7 Haziran 2010 Pazartesi

Önce kim hesap vermeli? / Ekrem Dumanlı

Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu için 10 yıl hapis istenmiş. Sebep? Aktütün baskını ile ilgili yayınladığı haberler... Aktütün saldırısını unutanlar için bazı hatırlatmalar yapmak şart. 17 askerimizin şehit edildiği bir saldırı unutulur mu? Söz konusu Türkiye olunca maalesef unutulabiliyor; çünkü her gün yeni bir gündemle sarsılıyor bu ülke...

3 Ekim 2008'de yaşanan saldırıyla ilgili daha ilk günlerden itibaren Taraf'ta Aktütün'deki ihmallerle ilgili iddialar yer almıştı. Genelkurmay Başkanlığı bu haberlerin ardından yayın yasağı koydu. Yaklaşık 6 ay sonra yine Taraf'ta, olayın yaşandığı günün anlık istihbarat görüntüleri yayınlanmıştı. Mehmet Baransu'nun haberinde, tıpkı Dağlıca Karakolu'na düzenlenen baskında olduğu gibi saldırı öncesi bazı istihbarat bilgilerinin yetkili makamlara ulaştığı söyleniyordu. Gazetenin yayınladığı belgeler şu acı gerçeği gözler önüne seriyordu: İnsansız hava araçlarının ilettiği anlık görüntüler ve İç Güvenlik Harekat Durum Raporları, Aktütün'e bir saldırı olacağını önceden bildiriyordu ve bu bilgi olaydan bir ay önce Genelkurmay'a iletilmişti. İddia ağır ama şu soru hâlâ cevapsız: İnsansız hava aracı saldırı günü sabah saatinden başlayarak görüntüleri Elektronik Sistem Komutanlığı'na ve Genelkurmay İkinci Başkanı'na naklen iletti mi? İletildiğini ortaya koyan "Ceride" raporları doğrultusunda askerî makamlarca herhangi bir soruşturma açıldı mı? Aktütün'ü basacak PKK şefinin adının bile önceden bilindiğini ve rapor edildiğini Taraf'ın haberi, resmî evraklar eşliğinde ortaya koyuyor. Bu vahim iddialara Genelkurmay tarafından makul bir cevap verilmedi...

Kamuoyu, Aktütün saldırısı ile ilgili (tıpkı diğer saldırılarda olduğu gibi) tatmin edici bir cevabı henüz alamadı. Aktütün saldırısına dair onca soru işareti devam ederken ve onca yetkili hesap vermek zorunda olduğu halde susarken, haberi yapan bir muhabire fatura çıkarılması gerçekten düşündürücü bir gelişme. Baransu'ya açılan dava gazetelerin iç sayfalarında küçük bir yer bulabildi. Oysa sorulması gereken bir gerçek var: 17 yavrumuzun hayatını kaybettiği saldırıda ihmali görülenler mi hesap vermek zorunda, o ihmali ispat edecek belgeleri yayınlayan muhabir mi?