2 Haziran 2010 Çarşamba

İKİNCİ ''ERGENEKON'' DAVASI

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, ''Yaşadığımız bu haksızlıklar karşısında korkan, susan, suskun kalan herkesi kınıyorum'' dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nden video konferans yöntemiyle bağlanan Ersöz, 301 sayfadan oluşan yazılı savunmasına başlamadan önce bir konuyu açıklamak istediğini belirterek, ''Yaşadığımız bu haksızlıklar karşısında korkan, susan, suskun kalan herkesi kınıyorum'' diye konuştu.

Silah arkadaşları, yazarlar ve güvenlik görevlilerinin de aralarında bulunduğu dava kapsamında yargılananları saygıyla selamladığını ifade eden Ersöz, soruşturma sırasında vefat eden Türkan Saylan ve Kuddusi Okkır'ı da andığını ifade etti.

''Bu geçici ve sıkıntılı dönemde Silivri toplama kampında arkadaşlarımla olmayı tercih ederdim, ancak rahatsızlıklarım buna imkan vermedi'' diyen Ersöz, sorulan her soruya dürüstçe, ettiği yemine bağlı kalarak vakur bir asker olarak cevap vereceğini anlattı. Savcılık makamının yanı sıra Cumhuriyet'i koruma görevinin aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri'nde olduğunu ifade eden Ersöz, Cumhuriyet savcıları ile askerler aynı saflarda görev yaptığı için bu iddianamenin savcılar tarafından hazırladığını düşünmediğini ileri sürdü.

-''ÖRGÜT ÜYELİĞİ NİTELEMESİNİ ASLA KABUL ETMİYORUM''-
Ersöz, mesleğinde yıllarını seve seve harcayan bir insan olarak örgüt üyeliği nitelemesini asla kabul etmediğini belirterek, ''Birçok kritik göreve layık görülen, ülkesini, milletini korumak için gözünü kırpmadan hareket eden
biri olarak bu nitelemeyi asla kabul etmiyorum. Vatan ve Cumhuriyet uğruna yemin etmiş ve buna sadık kalan sade bir vatandaş olarak da bu nitelemeyi asla kabul etmiyorum. 1 Temmuz 2008 tarihinden bu yana kendime hep şu soruyu sordum. Varlığına inanmadığım sözde bir örgütün üyeliğine niçin yakıştırıldım ve niçin buradayım?'' diye konuştu.

Ersöz, 30 yıllık meslek hayatı boyunca yaptığı çalışmaları anlatarak, terör örgütleri ve kanunsuzlukla mücadele ettiğini, bölücü örgüt ve yandaşlarına yönelik çalışmalar yaptığını, yaptığı hizmetlerden dolayı da burada yargılandığını savundu. Levent Ersöz, terör örgütünün kurduğu pusudan 2 kez kurtulduğunu ve hakkında koruma kararı çıkarılmış bir kişi olmanın sonucu olarak da yargılandığını söyledi. Böyle bir örgüt olup olmadığına esasen mahkemenin karar vereceğini dile getiren Ersöz, hem soruşturma, hem de kovuşturma aşamasında bu davayı dışarıdan etkileyenlerin olduğunu iddia etti.

Bu davanın Türk adalet tarihinin en büyük siyasal davalarından biri olduğunu iddia eden Ersöz, yüksek rütbeli ve emekli askerlerin, siyasi parti başkanlarının, aydınların, yazarların, rektörlerin yargıya alet edilerek etkisiz hale getirilmeye çalışıldığını ileri sürdü. Türk adalet tarihinde böyle başka bir davanın daha olmadığını belirten Ersöz, gizli tanık yalanları gibi faktörler dikkate alındığında, davanın bir hukuk garabeti haline geldiğini savundu.

''Yargıyı çıkarları için kullanmak isteyenler gerçek suçlulardır'' diyen Ersöz, bu davada kendileri üzerinden topluma korku salınıldığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkanların sindirilerek baskı altına alınmaya çalışıldığını iddia etti. Ersöz, bu dava ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir dönemin hesaplaşmasına
maruz bırakıldığını savunarak, toplumun üzerinde amaçlanan korku ve baskının sağlandığını, birçok çevrenin etkisiz hale geldiğini kaydetti. Ersöz, ''Vatana, ilke ve devrimlere sahip çıkmak suç haline gelmiştir'' şeklinde konuştu. Yaklaşık 40 dakika süren konuşmasının ardından Ersöz'ün talebi üzerine duruşmaya kısa bir ara verildi.