“Dört Predator İncirlik konuşlu olarak devreye girecektir. Ve bütün bu
Predatorların aldığı görüntüler, Türkiye’de ortak bir birim tarafından
gerçek zamanlı olarak paylaşılmakta ve doğrudan tarafımıza
iletilmektedir. Bunun dışında güzergâh da tümüyle Türk Silahlı
Kuvvetleri ve bizim askerî yetkililerimiz tarafından belirlenmektedir.
Bu konuda tereddüde mahal bırakacak bir durum söz konusu değildir. Her
türlü görüntü doğrudan Türk subayının olduğu birime iletilmekte, her
türlü işlem herhangi bir kesintiye sebebiyet vermeden yürütülmekte.
Herhangi bir şekilde Predatorların başka bir amaçla kullanılması söz
konusu değildir.”
Davutoğlu’nun bu açıklamasının ardından önce hükümete yakın çevrelerle, ardından da Dışişleri yetkilileriyle görüştüm. Görüştüğüm tüm yetkililer, Amerika’yla “gizli bir anlaşma” yapıldığını söylediler. Predatorların Türkiye’ye gelmiş olmasıyla ilgili “Bakanlar Kurulu’nun da onayı gerekmiyor mu” sorum ise ilk telefon görüşmemizde yanıtsız kaldı. Ardından yaptığım ikinci görüşmede “gizli” bir anlaşma olduğu için, onayın olduğu ancak bunun kamuoyuna açıklanmadığı söylendi.
Öncelikle şunu belirteyim. Hükümet, İncirlik’e gelen Predatorlardan haberdar değildi.Haberimiz üzerine, İncirlik’teki gelişmelerden haberdar oldular. Zaten haber de ilk gün yalanlanmadı. Kamuoyuna nasıl bir açıklama yapılacağı düşünüldü. Bir gün sonra da Davutoğlu, kameralar karşısına geçip yukarıdaki açıklamayı yaptı. Davutoğlu ve önceki gün görüştüğüm yetkililer ısrarla iki devlet arasında bir anlaşma olduğunu söylüyorlar. Anlaşma metninin gizli olması nedeniyle de açıklama yapılmadığını belirtiyorlar.
Doğrusu bu açıklama bana pek inandırıcı gelmiyor. Gerekçelerime gelince...
Davutoğlu dünkü açıklamasında, Predatorların daha önce Irak’ta konuşlu olduğunu, kullanımın 2007 yılına kadar uzandığını söyledi. Bu durum kamuoyunun bildiği bir gerçek. Zaten bu durum “anlık istihbarat” adıyla, 5 Kasım 2007’de Amerika’da Başkan Bush’la yapılan görüşmede de kamuoyuna açıklandı. Yani ortada “gizli” bir durum yok. Sadece yapılan, Irak’taki Predatorların Türkiye’ye gelmiş olması.
Merak ettiğim konu şu. Bu anlaşma gizliyse bize sadece bu anlaşmanın yapıldığı tarih söylenebilir mi? Altında kimlerin kimlerin imzasının olduğu da.
Önceki gün Davutoğlu’nun açıklamasında dikkatimi başka bir konu daha çekti. Predatorlar konusunda ABD tarafından herhangi bir boşluk doğmayacağı hususunda gerekli “garantiler verilmiş”. “Garanti” kelimesine dikkat...
Madem ortada bir anlaşma var. Anlaşmalarda, her iki taraf da ortada herhangi bir boşluk doğmaması için gerekli maddeleri o metin içine sokarlar. Yani “garantiyi” gerektirecek bir durumun söz konusu olmaması gerekir. Madem böyle bir anlaşma var, “Gerekli garantiler verildi” cümlesi ne anlama geliyor? Ortada yazılı bir metin varsa, “garanti” almaya gerek var mı?
Garantiler ortada herhangi bir anlaşma yoksa, sözlü olarak verilir. Ya da anlaşma hükümlerinin eksik olması durumunda, taraflar birbirlerine “garanti” verirler. Anlaşmada olmayan neyin garantisini Amerika acaba sizlere verdi? Açıklanması gereken durum bence bu..
Hükümet yetkilileri hatırlayacaktır. Amerika geçmiş yıllarda bize çok sayıda garanti verdi. Örneğin, Kenan Evren’e, Yunanistan’ın NATO’ya alınmayacağı “garanti” edildi. Sonra ne mi oldu? Yunanistan, garantiye rağmen, NATO’ya alındı. Çekiç Güç konusunda da garantiler almıştık. Çekiç Güç’ün PKK’yla ilişkisi ve yaptıkları da arşivlerde. Çok uzağa gitmeden, 2007 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başkan Bush’la yaptığı anlık istihbarat anlaşmasını, verilen “garantileri” hatırlayalım. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu “garantiyi” ballandıra ballandıra anlatmıştı; “Güneydoğu BBG evi gibi izleniyor” demişti. Sonrasındaki “garantili baskınları”, şehit olan askerleri sanırım hatırlatmaya gerek yok.
Yaklaşık bir yıl önce 16 milyar dolara mal olacak olan F-35 savaş uçaklarıyla ilgili de bir haber yapmıştım. Amerika’nın yazılım dâhil uçuş kodlarını Türkiye’ye vermek istemediğini söylemiş ve yetkilileri uyarmıştım. Uçaklar “uçan tabuttu”. 16 milyar dolar da çöpe gidecekti.
Haberin ardından Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarı Murat Bayar’la görüştüm. Bayar, yazdığım konuların tamamen “yalan ve yanlış” olduğunu söylemiş, yazılım dâhil tüm kodların alınacağı, “garantisini” vermişti.
Sonrasında ne mi oldu?
