13 eylül günü Evren ve darbeci ekibi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Gereği yapılmadı. Sonuç alınana kadar bu işin peşindeyiz
12Eylül 2010’da yapılan anayasa değişikliği referandumu öncesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 Temmuz 2010’da AKP grup toplantısında gözyaşları içinde yaptığı konuşmayı hatırlıyor musunuz? Erdoğan, şair Nevzat Çelik’in, 12 Eylül 1980 darbesi sırasında idam edilen Necdet Adalı için yazdığı Şafak Türküsü şiiri eşliğinde gözyaşları içinde “Tam 30 yıl sonra, yine bir 12 Eylül günü, gencecik ölümlerle, zamansız vedalarla, 17 yaşındaki çocukları yağlı urgana taşıyan zihniyetle hesaplaşacağız” demişti. “12 Eylül anayasasının izlerini silmek için ‘evet’ kampanyasını başlatıyoruz” demişti.
Bizler, o günlerde “Yetmez ama Evet” kampanyası yapmıştık, tüm çarpıtmalara rağmen aslında çok basit ve tek bir amacımız vardı; 12 Eylül darbe anayasasında açılan her deliğin desteklenmesi gerekirdi. Kürt sorunundan tutun da şimdilerde Gölcük’te ortaya çıkan darbe planlarında öldürülmek için adı geçen Ermeni arkadaşlarımıza, zorunlu din dersinin kaldırılması için mücadele eden Alevilere, özgürce okuyup çalışamayan başörtülü arkadaşlarımıza kadar “daha fazla özgürlük” isteyerek seslerini duyurmaya çalışan bütün toplumsal kesimler bizim neden “yetmez” dediğimizin somut göstergelerini oluşturuyordu.
Referandum sürecinde bizleri en çok heyecanlandıran, ‘evet’, ‘hayır’ ve ‘boykot’ diyen herkesi 13 Eylül sabahında ellerinde dilekçelerle adliyelere koşturan değişiklik ise darbecilere yargı yolunu kapatan maddenin kaldırılıyor olmasıydı. Ama aradan geçen dört aya rağmen hiçbir işlem yapılmadı. Anlaşılan o ki Yunanistan’da ve Arjantin’deki darbe karşıtları gibi mücadele etmezsek bu topraklarda darbeciler yargılanmayacak.
Arjantin 1976’daki darbe ile hesaplaşmaya ilk olarak 2006’da, yani darbeden tam 30 yıl sonra, darbe yapan askerleri affeden, onların yargılanmasını engelleyen yasaları iptal ederek başladı. Aralarında General Videla’nın da bulunduğu önde gelen askerî yetkililer 1985’te mahkûm edilmişti, ancak beş yıl sonra eski Devlet Başkanı Carlos Menem tarafından affedildi. Daha sonra 1986 ve 1987’de birçok asker ve polisin adaletten kaçmasına olanak sağlayan iki af yasası daha kabul edildi. 2003’te bu yasaların iptali için açılan dava, 2005’te Yüksek Mahkeme tarafından onaylandı. Arjantin’in eski başkanı Nestor Kirchner’in inisiyatifiyle yargılamalar 2006 yılında yeniden başladı ve darbenin yapıldığı 24 Mart günü “Adalet ve Hakikat için Bellek Günü’ olarak anılmaya başlandı. 1976-1981 yılları arasındaki darbe rejimi sorumlusu “Arjantinli Hitler” olarak anılan Jorge Videla, ömür boyu hapse mahkûm edildi. Jorge Videla’yla birlikte generaller Luciano Benjamin Menendez ve Gustavo Alsina da aynı cezaya çarptırıldı.
Arjantin’de 1977’de hamileyken tutuklanan ve şans eseri birkaç ay sonra serbest bırakılan Adriana Calvo, “Suçluların cezasız kalması, toplumumuzu diktatörlükten daha fazla hasta etti. Diktatörlük korku salmıştı, ama suçluların cezalandırılmaması, yıllar boyunca diktatörlüğe güç verdi” yorumunda bulunuyor. Çok haklı! Hesaplaşmak demek, yani darbe defterini bu ülkede bir daha açılmayacak şekilde kapatmak demek, tıpkı Arjantin örneğinde olduğu gibi suçluları cezalandırmak demektir. Özür dilemek, tazminat vermek yetmez, Kenan Evren ve darbeci generaller yargılanmalı ve aynen Arjantin’de olduğu gibi ömür boyu hapse mahkûm edilmelidir. Bir daha darbe olmamasının en büyük garantisi işte bu cezalandırmadır.
Biz, bu sürecin ilk adımı olarak aralarında Adalet Ağaoğlu’ndan Baskın Oran’a, Lale, Mansur, Oral Çalışlar, Sacit Kayasu, Ferhat Kentel’den Ali Bayramoğlu, Kerem Kabadayı ve Mithat Sancar’a kadar çok sayıda ismin yer aldığı “Kenan Evren’i Koruyanları İzleme Komitesi” kurduk. Amacımız, 13 Eylül 2010 sabahı, Kenan Evren ve darbecilerin yargılanması için savcılığa verdiğimiz dilekçenin hiçbir işlem yapılmadan rafa kaldıranları deşifre etmekti.
Bunun için ilk adım olarak 17 Ocak Pazartesi günü Beşiktaş Adliye’si önünde bir basın açıklaması yaparak dilekçemizi verdiğimiz İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı ve suç duyurumuz hakkında işlem yapmayan, Kenan Evren’i savcılığa ifadeye çağırmayan Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’ı göreve çağırdık. Gereğini yapmayanları da Evren’i korudukları gerekçesiyle gerekli işlemlerin yapılması için Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e müracaat ettik. Adalet Bakanı da Kenan Evren’i korursa 12 Eylül ile hesaplaşma sözü veren Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı’na başvuracağız. Arjantin’de ve Yunanistan’da olduğu gibi darbeciler yargılanana ve darbeciler hakkında suç duyurusunda bulunmak değil, darbe yapmak anayasal suç haline gelinceye takibimizi sürdüreceğiz.