31 Mayıs 2016 Salı

Nerede terör, nerede örgüt? – Mustafa Ünal


Bir ülke ki bir bölgesi yangın yeri. Alev alev. Her gün şehit haberi. Yerleşim alanları enkaz yığını. Suriye’den farksız. Bir dönemin Genelkurmay Başkanı ‘Düşük yoğunluklu savaş’ diye tanımlamıştı. Çatışma, kan ve gözyaşı da bu kadar değildi. Eşkıya dağdaydı. Şimdi elinde silah ve patlayıcılarla şehirlere indi.
AKP iktidarı göz yumdu. Kandil’i de, İmralı’yı da meşrulaştırdı. MGK’nın talebi doğrultusunda heyetler gönderdi ‘Dağ’a. Sırrı Süreyya Önder’in söyledikleri ortada. Suskunluk kurtarmaz. MGK zan altında. Acı ama sokakta ‘MeGeKe’ diye espriler yapılmakta.

Valilerin dokunmadığı PKK’lı teröristler, elini kolunu sallayarak serbestçe şehir merkezlerinde konuşlandı. Savaş düşük yoğunluğu çoktan aştı. Bölgenin şiddeti çok yüksek. Buna karşılık Ankara’da profili çok düşük hükümet işbaşında.

Bir ülke düşünün, bir şehri sürekli roket mermisi altında. Patlayıcıların hedefi. Kilis’i kastediyorum. Suriye’nin içinde namluyu doğrultan ve tetiğe basan var. Hayatını kaybeden vatandaşların sayısı hiç de az değil. Roketlerin menzili Gaziantep’e uzandı.

Bu tablo karşısında hangi ülkenin başkenti olağan yaşantısına devam edebilir? Bizde yaşananlar sadece rakam ve istatistiğe dönüştü. Şehit haberleri de, Kilis’e düşen patlayıcılar da rutin günlük gelişme sayılmakta. Vaziyet hiç bu kadar ağırlaşmamıştı. Risk ve tehlike bu kadar büyümemişti.

Durum ciddi ve vahim. Peki, Ankara ne halde? Ne ciddiyetin yansımasından söz edilebilir ne vahametin boyutlarından. Önceki hafta MGK toplandı. Türkiye’nin, milli güvenlik ve beka probleminin ciddi boyutlarda olduğu bir süreçte MGK’dan ne çıktı dersiniz? ‘Cemaat terör örgütü’ kararı. Diğer konular da konuşuldu. Ama ‘Cemaat’ kadar ağırlıkta değil.

MGK, topu Bakanlar Kurulu’na attı. AKP hükümeti ‘Cemaat’in terör örgütü’ olduğuna karar verecekmiş. Emir büyük yerden… MGK’dan. Verir mi, verir. Sivil yapıların öteden beri devletin  tarassutu ve baskısı altında olduğu sır değil. Cemaat ve benzeri oluşumlar ilk kez masaya gelmiyor.

2004’te MGK ‘bitirme kararı’ aldı. AK Parti hükümeti de imza attı. Bugün o kararı ‘eylem planına’ dönüştürdü. Ama yüzüne gözüne bulaştırarak. Hukuku yerle bir etti. Devleti çökertti. Toplumun dokusunu parçaladı. En ilkel sistemlerde ve devletlerde bile kendi vatandaşıyla böyle mücadele edilmez.

MGK, bir icra ve karar organı değil. 28 Şubat’ta sistemi zorlayarak bir dizi karar almıştı. Ama siyaset soğuttu. Birebir icraate yansıtmadı. O MGK kararları da ilerleyen yıllarda yargıya taşındı. Askeri erkân hakkında dava açıldı. AKP diğer darbe davalarını gibi 28 Şubat’ı da sulandırdı.

Hukukçular ayakta: ‘MGK kendini yargı yerine koyamaz.’ Bırakın hukuku, siyaseten de ne terör, ne silahlı örgüt yaftası inandıcı. AKP iktidarı da, AKP’yi rehin alan Ergenekon türü yapılar da bunun farkında. Sistemi zorlamaları o yüzden. AKP’ye cevabı bizzat partinin kurucu ismi Bülent Arınç verdi. ‘Nerede örgüt, nerede silah’ diyerek. Cevap yok. Sadece kara propaganda ve algı operasyonu var.

Gerçek terör de, silahlı örgüt de Güneydoğu’da. Kan dökmekte. Ve tehlike Kilis’te, Gaziantep’te, her yerde. Peki, devlet nerede? MGK nerede?
Vaziyetin ciddiyeti ve vahameti sizi de ürkütmüyor mu?