2 Haziran 2010 Çarşamba

Çuvalı geçirdiler bir de başımıza balyoz vurdular / Can Ataklı

Gemiye baskın olayını ikiye ayırmak zorundayız.

Birincisi; İsrail, her zaman olduğu gibi “terörist devlet” olduğunu göstermiştir. Yaptığı insanlık dışı, alçakça bir saldırıdır. Katliamdır. Hiçbir özrü olamaz. Mutlaka cezalandırılması gerekir.
Üstelik öyle kınamayla, lanetlemeyle ya da tazminat istemekle olmaz bu.

İkincisi ise bizi ilgilendirir ki, artık bu konunun üzerinde daha fazla durmalıyız.
Uluslararası denilen ama Türkiye’nin liderliğinde ve ağırlığında düzenlenen bir “İnsani Yardım Organizasyonu” Türkiye’yi bir savaşın eşiğine getirmiştir. Elbette bir savaş çıkmayacaktır ama, sadece Anadolu toprakları üzerinde 1000 yıldır devlet geleneğini yaşatan Türkiye çok ağır bir darbe almıştır.

İktidarın ilk yılındaki “çuval” olayı bir kere daha ve katmerlenerek yaşatılmıştır bu halka. Üstelik çuval geçirildiği gibi bir de başımıza balyoz vurulmuştur.
Başbakan çok sert konuşmuş, lanetlemiş, bunların hepsini geçin. Sonuçta İsrail her zaman olduğu gibi yine “yaptığı yanına kâr kalan” bir ülke konumundadır.

Göstermelik bir askeri tatbikat ertelemesi ve çocukların katıldığı bir futbol turnuvasının iptali hiçbir anlam taşımaz. Türkiye şu ana kadar ne askeri anlaşmalarını bozmuş ne de ekonomik ilişkisini dondurmuştur. Elçi çekme olayı ise son 40 yılda kaç kere yaşandı hatırlamıyoruz bile.

Olayın esası şudur: İktidar, bir sivil girişim hareketinin arkasına sığınarak İsrail’e karşı bir gövde gösterisine hazırlanmıştır. İçine 600 kişi konan bir yolcu gemisi İsrail açıklarına gönderilmiştir. İsrail’in bu yardım gemisine karşı çıktığı bilinmektedir. Ama şu sanılmıştır: İsrail gemileri durduracak. Sahile yanaştırmayacak. Aradan günler geçecek. Gemidekilerin su ve erzak stokları tükenmeye başlayacak. Gemiden yapılacak canlı televizyon yayınları ile bu durum dünya kamuoyuna gösterilecek. Bir süre sonra dünya kamuoyu tepki göstermeye başlayacak. İsrail baskılara direnemeyecek ve gemiler limanlara yanaşacak. Yardımlar dağıtılacak. Tayyip Erdoğan da İsrail’i dize getiren Başbakan olarak Orta Doğu Arap halkının kahramanı olacak. Bu durumdan çok hoşnut olan Türk halkı da “kahraman başbakanının” arkasına geçecek.

Plan geri tepti. İsrail daha ilk gün alçak bir saldırı yaparak hem insanlarımızı öldürdü hem de 400’den fazla kişiyi tutukladı.

İşte iktidar bunu hiç beklemiyordu. Beklemediği gibi aslında dünya kamuoyu önünde de zor duruma düştü. Evet, medyaya bakarsanız “dünya ayakta” diyorlar. Hiç de öyle değil. Dünyanın tepkisi bir trafik kazasında ölenlere duyulan üzüntüden öte gitmedi.

İktidar, halkın desteğini kaybettiğini görmenin şokunu yaşarken, şimdi de dünyanın desteğini kaybetme tehdidinin şokunu yaşıyor.
***
Konuşmak için konuşmayın
Genelkurmay Başkanı gemi baskını sırasında Mısır’daydı. O anda bir de İskenderun saldırısı olmuştu. Doğal olarak Türkiye’ye döndü.
Bu olaylardan 12 saat sonra açıklamasını yaptı. Dedi ki “Bunlar kabul edilemez.”
Çok güzel. De, ne olacak yani? Kabul etmiyoruz. Karşı taraf diyor ki “İster et ister etme, ben yaptım oldu.”

Genelkurmay Başkanı konuşmak için konuşmak yerine en azından İsrail’deki muhatabını arayıp askerce bir hesap sormalıydı. Dostluk ve işbirliği gösterilerinde gözlerimizi yaşartmak kolay, asıl önemli olan böyle sıkıntılı anlarda o dostluğun gereklerinden yararlanmaktır.
***
Yaptırım şudur
İsrail’le elbette savaşmayacağız. Ama hiç olmazsa iki savaş gemimizin Akdeniz’e açılması yürekleri ferahlatabilirdi.
Geçelim: İsrail bir başka ülkenin hükümranlık haklarına ilk kez saldırmıyor. Daha önce Irak’a, Tunus’a, Suriye’ye, Lübnan’a, Mısır’a saldırdı. Bir Amerikan gemisine operasyon yaptı, 34 Amerikan askerini öldürdü. Kendi bölgesinde ise binlerce kişinin ölümünden bizzat sorumlu.
Ama İsrail’e hiçbir şey olmuyor. İsrail’i dünyada kınamayan tek ülke yok. Hiçbir yaptırım uygulanmıyor.
O halde Türkiye dünyaya şu çağrıyı yapabilmeli: İsrail’le tüm ilişkiler makul bir süre (örneğin beş yıl) boyunca tamamen kesilmeli. Bu süre içinde hiçbir ülke İsrail pasaportu taşıyan bir kişiyi bile ülkesine sokmamalı. Dünyanın hiçbir ülkesi İsrail’le, ekonomik, siyasal, diplomatik, askeri ve sosyal ilişki kurmamalı. Hiç kimse İsrail’e gitmemeli.

Eğer dünya birleşip de hiç olmazsa 5 yıl boyunca bu tür yaptırımları uygulayabilirse, terörist İsrail yola gelebilir.
Tabii bu durum dünyanın işine geliyor mu gelmiyor mu o ayrı bir konu.
***
NATO
Türkiye NATO üyesi. Bir NATO üyesi ülke, NATO üyesi olmayan ülkenin askeri operasyonuna maruz kaldı. NATO “üzüntü” belirtti. Okurum Haluk Akçay bu durumu şöyle açıklıyor: Bu durumda NATO’nun açılımı şöyle olmalı: “No Action Talk Only” Yani “Bir şey yapma sadece konuş.”