9 Haziran 2010 Çarşamba

Haluk Kırcı'yı pazarlık konusu yapan darbeciler / Oral Çalışlar

“Benim idam edilmemi Abdullah Çatlı engelledi. İdam kararım verilmiş, asılmayı bekliyordum. Kenan Evren’in talimatı ile devletin gizli birimleri ASALA’ya karşı eylem yapmak için Çatlı ile irtibata geçmişler. O günlerde Türk diplomatları ASALA tarafından öldürülüyordu. Çatlı bazı şartlar ileri sürmüş. Bu şartlardan biri de benim idamımın durdurulması imiş. Beni, Ankara’da Mamak’tan Ulucanlar Cezaevi’ne götürdükleri zaman, idama gittiğimden emindim. Çok sonra, böyle bir pazarlıkla hayatımın kurtulduğunu öğrendim. Meğer benim idam edilmemi, Çatlı pazarlık yaparak engellemiş.”

7 TİP’li gencin katillerinden biri olan Haluk Kırcı, 12 Eylül askeri darbesi sırasında idamdan nasıl kurtulduğunu Sabah gazetesinden Sevilay Yükselir’e bu sözlerle anlatıyor. Kırcı, darbeciler tarafından nasıl kullanıldıklarını da yaşadığı somut olaylardan yola çıkarak ifade ediyor.

Haluk Kırcı’nın anlattıklarını merak, öfke ve hayal kırıklığı içinde okurken, aklıma İbrahim Çiftçi’nin ‘beraat ettiriliş macerası’ geldi. Kırcı’nın açıklamasıyla birlikte, Doğan Öz’ün öldürülmesi ve Doğan Öz’ün katili olarak yargılanan İbrahim Çiftçi’nin aklanması sürecini yeni baştan düşünme ve yeniden sorgulama ihtiyacı hissettim.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e ‘Kontrgerilla askeri darbeye hazırlanıyor, bu amacına ulaşmak için de Türkiye’yi bir iç savaşa sürüklüyor’ raporunu veren savcı olan Doğan Öz, Türkiye’nin yakın siyaset tarihinin kilit isimlerinden biridir. Doğan Öz, 1978 yılının mart ayında evinin önünde öldürüldü.

Katil zanlısı silahıyla birlikte yakalandı. Suçunu itiraf etti, tanıklar kendisini teşhis ettiler. Dava devam ederken 12 Eylül 1980 askeri darbesi gerçekleşti. Dava Sıkıyönetim koşullarında sürdü. Askeri mahkeme İbrahim Çiftçi’nin suçunu sabit görerek onu idama mahkûm etti.

Dosya Askeri Yargıtay’a gitti. Dosyaya bakan yargıtay dairesi suçu sabit gördü. Tam bu sırada araya bir el girdi; cezanın onayını isteyen Askeri Yargıtay Savcısı bu kez Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak beraat istedi. Genel Kurul 7’ye karşı 8 oyla Çiftçi’yi beraat ettirip serbest bıraktı.

***

Haluk Kırcı’ya dönelim... 12 Eylül askeri darbesine giden yoldaki en önemli cinayetlerden birisi Doğan Öz cinayeti ise bir diğeri de 7 TİP’li gencin vahşice öldürülmesidir.

Bu cinayetlerin faillerinin darbeciler tarafından kollandığını biliyorduk. Kırcı’nın ifadesi, bu bilgimizi doğrulayan ve hatta ona kesinlik kazandıran bir ifade olarak büyük önem taşıyor. Kırcı’yı ‘kurtaran’ Abdullah Çatlı, 7 TİP’li gencin öldürülmesi de dahil olmak üzere, birçok kritik cinayet ve katliamın baş aktörlerinden birisidir.

Çatlı, askeri darbe sonrasında yakalanmayanlar içindeydi. Kendisine ‘devlet’ görevleri verildiği; bu görevlerin yaşamını yitirdiği Susurluk kazasına kadar sürdüğü ortaya çıktı.

Şimdi anlıyoruz ki, 7 TİP’linin öldürülmesi, Doğan Öz’ün öldürülmesi gibi cinayetler, darbeciler tarafından ‘devlet görevi’ kapsamı içine alınmış. Kırcı, Sevilay Yükselir’in bu konudaki sorularına cevap olarak ‘özel harpçiler bu işin içindeydi’ anlamına gelecek açıklamalarda bulunmuş.

Ergenekon soruşturması kapsamında kapısından bir hakim girmeye kalkınca yer yerinden oynayan Özel Harp Dairesi’nden, Seferberlik Tetkik Kurulu’ndan söz ediyorum. Bu kurumların 12 Eylül 1980 askeri darbesine doğru gidişte tam olarak hangi rolü oynadıklarını ne zaman öğrenebileceğiz? Bunun hesabı ne zaman sorulabilecek?

Ergenekon davasına kızan, bu davayı gayrı meşru gören çok sayıda 12 Eylül 1980 askeri darbesi mağduru tanıyorum. Bu darbenin yukarıda belirttiğim kurumlarla ilişkisini iyi bildiğim için bu insanların psikolojisini değerlendirmekte zorlanıyorum. ‘Kozmik oda’larda saklananların ortaya çıkarılması durumunda, darbelerin arka planını aydınlatan çok çarpıcı ipuçlarıyla karşılaşacağımızı düşünüyorum.

Kırcı’nın anlattıklarıyla, tahmin ettiğimiz birçok olgu, daha da aydınlık kazanıyor. Daha da netleşiyor. Ancak, kamplaşmanın kararttığı gözler, bunları bırakın sorgulamayı, görmek bile istemiyor.

O darbecilerin, bugünkü ardıllarının daha farklı olduğunu mu sanıyorsunuz?

Darbecilerin kumaşı ortaktır, dayandıkları temel kültür de aşağı yukarı aynıdır. O zaman da büyük suikastları kışkırtarak, örgütleyerek bir zemin yaratmışlardı, bugün de aynısını yapmaya çalışıyorlar.

Kırcı’lar konuşmalı. ‘Kim nasıl kullanıldı?’, ‘Bu devlet nelere bulaştırıldı’ gibi sorulara daha net cevaplar aranmalı.