16 Haziran 2010 Çarşamba

TSK kimin arka bahçesi? / M.Ali Kışlalı

Bunca yıllık mesleki gözlemlerim beni yanıltmıyorsa, ”TSK hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmamıştır.”

Zaman zaman Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kimi yüksek rütbeli şahsiyetin CHP‘yi yeğleyen görüşlerine şahit olmuşsam da, bunun daha ziyade CHP’nin Atatürk değerlerini paylaşmasından kaynaklandığını fark etmişimdir. TSK’nın CHP kontrolündeki iktidarlar dönemini yeğlediği sanısının kaynağı da budur.

Hemen eklemek gerekir ki; TSK‘nın Atatürk görüş sistemi daima CHP’ninkinden çok ileride olmuştur.

Özellikle laiklik prensibi söz konusu olduğunda CHP asla TSK ölçütlerini yakalayamamıştır.

Bu köşenin okurları, yıllardır tanımaya çaba gösterdiğim bu camia hakkında, onlar adına hemen hiçbir güncel konuda görüş belirtmediğimi, iddialı saptamalarda bulunmadığımı bilirler. Ama gündemdeki konu kanımca TSK hakkında bilinmeyen bir alanı kapsamaz. Gizli saklı olup araştırılması gereken bir konu da değildir. Yapılan yanlış değerlendirmeler bu iletişim temelli sorunda, hem TSK’nın hem de siyasilerin eksikliklerinden ileri gelmiştir.

TSK’nın siyasilerle, özellikle CHP ile ilişkilerine baktığınızda, CHP’nin de askeri müdahale dönemlerinde diğer siyasi partilerin gördüğü muameleye maruz kaldığı apaçık ortaya çıkar.

Ülke sivil iktidarlarla yönetilirken, TSK’nın bilinen öncelikleri genelde siyasilerce doğru değerlendirilmez. TSK, inandığı ve yaşamsal bulduğu konuların neler olduğunu sivillere anlatmakta yetersiz kalmıştır. Bunun temel sebeplerinin başında kullandıkları üslupların siyasilerinkinden farklı oluşu gelir. Bundan dolayı da asker ve sivil arasında gereken güven bir türlü oluşmaz.

Bu konuda CHP iktidarlarında farklı ortam yaratıldığını düşünenler yanılırlar.

Tabii bilinen içeriğiyle ‘Milliyetçi görüş’ sahipleri iktidara geldiğinde asker de, çok geniş başka çevreler gibi, kaygılanır. Belki kimi askerler, yakın dostlarına “Keşke CHP seçim kazanıp iktidara gelse” diyebilirler. Ama bu asla TSK’nın CHP’ye arka bahçe oluşturduğunun göstergesi sayılamaz.

Şimdi, şu asker-sivil arasındaki son yıllarda olup bitenleri doğru değerlendirdiğini sanan bir siyasetçi, “Artık şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri CHP’nin arka bahçesi değil. Onun komuta kademesindekiler bir partiyle doğrudan ilişki kurup o partinin geleceğini sağlama noktasında değiller. Onlar, şerefli ve onurlu komutanlar olarak Türkiye’nin hem iç, hem dış güvenliğindeki görevini çok iyi yapmaya başladılar. Hele hele kendilerinin istismar edilmesine, kendileri üzerinden siyaset yapılmasına da hiç razı değiller” diyor.

Bunları söyleyebilmek için TSK’yı hiç tanımamak gerekir.

Özellikle siyasilerdeki bu TSK cehaletinin temelinde TBMM’de Milli Savunma Bütçesi görüşülürken gösterildiği bilinen yüzeyselliğin ‘Askere selam, bütçeye devam’ ilgisizliğinin yattığını saptamak gerekir. Ne yazık ki; askerin kendini siyasilere anlatmak için, siyasilerin de onları anlamak için gerekli olan gayreti göstermemiş olmaları, demokrasinin sağlıklı işlemesi için gerekli zeminin oluşmasına izin vermemiştir.

TSK, bu Cumhuriyet’in kuruluşunda, Atatürk önderliğinde yaşamsal rol aldığı için çok önemli ve büyük bir devlet kurumu. Mensupları, yüz binlerce subay-astsubay, bu camiaya 14-15 yaşlarında üzerlerine giydikleri üniformalarını olmasa bile orada özümsedikleri görüşleri ömürleri boyu muhafaza ediyorlar. Ülkede olanları yakından, Atatürkçü görüşler açısından izliyorlar. Her vatandaş gibi, olup bitenleri değerlendiriyorlar. Ama camialarının kendine özgü disiplin kurallarının dışına çıkmalarına izin verilmiyor. Özgür görüşlerine göre, istedikleri gibi örgütlenemiyorlar.

Böyle bir kurum ve böyle bir düzen hiçbir siyasi partinin ‘arka bahçesi’ olamaz. Nitekim 27 Mayıs’tan sonra, tarihi şahsiyet İnönü döneminde bile olmamıştır da.

TSK, tüm Cumhuriyet döneminin en zor günlerini yaşıyor. Onları da, komuta kademesini de, bu dönemi sağlıkla atlatmaları için rahat bırakmak gerek. Deneyimleri, sağduyuları ve kültürleri bu zor dönemin güçlüklerinin üstesinden gelmeye yetmeyeceği görülen kimi siyasetçinin, en azından yetenekleri ötesinde konuşup pişmekte olan aşa soğuk su katmamaları beklenemez mi?