri yok, ama şanslısınız ki bavuldan Süha Tanyeri’nin bir not defteri çıkmış ve bunun içinde Tanyeri’ne ait bolca el yazısı notlar var. O halde bu sorunu çözdünüz ve kimin yazısını taklit edeceğinizi buldunuz. Peki, şimdi CD’nin üzerine uzun bir yazı mı yazarsınız, yoksa kısa mı? Tanyeri’nin yazısını taklit ettiğinizin anlaşılma olasılığına karşı çok kısa bir şey yazarsınız. Evet sahtekârlar bunu da düşünmüşler ve diğer CD’lerden farklı olarak bu CD’nin üzerindeki yazıyı (“Or.K.’na”) el yazısı taklit edilmesine kolaylık sağlayacak kısalıkta yazmışlar. Aynı şey fotoğrafını görebildiğimiz diğer sahte CD için de geçerli (“K. özel”). Dikkatinizi çekelim: resimde görünen CD’lerin diğerlerinin hepsinde daha uzun el yazıları var. Dolayısıyla 11 numaralı CD’nin üzerindeki yazının Tanyeri’nin el yazısına benziyor olması (benziyorsa eğer) bizi doğrusu pek şaşırtmıyor ve sahtecilik olgusunu değiştirmiyor.”

Konuyu bilmeyenler ve Pınar Doğan’a inanma eğiliminde olanlar bu yazıyı okuduktan sonra “Rodrik ve Doğan haklı söylüyor. Sahteciyseniz ve elinizde Süha Tanyeri’ne ait el yazısı örnekler varsa ona benzetirsiniz” diye düşünecektir. Ama bir kişinin bir başkasına ait yazıyı taklit etmesi imkânsız. Yazı bir kişinin parmak izi gibidir ve kriminal incelemede çıkar. Doğan’ bu gerçeği bildiği halde hipotezler kurmaya devam ediyor. Doğan ve Dani Rodrik’in bloglarında yazdığı cümleye yeniden flashback yapalım: “Elinizde 1. Ordu’dan çıkma gerçek bazı CD’ler var. Bunlara sizin ürettiğiniz üç sahte CD ekleyip diğerlerine benzetmeye çalışacaksınız. Görüyorsunuz ki orijinal CD’lerin hepsinin üzerinde el yazısıyla bir şeyler yazılı. Şüphe çekmemek için sahte CD’lerin üstüne bir şeyler yazacaksınız. Bu durumda el yazısı taklit etmek için elinizde örnek olarak ne var? Sivil memurelerin el yazısı örnekleri yok.”

Yukarıdaki yazıyı dikkatlice okuyun. Elinizde 1. Ordu’dan çıkma gerçek bazı CD’ler var ve üzerlerinde el yazıları varsa, üreteceğiniz sahte CD’nin üzerindeki el yazılarını gerçek CD’lerin üzerindeki yazılara mı benzetmek istersiniz yoksa başka bir yerde bulunan notlardaki yazılara mı? Pınar Doğan birkaç cümlede birkaç hata yapıyor. Elde başka örnek yok diyor. Orijinal CD’lerin üzerindeki el yazılarını örnek olarak saymıyor ve nedense “sahteciler” Süha Tanyeri’ne ait el yazılarını kaynak olarak kullanıyor. Bu mantığı gördükten sonra ben Pınar Doğan’ın argümanlarında ciddiye alınacak bir yan göremiyorum. Birkaç cümleyle kendi içinde çelişen Doğan’ın mantık örgüsü üzerinden Balyoz delilleri sahtedir demesinin artık hükmü kalmamıştır. Şimdiye kadar da Pınar Doğan ve Dani Rodrik benzer mantık oyunlarıyla dosyadaki binlerce delili örtmeyi başardılar. Ama o CD’lerin üzerindeki el yazıları resmî raporlarla da Süha Tanyeri’ne ait çıkarsa konu kapanmıştır. Gerisi mugalâta...

Pınar Doğan benim daha önce dile getirdiğim “Balyoz CD’lerindeki listeler güncellenmiş olabilir” tezimi de kendimle çeliştiğim şeklinde okuyor. Ben bir çelişki görmüyorum. O bilgilerin içine baktığımda güncellenmiş bilgiler görüyorum. CD’nin dışına baktığımda Süha Tanyeri’ne ait olduğu ifade edilen el yazısı mevcut. Bu durumda Pınar Doğan o bilgilerin o CD’de ne aradığını önce Süha Tanyeri’ne sormalı.

Ben de aynı soruyu savcılara soruyorum. Dani Rodrik ve Pınar Doğan’ın sorusu haklıdır ve bu soruya cevap verilmelidir diyorum. Ama Pınar Doğan’ın haklı bir sorusu olması başka soruları haksız yapmıyor. Şimdi ben de soruyorum 11 ve 17 numaralı CD’lerin üzerindeki el yazıları Süha Tanyeri’ne ait değil mi? Süha Tanyeri’nin evinde ve müştemilatında yapılan aramalarda aynı marka ve model CD’lere rastlandı mı? Savcılığın elinde –içeriği farklı bile olsa- Süha Tanyeri’nden elde edilen aynı marka ve model CD’ler varsa bu 11 ve 17 numaralı CD’lerin Tanyeri tarafından üretilmiş olması ihtimalini daha da güçlendirir.

Ayrıca güncel bilgiler o dosyalarda ne arıyor sorusuna da bir tezim var ama doğrulatamadığım için yazamıyorum. Zira Pınar Doğan en küçük olasılığı kesin yargılarmış gibi alıp kendi sürdürdüğü savaşa araç yapıyor. Şu kadarını söyleyeyim. Balyoz davasındaki askerî savcıların yaptığı soruşturmalar orijinal CD’ler değil o CD’lerin de içinde mevcut olduğu kopya DVD’ler üzerinden yapılmış. Bu DVD’ler 2009’ yılında kopyalanmış görünüyor. Umarım sivil savcılar da aynı hatayı yapmamıştır...