3 Haziran 2010 Perşembe

İsrail'in denizaltıları ve Körfez... / Fikret Ertan

İsrail'in yardım gemilerine karşı açık denizlerde gerçekleştirdiği korsan saldırısı bazı haberlerin gölgede kalmasına, geri plana itilmesine ister istemez yol açmış bulunuyor.

Bu haberlerden birisi de İsrail'in Basra Körfezi civarına, İran suları yakınlarına denizaltılar konuşlandıracağını öne süren haberlerdi. Ana kaynağı 30.5.10 tarihli İngiliz The Sunday Times gazetesi olan bu haberlerde İsrail'in nükleer füzelerle donatılı 3 Alman yapımı denizaltısını yakında İran suları civarına göndereceğine işaret ediliyor. Haberde ayrıca 7. Filo'ya bağlı isimleri Dolphin, Tekuma ve Leviathan olan bu denizaltıların daha önceleri Körfez'e gidip geldikleri ve bunlardan birisinin Körfez'de daimi olarak bulunmasına karar verildiği bildiriliyor.

Haberin bir yerinde de Filo Komutanı 'Albay O'nun bir İsrail gazetesine 'Biz denizaltı saldırı kuvvetiyiz. Biz derinlerde, uzaklarda, sınırlarımızın çok uzağında görev yapıyoruz.' şeklindeki cümlesine yer verilirken bu görevin caydırıcılık, istihbarat toplama ve MOSSAD ajanlarını karaya çıkarma çerçevesinde olduğuna dikkat çekiliyor.

Esasen bizim bu köşede geçmişte en az iki defa yazdığımız İsrail'in denizaltı kuvveti ve bunun İran'a karşı kullanılma ihtimalini ihtiva eden ve Uzi Mahnaimi adlı muhtemelen İsrailli bir gazetecinin kaleme aldığı The Sunday Times haberine dikkat etmek gerekiyor; zira bu haber yalanlanmadığı gibi aynı konudaki geçmiş haberleri de bir anlamda doğruluyor. Bu yüzden başta İran olmak üzere diğer Körfez ülkelerinin bu haberi ciddiye almaları da gerekiyor elbette.

Ya Körfez yolunda ya da en azından halen birisinin orada bulunma ihtimalinin çok yüksek olduğu bu denizaltılar 21. yüzyılın en ileri, en gelişmiş klasik denizaltıları olarak temayüz etmiş bulunuyorlar. Dizel-elektrik sistemle çalışan bu denizaltılar pek çok özelliğe sahipler. Bunlar kısaca şöyle: Menzilleri aşağı yukarı 4500 deniz mili; Alman 212/214 tip denizaltıların dizayn ve özelliklerine sahipler; esasta düşman deniz hedeflerini imha etmek, keşif ve gözlem faaliyetleri yapmak ve özel kuvvetleri istenilen kara hedeflerine denizden çıkarmak için dizayn edilip imal edilmişler; 35 kişilik mürettebata sahip, üslerinden uzakta iki ay kadar kendi imkânlarıyla görev yapabiliyorlar; silah olarak torpil ve bu torpillerin 10 adet olan fırlatma kanallarından atılabilen Amerikan yapımı RGMF Harpoon (Zıpkın) adlı deniz hedeflerine karşı kullanılabilen füzeler atabiliyorlar.

İsrail'in bu füzelerin menzillerini ya artırdığı ya da bunların yerine özel Cruise (seyir) füzelerini denizaltılarına monte ettiği, böylece hem ateş gücü hem de menzil olarak üstün bir konuma ulaştığı çoktandır söyleniyor. Üstelik İsrail'in bu füzelere nükleer yetenek de kazandırdığı da kuvvetle muhtemel. Kısacası, Dolphinler İsrail'in nükleer füzelerle donatılı özel denizaltıları olarak da nitelenebilir. Başka bir deyişle, Dolphinler İsrail'in ikinci nükleer vurucu gücü olarak da görülebilirler. Birinci vurucu güç, malum İsrail'in hava esaslı nükleer gücü. Bu güç, ya savaş uçaklarıyla ya da balistik füzelerle kullanılabilecek önemli bir güç.

Almanya'nın sağladığı bu denizaltılar dediğimiz gibi 'ikinci vurucu güç' oluyor ve yerlerinin tespiti neredeyse imkânsız olduğu için muhtemelen hava vurucu gücünden daha etkili ve caydırıcı olarak değerlendiriyorlar.

İsrail, Körfez'de konuşlandırmayı planladığı bu denizaltılarla İran üzerindeki baskıyı biraz daha artırmayı hedefliyor. Ayrıca, muhtemelen bu denizaltılarla birtakım gizli operasyonlar yapmayı da düşünüyor bize göre.

İran şüphesiz bunun farkında; kendine göre de tedbir alıyordur. Bu bapta denizaltı tespit ve imha yeteneklerini yeniden gözden geçiriyordur.

Muhtemel bir İsrail-İran karşılaşmasının şüphesiz bir de deniz cephesi olacak ve bu denizaltılar da bunda rol oynayacaklar. İsrail'in deniz faaliyetleri Akdeniz ile sınırlı değil; Körfez'de de bu ülke bir şekilde bir rol oynamaya hazırlanıyor. Bunu da şimdiden bilmek gerekiyor.