5 Mayıs 2016 Perşembe

Ergenekon ve Balyoz kumpası gibi Kozmik Oda da TSK’ya kumpastı

SÖZCÜ yazarı Saygı Öztürk’ün KOZMİK ODA’NIN ESRARI kitabı gündemi değiştirecek!

Ergenekon ve Balyoz kumpası gibi  Kozmik Oda da TSK’ya kumpastı

Usta gazeteci Saygı Öztürk, Ergenekon, 28 Şubat, Balyoz gibi davaları yazdı ve tarihin bir dönemine ışık tuttu. Öztürk şimdi de Türk Silahlı Kuvvetleri'ne 2009'da kurulan bir başka ‘kumpası' yazdı. AKP-Cemaat birlikteliğinin hüküm sürdüğü günlerde, Genelkurmay'ın sırlarının olduğu Kozmik Oda'ya ‘isimsiz bir telefon ihbarı' ile girildiğini belgeleriyle anlattı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Arınç'a suikast iddiasının yalan olduğunu tanıklarla gözler önüne serdi…
Ali Ekber ERTÜRK
ALBAY ERKAN BÜYÜKKÖPRÜ KELEPÇELENDİ VE 8 SAAT İFADE İÇİN AYAKTA TUTULDU Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, polis tarafından kelepçelenerek gözaltına alınmıştı. Saygı Öztürk, “İfadesi alınan albayın 8 saat ifade için ayakta tutulması ‘acaba askere bu kadar düşmanlık niçin?' sorusunu akla getiriyor” dedi.
ALBAY ERKAN BÜYÜKKÖPRÜ KELEPÇELENDİ VE 8 SAAT İFADE İÇİN AYAKTA TUTULDU
Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü, polis tarafından kelepçelenerek gözaltına alınmıştı. Saygı Öztürk, “İfadesi alınan albayın 8 saat ifade için ayakta tutulması ‘acaba askere bu kadar düşmanlık niçin?' sorusunu akla getiriyor” dedi.

Günlerden 19 Aralık 2009… Bir cumartesi günü Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü ve Binbaşı İbrahim Göze, sabah saatlerinden itibaren bir albayı akşam saatlerinde başlarına geleceklerden habersiz takipteydi. O gün, saat 14.50'de Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube'yi bir erkek arıyor ve şunları söylüyordu: “Çukurambar'da, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın evine geliş gidişlerinde, evinin civarında 06 BH… plakalı gri Renault ile 06 …Y 48 plakalı araçları görüyorum. Araçlardan ve içindekilerden şüpheleniyorum. Bülent Arınç'a suikast yapacaklarından şüpheleniyorum.” Telefon kapanıyor ve gerekli notu alan komiser üstlerine durumu bildiriyordu. İşin içinde Başbakan Yardımcısı Arınç olduğuna göre durumdan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nı haberdar etmesi gerekiyordu. Savcı Mustafa Bilgili hemen soruşma başlattı. Polis, zaman geçirmeden telefon ihbarında bulunulan Çukurambar semtine gitti. Hedefleri belliydi. Ve iki asker polis tarafından gözaltına alındı.
İşte bu Türkiye'yi sarsan “Kozmik Oda” vakası, SÖZCÜ yazarı Saygı Öztürk tarafından kitaplaştırıldı. “Tutanaklarla Kozmik Odanın Esrarı” adıyla Türkiye'nin haftalarca konuştuğu olayı kaleme alan Öztürk, o dönemi tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. İşte o röportaj:
– 7 yıl önce ülke gündemini meşgul eden Kozmik Oda olayını kaleme aldınız. Neden böyle bir konuyu irdelemek istediniz?
Saygı Öztürk: Türkiye'yi sarsan bir suikast iddiası ortaya atıldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a sözde suikast yapılacakmış. Bunun üzerinden Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın çok gizli kayıtlı bilgilerinin yer aldığı 11 ve 16 numaralı odalara giriş yolu açıldı. Haftalarca bu konu Hükümet'e yakın gazetelerin manşetlerinde, TV'lerinin ilk haberlerindeydi. İşin aslını öğrenmek ve gerçekleri ortaya çıkarmak için yola çıktım. İnanılmaz belgeleriyle beraber bu kitabı yazdım.
– Sadece belgelerden mi yola çıktınız?
Öztürk: Kitabı hazırlarken, belge ve tutanaklarla yetinmeyip, ismi geçen hemen herkesle konuştum. Konuştukça kurulan kumpası gördüm. Gerçekleri yazmak gazetecinin namus borcudur.

