TÜİSAD'ın ardından TESEV de Anayasa taslağını açıkladı. TESEV'in taslağında da tartışma yaratacak radikal öneriler var.
TÜSİAD'ın büyük tartışmalara neden olan yeni Anayasa önerisinin ardından TESEV de hazırladığı taslağı açıkladı.
TESEV’in Anayasa taslağında "Devletin herhangi bir resmi ideolojisi olmamalı, dinler ve kimlikler karşısında tarafsız olmalı, kendisini etnik veya kültürel bir kimlikle tanıtmamalı" gibi öneriler var.
Anayasal vatandaşlık tanımı isteyen, Başkanlık sistemine sıcak bakmayan TESEV, "vicdani ret kabul edilmeli, din hanesi kalksın, Genelkurmay Başkanına bağlı atamalar Bakanlar Kurulunca yapılsın gibi radikal öneriler getiriyor.
TESEV Anayasa Komisyonu Aralık 2010 ve Nisan 2011 tarihleri arasında anayasa raporunun ana ve alt başlıklarının tartışıldığı 12 toplantı gerçekleştirdi ve üzerinde mutabık kalınan öneriler son hale getirildi. Dün bir toplantı ile açıklanan rapor vakfın internet sitesinde yayınlanarak kamuoyu ile paylaşıma açıldı.
Raporda yer alan bazı başlıklar ve öneriler şöyle:
- Yeni anayasanın iktidarın kaynağının sadece halk olduğunu kesin bir dille belirtmesi gerekir. Yurttaşlığın etnik köken, dil ve inanç farkı gözetmeksizin, kanunların öngördüğü usullere göre kazanılıp kaybedilebilecek bir hak olduğu da vurgulanmalıdır.
- Vicdani ret temel bir hak olarak yeni anayasada yer almalıdır. Kimlik belgelerinde ayrımcılığa sebep olan din hanesi ve dul kategorisi ile kadın-erkek eşitliğine aykırı olarak evlenen kadınların eşlerinin soyadını almasını mecbur tutan düzenlemelerin de kaldırılması gerekir.
- Anayasa hiçbir şekilde etnik kimliklere referans yapmamalı, ancak tüm kültürel farklılıklara ve hayat tarzlarına saygıyı temel ilke olarak belirlemelidir.
- Türkçe'nin resmi dil olarak muhafaza edilmesi gerekir. Ancak, anadili Türkçe olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kamu hizmetlerinden yararlanmasında kendilerine uygun kolaylıklar sağlanacağının da anayasada kayıt altına alınması gerekir.
- Zorunlu din derslerinin kaldırılması gerekmektedir. Kamu okulları dışında özel olarak din eğitimi veren kurslar ve kurumların açılması da, anayasanın temel ilkeleri doğrultusunda yapılacak bir denetime bağlı olmak kaydıyla, güvence altına alınmalıdır.
- Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sunduğu din hizmetlerinden yararlanmayan mezhep ve dinlere bağlı cemaatler ile muhtelif inanç gruplarının örgütlenmeleri durumunda, devlet bunları kamu tüzel kişiliği olarak tanımalı. Cami ve mescitlere sağlanan kolaylıklar cemevlerine de tanınmalı. Diyanet'e bağlı ibadethanelere tanınan imtiyazlar, Müslüman ve Müslüman olmayan gruplara da tanınmalı.
- Yürütme yetkilerinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu arasında paylaşıldığı, yürütmeye ait asıl yetkilerin Bakanlar Kurulu'na tanındığı, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin ise sembolik konularla sınırlandığı klasik parlamentarizmin Türkiye için en uygun tercih olduğunu düşünmekteyiz.
- Siyasi partilerin kapatma nedenleri; şiddete başvurma, şiddet çağrısında bulunma, kin ve nefreti teşvik etme ile sınırlanmalı.
- Genelkurmay Başkanı'na bağlı atamaların Bakanlar Kurulu tarafından yapılması gerekir