Asteğmen Mehmet, günlük tutuyor. Görev yeri: Hakkâri, Yüksekova, Dağlıca Karakolu.
Ucu bucağı yokmuş gibi görünen dağların arasında bir yerde.
Karakolun etrafında tepeler.
On tepe arasındaki karakolda görev yapan Asteğmen Mehmet Bozkuş, orada gördüğü hareketliliği üstlerine bildiriyor hemen.
Harekete geçmek, tetiğe dokunmak gerektiğinin farkında...
Fakat üstlerinden 'bekleyin' talimatı geliyor. "Bekleyin, bekleyin, bekleyin..."
Hâlbuki o tepelerde gördükleri turistik bir faaliyet değil.
*
Asteğmenin günlüğüne bakalım.
"Bugün var ya aşkım... Bu terörün bitmeyeceğine bir kere daha şahit oldum. Gözümüzün önünden on katır on kişi geçiyor, 'gidelim öldürelim' diyoruz göndermiyorlar. Helikopter çağırıyoruz yollamıyorlar. Bi de bunun üzerine adamları telsizlerinden de dinliyoruz. Hâlâ elimizi kolumuzu bağlı tutuyorlar, çıldırıyoruz. Adamlar resmen önümüzden geçiyor. Biz de öyle salak saçma dağ başında bekliyoruz, neye kime hizmet ettiğimizi bilmiyoruz, ilk defa burada bulunuşumuzun boş olduğunu anladım."
*
Günler geçiyor, teröristler yığınak yapmaya devam ediyor.
Belli ki baskın hazırlığı içindeler.
Ama askerlik bu; emir gelmezse, gözünü bile kırpamazsın. Değil ki ateş etmek!
Asteğmen, birkaç gün sonra, günlüğüne şu notu düşüyor:
"O sabah sana demiştim ya terörist ve dolu katırlar gördük bir şey yapamadık diye, şerefsizler ellerini kollarını sallaya sallaya gittiler yüklerini boşaltıp geri döndüler ve biz gene bir şey yapamadık. Emir vermedi üstlerimiz. Gene 'gidelim' dedik 'bırakın gitsinler' dediler. Başlarım böyle işe dedik, elimizi kolumuzu bağladık. Ne kadar saçma bir şey. Çıldırdık çaresizlikten. On tane adam vardı, parçalardık şerefsizleri. Manyak gibi durduk yerimizde."
*
Biz de daha önce yapılan açıklamalara inanarak, o teröristlerin çoban zannedildiğini düşünüyorduk.
Meğer bir yedek subay olan Mehmet Bozkuş onların kim olduğunu fark etmiş ve bildirmiş...
*
Teröristler 500 kişiyle karakolun etrafını sarıyor ve saldırı emrini beklemeye başlıyorlar.
İnsansız keşif uçakları geçerken çömelip hareketsiz duruyorlar.
500 kişinin mevzilenmesi bir hafta sürüyor.
Silahları, cephaneleri ve yiyecekleri katırlarla taşıyor, bir kısmını toprağa gömüyorlar.
Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra, 21 Ekim 2007 gece 11'de saldırı emri geliyor ve çatışma başlıyor.
Orduya ait uçak ve helikopterler hava saldırısı düzenleyince, teröristlerin sadece bir kısmı karşılık veriyor, diğerleri ise yerleri belli olmasın diye sessiz kalıyor.
*
Kanlı baskın hedefine ulaştıktan sonra teröristler sessizce çekiliyor.
Ormanlık alanda gizledikleri katırlarla dönüşe geçip, kayıp vermeden kampa ulaşıyorlar.
Kayıp vermeden...
Karakolda görev yapan 13 asker şehit oluyor, 8 asker de teröristler tarafından kaçırılıyor.
Asteğmen Mehmet de şehitler arasında.
O baskın neden yapıldı diye düşünenlerin merakını ortadan kaldıran bilgi, dün açıklandı.
*
Dağlıca baskınının önemli isimlerinden Ruken kod adlı terörist, iki hafta önce yurt dışına kaçmak üzereyken İstanbul'da yakalandı. Sorgusunda, o baskının Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesini öngören referandumu etkileme amaçlı yapıldığını anlattı.
Çoban sanmıştık dediler, askerlerimiz şehit oldu, yine de referandumu etkileyemediler.