BELGELER KARARGAHTAN ÇIKTI

– Siz bu olaya inanmış mıydınız?
Öztürk: O dönemde yaptığım konuşmalarım da ortadadır. Bir gün bile bu olayın gerçek olabileceğine inanmadım. Özel Kuvvetler'de görevli bir albayın bir adresi, üstelik de herkesin bileceği bir adresi aklında tutamayıp kağıda not yazması, yakalanınca onu yutmaya çalışacak kadar salak olabileceğini düşünemem. Her şeyin, tıpkı Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat gibi düzmece olduğuna inanmıştım. Nihayet, bu olayların sonucunda kozmik odalara girildi, belgeler, yasak olmasına rağmen Genelkurmay'dan çıkartıldı ve birileri amaçlarına ulaştı. Ülkenin istilası halinde görev alacaklarla ilgili çalışmaları yürüten Seferberlik Tetkik Kurulları kapatıldı.

ALBAY SEKİZ SAAT AYAKTA BEKLETİLDİ

– Kitabınızın içerisinde neler var?
Öztürk: Devletin savcısı, hakimi, polisi, bakıyorsunuz Türk Silahlı Kuvvetleri'ne adeta kumpas kuruyor, yasadışı adımlar atılıyor. Sanki TSK, yasadışı işler çeviren bir kurum gibi görülüyor. Kurumların birbirlerine bu kadar düşmanca hareket edebileceğini olaylarla ilgili tutanaklara ulaştıktan sonra ve o tutanaktaki ismi geçenlerle ayrıca konuştuktan sonra öğrendim. Kozmik Oda olayında ilgimi çeken çok olay var. Arama yapan hakimin o gün nöbetçi olması, ihbar telefonu yapılmadan yapılmış gibi görünmesi, 5 savcının, askeri birimi adeta basarcasına polisle beraber binaya girmeye çalışması, gözaltına alınan askerleri tutuklamayan hakimin hemen görevden alınması inanılır gibi değil. Hele hele ifadesi alınan albayın tam 8 saat ifade için ayakta tutulması “acaba askere bu kadar düşmanlık niçin?” sorusunu akla getiriyor.

BAŞKA BİR ALBAYI TAKİP EDİYORLAR

– Peki öyle de albaylar orada ne arıyor?
Öztürk: O gün görevli olan Erkan Albay ve İbrahim Binbaşı, TSK'da görevli Albay Baki Kaya'yı takiple görevlendirilmişler. Bu kişi, yasal olarak takip ediliyor. Ve bunun bazı belgeleri verdiğinden şüpheleniliyor. İlginçtir, takip sırasında 2 komutan da kendilerinin takip edildiğini anlıyor. Bir süre izlemeye ara veriliyor. Yeniden başladıkları gün, işte bu olay başlarına geliyor. İki asker, polisler tarafından, yasadışı bir biçimde ters kelepçeleniyor. Orada da bir ilginçlik var. Hükümet'e en yakın televizyon kanalı bu olayı, saniye saniye görüntülüyor. Her şey planlanmış, kurgulanmış. Hele iki askerin takip ettikleri albayla ilgili tuttukları tutanak var ki, hem gülüyorsunuz hem hayret ediyorsunuz. Görevleri gereği takip ettikleri albayın marketten neler aldığı bile tutanağa geçmiş. Örneğin birisinde, 10 adet yumurta aldığı yazılmış. Olayla ilgili en önemli belge, üzerinde “1424 cd Feza A” yazılı kağıt. Bunu Erkan Albay, sözde yutmaya çalışmış. İşte bu kağıt, Bülent Arınç'a suikast yapılacağının kanıtı olarak gösteriliyor. Bir de Emniyet'te hayali kişi tarafından yapılan Bülent Arınç'a suikast yapılacağına ilişkin telefon.

