Ordu mevcudu 10 bin azaltılsa... - Ahmet Taşgetiren
TSK üzerinde, "bedelli"den öte bir derin muhasebeye ihtiyaç olduğu kesin.
Genelkurmay
eski Başkanı Işık Koşaner'in "Kelimesi kelimesine söylediklerimin
arkasındayım" dediği ses kayıtlarında şunlar vardı:
"Herkesin gözü
üzerimizde. Nasıl üzerimizde? Kim hangi asker kanunsuz iş yapıyor? Hangi
subay er kullanıyor? Hangi subay, general, amiral her neyse köpeğini,
itini, bilmem nesini askere gezdiriyor? Okuyorsunuz değil mi gazetede?
Hangi subay çocuğunu arabayla bilmem nereye gönderiyor? Hangi bilmem ne
okula gönderiyor? Eşini bilmem nereye gönderiyor? Herkesin gözü
üzerimizde. Hiçbir şey artık gizli değil. Herkes birliğine sahip olsun.
Şu
er kullanma işini yavaş yavaş piyasadan kaldırmamız lazım. Evinin
badanasını askere yaptırıyor. Özel evinin badanasını hey Allah'ım. El
birliği ile kaldıralım. Yoksa kaldırtacaklar. Bakakalacağız,
bakakalacağız böyle."
Bu sözlerin özeti şu:
-Boş işler için er kullanımını terk edin!
En
üst seviyede ifade edildiğine göre demek ki, it gezdirmek için, evin
badanasını yaptırmak için, eşini-çocuklarını bilmem nereye göndermek
için erler kullanılıyor.
Acaba böyle boş işler için kullanılanların sayısı ne kadardır?
50 bin eksiltilse...
Genelkurmay ordu mevcudunu açıkladı. Tüm mevcut 720 bin, er ve erbaş sayısı 458 bin 368.
Şöyle bir soru soralım:
-Acaba
en azından şu 458 bin 368 erbaş ve erin 10 binini eksiltsek, ordu
gücünden bir şey kaybeder mi? Ya 20 binini eksiltsek, ya 50 binini...
10 bin, 20 bin, 50 bin...
Ne kadar kolay söylüyoruz değil mi?
Oysa
bu rakamın içine giren her bir kişi, yemek demek, yatacak yer demek,
postal demek, giysi demek ve sivilde yapmakta olduğu işten kopmak
demek...
Acaba Genelkurmayımız ya da siyasi irade, bugüne kadar, Türk Silahlı Kuvvetleri için bir tasarruf projesi geliştirdi mi?
Aynı
işi ve belki daha kalitelisini daha az insanla ve daha az maliyetle
gerçekleştirebilir miyiz diye bir soru üzerinde düşünüldü mü?
Yoksa
"Bizde nasıl olsa insan bol ve ucuz. Alalım, evimizin itini bile bu
çocuklara gezdirtelim" gibi bir düşünce ile mi hareket edildi?
TSK'da köklü reform ihtiyacı
Vatanın güvenliği tabii ki çok önemli.
Bir ordunun varlığı ve silah gücü tabii ki önemli.
Kimse ordusuz bir ülke safsatasını savunamaz.
Ama bizde askerlik işinin bir hayli sorunlu hale geldiği de açık.
İşte,
bedelli sebebiyle ortaya çıkan durum: 30 yaşın üstünde 460 bin, hadi
"asker kaçağı" demeyelim, askerliğini yapmamış insan varmış.
"Vatan borcu" yaklaşımının bir hayli aşındığı muhakkak.
Askere gidip gelenlerin, ciddi tecrübe travmaları yaşadığı net bir gerçek.
Koşaner'in
ses kaydına yansıyan tespitler ise sadece başta aldıklarımdan ibaret
değil ve herkes hatırlıyor ki, orada ordunun savaş gücündeki zaaf dahil
müthiş çarpıklıklara işaret ediliyor.
Bedelli işi, günü kurtarma hadisesi. Bu açık. Getirilen formüle bir yığın itiraz yapılabilir.
Ama TSK ile ilgili köklü bir reform ihtiyacı ortada duruyor.
Bu coğrafyada, Türkiye'nin "güçlü bir ordu"ya sahip olması gerektiğinde kuşku yok.
Bunda kimse tereddüt etmiyor.
Ama bu güçlü ordunun, sadece "insan sayısı"ndan ibaret olmadığında da kimsenin kuşkusu yok.
Silahlı
kuvvetleri, siyasi bir güç olmanın dışına çıkarıp, ülke güvenliği için
vazgeçilmez ve caydırıcı kapasiteye sahip hale getirmek de hayati...
Orada siyasi irade çok daha belirleyici olmalı.
Demem
o ki, TSK'dan bir köklü reform projesi istenmeli, sivil kadrolar, bu
noktada ciddi bir hazırlık yapmalı ve önümüzdeki zamanları, muhtemel
risklere karşı, etkin bir silahlı kuvvetlerin inşası için
değerlendirmeli.