17 Haziran 2010 Perşembe

Her Türk asker mi doğar? / Balçiçek Pamir

“HER Türk gibi ben de asker olarak doğdum ve bundan hiç şüphe etmedim.”

Sizce bu cümle kime ait?

Deniz Baykal’a mı? Enver Aysever’e mi? Yoksa Prof. Dr. Ümit Özdağ’a mı? Hepsi mi?

O zaman biraz daha devam edelim:
“Hani meşhur bir sahne vardır. Savaşlarda geri dönülmesi çok zor olan görevler için kahramanlar aranır ve gönüllülerden bir adım öne çıkması istenir. Hiç tereddüt etmeden bir adım öne çıkacak olanlar arasında ben de yer alırım. Yazacaklarımı, yapacaklarımı ve sevdiklerimi bir an bile düşünmem. Eğer bir ölçü ise söyleyeyim: Ben vatanım için ölmeye hazırım!”

Evet? Tahmin edebildiniz mi? Kim bu sözlerin sahibi?

Oktay Vural? Osman Pamukoğlu? Tarık Akan?

Biraz daha ipucu vereyim:

“Vatanı koruyan askere kim, neden düşman olsun? Böyle biri askere değil, doğrudan bu ülkeye düşmandır. Öyle değil mi? Hele benim gibi çocukluğunda yakından tanıdığı her askeri bir ‘kişilik modeli’ olarak benimseyen birisi? Kendimi ilk defa adam sınıfında saydığım takım elbiseli halimi hatırlıyorum. Rengi hakiydi, babamın yıllık istihkakından artan kumaşlardan dikilmişti. Haki renk benim için kutsal bir renktir. Filmlerdeki Türk ordusunun hücuma kalktığı bir sahne vardır. ‘Allah Allah’ nidaları ile en önde giden sancaktar vurulduğunda, arkadan gelen düşmekte olan bayrağı kapıp ileri atılırken ben hep ağlarım.”
Yukarıdaki satırlar “Sözde Askerler” isimli kitaptan alıntı. Yazarı hemen herkesin yakından tanıdığı, bildiği bir akademisyen...

Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne...

Şaşırdınız mı?
Yoksa siz onu asker düşmanı olarak mı biliyordunuz?

Ne zaman Karşıt Görüş ya da Söz Sende’de ağırlasam, mail’lerle küfür, hakaret ve ağır eleştirileri eksik etmediğiniz, işin içine beni de katarak tehditler savurduğunuz Türköne. Hatta işi abartıp, adama soyadı üzerinden vurmaya kalktığınız, “Bunun ismi Kürtöne olsun, Türk’lükle alakası yok” cinliğinde fikirler geliştirdiğiniz Zaman Gazetesi yazarı... Gerçi şaşırmıyorum, “Türkiye’nin en özgür platformu” olarak sunulan, Ekşi Sözlük’te de benim ismimle dalga geçiliyor. Yani değiştiremediğiniz, ananız babanızın size koyduğu adınızla eğleniliyor. Öylesine yaratıcı ki gülersiniz...

Uzun lafın kısası, Mümtaz’er Türköne de anlaşılan öylesine rahatsız olmuş ki asker düşmanı olarak anılmaktan, kitabının girişine “Asker Düşmanı Olmak” diye bir bölüm koymuş. Biraz eleştirilere serzeniş, biraz iç hesaplaşma, biraz günah çıkarma derken “Asker düşmanı mıyım?” sorusuna cevap aramış.

Ararken de yukarıdaki satırlar ortaya çıkmış.

Birbiri ardına şehit haberlerinin geldiği bu dönemde...

Her giden gencin arkasından gözyaşı döken ben...

Bir süredir üstünde kafa yorup duruyorum işte

“Her Türk asker mi doğar?” diye...

Nasıl bir doğumdur bu? Bu bilinç, bu algı ne zaman, nasıl verilir?

Asker doğmak istemeyen yok mudur falan...

Mümtaz’er Türköne bile asker doğmuş örneğin, bilmiyordum.

Düşün düşün b.ktur işin, delirmemek elde değil