Haber yaptığı için tutuklanarak cezaevine konulan Mehmet Baransu, yazı dizisinin bugünkü 3. bölümünde heyetin suçu nasıl suçu suçla kapattığını ve olmayan gerekçe ile Balyozun nasıl aklandığını anlattı...
Kamuoyu çok bilmese de bu olay Ankara’da çok konuşulmuştu. İddiaya göre, Yalman gidecek, yerine Çetin Doğan gelecekti. Benzer iddia dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök için de konuşuluyordu.
Albay Ali Er’in bu bilgisi üzerine yaşananları ise şöyle anlatıyor Yalman;
“Kısa bir süre sonra Haber Türk televizyonu muhabiri Taki Doğan imzasıyla bir köşe yazısı yayımlandı. Bu yazıda benim sağlık sebebiyle görevden ayrılacağım konusuna yer veriliyordu.”
Yalman, yıllar sonra Taki Doğan’la görüştüğünü ve bu haberle ilgili bazı bilgileri öğrendiğini söylüyor. İsim yazmasa da bu dedikoduyu kimlerin çıkardığı konusunda adres de göstermiş.
Yalman kitabında, Malatya İnönü Üniversitesi’nde ele geçirilen bir CD’den ve içeriğinden bahsediyor. Kendisinin bilgisi dışında Aralık 2002’de, bir toplantı yapıldığını, kendisinin mi yoksa Hilmi Özkök’ün mü saf dışı bırakılmasının konuşulduğunu kitabına almış. Aralık 2002 tarihi ilginç. Çetin Doğan’ın düğmeye basıp, tüm birliklere emre aykırı yazılar gönderdiği dönem.
Yalman bu toplantının ardından, şahsını hedef alan mektuplar aldığını, bunları o dönem Kurmay Başkanı olan Org. İlker Başbuğ’a verip, söylediği adreslere göndermesini emrettiğini yazmış kitabında. “Adresin” neresi olduğu ise kitapta yazmıyor. Ancak anlatımlarından bu adreslerin, İstanbul ve Ankara’da önemli bazı komutanlıklar olduğu anlaşılıyor.
Tüm bu bilgileri alt alta yazdıktan sonra, Albay’ın kendisine getirdiği bilginin de Malatya İnönü Üniversitesi’nde ele geçirilen CD’deki konuların da doğru olduğunu söylüyor;
“Bütün bu yaşananların, belli bir merkezden yönetildiğini bilahare öğrendim. Kuşkusuz çok üzüldüm. Özellikle emek verdiğim insanların böyle bir davranış içinde bulunmaları daha da hazin oluyor.”
Yalman isim vermese de kitabının ilerleyen bölümlerinde “emek verdiği” bazı isimleri yazma ihtiyacı hissetmiş. Onlara kızgınlığını saklamamış.
Kendisinin görevden alınacağı bilgisini verdiği satırlardan hemen sonra, Mustafa Balbay’ın Cumhuriyet gazetesinde haberleştirdiği “Genç Subaylar Rahatsız” manşetini hatırlatma ihtiyacı hissetmiş. Birilerine “ince” bir mesaj göndermiş.
TATBİKAT PROGRAMLARI YILLIK BELİRLENİR
Balyoz haberini yazdığımızda, “tatbikat ve seminer” kavramları çok tartışılmış. Darbe toplantısı diyenlere, “darbe toplantısı değil, seminer, tatbikat, harp oyunu oynandı” karşılığı verilmişti. Çetin Doğan da sık sık bunu iddia etti.
Ancak, Yalman kitabında bu açıklamaları yalanlayan satırlara yer vermiş. Okurların konuyu daha iyi anlayabilmesi için “Tatbikat ve Seminer Programının” ne anlama geldiğini, planlamanın nasıl ve ne zaman yapıldığını, ayrıntılı olarak anlatmış.
Kitabında tatbikat programlarının yıllık olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından belirlendiğini, planda tatbikat yapacak birlik ve tatbikatın konusunun özet olarak yazıldığını anlatıp, konuyu detaylandırmış.
