17 Mayıs 2010 Pazartesi

Personelime her açıdan güveniyorum Dz.KK Oramiral Yiğit VATAN’a konuştu

Deniz Kuvvetleri Karargahı’nda ilk röportajını veren Oramiral Eşref Uğur Yiğit, uluslararası sularda daimi bir görev üstlenerek, Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atan Deniz Kuvvetleri Türk Deniz Gücü Grubu’nun, bir hayali gerçekleştirdiğini ifade etti. Oramiral Yiğit’in VATAN’a yaptığı açıklamalar şöyle:

ATA’NIN İŞARET ETTİĞİ GÜN: Atatürk’ün eşsiz öngörüsüne uygun olarak Deniz Kuvvetteleri ilk milli gemiyi başlatmış, kendi komuta kontrol sistemlerini milli olarak geliştirmiştir. Ve bunu yerli sanayiye yaymış kendi konseptine uygun olarak şu andaki sivil tersanelerimiz de gemilerimiz de yüzde 70 yerlilik oranıyla inşa edilmeye başlamıştır. Yani Atatürk’ün işaret ettiği gün bugündür. O da memleketin sanayinden şuanda bizim harp gemilerimiz, donanmamızın gelecekte kullanacağı unsurları fışkırmaktadır. Kiminle? Memleketimizin işçilerinin, mühendislerinin emeğiyle üniversitelerimizin akademik kuruluşlarımızın katkılarıyla yani yerli sanayimizle.

HAYAL GERÇEKLEŞTİ: Biz Akdeniz’de çok eskiden beri gemilerimizi eğitimlere, tatbikatlara göndeririz. NATO’yla ilgili kuruluşlarla ikili münasebetlerle uluslararası dayanışmaya uygun olarak buralara katkımız her zaman olmuştur. Ama genç rütbelerdeyken hep şunu gördük. Yabancı ülkelere ait gemiler; üç-beş gemi gelir, limanlarımızı ziyaret eder, bayraklarını sergiler sizden eğitim ister ve ayrılır gider. Biz hepimiz bizim de bir daimi görev grubumuz niye yok diye kendi kendimize söylerdik. Biz böyle bir grubun kurulmasını hep hayal ederdik.

HERKESİN İLGİ ALANI: Şimdi artık denizler herkesin ilgi alanı. Soğuk savaş döneminden sonra uluslar arası ve 11 Eylül’den sonraki konjonktür bazı yeni kavramları ortaya çıkarmıştır. Bu kavramlar, bu riskler nedir? Denizden terör eylemleri, kitle imha silahlarının yayılması, insan kaçakçılığı hatta denizde uyuşturucu kaçakçılığı gibi dolayısıyla bu risklere ilişkin olarak gerek BM’nin öngördüğü yaptırımlar gerekse NATO’nun aldığı kararlar ile başta Akdeniz olmak üzere bütün denizlerde gerekli gruplar bu risklere karşı; risk diyorum çünkü eğer bunlarla uğraşılmazsa bir potansiyel tehdit halini alabilir. Bunun için de belirli operasyonlarla yapılmıştır.

KIZILDENİZ VE ADEN: Bu senedeki aktivasyon Akdeniz’de, 2011 yılındaki aktivasyon da gerekli prosesin tamamlanmasını müteakip biz Kızıldeniz, Aden Körfezi, Somali ve Hint Okyanusu’nda benzer şekilde gemilerimizi görevlendireceğiz. Burada da korsanlık dediğimiz, deniz haydutluğuyla da mücadele edeceğiz. Basınımızda resimler çıkıyor haklı olarak deniz haydutluğu ile ilgili bir fırkateyn 6-7 deniz haydutu görünüyor. Bunun başka mücadelesi yok helikopter vasıtanızı gönderiyorsunuz olay olmadan önce bunları ele geçirerek riski asgariye indiriyorsunuz ama burada dikkate alınması gereken çok önemli bir husus var o da şu; biz orada bulunmakla ülkemizin ithalat ve ihracatına doğrudan katkı sağlıyoruz.

PERSONELİMİN MORALİ: Bizim yerleştirme faaliyetlerimizle; MİLGEM (Milli Gemi), GENESİS’ler yerli sonarlar, elektronik harp sensörleri, milli sanayimizde yapılan radarlar bunlar bizim Deniz Kuvvetlerimizin, çok değerli mühendislerimizin katkılarıyla sağlanmıştır. Bu sağlanan düzey harekat alanında da Deniz Görev Grubu’nda görev alan başta komutanlar olmak üzere gemi komutanları da bu deniz görev Grubu’nun kurulmasından ve planlı harekatından çok büyük bir onur ve mutluluk duymaktadır. Biz milletimizin emrindeyiz. Biz milletimizin teveccühlerine, itibarına, güvenine layık olmak için varız. Dolayısıyla moralimizi o açıdan daima yüksek tutmak durumundayız. Milletimize verdiğimiz sözü milletimizin kaynağıyla sağladığımız bu imkan ve kabiliyetleri geliştirmek için personelim her an kendilerine verilecek görevlere hazırdır, her açıdan hazırdır. Personelimin moral gücü yüksektir.

EN BÜYÜK GÜCÜM: Gemiler birer çelik yığınıdır. Silahlar, gemiler, sensörler birer çelik yığınıdır. Onlara ruh veren personeldir. Siz isterseniz dünyanın en yüksek seviyedeki teknolojideki silahlarına sahip olun. Bunu iyi kullanıp, yönetemezseniz netice alınmaz. Ben en büyük gücümün personelim olduğunu söylemekle yetineceğim. Onlara her açıdan; teknik, harekat, lojistik her açıdan personelime çok güveniyorum. Bu açıdan da güçlü Türkiye’ye layık bir Deniz Kuvveti olduğuna inanıyorum. Bunun bir mukayesesini düşünmüyorum. Kimseyle mukayese etmek istemiyorum.

