4 Ocak 2011 Salı

Sayın Genelkurmay Başkanı’mın dikkatine!.. / Serdar Arseven

“Terörle mücadeleye sizin tavrınız mı yoksa Said Bilgiç Albay’ın tavrı mı daha fazla katkıda bulunur?..”
Merakta kalmanızı istemem...
Beni böyle bir kıyaslamaya mecbur eden sahneyi anlatayım:
Terörle mücadelenin yoğun olarak sürdürüldüğü dönemde...
Takma adı “Yoğurtlu” olan “Agor” adlı köyümüze katır sırtında bir komutan gider.
Bitlis’in Hizan ilçesine bağlı köyün “çatışma” sonrası kaybı vardır.
Ziyaret de “taziye” amaçlıdır...
Dönemin Belediye Başkanı Yaşar Özdemir ve Tabur Komutanı, saatler süren “katır sırtı” yolculuğunun ardından “taziye evi”ne varırlar...
Gerisini Başkan Yaşar Özdemir’den dinleyelim mi Paşam:
“Sayın Komutan, köylünün evine girerken eğildi.
Meşakkati göze alarak postalını çıkardı!.. İçeriye çoraplarıyla girdi.
Hane sahiplerine, misafirlere teker teker sarıldı.
Şark köşesinde kendisine gösterilen yere oturdu.
Komutanın bu tavrı, o güne kadar evlerine postalla girenlere alışmış olan insanımız üzerinde müthiş etkili oldu.
Kendisi ayrıldıktan sonra köylüler arasında, ‘ilk defa bir komutanın postal çıkarttığını görüyoruz, helâl olsun adama’ konuşmaları geçti.
Hele komutan, her Cuma vatandaşla birlikte namaz kılmaya özen göstermez mi...
Büsbütün sevgilisi haline geldi Hizanlı’nın.
Kendisinin başka yere tayini çıktığında, binlerce vatandaş toplanıp ‘Tabur komutanımızı göndermeyin’ gösterisi yaptı. Vatandaş bir komutanı severse böyle sever. Ve komutanın böylesini sever!..”
Evet, evvelce de aktardığımız hadise aynen bu şekilde...
Sayın Genelkurmay Başkanım:
Bildiğiniz üzere, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül, Diyarbakır ziyaretinde vatandaşla “omuz omuza” namaz kıldı.
Cuma namazı..
Bu tavır “terörle mücadele”yi nasıl etkiler?..
Hemen ifade edeyim; bugüne kadar neredeyse “devlet düşmanı” kıvamında mesajlar gönderen bazı okuyucularımın mailleri, bu tavrın son derece olumlu karşılandığını gösteriyor.
Şimdiiii....
Ya Paşam, Sayın Paşam;
Vatandaş istiyor işte:
“Bizim Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız birer Müslüman olduğuna göre...
Ve dahi...
Cuma namazı, bir Müslüman için ihmal edilemez bir görev olduğuna göre...
Cuma namazı, ancak toplu olarak ifa edilebilen bir ibadet olduğuna göre...
Bizim komutanlarımızla Cuma namazlarında omuz omuza olsak!..”
İşin terörle mücadele boyutu:
“Komutanlarımız mesela Diyarbakır’da vatandaşla omuz omuza Cuma namazı eda etse iyi olmaz mı?”
Ve...
“Terör örgütü”nü rahatsız etmez mi?..
Biz burada elçi pozisyonundayız; vatandaş soruyor, biz de ilgililere iletmekle iktifa ediyoruz.
Kimseyi zorla Cuma’ya götürecek halimiz yok.
İşte;
Komutanlarımızı “istihdam eden” vatandaşımız, müstahdemiyle aynı safta buluşmak istiyor.
Aynı kubbe altında.
Tabii...
İnanç meselesi ayrı; kimse inancından, kanaatinden dolayı sorgulanamaz.
Amma velâkin;
Vatandaşın da “soru yöneltme” hakkı var.
“Niçin diyor” vatandaş...
“Niçin olmuyor?..”
Bence olmaz değil.
Türk Silahlı Kuvvetleri pekala “cami açılımı” yapabilir.
Ve dahi;
“Kıraathane açılımı” da yapabilir.
Ne olacak ki;
Vatandaşla “camide, kıraathanede” bir araya geleceksin.
El ele, gönül gönüle olacaksın.
Ev ziyaretlerinde bulunacaksın; postalını çıkartmak için eğileceksin vatandaşın önünde...
Kimsenin “Laikliğe aykırı olur” diyeceğini sanmıyorum.
“Laiklik dinsizlik değil” zira!..