17 Mayıs 2010 Pazartesi

Üsteğmen Canbaz olayı ve PKK’nın tuhaf açıklaması / Emre Uslu

Taraf’ın ortaya çıkardığı Hakkâri’de mayınlı saldırıda ölen Üsteğmen Çağlar Canbaz hakkında TSK tarafından aileye yapılan açıklamanın doğru olmadığı anlaşılıyor. Mehmet Baransu’nun ortaya çıkardığı yeni bulgulara göre Canbaz’ın, PKK’nın döşediği uzaktan kumandalı mayının patlaması sonucu değil, Dağlıca Tabur Komutanı Yarbay Onur Dirik’in emriyle mayını elle imha ederken şehit olduğu öne sürüldü. İddiaya göre Dağlıca 3. Motor Piyade Tabur Komutanı Yarbay Onur Dirik, “Düzeneğin kablosunu kesebilirsiniz” emrini verdi. Canbaz, Saat 20.00 sularında düzeneğin görünen kablolarını kesti. Gece yarısı Dirik, telsizle Yeşiltaş Karakolu’yla bir kez daha irtibata geçti. Üsteğmen Canbaz’dan, dikkatli olarak kablosu kesilen bomba düzeneğini çıkartmasını istedi. Sabaha karşı Canbaz, bombaya müdahale etmeye başladı. Bu sırada patladı. Canbaz, şehit oldu. İki köy korucusu da yaralandı.

Bu olay dönemin gazetelerine şu şekilde yansıdı: “Jandarma Komutanlığı ekipleri ile köy korucularını taşıyan askerî aracın, Yeşiltaş Köyü yakınlarında geçişi sırasında, Üsteğmen Canbaz’ın bir mayının kablolarını fark ederek askerlerini bölgeden uzaklaştırdığı, ancak kendisinin uzaklaşmaya fırsat bulamayarak hayatını kaybettiği bildirildi. Yaralı korucular İlhan Çoruh ile Yasin Çoruh tedavi altına alındı. Doğum gününde şehit olan Çağlar’ın iki gün sonra Ankara’ya tayin olacağı öğrenildi.”

Bu bilgilerin doğruları yansıtmadığı anlaşılıyor. O dönem PKK’nın yaptığı açıklama olayı daha tuhaf kılıyor. PKK, yaptığı eylemlerden sonra “üç asker öldü, üç yaralı” gibi isim ve ayrıntı vermeden açıklama yapıyor. Bu dil halen kullanılıyor. Oysa Canbaz olayında, HPG BİM tarafından yapılan ve PKK’ya yakın sitelerde yer alan açıklamada en ince ayrıntılar bile veriliyor:

HPG BİM, 7 ağustos tarihinde Yüksekova kırsalında başlayan operasyon ve yaşanan çatışmalara ilişkin ise şu bilgileri aktardı: “7 Ağustos’ta Hakkari-Yüksekova’ya bağlı Şitazın Karakolu çevresine yönelik bir operasyon başlatılmıştır. Şitazın Karakol komutanının da bulunduğu operasyon konvoyuna gerillalarımız tarafından bir pusu eylemi gerçekleştirilmiştir. Gerillalarımızın pusu eylemi sonucunda karakol komutanı Gümüşhane doğumlu üstteğmen Çağlar Canbaz’ın da bulunduğu araç imha olurken, Karakol komutanı Çağlar Canbaz ile 2 asker ve korucubaşı Yasin Çorun ölmüş, 2 asker de yaralanmıştır. Alandaki Türk Ordu Güçlerinin operasyonu halen devam etmektedir.” (http://www.yeniozgurpolitika.org/?bolum=haber&hid=20274)

PKK Çağlar Canbaz olayında neden geleneksel dilini bir kenara bırakıp detaylı açıklama yaptı? PKK’ya Çağlar Canbaz’ın doğum yerini bildirecek şekilde bilgileri kim verdi? PKK birini korumak için mi böylesi bir açıklama yaptı? PKK kendi yapmadığı eylemleri üstlenmeyen bir örgüt. Örneğin geçen haftalarda Lice’de meydana gelen olayda şehit olan Samsunlu üsteğmenin PKK’lılar tarafından öldürülmediğini açıkladı. O halde Yayladere’de şehit olan Üsteğmen Çağlar olayında, aracın geçişi sırasında bir patlama olmadığı halde PKK neden tıpkı TSK gibi açıklama yaptı ve yapmadığı saldırıyı üstlendi?

Şimdiye kadar ileri sürülen Ergenekon-PKK ilişkisine dair haberleri hep komplo kuşkusuyla okudum ve hiç inanmadım. Ama Üsteğmen Çağlar Canbaz’ın öldürülmesinde sorumluluğu olmadığı halde TSK açıklaması gibi açıklama yapıp bunu kendi sitesine koyan PKK’dan artık kuşkulanıyorum. Bana öyle geliyor ki bu açıklama PKK’ya dikte ettirildi ve siteye konuldu. O dönem bölgede görevli birini koruma amaçlı bir açıklama olabilir. Zira TSK ve PKK bir olay üzerine benzer açıklamalar yapıyorsa kimse olaydan kuşku duymaz. Onur Dirik’in Dağlıca Karakolu’nun fotoğraflarını Ergenekon zanlılarına gönderdiği iddia edilmişti. Bir dipnot olarak bu bilginin de hatırlatılmasında yarar var.

Çağlar Canbaz olayı ile doğrudan ilişkili olmayabilir ama kafamdaki soru işaretlerinden biri de Dağlıca olayında PKK’nın eylemine seçtiği isim. PKK, eylemine Düğün Operasyonu adını koymuştu. PKK’lılar Dağlıca taburuna saldırdığında Onur Dirik bir düğündeydi. PKK’ bu adı verirken Dirik’in bir düğünde olacağını bildiği için mi bu ismi seçti? Buradaki can yakan benzerlik ile Çağlar Canbaz’ın şehit edilmesinin ardından kamuoyuna TSK ve PKK adına yapılan açıklamalardaki yalanların benzerliğinin bir ilişkisi var mı?

O dönemde şehit olan bir yakınımın cenaze töreninde konuşan 2. Ordu Komutanı Orgeneral Hasan Iğsız, “Vatandaşlarımız dağdaki mücadeleden hiçbir tereddüt yaşamasınlar. Ama açıklıkla ifade ediyorum, bugün sorun dağda değil. ‘Nerede’ diye sorarsanız bunu bana sormayın biraz bakarsanız nerede olduğunu görürsünüz” demişti. Şimdi ben dağdaki mücadeleden de tereddüt ediyorum. O mücadelede şehit düşen vatan evlatlarının nasıl şehit edildiklerini öğrenme hakkımızın bile olmamasından utanıyorum. Sarıyayla Karakolu baskınından sonra yapılan özrü kabahatinden büyük açıklamalar artık ruhumuzu acıtıyor. Lütfen bari içinizdeki hainleri korumak için yalan söylemeyin. Bize şu soruların cevaplarını verin: O üsteğmen nasıl şehit oldu? O şehidin annesi ve babasına neden yalan söylediniz? PKK neden sizinle aynı yalanı söyledi? PKK’ya bir yerden bilgi notu mu gitti de yapmadığı eylemi TSK’nın diliyle üstlendi? Ben de bugün sorunun dağda değil başka yerde olduğunu düşünüyorum. Sorun Ankara’da. Halkına yalan söyleyen makamlar da bu sorunun bir parçası...