1 Ocak 2011 Cumartesi

‘Türkiye bitmiştir, sadece darbe kurtarır’

ÇEV Başkanı’nın kaçış öyküsü...

Savcıların Ergenekon’un sivil uzantısı olmakla suçladığı ÇYDD ve ÇEV’le ilgili iddianamenin sanığı Gülseven Yaşer yurt dışına çıkmadan önce yaptığı telefon görüşmelerinde Türkiye’nin ancak bir askeri darbeyle kurtulabileceğini söyledi.

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından ÇYDD ve ÇEV’in bazı yöneticileri hakkında hazırlanan 355 sayfalık iddianamede, bir numaralı sanık olarak ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer gösterilmişti. Yaşer’in polisin teknik takibine takılan telefon konuşmalarında, soruşturma nedeniyle çok tedirgin olduğu ve operasyondan haberdar olur olmaz soluğu yurt dışında aldığı ve kendi pasaportunu kullanmayarak kaçak yollardan veya sahte pasaportla kaçtığı belirlendi.

Polisin raporlarına göre, 23 Eylül 2008 günü Tuncay Özkan’ın da aralarında bulunduğu şüphelilere yönelik yapılan operasyonlardan rahatsız olan ve operasyonların kendilerine de sıçrayabileceğini düşünen Yaşer, 9 Ekim günü yurt dışına çıkış yaptı. Yaşer, 10 gün yurt dışında kaldıktan sonra 18 Ekim’de ülkeye geri döndü. 7 Ocak 2009’da Bedrettin Dalan, Tuncer Kılınç, Yalçın Küçük ve beraberindekilere yönelik bir operasyon düzenlendi. Ancak operasyonda daha önce yurt dışına kaçan Dalan yakalanamadı.

Operasyondan haberdar olur olmaz sıranın kendisine geldiğini düşünen Gülseren Yaşer ise aynı gün yurt dışına kaçtı ve bir daha izine rastlanmadı. Üstelik Yaşer’in yurt dışına kaçarken herhangi bir pasaport işlemi yaptırmadığı ve kaçak yollardan çıkış yaptığı anlaşıldı. Polis Yaşer’in yurt dışına sahte pasaportla çıkış yaptığını düşünürken, Yaşer’in yurt dışına yaptığı iki çıkış ile ilgili tüm telefon konuşmaları soruşturma dosyasındaki yerini aldı.

Operasyon sonrası 4 Ekim günü avukatı Hüseyin Buzoğlu ile konuşan Yaşer “Bunlar yine bayram sonu azabilirler. Davaya kadar olan süreye kadar. Onun için tekrar bir tedaviye gideyim” diyor. Aynı günün akşamında Siminsu Baytok Uçak ile konuşan Yaşer, “Ankara’yla konuştum. Tedaviye gidin dedi. Size bir haber geldi mi oradan? diye soruyor. Uçak’ın “Yarını bekleyeceğim. Yoksa ben bir iki tane yer buldum” demesi üzerine, Yaşer, “Ben Berlin’e şey yapayım ayarlayayım” diye cevap veriyor. Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra Ocak ayındaki operasyonda yeniden yurt dışına kaçan Yaşer, Uçak ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, “Paris üzerinden gidiyorum yine aynı yere. Ama gördün değil mi olanları? Felaket bir şey, Türkiye bitti. Çünkü Kılıç Paşa şeyin amiriydi, komutanıydı. Ben onu o şekilde tanımıştım, ona müsade ettiyse bu iş bitmiştir. Kemal Bey’e ve Tuncer Paşa’ya çok üzüldüm. İsimler çok önemli isimler. Türkiye artık bitmiştir canım” diyor. Uçak’ın “O zaman bizimde gitmemiz gerekir hep beraber” demesi üzerine Yaşer, “Yani bir askeri ihtilal olursa kurtarır. Artık birtek o kaldı onu yaparlarsa yoksa bitmiştir” diyor. Uçak ise “Evet o olacak herhalde ” diye cevap veriyor.

İngilizce mesaj
Uçağa binmeden eşiyle konuşan Yaşer, “Paris’te iniyorlar bütün şeyleri eşyaları tekrar bindiriyoruz ama neyse artık hadi oraya indiğim zaman sizi ararım” diyor. Yaşar Yaşer’in “Vize yok değil mi” diye sorması üzerine, “Sanmıyorum hiç bilmiyorum” diye cevap veriyor.

Başka bir şahıs ile telefon konuşması yapan Yaşar Yaşer, “Bu gün bizim çok telaşımız vardı. My wife had to leave again (Benim eşim gitmek zorundaydı). Amerika’ya gitti. Televizyonları söyredersen nedenini anlarsın” diyor.

Yaşar Yaşer’in aynı gün yaptığı telefon konuşmasında “Nasıl senin arkadaş?” diye sorulması üzerine,“Bizim Arkadaş Paris’teydi dün gece. Panama öncesi bi Atlanta’ya oradan Panama. Hali hiç iyi değil bronşit grip. Kritik şeyler olunca onu Amerika ’ya yolladık, ben buradayım. diyor. Karı koca arasındaki bir başka görüşmede ise Yaşar Yaşer, “Arkadaşla konuştum. Tedavisine devam etsin, acele etmesin. Şubat sonuna kadar falan ne olur bir bakalım der”diyor. Gülseren Yaşer ise “Her şey olabilir, sen bu maillere çok açık her şey yazma çünkü mailleri biliyorsun bunlar alıyorlar bütün mailler kontrolden geçiyor. Sakın önemli bir şey yazma”diyor.