Bu kadar ayrıntıya girmesinin nedeni ise şu; 2003 yılındaki tatbikat programı çok önceden belirlenmesine ve Çetin Doğan’a sunulmasına rağmen, Doğan’ın buna uymaması. Hem Kara Kuvvetleri Komutanı’nı hem de Genelkurmay Başkanlığı’nı dinlemeyip, belirlenen konu yerine kendi planını uygulaması. Kitapta ayrıntılar verilerek okura, “Çetin Doğan gerçeği söylemiyor” demeye çalışmış.
Ardından biraz daha ayrıntıya girip, Çetin Doğan’la o gün yaşananları anlatmaya başlamış. Aralık 2002’de Doğan, 1. Ordu’da EMASYA planı uygulayacağını komutanlığa bildirmiş. Doğan’ın yazılı bu talebi, Kurmay Başkanı olan İlker Başbuğ tarafından Yalman’a iletilmiş.
Yalman bunu uygun görmeyip, reddetmiş. Hatta,“Genelkurmay Başkanlığı’nın belirlediği planı, Egemen planını uygulayacaklar” diye de yazılı emir vermiş.
Yalman’ın yazılı emrine rağmen, Çetin Doğan’ın emirleri dinlemeyip, “EMASYA” adı altında plan yaptığı ortaya çıkıyor. Yalman, seminer sonrası Tuğgeneral Tevfik Özkılıç’tan, Doğan’ın seminerde emrine uymadığını öğreniyor; “EMASYA planı oynanmış. Vermediğim emirleri de yetki ve sorumluluklarını aşarak emir olarak yazmış.”
“Yazmış” dediği ve suçladığı ikinci isim ise İlker Başbuğ. O dönem kendisinin Kurmay Başkanı olan Başbuğ’u, kitapta eleştirmekle kalmayıp, suçlamış ve adeta “topa tutmuş.”
“2002 sonu ve 2003 başında terör ve irticai faaliyetler asgari düzeyde idi. Bu nedenle EMASYA’nın oynanması için önemli bir neden yoktu” diyen Yalman, seminerin aslında başka bir amaç için oynandığını da satır arasında deşifre etmeye çalışmış.
Yalman, bu bölümde Taraf’taki haber ve yayımladığımız bir belgeyi kitabına konu etmiş. Belge, Çetin Doğan’a gönderilen ve darbe planının gizlendiği OEYTS planının oynanmamasıyla ilgili emir. Emre ekleme yapıldığı iddiasında da bulunmuş Yalman; “Mesajı, belgesini gazetede gördüm. Şifahen söylenen husus, EMASYA ile ilgili idi. Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’dan (darbe planının kamufle edildiği plan. M.B.) söz edilmedi. Sonradan gördüğüm mesaj emrinde de böyle bir husus yoktu.”
TUTUKLANMA GEREKÇEMDEN BİRİ BU YAZI
Burada araya girip şu bilgiyi sizlerle paylaşayım. Tutuklanmama neden olan devletin gizli belgelerinden biri de işte bu yazı. Gizli olmayıp, Balyoz yargılamasında tüm sanık ve avukatlara verilen, medyaya dağıtılan bu belgeyi yayımladığım için tutuklandım.
Tekrar kitaba ve konuya döneyim. Yalman devam ediyor.
BAŞBUĞ MESAJA EMİR EKLEMİŞ
“Ayrıca, mesajın birinci maddesine emrim yazılmıştı. 2. Maddesinde emrimin dışında bir madde daha ilave edildiğini gördüm. Söz konusu yazının emrime aykırı olduğunu sonradan öğrendim. 1. Ordu bir disiplin ihlali yaparak kuvvetin emrini almadan ast birliklere (56 adrese) emir veriyor.”
Yalman’ın “emrim dışında bir madde eklendiği” dediği madde, darbe planlarını kamufle etmek için hazırlanan “irtica” adı altındaki plan. Fatih bölgesinde kargaşa, ayaklanma ve devamında olayların tırmandırılıp, sıkıyönetim ilanı. Hükümetin düşürülmesi vs…
Yalman, Kurmay Başkanı olan İlker Başbuğ’un bu ikinci maddeyi kendisinden habersiz olarak mesaja eklediğini iddia ediyor kitabında. Devamında da Çetin Doğan’ı suçluyor. 56 birliğe planları hazırlama emri verilerek düğmeye böylece basılıyor.
