7 Haziran 2010 Pazartesi

"Yargı Darbecilikten Kurtulmalı"

Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi raportörü olan Demokrat Yargı Eşbaşkanı Osman Can, referandumun önünün kesilmemesi gerektiğini söyledi. Aksi takdirde Türkiye'nin darbe sistemine ve karanlıklara mahkum kalacağını vurguladı. Demokrat Yargı'da yeni yönetimin belirlendiği ilk genel kurul toplantısı dün Ankara'da yapıldı. Toplantıda konuşan Osman Can, "Anayasa Mahkemesi'nin, anayasal sınırları ihlal ederek, darbecilerden daha fazla darbe ideolojisinin koruyuculuğunu üstlenmeyeceğine, Anayasal Yıkımlar Merkezi'ne (AYM) dönüşmeyeceğine inanmak istiyoruz." dedi. Can, konuşmasında yüksek yargıya sert eleştiriler yöneltti. Cumhuriyet değerlerinin darbe değerlerine indirgendiği tespitini yaptı. Bunda da yargı bürokrasisinin önemli rolü olduğunu vurguladı. Yargının askeri darbelere karşı hiçbir direniş göstermediğini, tam aksine destek verdiğini savundu. Yargıdaki bu darbeci kültürü, Adnan Menderes'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Erdal Eren'lerin katledilmesinden doğrudan doğruya sorumlu tuttu.

Genel kurulda 12 Eylül öncesi öldürülen Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz'ün eşi Hatice Sezen Öz, Demokrat Yargı Divan Başkanlığı'na getirildi. Öz, faili meçhul cinayetlerin aydınlanması ve statükocu yapının tasfiyesi için anayasa değişikliğinin şart olduğunu dile getirdi. Öz, "Statüko 12 Eylül'ün armağanıdır. Bundan kurtulmak herkesin boynunun borcudur." ifadesini kullandı.

Aynı zamanda Anayasa Mah-kemesi raportörü olan Can, Demokrat Yargı'nın Dikmen Hakimevi'nde dün düzenlediği 1. olağan genel kurulunda konuştu.

Osman Can, konuşmasında, faili meçhullere yönelik açıklamalar da yaptı. Eşbaşkan, Türkiye'yi darbe koşullarına sürükleyen siyasi cinayetlerin faillerinin bulunamamasında yargı sisteminin katkısı olduğu özeleştirisini yaptı. Yargının askerî darbelerle ideolojik ortaklığa sahip olduğunu da savundu. Bu nedenle de çoğu zaman askeri müdahaleleri desteklemekten kaçınmadığını, darbenin oluşumunda öncü roller üstlendiğini, içinde yer aldığını ve sonrasında da darbe sisteminin taşıyıcısı rolünü üstlendiğini kaydetti. "Bu kültür, Adnan Menderes'lerin, Deniz Gezmiş'lerin, Erdal Eren'lerin katledilmesinden doğrudan doğruya sorumludur. Savcı Doğan Öz'ün, Ümit Kaftancıoğlu'nun, Abdi İpekçi'nin, Hrant Dink'in ve pek çok değerimizin yok edilmesinde çok temel roller üstlenmiştir." görüşlerini dile getirdi.

Yargı darbelere karşı duruş sergileyemedi
Demokrat Yargı'nın, Türkiye'yi 50 yılı aşkın süredir darbe Anayasalarına, yargısına ve yasal düzenine mahkûm edenlerle, bu sürece katkı sağlayanlarla ve değişmesine karşı ellerindeki tüm yetkilerini kullanma düşüncesinde olanlarla onur duymayacağını dile getiren Can, onların Türkiye insanına yaşattıklarından dolayı, kendi adına ve payına özür dilemeyi görev saydığını söyledi.

Konuşması zaman zaman alkışlarla kesilen Can, şunları ifade etti: "Darbelerin yarattığı sistemin bir parçası ise yargı sistemidir. Darbenin oluşumunda öncü roller üstlenen, içinde olan, sonrasında darbe sisteminin taşıyıcısı rolünü üstlenen, darbelere karşı bir duruş sergilediğine ilişkin tarihimizde tek bir örnek gösteremeyen 'Yüksek Mahkemeler ve Kurullar', diğer yandan Yassıada, 12 Mart ve 12 Eylül ve devam ede gelen yargı kültürüne imkân vermiştir. Bu kültür, Adnan Mendereslerin, Deniz Gezmişlerin, Erdal Erenlerin katledilmesinden doğrudan doğruya sorumludur."