1 Haziran 2010 Salı

Sivil Denetim Yok Keyfi Ceza Çok

Kışlalarda sivil denetim olmadığı için askerler insanlık dışı, onur kırıcı ceza ve işlemlere maruz kalıyorlar. İşte onlardan biri... İki er askeri savcıya başvurdu...

Ağrı’da komutanlarının baskısına dayanamayan iki er, askerî savcıya başvurdu: İşkence görüyoruz, anamıza küfrediliyor.

Türkiye’nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, işkence yasağını içeren 3. maddesi, “Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamaz” der. Oysaki kışlalar, sivil demokratik denetim olmadığı için binlerce erin, kötü muameleye maruz kaldıklarını ve korkudan bu olayları resmiyete dönüştüremediklerini ortaya koyuyor. Ağrı Doğubayazıt Tugay Komutanlığı’nda ise bir grup er, yılmamış, uğradıkları kötü muamele, dayak ve psikolojik baskıları, askerî savcılığa kadar intikal ettirmişler. Taraf olarak bu erlerin uğradıkları kötü muamele ve psikolojik baskıyı kanıtlayan belgelere ulaştık. Bu erlerin arkasında duran birkaç muvazzaf subay ise ya pasif görevlere atandılar ya da ordudan ihraç tehlikesi yaşıyorlar. Ağrı’daki olaylarla ilgili Genelkurmay Başkanlığı’na yönelttiğimiz sorulara yanıt gelmezken, bazı erlerin ve muvazzaf subayların can güvenliği riski taşıyabilecekleri endişesiyle Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e, konuya el atması için yazılı başvuruda bulunduk.

Bölük Komutanı Binbaşı T.T, geçen yıl 10 Mayıs Anneler Günü’nde, zorunlu askerlik hizmetini yapan bir erin önce anasına sövüyor, yarım saat sonra aynı eri odasına çağırıp, “Anneler Günün kutlu olsun” diyor. Tugay Komutanı Tuğgeneral S.S, üç bin askeri topladığı Tugay içtimasında, 45 dakika boyunca bir ere, “Şerefsiz, haysiyetsiz, yalancı fırıldak, hayasız, düzenbaz adını bile söylemeye değmeyen o şerefsiz...” şeklinde hakaretlerle rencide ediyor ve “Ona neler yapacağımı göreceksiniz” diyerek açıkça tehdit ediyor. Komutanın bu tehdidi üç bin askeri sindirmeye yetiyor. Bu ve benzeri aşağılamalar, fiziksel şiddet ve psikolojik baskılar, Doğubayazıt 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda meydana gelen pek çok olaydan yalnızca ikisi.

Türkiye’de kışlalarda, özellikle zorunlu askerlik hizmetini yapan erlere yönelik kötü muamele, açık bir sırdır. Bu erler, korunmasız oldukları için, uğradıkları ve sonradan üzerlerinde ciddi travma izleri bırakan fiziksel şiddet, ağır küfürler ve psikolojik baskıları, korku nedeniyle yargıya taşıyamazlar. Ancak Doğubayazıt 1. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nda, özellikle yüklü kâr yapan aile kantininde görevli bazı erler, bazı muvazzaf subayların da kendilerine destek çıkmasıyla, uğradıkları fiziksel şiddet, ağır küfür ve psikolojik baskıları, gerek askerî savcılığa verdikleri savunmalarında gerekse bağlı bulundukları komutanlığa dilekçe vererek aksettirmişler. Ancak adalet yerini bulmamış. Geçen hafta, Ağrı’daki olaylarla ilgili kaleme aldığım ilk yazının akabinde, kötü muameleye maruz kalan bazı erlerin, can güvenliğinden endişe duyarak, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e, 27 Mayıs Perşembe günü bir mektup yazarak, gerekli önlemlerin alınmasını talep ettim. Ağrı’da meydana geldiği önü sürülen insanlık dışı olaylarla ilgili ilk yazımın çıkması öncesinde Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak’a detaylı sorular yönelttim. Ancak henüz yanıt alamadım.

Belgeler Taraf’a ulaştı
Doğubayazıt Tugay Komutanlığı’nda yaşanan ve yaşanmakta olan, şiddetli dayak, ağza alınmayacak küfürler şeklinde ortaya çıkan fiziksel ve psikolojik işkencelerin gerçekleştiğine yönelik, bu muameleye maruz kalan bazı erlerin; darp raporları, savcılık ifadeleri, tutanaklar, komutanlığa yazılan üst yazılar, suç duyuruları, idari tahkikat heyetine verilen ifadeler, bazı askerlerin uğradıkları kötü muamele sonucu intihara kalkışmaları, psikiyatriste göndermeden önce birlik komutanınca doldurulan kıta anket formu ki burada ere hakaret edilerek, karalanıyor, - haklarında iddia edilen kantindeki açıklarıyla ilgili erlerin iddialarını içeren belgelere dayanarak Ağrı olayını kaleme aldık.

