14 Kasım 2011 Pazartesi

İran'a saldırı ve karşı saldırı nasıl olabilir? / Fikret Ertan


İsrail'in İran'a yapacağı söylenen muhtemel saldırıların iki yönü var: Ne zaman, nasıl, nerelere, hangi vasıtalarla İsrail bu saldırıları gerçekleştirebilir ve İran bu saldırılara nasıl karşılık verebilir?
Ne zaman yapacağı hususu bir yana, İsrail'in saldırılarını havadan önce hem balistik ve hem de seyir füzeleriyle başlatıp bunu savaş uçaklarının bombardımanları ile sürdüreceği aşikâr; zira İran'a saldırının başka yolları ve vasıtaları yok; İsrail saldıracaksa ancak böyle saldıracak. Nerelere saldıracağı da az-çok belli: Önce radar, uçaksavar sistemlerini devre dışı bırakıp sonra da İran'ın sayısı ve nerede oldukları tam belli olmayan nükleer tesislerini imha etmeye çalışacak. Planı aşağı yukarı böyle sayılır.

Diğer yandan, İsrail'in bu tür saldırısına karşı İran ne yapacak? İran'ın da şüphesiz bununla ilgili hazır planları ve tedbirleri var. Bunun aksi zaten düşünülemez. Yıllardır bu saldırılara karşı her bakımdan hazırlanıyor.

İran da aynen İsrail gibi bu ülkeye havadan karşı saldırılar düzenleyecek, saldırıların bedelini İsrail'e elinden geldiği kadar en ağır şekilde ödetmeye çalışacak. Bu da çoktandır belli olan bir husus. Bütün İranlı liderler ve askeri yetkililer İsrail'in muhtemel saldırılarının cevabının en ağır, en şiddetli ve en kapsamlı şekilde karşılığı olacağını söyleyip duruyorlar. Nitekim, en son Rehber Ali Hamaney geçen hafta hem Amerika ve İsrail'i muhtemel saldırılar konusunda uyarmış, ülkesine saldırı niyetleri bulunanların rüya aleminde yaşadıklarını söylemiş, bunların İran milletinin demir yumruğunu yemeye hazır olmaları gerektiğine işaret etmiş bulunuyor.
Hamaney'den önce de İran Genelkurmay ikinci Başkanı General Mesut Cezayiri ise aynı konuda şunları söylemiş bulunuyor: 'Eğer nükleer tesislerimizden dumanlar yükselmeye başlarsa, bu senaryo başka yerlerde de gerçekleşebilir. İsrail'deki Dimona tesisi askeri yeteneklerimiz bakımından en kolay hedeftir. İsrail şayet saldırı gibi bir saçmalık yaparsa bu onun sonu olur.'

Dimona, malum İsrail'in Negev Çölü'nde bulunan en gizli nükleer tesisi. Burada nükleer silahların yapıldığı, depolandığı sadece İsrail'in kabul etmediği bir sır. İsrail'in nükleer silahlarını 30 yıl önce The Sunday Times'a ifşa eden Mordehay Vanunu bu tesiste yıllarca teknisyenlik yapmış, tesisin sırlarını medyaya açıklamış, sonra da başına gelmeyen kalmamıştı. İran'ın Dimona'yı hedef alabileceğini ima etmesi elbette son derece tehlikeli bir gelişme, İsrail'e yapılan en ciddi tehdit olarak algılanmalı. Peki İran Dimona ve İsrail'deki diğer hedeflere nasıl ve hangi vasıtalarla saldıracak? Bunun cevabı da esasen yıllardır belli: Balistik füzeleriyle...

Yıllardır bugün söz konusu olan saldırı senaryolarına ve ihtimallerine karşı İsrail'i vurabilecek balistik füzeler geliştiren İran, bugün bunu yapabilecek imkân ve yeteneklere sahip bulunuyor. Bu çerçevede 2000 km ve üstü menzillere sahip yüzlerce füzeye sahip. Bunların Şahap, Fecr, Secil sınıfı uzun menzilli füzeler olduğu söyleniyor. Ayrıca, Fecr-3'lerin radara yakalanmama ve birden fazla hedefi aynı anda vurabilecek yeteneğe sahip olduğu ileri sürülüyor. İran, bu füzelerin birçoğunu çeşitli tatbikatlarda denemiş bulunuyor. Bu bakımdan İsrail de İran'ın kendisine vurabilecek füzelere sahip olduğunu iyi biliyor. Nitekim bu yüzden Savunma Barak geçen hafta İsrail'e karşı yapılabilecek saldırılarda herkesin evinde kalması halinde ölü sayısının 500'ü aşmayacağı şeklinde bir tahmin yaparak İsrail kamuoyunu rahatlatmaya gayret etmiş bulunuyor.

Askeri kaynaklar, kendi üretimi füzelere ilaveten İran'ın Ukrayna'dan geçmiş yıllarda satın aldığı 12 civarında X-55 tip, 2500-3000 km menzilli seyir (cruise) füzelere de sahip olduğunu söylüyorlar. Ayrıca, muhtemel İsrail saldırısını takiben İran'ın müttefiki Hizbullah'ın ve belki de Hamas'ın İsrail'i kısa menzilli füze yağmuruna tutabileceği güçlü bir ihtimal olarak ortada duruyor.

Bugün itibarıyla İsrail'in İran'a dönük muhtemel saldırıları ve bunlara İran'ın nasıl karşılık verebileceği konusunda kısaca bunlardan söz etmek mümkün. Gönül elbette bu saldırı planı, senaryo ve misillemelerin asla gerçekleşmesini istemiyor. İnşallah böyle bir durum ortaya çıkmaz. Ancak, bunlar siz istemezseniz de olabilecek şeyler. Bu bakımdan 'İran saldırı konusu gündemde olmasın' demenin hiçbir anlamı bulunmuyor. Bu konular gündemde ve İran'ın nükleer programı konusunda tarafları tatmin edecek bir nihai sonuç çıkmadan da asla gündemden kalkmaz. Bunları bilmek, bunlara karşı hareket tarzları geliştirmek de Türkiye'yi yönetenlerin görevi elbette.