28 Ocak 2011 Cuma

TUTUKLU SANIK EMEKLİ TUĞGENERAL VELİ KÜÇÜK:

''HRANT DİNK'İ HİÇ TANIMAM. HİÇ TEHDİT ETMEDİM AMA SEVMİYORDUM. ANCAK BAŞINA GELENİ KESİNLİKLE KABUL ETMİYORUM''

Birinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilişkilendirildiğini belirterek, ''Hrant Dink'i hiç tanımam. Tehdit de etmedim ama sevmiyordum. Başına geleni kesinlikle kabul etmiyorum'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada konuşan Küçük, iddianamede JİTEM isimli bir oluşumla ilişkilendirildiğini belirterek, kendisinin Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptığını, görev alanının tüm Türkiye, görevinin de istihbarat elde etmek olduğunu anlattı.

Küçük, Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanı olarak çalıştığını, operasyonel faaliyetlerin görev alanlarına girmediğini ifade ederek, ''Mutki'deki gibi 15 cesedi çöplüğe gömün demedim, diyemezdim'' dedi. Aldığı, dinlediği, edindiği istihbaratı, ihtiyacı olan MİT, emniyet ve jandarma birimlerine ilettiğini dile getiren Küçük, bu bölümün yasayla kurulduğunu söyledi.

Bütün uğraşılardan sonra bir suç bulunamaması üzerine bu kez de Hrant Dink cinayeti ile suçlanmaya başlandığını belirten Küçük, ''Hrant Dink'i hiç tanımam. Görüşmedim. Hiç tehdit etmedim ama sevmiyordum. Ancak başına geleni de kesinlikle kabul etmiyorum. Cezası varsa mahkemede yargılanır, cezasını çeker. Kafasına kurşun sıkılması onun cezası değil'' diye konuştu.

Dink'in, Şişli Adliyesinde yargılandığı davaya müdahil olduğunu dile getiren Küçük, her Türk vatandaşı gibi müdahil olma hakkını kullandığını, duruşma salonuna hiç girmediğini, müdahillik dilekçesini koridorda imzaladığını kaydetti.

Dink'in kendi ekibi tarafından öldürüldüğünün iddia edildiğini belirten Küçük, Dink cinayetinin örtbas edildiğini ve asıl araştırılması gereken konuların araştırılmadığını savundu.

-ALİ ÖZ İLE ÇEKİLEN FOTOĞRAF-
Küçük, kendisi ile dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ali Öz'e ile birlikte fotoğrafının olduğunun yazıldığını, Dink'in öldürülmesi için Öz'e talimat verdiğinin öne sürüldüğünü ifade etti.

Bilecik'e atandığında ''hayırlı olsun'' demek için Öz'ün ziyaretine gittiğini, fotoğrafın da bu ziyarette çekildiğini belirten Küçük, bunun memleketine her gelen mülki amir ve askeri yetkililere yaptığı rutin ziyaretlerden olduğunu söyledi.

Küçük, Dink davasının tutuklu sanıklarının kendi güvenlik şirketinin Trabzon şubesinde atış eğitimi alındığının ifade edildiğini, yapılan incelemede ise bunun gerçek dışı olduğunun belirlendiğini anlattı. Küçük, kendisiyle ilgili ortaya atılan bütün iddiaların çürütüldüğünü iddia etti.

Tutuklu sanıklardan Oktay Yıldırım da Danıştay saldırısı ile ilgili dinlenilen tanıkları anımsatarak, ''Dinlemediğimiz bir tek Danıştay çatısındaki kargalar kaldı. Deliyi, ruh hastasını, herkesi dinlediniz. Karga deyip de geçmeyin. 150 yıl yaşarlar ve hiçbir şeyi de unutmazlar'' şeklinde konuştu. Duruşma sanıkların beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.

-ERENEROL'UN AVUKATINDAN DİLEKÇE-
Bu arada, tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol'un avukatı Vural Ergül tarafından mahkemeye verilen dilekçede, sanıklardan Alparslan Arslan'ın yakalandığı gün el konulan sim kartı ve cep telefonu üzerinde yapılan inceleme sonrasında hazırlanan bilirkişi raporuna değinildi.
Bu telefondan çıktığı iddia edilen sim kartı üzerinde yapılan inceleme sonucunda 5 binin üzerinde mail adresi ve internet sitelerinin adreslerinin çıktığının iddia edildiğini belirtilen dilekçede, bunların bir çoğunun Arslan'ın yakalandığı tarihten çok sonra oluşturulmuş, kullanıma açılmış elektronik posta adresleri olduğunu kaydedildi.

Dilekçede, Arslan'ın cep telefonuna hangi tarihte, nerede ve kimler tarafından, aralarında ''Ergenekon'' davalarının sanıklarınınkinin de yer aldığı 5 bini aşkın sayıda elektronik posta adresinin eklenerek yüklendiğine ilişkin teknik bilirkişi incelemesi yaptırılması istendi.