Cezai ve hukuki işlemler niye başlatılmıyor?
Ağrı’da meydana geldiği iddia edilen belgeli kötü muamele olaylarının, özellikle, yılda 1 milyon lira (Eski para birimine göre 1 trilyon lira) olan askerî kantinlerde gerçekleşiyor olmaları, akıllarda soru işaretlerine neden oluyor.

Elimizdeki belgelerden hareketle aşağıdaki bir dizi soruya yanıt verilmesi gerekiyor;
» Yedikleri dayak nedeniyle revir tarafından darp raporu verilen iki er için Askerî Ceza Kanunu’nun 117. maddesi gereği, mağdurun şikayeti aranmaksızın cezai işlem başlatılması gerekiyor. Zira bu suç, takibi şikâyete bağlı olmayan bir suçtur. Yani Tugay Komutanı Tuğgeneral S.S, darp raporu sonrasında suçluları tesbit edip, resen askerî mahkemeye vermesi gerekirken, bunu yapmadığı gibi, askerlerin şikâyet dilekçelerini de işleme koymayarak işlediği suça bir suç daha eklemiyor mu? Zira Askerî Ceza Kanunu’nun 110. maddesi, “Madunların (ast) verdikleri şikâyetnameleri saklayanlar veya tehdit ederek geri aldıranlar beş seneye kadar hapsolunur” der,

» Tugay komutanının, yazılı ve şahsi müracaatlarına işlem yapmadığı bir er, bunun üzerine kendisini üst makamlara şikayet etti diye, Tugay Komutanı S.S, üç bin askeri topladığı Tugay içtimasında, 45 dakika boyunca bu askere, “Şerefsiz, haysiyetsiz, yalancı fırıldak, hayasız, düzenbaz adını bile söylemeye değmeyen o şerefsiz...” şeklinde hakaretlerle rencide etmiş ve “Ona neler yapacağımı göreceksiniz” diyerek açık açık tehdit etmiş midir?

» Verdiği ifadelerden, uğradığı ağır baskılar nedeniyle hastalandığı iddia edilen bir er, doktordan istirahat raporu olmasına karşın, Yarbay C.P’nin emriyle, yatağından zorla kaldırılarak kantinde damacana su taşıttırılmış ve daha fazla baskıya dayanamayan asker birkaç gün sonra intihar girişiminde bulunmuş mudur? Bu durum, bir yazıyla bildirildiği halde, Tugay Komutanı neden Yarbay C.P ve astsubaylarına işlem yapmamıştır?

Hesap açığı ile tehdit
» İşkenceler sonucunda darp raporu düzenlenen bir başka erin ardından bir diğer ere de darp raporu verildi. Askerî Ceza Kanununa göre, Tugay Komutanı’na, şikâyeti beklemeksizin derhal ve resen, Yarbay C.P’yi mahkemeye sevk etmesi gerekmiyor mu? Tugay Komutanı neden C.P’nin suçlarına işlem yapamamaktadır? Oysa ki Yarbay C.P’nin delil karartma ihtimaline karşı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinin işletilmesi gerekmiyor mu?

» 29 gün boyunca hesap açığı olmayan ere, 30’uncu gün 1300 TL açığın var denilmiş midir? Son gece Hesap Defteri ortadan kaybolan asker, açığı kabul etmeyince, bu defa askerin ailesi aranarak zorla para istenilmiş, askere hırsız muamelesi yapılmış ve ailesinden gelen para sözde açığı kapatmayınca, diğer reyon görevlisi erlerden de para toplanmış mıdır? Oysa Askerî Ceza Kanunu’na göre, kantinde açık verdiği iddia edilen askerin, askerî mahkemeye verilmesi zorunluluktur. Askerin tüm ısrarına rağmen neden olay mahkemeye verilmemiştir?

» Yarbay C.P’nin yönettiği kantinde, 4 ay içinde: 2 asker ağır darp edilerek hastanelik olmuş, 1 asker intihara yeltenmiş, 2 asker birbirini bıçaklamış, ardından bir asker daha ilaç içerek intihara kalkışmış ve Tugay Komutanlığı MSB, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na kadar şikâyet edilmiş midir? Bütün bunlara karşın Yarbay C.P ödüllendirilerek, askerî gazino müdürünün üzerine müdür yapılmış mıdır?

» Ülker grubuna ait ürünlerin, kantin kayıtlarına girişi olmaksızın, gece 22:00’den sonra ve sadece erlere hizmet veren ‘Gecekuşu’ denilen büfede satıldığı iddia edilmektedir. Bundan önce ‘Aile Kantini’nde satışı yapılan Ülker ürünleri neden apar topar toplattırılmıştır. Neden Ülker ürünleri, daha sonra sadece ‘Gecekuşu’ büfesinde sattırılmıştır? (Görüntüler elimizde)