POLİSİN BİLGİSAYARI ODAYA ALINMADI

– Peki, Kozmik Oda'da neler yaşandı?
Öztürk: Kozmik Oda'ya savcılar girmek isteyince askerler önlerine etten duvar örüyor. Savcılar “gireriz”, askerler “giremezsiniz” diye direniyor. Özellikle 11 ve 16 numaralı oda son derece kozmik. Buraya girenin çıktığında hiçbir konuda öğrendikleriyle ilgili açıklama yapamayacağı, gördükleri duydukları, yaptığı işleri anlatmayacağına ilişkin yemin belgesi var. Bu yemin belgesini Hakim Kadir Kayan imzalamıyor. O imzalamayınca tutanak tutuluyor. Daha ilginç bir olay anlatayım; Kozmik Oda'da hakimin dizüstü bilgisayarı olmasına rağmen, onun yerine görüntü özellikleri olan polise ait dizüstü bilgisayar sokulmak isteniyor. Böylece polis, içerideki görüntü ve bazı bilgilere sahip olacaktı. Ancak askerler, bu durumu fark edince polisin bilgisayarını götürdüler ve tabii ki bu da tutanağa geçti.

ARINÇ'I DEĞİL BENİ İZLEMİŞLER

BÜLENT ARINÇ
– Herkesle konuştunuz mu?
Öztürk: Olayın önemli kilit isimleriyle tek tek konuştum. Özellikle Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık'ın, gizli bilgilerin çıkmaması için gösterdiği çabanın yanı sıra dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Servet Yörük'ün olaya kayıtsız kalması ve bu komutanı hep yalnız bırakmaları da şaşırtıcı durumdur. Olayda adı geçen ve suikast planıyla suçlanan askerler, takip ettikleri albay, soruşturmayı yürüten savcı dahil olmak üzere, olayın kilit ismi Bülent Arınç'la da konuştum. Takip edilen Albay'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Nuri abi” diye hitap ettiği Nuri Pakdil'le olan ilişkisi de araştırılıyor, o Albay'la da konuştum. Albay Baki Kaya, “Gerçekte Arınç'ın değil de şahsımın takip edildiğini düşünüyorum” diyordu.
– Kumpastaki asıl hedef nedir?
Öztürk: Tam anlamıyla TSK'ya bir kumpas kurulmuş. Cemaat'e yakın gazetede bir erin sözde babasıyla konuşurken “Gece gündüz evrak yaktıklarını” söylemesi de buraya girişin yolunu açıyor. Faili meçhul cinayetler, Uğur Mumcu'dan Necip Hablemitoğlu'na kadar değişik isimler bilgisayarda aranıyor. Buradaki amacın, TSK'yı yasadışı bir oluşum içinde göstermek olduğu anlaşılıyor. Gecenin saat 4'ünde Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ ile Hakim'in görüşmesi, Başbuğ'un ertesi gün Başbakan'la görüşünce sonuç alamayıp Selahattin Paşa'ya “yaptıklarınızın hesabını verin” demesi ve onları hep yalnız bırakmaları da yine ilginç konular arasında yer alıyor.

