26 Nisan 2011 Salı

Ya militarizmin bedeli? / Nihal Kemaloğlu

Sivil iktidar, zehir gibi işleyen neoliberal 'militer aklıyla' küreselleşmenin tüm icaplarını yerine getiriyor.
Bir yandan 50 bin sözleşmeli askerlerden mürekkep 'özel ordu' ve İçişleri Bakanlığı'na bağlı 50 bin kişilik 'Özel Sınır Birlikleri' kurulurken bir yandan da askeri harcamalarda rekor kırarak Türkiye'yi silah ithalatında 4. sıraya taşıyor.

SIPRI raporuna göre Türkiye'nin 2009 yılındaki 16 milyar 364 milyon dolarlık silah alımıyla askeri harcamalarının GSYH'ye oranı 2.7'ye yükseltmiş ve 2011 yılı bütçesinde ordu ve emniyete 20 milyar dolar ayırmıştı.

Geçtiğimiz günlerde de ABD'li silah devi Sikorksy ile 109 helikopter için 3.5 milyar dolarlık anlaşma yapıldı.
Sivil iktidar, iftiharla övündüğü askeri vesayetten boşalttığı alanı, 'sivil değerlerle' değil yine 'militarist ruh ve güçlerle' dolduruyor...

Özel Kuvvetler, Jitem ve Özel Tim tecrübelerinin gayri insani ve gayri hukuki 'feci sonuçları örtbas edilirken sözleşmeli er ve erbaşlardan devşirilip sınır ve çatışma bölgelerinde görevlendirilecek 50 bin kişilik 'özel ordu' hazırlanıyor.

Ve dünyadaki tüm örneklerinin 'kirli ve karanlık suç makinesine' dönüştüğü 'özel ordu' uygulamasının Türkiye'yi nasıl bir şiddet sarmalının içine çekeceğinin mevzusu bile edilmedi...

Hükümetin TSK'nın daha profesyonel bir yapıya kavuşacağı ve terörle mücadelede büyük avantaj kazanılacağı iddiasıyla hazırladığı 'Sözleşmeli Er ve Erbaş Yasa Tasarısı' TBMM'de kabul edilerek yasalaştı.
Şimdi kışlalar ve birlikler dolaşılarak askerlik hizmetini yapan ya da 26 yaşından gün almayan terhisinin üstünden 3 yıl geçmeyen 'işsiz ve yoksul' gençlerden yeni bir ordu donatılacak.

Üç yıllık sözleşme yapılarak aylık 2 milyar civarında maaşla sözüm ona 'kamuda istihdam' yaratılacak ve bu gençler çatışma bölgelerinde görevlendirilip 29 yaşlarının bittiği aralık ayına kadar çalışacaklar...
Otuz yaşına basınca da 45 milyarlık tazminatlarını alıp sanki 'paşa paşa' sivil hayatın içine katılabilecekler!

Her yıl sözleşmeleri dolan on binlerce profesyonel asker 'bütün travmatik yaşantılarıyla' acaba eski hayatlarına ne halde ve 'kim' olarak dönecekler?
Ama bu uygulamaların toplumsal geri tepişinin dramatik boyutlarını kimsenin tabii ki şimdi havsalası almaz...

Çok aceleye getirilmiş ve kamuoyunda fazla tartışılmamış 'sözleşmeli askerlik' bütün sosyal ve toplumsal sakınca ve riskleriyle gelirken, öte taraftan hükümet 'bedelli askerlik' gündeme gelince de taş koyuyor.
23 NATO ülkesi ve 21 AB ülkesinde askerlik artık zorunlu hizmet değil.

Bizde ise bir milyon vatandaş kaçak, bakiye beklerken 'bedelli askerlik' için hükümet gerekirse 'halk oylamasına gider halkıma sorarım popülizmine sığınıyor.
CHP'nin '29 yaşını bitirmiş parası olan vatandaş vererek olmayan da bedelsiz 21 gün askerlik yapsın' teklifine karşı çıkıyor.

Sonuç olarak sözleşmeli ücretli yeni orduları, 20 milyar dolarlık asker-polis bütçemizi, silah ithalatındaki iştahımızı ve bedellisine bile izin verilmeyen zorunlu askerliği 'devlet küçüldü' biz 'demokratikleştik' diye yorumlamayacağız...