Eski
Anadolu Ajansı Müdürü Kemal Öztürk Yeni Şafak'taki yazısında, Sümeyye
Erdoğan'ın nikah şahidi olan Hulusi Akar'a övgüler yağdırdı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın
eski basın danışmanı Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın nikâhına katılan Genelkurmay
Başkanı Hulusi Akar için "Uzun görüşmeler yaptığım Hulusi Akar klasik
bir asker değil, subaylarla beyin fırtınası yapan, yeni fikirler ve
projeler üretmelerini isterdi" dedi. Akar'ın askeriyedeki sert
hiyerarşik yapıyı ortadan kaldırdığını da belirten Öztürk " Harbi ve
samimi dil kullanarak herkesi şaşırtırdı" ifadelerini kullandı.
Kemal Öztürk'ün yazısından bir bölüm şöyle:
Ben size neden Hulusi Akar için böyle bir kampanya yapıldığını anlatayım.
1. Durduğu yer.
Hulusi Akar'ın, tıpkı önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel gibi, yerli ve milli bir duruşu vardır. Anadolu insanı ne hissediyorsa, bu komutanlar da aynısını hissediyor. Bu millet neye ağlıyor ve neye seviniyorsa, Hulusi Akar da aynı şeye ağlıyor ve seviniyor. Bu nedenle milletin ve ülkenin menfaatine olmayan hiçbir şeyi, Hulusi Akar yanına yaklaştırmaz. Bu milli duruş, birilerini rahatsız etti.
2. Terörle mücadeledeki kararlı tavır
Sur'da, Cizre'de siperdeki asker, başlarındaki komutan ve Ankara'daki karargah hiç bu kadar senkronize olmamıştı. Müthiş bir kararlılıkla hepsi terörü bitirmeye yemin etmişler. Bunu, o erden de, Hulusi Akar'dan da bizzat dinledim. Başbakan da, Cumhurbaşkanı da bu kararlılığın bir parçasıdır. Bu uyum 40 yıldır görülmeyen bir uyumdur.
Hulusi Akar nerede bir çatışma varsa hemen oradadır. Askerin gönlünde taht kurdu ve savaşma gücünü arttırdı. Generalden ere kadar, tek bir amaca kilitlenmiş, terörü bitirmeye yemin etmiş bir ekip var. İşte siyasi ve askeri güçler arasındaki bu kararlılık birilerini rahatsız etti.
3. Siyasetle ilişkisi
'Adı açıklanmayan general' haberleri, örtülü tehditler ya da gece yarısı bildirilerle siyaseti dizayn etme dönemini bitti. Komutanın emri olmadan, tek bir satır bilgilendirme ya da açıklama yapılamaz, demeç verilemez artık. Demokrasinin gereği olarak bunu yaptılar. Bir zamanlar iktidarı sıkıştırmak için askeri kullananlar, bundan çok rahatsız oldu.
Ancak askerin siyasetle/iktidarla güvenlik ve askeri konular nedeniyle ilişkileri vardır. Burada demokratik olarak kurulmuş sistemleri kullandılar. Haftalık rutin görüşmeler ve Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında görüşlerini açıkladılar, itirazlarını dillendirdiler, eleştirilerini yaptılar.
Fakat son sözün, millet iradesini temsil eden iktidarda olmasına saygı gösterdiler, her demokratik ülkede olduğu gibi. Siyasi iktidarla uyum içinde bir ordunun olması, her ülke için bir fırsattır.Eskiden olduğu gibi, askerin her dediğine 'evet' diyen siyasetçi, siyasetçinin her dediğine 'hayır' diyen bir asker yok artık. Devletin bekası, ülkenin güvenliği, milletin selameti neyi gerektiriyorsa, herkes ona göre “evet” ya da “hayır” diyor.
Kemal Öztürk'ün yazısından bir bölüm şöyle:
Ben size neden Hulusi Akar için böyle bir kampanya yapıldığını anlatayım.
1. Durduğu yer.
Hulusi Akar'ın, tıpkı önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel gibi, yerli ve milli bir duruşu vardır. Anadolu insanı ne hissediyorsa, bu komutanlar da aynısını hissediyor. Bu millet neye ağlıyor ve neye seviniyorsa, Hulusi Akar da aynı şeye ağlıyor ve seviniyor. Bu nedenle milletin ve ülkenin menfaatine olmayan hiçbir şeyi, Hulusi Akar yanına yaklaştırmaz. Bu milli duruş, birilerini rahatsız etti.
2. Terörle mücadeledeki kararlı tavır
Sur'da, Cizre'de siperdeki asker, başlarındaki komutan ve Ankara'daki karargah hiç bu kadar senkronize olmamıştı. Müthiş bir kararlılıkla hepsi terörü bitirmeye yemin etmişler. Bunu, o erden de, Hulusi Akar'dan da bizzat dinledim. Başbakan da, Cumhurbaşkanı da bu kararlılığın bir parçasıdır. Bu uyum 40 yıldır görülmeyen bir uyumdur.
Hulusi Akar nerede bir çatışma varsa hemen oradadır. Askerin gönlünde taht kurdu ve savaşma gücünü arttırdı. Generalden ere kadar, tek bir amaca kilitlenmiş, terörü bitirmeye yemin etmiş bir ekip var. İşte siyasi ve askeri güçler arasındaki bu kararlılık birilerini rahatsız etti.
3. Siyasetle ilişkisi
'Adı açıklanmayan general' haberleri, örtülü tehditler ya da gece yarısı bildirilerle siyaseti dizayn etme dönemini bitti. Komutanın emri olmadan, tek bir satır bilgilendirme ya da açıklama yapılamaz, demeç verilemez artık. Demokrasinin gereği olarak bunu yaptılar. Bir zamanlar iktidarı sıkıştırmak için askeri kullananlar, bundan çok rahatsız oldu.
Ancak askerin siyasetle/iktidarla güvenlik ve askeri konular nedeniyle ilişkileri vardır. Burada demokratik olarak kurulmuş sistemleri kullandılar. Haftalık rutin görüşmeler ve Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında görüşlerini açıkladılar, itirazlarını dillendirdiler, eleştirilerini yaptılar.
Fakat son sözün, millet iradesini temsil eden iktidarda olmasına saygı gösterdiler, her demokratik ülkede olduğu gibi. Siyasi iktidarla uyum içinde bir ordunun olması, her ülke için bir fırsattır.Eskiden olduğu gibi, askerin her dediğine 'evet' diyen siyasetçi, siyasetçinin her dediğine 'hayır' diyen bir asker yok artık. Devletin bekası, ülkenin güvenliği, milletin selameti neyi gerektiriyorsa, herkes ona göre “evet” ya da “hayır” diyor.