ASKER OLMASAYDIM: Ben asker olmasaydım, Dışişleriyle ilgili görev yapmak isterdim. Benim için kendimi değil kuvvetimi ön plana çıkarmak önemlidir. Benim için personelimin yüreğindeki portrem önemlidir. Denizciliği bir rüya gibi tarif ederim. Deniz bir sinerji, bir enerjidir. Deniz her şeydir. Yaşamın kaynağıdır. Deniz hayatın başlangıcıdır. Deniz bütün canlıların menşeidir. Deniz her şeydir.

Barbaros’un torunları yıllar sonra kalıcı olarak Akdeniz’de
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, ABD’nin dünyaca ünlü 6. filosunun dolaştığı Akdeniz’in uluslararası sularında görevlendirmek üzere daimi açık deniz filosunu oluşturdu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın daimi tam bağımsız açık deniz filosu olması yolundaki ilk adımını teşkil eden Türk Deniz Görev Gücü (TDGG) filosu, 10 Mayıs Pazartesi günü Aksaz Deniz Üssü’nden Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit tarafından uğurlandı. Filo ilk görevini Akdeniz ve Adriyatik Denizlerinde gerçekleştirecek.

Deniz güvenliğine katkıda bulunmak amacıyla oluşturulan TDGG, Türkiye’nin ilgi alanlarına giren denizlerde sancak veya varlık gösterecek. Cumhuriyet tarihinde ilk defa teşkil edilen ve kuruluşunda TCG Kemalreis, TCG Gaziantep, TCG Turgutreis ve TCG Giresun fırkateynleri ile gemilerin herhangi bir sahil tesisine bağımlı olmaksızın denizde lojistik ihtiyacını karşılayacak olan lojistik destek gemisi TCG Akar’ın yer aldığı, TDGG’nin 2010 yılı aktivasyonunun Akdeniz ve Adriyatik Denizi’nde icra edilmesi planlandı. Türk Deniz Gücü Grubu, 6 Mayıs-5 Temmuz 2010 tarihleri arasında görev icra edecek.

Hedef tam bağımsız açık deniz filosu
TDGG’de yer alan fırkateynlerin özellikleri de farklılık gösteriyor. Gabya sınıfı fırkateyn olan TCG Gaziantep ve TCG Giresun hava savunma, Yavuz sınıfı olan TCG Turgutreis ve Barbaros sınıfı olan TCG Kemalreis de sualtı savunma ağırlıklı olmak üzere değişik görevlerde faaliyet gösterebiliyor. Akar sınıfı açık deniz tankeri olan TCG Akar da, dört fırkateyne uzun süre Türkiye’den uzakta aralıksız görev yapmasına imkân sağlayacak akaryakıt desteğini sağlayacak. TDGG ile asıl amaçlananın ise limanlardan bağımsız hareket kabiliyeti olan ’tam bağımsız bir açık deniz filosu’ olduğu ifade ediliyor.

Denizlerdeki hakkımızı koruyoruz

Oramiral Yiğit, komutanlığının asli görevini şöyle tanımlıyor: Ülkemizin denizlerdeki menfaatlerini ve hakkını korumak

ASLİ GÖREVİMİZ: Deniz Kuvvetleri’nin, benim asli görevim ülkemizin deniz hak ve menfaatlerini korumaktır. Denizlerin önemi nedir önce bundan bahsetmekte yarar mütalaa ediyorum. Yeryüzünün yüzde 71’ini denizler oluşturuyor. Denizler gerek ihtiva ettikleri geniş besin kaynakları, doğal kaynakları gerek petrol ve petrol türevleri ile gerekse üzerinde yoğun bir şekilde sürdürülen deniz taşımacılığı nedeniyle ülkeler için fertler için bir emsale ölçülemeyecek bir kaynaktır. Çok geniş bir menbadır. Dolayısıyla bu tarihin ilk devirlerinden beri denizler ülkeler için bir refah bir zenginliğin aracı olmuştur, ulaştırma vasıtası olmuştur. Neden böyledir; bir kere denizin sathından başlayarak deniz yatağına ve deniz yatağının altına kadar denizlerden her ülke nemalanır. İlk çağlardan itibaren balıklardan, yosunlardan tutun deniz yatağının altındaki enerji kaynaklarına enerji türevlerine kadar.

ATATÜRK BU GERÇEĞİ GÖRDÜ: Eşsiz önderimiz Atatürk Çanakkale ve Gelibolu muharebelerinde denizin önemini görmüştür. Ve demiştir ki işte özetle, ’Biz herne kadar Karadeniz ve Akdeniz “in eteklerindeyiz ama buradan Ege’nin açık denizlerine açılamıyoruz. Dolayısıyla bir kara kuvvetini bir taraftan bir tarafa nakletme gücüne sahip değiliz’ Onun için de o zaman gemiler Mısır, İngiltere ve Fransa’dan gelmişler, hiçbir kuvvetle karşılaşmadan boğazlarımızı zorlamışlar. Atatürk’ün Cumhuriyetle birlikte ’Denizciliği milli bir ülkü haline getirmeliyiz’direktifi çok anlamlıdır. Ve hemen altında da işaret ettiği, ’Kıza zamanda endüstrisiyle, ticaretiyle, sporuyla bunu yüceltmeliyiz, geliştirmeliyiz’veciz ifadesi çok güzel anlamını bulur. Ve anlattığım endüstrisi budur işte. Deniz işletmeciliği, kıyı işletmeciliği, deniz ticareti, petrol ve doğalgaz. Atatürk bunu söylemiştir.