Arınç şimdi, ‘O aptalca suikaste inanmadım' diyor

Saygı Öztürk, kitabın öznesi dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la yaptığı görüşmeyi şöyle anlattı: “Bülent Arınç, ilk dönemlerde yaptığı açıklamalarda, Çukurambar'daki hedefin kendisi olduğunu söylüyordu. Ama bu kitap için konuştuğumda asla böyle bir suikaste inanmadığını, suikastle adının bir araya gelmesinin çok abartılı olduğunu belirtti ve şunları kaydetti: ‘Böyle aptalca bir suikast teşebbüsü dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Bana suikast teşebbüsü olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Bunların ne amaçla orada olduklarını da bilemem. İnsanların kalbini yarıp bakamazsınız. Benim üzerimden birileri kumpas kurmuş olabilir. Beni kullanmaya kalkan veya benim üzerimden bir operasyon yapmaya kalkanlar varsa onların da hesabı görülsün'…”

Emniyet'te düzenlenen hayali ihbar tutanağı!

Kitapta, Emniyet'e gelen ‘ihbar'la ilgili gerçek de kitapta şöyle yer almış: … 652 sayılı ihbar tutanağında, Emniyet'e telefon eden kişi, Arınç'a suikast yapacağını öne sürdüğü kişilerin kullandıkları otomobillerin plakasını da vermişti. Tutanakta, ihbar yapıldığı belirtilen Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne ait… telefonun 19.12.2009 tarihinde, saat 14.45-14.55 aralığında 0312…3 06 telefondan (ya da başkaca herhangi bir telefondan) arandığına dair kayıt bulunamadı. Yani Emniyet'te ‘hayali bir ihbar' tutanağı düzenlenmişti.

Hakim Kayan'ın zehirlenme korkusu

KADİR KAYAN
KOZMİK Odayı arayan Hakim Kadir Kayan'la ilgili bir anektodu da Öztürk şöyle anlattı: “TÜBİTAK uzmanını polis devşirmek istiyor. Ona “Seninle işimiz var, akıllı ol” diyorlar. Kimsenin kimseye güveninin olmadığı bir ortam. Hakim'e, bir asker “Pide yiyeceğiz. Size de getirtelim mi?” deyince Hakim öfkeleniyor, “Beni zehirlemek mi istiyorsunuz?” diye yemeği kabul etmiyor.”

AKP-CEMAAT KOL KOLA BU MANŞETLERİ ATMIŞTI


Yandaş Star Gazetesi, 22 Aralık 2009'da ‘Adresi yutamadan yakalandı' demişti...
Yandaş Star Gazetesi, 22 Aralık 2009'da
‘Adresi yutamadan yakalandı' demişti…

Cemaate yakınlığıyla bilinen Zaman da 22 Aralık 2009'da ‘bilgi notuna' işaret etti.
Cemaate yakınlığıyla bilinen Zaman da
22 Aralık 2009'da ‘bilgi notuna' işaret etti.

AKP'ye yakın Sabah da 22 Aralık 2009'da, “İddia ciddi” diye sürmanşet yapmıştı...
AKP'ye yakın Sabah da 22 Aralık 2009'da, “İddia ciddi” diye sürmanşet yapmıştı…

SÖZCÜ, ‘KUMPASI' 2009'DA GÖRMÜŞTÜ Yandaş ve cemaat gazeteleri, AKP-cemaat kol kola hareket ederken, TSK'ya yapılan komploları manşetlerine taşımış, halkın gazetesi SÖZCÜ ise 24 Aralık 2009'da “Arınç'a suikast iddiası fos çıktı” demişti. Saygı Öztürk de kitabına o günün manşetlerini neden koyduğunu şöyle anlattı: “Türk basınının ne kadar yalan, ne kadar yönlendirmeyle haber yaptıklarına tanık oldum.”
SÖZCÜ, ‘KUMPASI' 2009'DA GÖRMÜŞTÜ
Yandaş ve cemaat gazeteleri, AKP-cemaat kol kola hareket ederken, TSK'ya yapılan komploları manşetlerine taşımış, halkın gazetesi SÖZCÜ ise 24 Aralık 2009'da “Arınç'a suikast iddiası fos çıktı” demişti. Saygı Öztürk de kitabına o günün manşetlerini neden koyduğunu şöyle anlattı: “Türk basınının ne kadar yalan, ne kadar yönlendirmeyle haber yaptıklarına tanık oldum.”