Bu haberin üzerinden bir ay geçmemişti ki, Savunma Sanayii İcra Komitesi Başbakan Erdoğan başkanlığında toplandı. ABD uçuş kodlarını vermeyi reddettiği için siparişler ertelendi. Dönemin Savunma Bakanı Vecdi Gönül de bu durumu kamuoyuna açıkladı. Yani haber, a’dan z’ye doğruydu.
Predatorlar bahsini “şimdilik” kapatıyorum.
Davutoğlu’nun bu açıklamasının ardından önce hükümete yakın çevrelerle, ardından da Dışişleri yetkilileriyle görüştüm. Görüştüğüm tüm yetkililer, Amerika’yla “gizli bir anlaşma” yapıldığını söylediler. Predatorların Türkiye’ye gelmiş olmasıyla ilgili “Bakanlar Kurulu’nun da onayı gerekmiyor mu” sorum ise ilk telefon görüşmemizde yanıtsız kaldı. Ardından yaptığım ikinci görüşmede “gizli” bir anlaşma olduğu için, onayın olduğu ancak bunun kamuoyuna açıklanmadığı söylendi.
Öncelikle şunu belirteyim. Hükümet, İncirlik’e gelen Predatorlardan haberdar değildi.Haberimiz üzerine, İncirlik’teki gelişmelerden haberdar oldular. Zaten haber de ilk gün yalanlanmadı. Kamuoyuna nasıl bir açıklama yapılacağı düşünüldü. Bir gün sonra da Davutoğlu, kameralar karşısına geçip yukarıdaki açıklamayı yaptı. Davutoğlu ve önceki gün görüştüğüm yetkililer ısrarla iki devlet arasında bir anlaşma olduğunu söylüyorlar. Anlaşma metninin gizli olması nedeniyle de açıklama yapılmadığını belirtiyorlar.
Doğrusu bu açıklama bana pek inandırıcı gelmiyor. Gerekçelerime gelince...
Davutoğlu dünkü açıklamasında, Predatorların daha önce Irak’ta konuşlu olduğunu, kullanımın 2007 yılına kadar uzandığını söyledi. Bu durum kamuoyunun bildiği bir gerçek. Zaten bu durum “anlık istihbarat” adıyla, 5 Kasım 2007’de Amerika’da Başkan Bush’la yapılan görüşmede de kamuoyuna açıklandı. Yani ortada “gizli” bir durum yok. Sadece yapılan, Irak’taki Predatorların Türkiye’ye gelmiş olması.
Merak ettiğim konu şu. Bu anlaşma gizliyse bize sadece bu anlaşmanın yapıldığı tarih söylenebilir mi? Altında kimlerin kimlerin imzasının olduğu da.
Önceki gün Davutoğlu’nun açıklamasında dikkatimi başka bir konu daha çekti. Predatorlar konusunda ABD tarafından herhangi bir boşluk doğmayacağı hususunda gerekli “garantiler verilmiş”. “Garanti” kelimesine dikkat...
Madem ortada bir anlaşma var. Anlaşmalarda, her iki taraf da ortada herhangi bir boşluk doğmaması için gerekli maddeleri o metin içine sokarlar. Yani “garantiyi” gerektirecek bir durumun söz konusu olmaması gerekir. Madem böyle bir anlaşma var, “Gerekli garantiler verildi” cümlesi ne anlama geliyor? Ortada yazılı bir metin varsa, “garanti” almaya gerek var mı?
Garantiler ortada herhangi bir anlaşma yoksa, sözlü olarak verilir. Ya da anlaşma hükümlerinin eksik olması durumunda, taraflar birbirlerine “garanti” verirler. Anlaşmada olmayan neyin garantisini Amerika acaba sizlere verdi? Açıklanması gereken durum bence bu..
Hükümet yetkilileri hatırlayacaktır. Amerika geçmiş yıllarda bize çok sayıda garanti verdi. Örneğin, Kenan Evren’e, Yunanistan’ın NATO’ya alınmayacağı “garanti” edildi. Sonra ne mi oldu? Yunanistan, garantiye rağmen, NATO’ya alındı. Çekiç Güç konusunda da garantiler almıştık. Çekiç Güç’ün PKK’yla ilişkisi ve yaptıkları da arşivlerde. Çok uzağa gitmeden, 2007 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başkan Bush’la yaptığı anlık istihbarat anlaşmasını, verilen “garantileri” hatırlayalım. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt bu “garantiyi” ballandıra ballandıra anlatmıştı; “Güneydoğu BBG evi gibi izleniyor” demişti. Sonrasındaki “garantili baskınları”, şehit olan askerleri sanırım hatırlatmaya gerek yok.
Yaklaşık bir yıl önce 16 milyar dolara mal olacak olan F-35 savaş uçaklarıyla ilgili de bir haber yapmıştım. Amerika’nın yazılım dâhil uçuş kodlarını Türkiye’ye vermek istemediğini söylemiş ve yetkilileri uyarmıştım. Uçaklar “uçan tabuttu”. 16 milyar dolar da çöpe gidecekti.
Haberin ardından Milli Savunma Bakanlığı Savunma Sanayii Müsteşarı Murat Bayar’la görüştüm. Bayar, yazdığım konuların tamamen “yalan ve yanlış” olduğunu söylemiş, yazılım dâhil tüm kodların alınacağı, “garantisini” vermişti.
Sonrasında ne mi oldu?
Bu haberin üzerinden bir ay geçmemişti ki, Savunma Sanayii İcra Komitesi Başbakan Erdoğan başkanlığında toplandı. ABD uçuş kodlarını vermeyi reddettiği için siparişler ertelendi. Dönemin Savunma Bakanı Vecdi Gönül de bu durumu kamuoyuna açıkladı. Yani haber, a’dan z’ye doğruydu.
Predatorlar bahsini “şimdilik” kapatıyorum.