6 Mayıs 2010 Perşembe

Siz de 12 Eylül işkencecilerini mi affedeceksiniz?.. / Hasan Cemal

Bu yakınlarda bir işkence filmi seyrettim. Konusu, 1970’lerde Arjantin’i inim inim inletmiş askeri dikta dönemindeki gerçek bir olaydı.

Buenos Aires’in varoşlarında, bahçe içinde köhnemiş bir köşk...

Gece vakti bazı solcular evlerinden toplanıyor, gözleri bağlı olarak bu ahşap köşke getirildikten sonra da, o korkunç işkence fasılları başlıyor.

Dayanılmazdı.

Bir çok sahnede televizyonun sesiyle birlikte gözlerimi de kapattım, seyredemedim.

Buenos Aires’teki o köşkten, o işkenceevinden bizde de vardı. Üstelik aynı tarihlerde, 1970’lerin başında.

12 Mart’ın Ziverbey Köşkü!

İstanbul’un Kadıköy semtinde, bahçe içindeki o köşkte de birçok solcuya, devrimciye günler boyu işkence yapılmıştı.

Tıpkı Arjantin filmindeki gibi, gece yarısı baskınlarıyla evlerinden toplanmışlar, gözleri bağlandıktan sonra arabanın zeminine yatırılarak Ziverbey Köşkü’ne getirilmişlerdi.

Sonra yıllar geçti.

Ziverbey Köşkü’nde o korkunç işkencelere direnmiş, direnişini kitaplaştırmış yakın bir tanıdığım, 2000’li yıllara gelince kendi ‘işkencecileri’ni affettiğini açıklamıştı.

Sonradan Ergenekon sanığı olan o eski dost, anlaşılan, Ak Parti’ye karşı birleşik cephe kurmak amacıyla yapmıştı bunu...

Geçelim.

Her darbenin olduğu gibi 12 Eylül’ün de bir Ziverbey’i vardı:

Diyarbakır askeri cezaevi!

1980’lerin ilk yarısında, 12 Mart’ın Ziverbey Köşkü’nde yaşanan kötülüklerin belki bin misli yaşandı Diyarbakır askeri cezaevinde...

Kürtler isimli kitabımın giriş bölümünde, rahmetli Felat Cemiloğlu kendisine nasıl bok, evet bok yedirildiğini anlatır, “Genç olsam dağa çıkardım!” başlığı altında...

12 Eylül darbecilerinden insanlığa karşı işledikleri bütün bu suçların hesabı bugüne kadar sorulamadı. Çünkü kendi yaptıkları 1982 Anayasasına bunu önleyen geçici bir madde koymuşlardı.

1982’den 2010’a...

Bunca yıl darbecileri koruyan bu maddeye kimsecikler, demokrasi taraftarı olduklarını her fırsatta cak cak çiğnemiş olan anlı şanlı siyasetçiler, başbakanlar el süremediler.

En nihayet, geçen hafta Ak Parti’nin anayasa değişikliği çerçevesinde bu madde Mecliste oylandı.

Darbecilerden, 12 Eylül’cülerden hesap sorulmasını yıllar yılı engellemiş bu maddenin kaldırılmasına kimler mi karşı çıktı?

Yanıt şaşırtıcı değil:

Baykal’ın CHP’si...

Bahçeli’nin MHP’si...

Ama bu cepheye bir parti daha katıldı:

Barış ve Demokrasi Partisi!

Kürtlerden o kadar oy almış, bütün Kürtleri temsil ettiği iddiasını taşıyan bir parti, BDP...

Bu parti, Kürtlere belki de tarihlerindeki en büyük zulmü yaşatmış bir askeri yönetimden hesap sorulmasını önleyen bir anayasa maddesinin iptaline karşı çıkabiliyor.

Ayıp, yazık!

12 Mart’taki işkencecisini affetmiş o Ergenekon sanığı gibi, sizler de 12 Eylül işkencecilerini mi affetmeye hazırlanıyorsunuz?

Olabilir.

Ama rahmetli Felat Bey sizi affetmez!

1 yorum: