GATA'da denek olarak yer alan Mehmetçikin annesine BUGÜN ulaştı.
Çocuğunu titrerken gördüğünde şok olduğunu aktaran anne, "Hiç alakası olmayan birisi bile o görüntüleri görse oturup ağlar"dedi. Kendilerinden hiçbir iznin alınmadığını söyleyen anne, "Şimdi biz hakkımızı nerede arayacağız" diye sordu.
GATA'da 20 Mehmetçik'in tanı koyma bahanesiyle kobay yerine konulması gündeme bomba gibi düştü. Beyinlerine yüksek elektromanyetik alan uygulanan askerlerden birinin annesi BUGÜN'e çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Tedirgin olduklarını ve ne yapacaklarını bilmediğini söyleyen anne gözyaşları içerisinde kullanıldıklarını haykırdı: "Biz onca emek veriyoruz çocuğumuza ve kayıtsız şartsız 1,5 sene onlara teslim ediyoruz. Sonuç böyle mi olmalıydı? Benim çocuğumu niye kullandılar? Bir çocuk kolay mı yetişiyor. Askerlik dedikleri bu mu ya?"
Epilepsi nöbetleri arttı
Güvenlik gerekçesiyle kimlik bilgilerini açıklamadığımız Mehmetçik'in annesi haberlerin ardından kimsenin kendilerini aramadığını söyledi. Çok rahatsız ve tedirgin olduklarını ve iki gündür uyuyamadığını anlatan acılı anne, "Çocuğumuzu GATA'ya yolladıklarında çok farklı şekilde söylediler. Tedavi ve hastalığının ortaya çıkması amaçlı dediler. Bu derece olduğunu bilmiyorduk. Ailece çok üzgün ve perişanız. Hiç alakası olmayan birisi bile o görüntüleri izlese oturup ağlar. Bize hiçbir şey sorulmadı ailece onayımız da alınmadı. Çocuğumuz başka bir ilde askerdi. Oradan GATA'ya tedavi amaçlı yolladılar. Zaten kısa süreli epilepsisi vardı. O şeyden sonra daha da çoğaldı ve sıklaştı epilepsi nöbetleri. Bu derece olduğunu bilmiyorduk. Çocuk da ne bilsin tedavi amaçlı sanıyordu. Ama bu ortaya çıkınca biz son derece tedirgin olduk ve üzgünüz" şeklinde konuştu.
Hepsini bir odada toplamışlardı
Sağlık Bakanlığı'nın 'izin yok' açıklamasını hatırlatan asker annesi, "Şimdi biz ne yapacağız hakkımızı nerede aramamız lazım?" diye sordu.
Askerler Ankara GATA'dayken ziyarete gittiğini anlatan anne gördüklerini ise şöyle paylaştı:
Çocuk telefon etti anne beni bulunduğum ilden GATA'ya gönderdiler. Askerde kısa süreli epilepsi nöbetleri çıkmış. O zaman birkaç doktor muayene etti. Erzurum'da da bir müddet tedavi oldu tekrar birliğine döndü.
Tekrar nöbeti olunca GATA'ya yollamışlar. Gittiğimde o çocukların hepsi toplu bir odadaydı. Zavallıydı, kimi oradan kimi farklı yerden getirilmişti. Şimdi bir araya gelip toplu bir eylem yapmaya kalksak dahi kimse kimseyi bulamaz. Çünkü herkes bir ücra köşeden gelmişti. Ama GATA bu şekilde eylem uygulamış. Tedavinin şekil ve şemallerinden bizim haberimiz yok ki. GATA'da 2 hafta kaldı. Biz de en büyük ve en güvenilir hastaneye gönderiyorlar diye sevinmiştik. Sonra çocuğumuza o şeyleri uygulayıp apar topar askerliğe elverişsizdir deyip eve yolladılar. Askerlikte 5 ay kaldı çocuğumu alıp İstanbul'a geldim." Oğlunun yaşananlar karşısında etkilendiğini söyleyen anne, "Yavrum kendisini eve hapsetti" dedi.
Bu, o kobay çocuk mu?
Herkesin çocuğu tanıdığını anlatan Mehmetçik'in annesi, "Çocuk zaten epilepsi hastası ve etkileniyor. Dışarı çıksam 'Aaa bu o kobay çocuk diyerek başıma toplanacaklar' diyerek dışarıya adım atmıyor, başının etini yedi. Anne, 'Size bu elektro şoku yapacağız ama sizin mevcut hastalığınız bu şekilde bariz ortaya çıkacak ve sizi ona göre değerlendireceğiz' dediklerini söyledi. Oradaki çocukların hepsine defalarca bu şok verildi dedi" ifadelerini kullandı. "Orada soru sorma kimseyi eleştirme hakkımız yok ki" diyen anne, askerlik öncesine birçok belge imzaladıklarını söyleyerek şöyle devam etti: "Yani kayıtsız şartsız güvendik verdik bir sorun çıkarsa da itiraz edemeyeceğimize karşı mı bilmiyoruz. Bu olay 2008'deydi oğlum 88 doğumlu. Böyle bir şey hiç düşünmedim ama çocuğumu görünce şok oldum. Komşularımız geçmiş olsuna geliyor. Ben çocuklarımı babasız yetiştiriyorum. Bunun sonu nereye varacak bilmiyoruz. Biz kullanıldığımızı hissettik. Benim çocuğumu niye kullandılar? Bir çocuk kolay mı yetişiyor. Askerlik dedikleri bu mu ya? Biz onca emek veriyoruz çocuğumuza ve kayıtsız şartsız onlara teslim ediyoruz 1,5 sene sonuç böyle mi olmalıydı?"
SKANDALI ÖRTMEK İÇİN GATA YIPRATILMAMALI
Kobay Mehmetçik skandalında BUGÜN şok detayları açıklamaya devam ediyor. Bu tip çalışmalarda sorumlu araştırmacı ve yardımcı araştırmacı olduğu öğrenildi. Bu deneyin asıl sorumlusunun ise Balyoz tutuklusu Korgeneral Nejat Bek'in oğlu Yardımcı Doçent Semai Bek olduğu ve çalışmanın bölümde yapılmasına izin veren GATA Nöroloji Klinik Şefi Tabip Albay Zeki Odabaşı'nın da ciddi sorumluluğu olduğu ifade edildi. Geçmişe dönük alınmış gibi gösterilmeye çalışılan bir Etik Kurulu ile GATA'nın hem kamuoyunu hem de Genelkurmayı yanılttığı vurgulandı. Milletin ve ordunun gözbebeği 113 yıllık bir kurum olan GATA'nın birkaç sorumlunun yaptığı yanlışı örtmek amacıyla yıpratılmaması gerektiği ifade edildi. Yeni bir bilgide ise 5 Ocak 2009'da etik kurul izin müracaatı sonrasında Etik Kurul Kayıt Defteri'ne çok çarpıcı bir notun düşüldüğünü gözler önüne serdi. Sağlık Bakanlığının 'Bize sormadılar' açıklamasını hatırlatan ve gittiği yer bölümü karşındaki "Bakanlığın izin vermesi şartı ile" ifadesi skandalın boyutunu bir kez daha ortaya koyuyor.
KRİZ GEÇİREN VE SIÇRAYAN ERLER VAR
13 sayfalık etik kurul başvurusunda iznin alındığı konu ile yapılan uygulama aynı değil. Belgenin 4. sayfasında çalışma amaçları şu şekilde sıralanmış:
"1- Paroksisma kinesijenik diskinezi hastalarında normal transkraniyal manyetik stimulasyon değerlerinin tespiti,
2- Klinik tek taraflı olduğu için acaba etkilenen hemisfer ile sağlam hemisfer arasında interhemisferin inhibitör ve aktivatör döngüler arasında bir dengesizlik var mıdır?"
İşkence yapılıyormuş gibi
Bunların gerçekleşmesi için erlerin vücutlarında bazı elektrotların bağlanması gerekirdi. Çünkü bunlar, cihazlarla uyarılar verildikten sonra kayıt yapacak, hekim de bundan bazı rakamsal verileri elde ederek objektif bir değerlendirmede bulunacaktır. Görüntülerde erler sanki işkence yapılıyormuş gibi seyrederek değerlendirilmektedir. Ayrıca belgenin 8. sayfasında "Olası yan etkiler nelerdir?" başlığı altında "Kayıt işlemi el ve bacaklarınıza takılacak yüzeysel elektrotlar ile yapılacaktır. Size hiçbir şekilde dışarıdan başka bir ilaç verilmeyecektir. Manyetik uyarım ile kafatasınızdan uyarı verilerek el ve bacaklarınızdan kayıtlama yapılacaktır" denilmiştir. İfadelere göre, 'el ve bacaklardan kayıtlama yapılacaktır' denilmektedir. Görüntülerde böyle bir şey yoktur. Gördüğümüz sadece kriz geçiren ve sürekli stimülasyon ile sıçrayan erler vardır.
Çalışmadan sonra izin olmaz
Etik Kurul başvuru formu ve onay sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendiren bir uzman, araştırmada yapılmayanları, olması gerekenleri ve eksiklikleri tek tek tespit etti.
İşte uzman diliyle skandalın şifreleri:
GATA Etik Kurulu'ndan alındığı iddia edilen iznin bilimsel olarak bir değeri yok. Çünkü, bütün dünyada klinik veya deneysel (hayvanlar üzerinde yapılan) çalışma yapılacağı zaman, etik kurula başvuru çalışmanın plan aşamasında yapılır. Ancak burada 2007-2008 yıllarında yapılmış. Erlere ait görüntüler ise 2008'e ait. Etik Kurulu'na izin başvuru tarihi 5 Ocak 2009. Genelkurmay'ın bildirdiği etik onay ise 27 Ocak 2009 tarihine ait.
22 gün sonra onay alınmış
Yani erler üzerinde çalışma yapıldıktan sonra etik kurul izni için başvurulmuş ve 22 gün sonra onay alınmış. Sonuç olarak, ya bu etik kurul izni başka bir çalışma için alındı Genelkurmay ve kamuoyu yanıltıldı ya da bitmiş bir çalışmanın etik izni alındı. Bir diğer konu başvurudaki 13. maddede gizli. Burada "Çalışmanın Tasarımı: Prospektif" deniliyor. Bunun tersi ise "Retrospektif"tir. Bunda ise geriye dönük olarak hastaların dosyalarından veriler toplanarak bilimsel araştırma yapılır. Nasıl oluyor da prospektif olarak planlanmış bir çalışmanın kobayları olan erlerin görüntüleri 2008 yılına ait oluyor?
Deneyde asker kullanılamaz
Kendisi de GATA mezunu olan emekli Yüzbaşı Psikiyatri Uzmanı Alper Evrensel kobay skandalındaki etik hataları değerlendirdi. GATA'da yapılan bilimsel araştırmalar ve tez çalışmalarının tamamında askeri personelin kullanılabildiğini aktaran Evrensel, ancak bu noktada Helsinki Bildirgesinde de belirtilen 'rütbe' sorunu mın ortaya çıktığını söyledi. Evrensel, "Etik Kurul müracaat belgesinde, Gönüllülerin Niteliği kısmında bunun belirtilmiş olması gerekirdi. Aynı formdu Araştırmaya Dahil Olmama Kriterleri sırasında er ve erbaşa statüsünde olması diye yazılmalıydı. Yani er ve erbaşlar dahil edilmemeliydi" dedi.