YETKİSİ YOK, SIKIYÖNETİM FAALİYETLERİNİ İRDELEMİŞ
Seminer sonrasıyla ilgili yazdıkları da ilginç Yalman’ın; “Tuğgeneral Tevfik Özkılıç’ı seminere gözlemci olarak gönderdim. Özkılıç bana, Ordu’da EMASYA Planı’nın oynandığını söyledi. Ben EMASYA oynanmasın diyorum. O, (Çetin Doğan) irticai kalkışmayı esas alıp, bir planın oynanmasına onay veriyor. Bırakın EMASYA’yı, sıkıyönetim faaliyetlerini irdeliyor. Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo’nun (Darbe planlarının kamufle edildiği plan. M.B.) esasen Milli Stratejik Konsept içinde bulunduğu gerekçesiyle seminerin emirlerine uygun olduğunu ifade etmek kesinlikle mümkün değildir.”
Yalman’ın “bırakın EMASYA’yı, sıkıyönetim faaliyetlerini irdelemişler. Milli Stratejik Konsepte bile bu uygun değil” cümlesi çok çok önemli. Neden mi?
Çetin Doğan, verilen emrin çok ötesine geçmiş. EMASYA’yı bile seminerde gündeme almaması gerekirken, sıkıyönetim faaliyetini konuşup, bu kapsamında planlar yapmış. Hatta Sıkıyönetim Komutan Yardımcıları atayıp, yönetime nasıl el koyacağını konuşmuş.
Seminerde Doğan’ın ne Sıkıyönetim ne de EMASYA planlarını yapma yetkisi yok. Bu yapılan da kanunsuz ve suç.
OLMAYAN GEREKÇEDEN BALYOZU AKLADILAR
Bu bölüm çok çok önemli dedim. Çünkü, dizinin ilerleyen bölümlerinde okuyacaksınız. Balyozu kapatan mahkeme, “kumpas, sahtecilik var” diyerek planları aklamadı. Planların Sıkıyönetim ve Milli Stratejik Konsept kapsamında yapıldığını, yasal olduğunu söyleyip, o korkunç planları kapattı. Bunu da gerekçeli kararında onlarca sayfada belirtti.
Yalman’ın kitabında açıkça yazdığı ve suç olan gerekçe, Balyozu aklayan mahkemece sanki Çetin Doğan ve arkadaşlarının yasal göreviymiş gibi gösterilip, aklandı. Suçu aslında suçla kapattı heyet. Korkunç planların kapatılma gerekçesi şu; “Bu planlar Sıkıyönetim kapsamında yapılmıştır.” Oysa Doğan’ın öyle bir yetkisi olmadığını komutanı Yalman kitabında bile yazmış.
Çetin Doğan ve arkadaşları, yetkileri olmadan Sıkıyönetim planı yapıp, bir de hükümetin devirip, Milli Mutabakat Hükümeti kuruyorlar ancak mahkeme aklama gerekçesi olarak “Sıkıyönetim planlarını irdelemişler ve bunlar da yasal” diyerek, Balyozu aklıyor. Sanıkları beraat ettiriyor.
Dizinin ilerleyen bölümünde bu karara ve detaylara gireceğim için şimdilik bu kadarla yetinip, tekrar Yalman'ın kitabına döneyim.
Çetin Doğan ve arkadaşları, seminerde Yunanistan’ı konuştuklarını hep söylediler. Altı yıldır da bunu iddia edip durdular. Bu da doğru değildi.
Yalman kitabında, bu konuya da yer vermiş. Bu durumu yalanlamış. Çetin Doğan'ın, Yunanistan’ın hudutlarını zorlayarak, durumdan görevler vazifeler çıkarıp, planlar yaptığını belirtmiş. Yunanistan bir bahane ve araçtı diyen Yalman, “gerçek amacın” farklı olduğunu da satır aralarında yazmış.