Hantepe dersem sanırım neyi kastettiğimi anlarsınız. Bir buçuk
yıl önce PKK’nın baskın yapıp altı askeri şehit ettiği karakol ve
baskının canlı canlı izlenmesinin hikâyesi Hantepe. Bu hikâyeyi, bundan
bir buçuk yıl önce kamuoyunun dikkatine sunmuştum. PKK’lıların
çatışmadan 40 dakika önce bölgeye geldiğini Heronlar çekmiş, görüntüler
Genelkurmay Başkanlığı dâhil 30 ayrı birime canlı olarak aktarılmıştı.
Hatırlayacaksınız, askerlerin nasıl şehit olduğu, üzerlerine
atılan el bombaları, PKK’lıların mevzilere yaklaşması bu görüntülerde
net olarak görünüyordu. Bu görüntüleri gazeteden isteyen televizyonlar sayesinde de kamuoyu o anlara tanıklık etmişti. Canlı baskın ve ölümlere.
Haberin Taraf ’ta çıkmasıyla kamuoyu ayağa kalkmış, Genelkurmay’dan
bir açıklama beklemişti. Ancak dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ, açıklama yerine bu görüntüleri kimin sızdırdığının peşine
düştü ve 40 ayrı askerin evine baskın yaptırdı. Tepkiler
dinmeyince de günler sonra açıklama yapmak zorunda kaldı; “Taraf ’ın
haberi yalandır. Heron olay ânında 40 kilometre uzakta başka bir
bölgedeydi. Görüntüler canlı izlenmedi.”
Önceki gün Zaman gazetesinden Mustafa Gürlek imzalı haber Hantepe
üzerineydi. Askerî Savcı Emin Hakan Özbek’in yaptığı soruşturmada, Hantepe baskınının İstihbarat Komutanlığı’nda canlı canlı izlendiğini belgelenmişti. Hatta baskından yarım saat önce, Heron’un orada olduğu, görüntüleri tüm birimlere aktardığı da soruşturma dosyasına girmişti.
Lafı fazla uzatmayacağım. Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un doğru söylemediği artık ortada. Gazetem
ve ben bunu biliyorduk ama belgelenmiş olması önemli. Yaptırdığı yalan
açıklama halen Genelkurmay internet sitesinde duruyor. Herkes
birbirinden özür dilerken, ben şehit olan askerlerden,
ailelerinden ve gerçekleri ortaya çıkarttığım için vatan haini ilan
edilen şahsımdan ve kamuoyundan kimin özür dileyeceğini merak ediyorum. Kaldı ki ihmalden dolayı hayatını kaybeden canlar var.
Merak ediyor ve soruyorum; Özür yeter mi Sayın Necdet Özel?
Özür yeter mi Sayın Başbakan? Özür yeter mi Sayın Cumhurbaşkanı? İlker
Başbuğ’u bu ölümlerden kim soruşturacak? Ve o yalan açıklamalar
Genelkurmay’ın resmi sitesinde daha ne kadar duracak?
Balyoz güncellenmiş!
Balyoz Darbe Planı’nın ortaya çıkmasıyla birlikte, sanıklar ses kaydı
ve ıslak imzalı belgeleri unutmuşçasına, CD’lerdeki fişleme
listelerindeki zaman çelişkisinden bahsetmiş ve belgeler sahte
demişlerdi. Bu savunmaya karşı, belgelerin güncellendiğini söyledim.
Bundan bir ay önce de konuyla ilgili bir yazı kaleme aldım. Fişleme
belgelerinin 2007 sonrası yılda üç-dört kez güncellendiğini
söylemiştim. Üç isme dikkat çekmiştim; Süha Tanyeri, Ergin Saygun ve
Bertan Nogaylaroğlu. Hudson Enstitüsü’nde darbe provası yapan askerî
ekip. 2003 yılında Balyoz’un kilit isimleri. Yani, 2007’de
darbe planı olma ihtimali yüzde 50 diyen Zeyno Baran’ın, aslında kimin
darbe planı içerisinde olduğunu açık ettiği isimler.
Sahte denen belgelerden biri de Bursa’da fişlenen kamu görevlileri listesiydi. Önceki
gün açıklanan 3. Balyoz İddianamesi’nde, sahte denen bu belgelerin
ıslak imzalı, altı kişi tarafından paraflanmış, orijinal hali yani
asılları yakalandı. Konuyla ilgili ifadesi alınan emekli Albay
Kubilay Aktaş da belgelerle ilgili ifade vermiş. Aktaş, bu belgeleri
her üç ayda bir düzenleyerek, merkeze gönderdiklerini söylemiş. Bu
çalışma emri de bölge komutanlığından gelmiş. Yani fişlemeler her üç
ayda bir güncellenmiş. Zamanlama çelişkisinin nedeni sanırım artık anlaşılıyor. 2003
yılındaki Balyoz fişlemeleri, daha sonra yine yapılacak olası bir darbe
için her üç ayda bir güncellenip, merkeze gönderilmiş.
Çalıştığı gazetede Taraf ’a gazetecilik öğretmeye çalışan bazı
darbeseverler şimdi ne yazacaklar doğrusu merak ediyorum. Yazacakları
yazıda, Ankara’da bir belge almak için nelerden fedakârlık yaptıklarını
da yazarlarsa sevinirim.
|
Harbiye, askerlik, askeriye, savunma ile ilgili tüm gelişmeler, eleştiriler, asker-siyaset ilişkisi, askeri operasyonlar, gibi ve benzeri haberler, köşe yazıları, dosyalar buradan aktarılmaya çalışılacak.