Birbirine geçmiş gibi görünen iki olayı, basitleştirip ayırmadan olup biteni anlamak zorlaşıyor.
Bu iki olay, ‘kim haklı, kim haksız' tartışmasına girmeden kolayca birbirinden ayırdedilebilecek niteliktedir. Hükümetin başarı veya başarısızlık karnesi ‘Hizmet' faktörü olmaksızın da değerlendirilebilir. Hükümetin Hizmet'e yönelik sürek avını anlamak için de ‘Ama bunlar hükümete darbe yaptılar' gerekçesini bir kenara koyup olgulara sükûnet ve tarafsızlıkla yaklaşmalıdır.
Böyle olmuyor; hükümet, başarılarını kendisiyle izah ederken hatalarını düşman kuvvetlere yüklemeyi seçiyor. Düşman kuvvetler listesi uzundur ve duruma göre değişiyor. Dış düşmanlarla başa çıkmak AKP yönetimi için problem değildir ve gerektiğinde İsrail'i, Rusya'yı, İran'ı, faiz lobisini, AB'yi dize getirebilir. Bu mantığa göre AKP'ye boyuna hata yaptıran paralel güçlerdir ve öyle ki, iki seneden beri inlerine girilip, evdeki çoluk-çocuğa kadar taciz edilmesine rağmen paralel kuvvetler hükümete hâlâ hata yaptırabilmekte, yanlış kararlar aldırabilmekte ve etkili olabilmektedir.
Bu saçma varsayıma kamuoyu inandırıldı; önceleri, “Daha neler, yok devenin pabucu” diye kenarda duran Doğan Grubu bile, “Hmm, evet öyleymiş, FETÖ'cülerin işi bu” diyerek, havuz ağzını benimsemeye başladı. Ve ilginçtir, insanlar Doğan Grubu'nu böyle davrandığı için eleştirmiyor, aksine, “Ne yapsınlar, dağ gibi vergi cezaları kapıda beklerken yiğitlik mi göstersinler?” diye mâzur görüyor!
Diyelim ki Hizmet Hareketi, hakikaten iktidarın kılcal damarlarına sızarak başta 17-24 kumpası olmak üzere Uludere rezâletinden Dink cinâyetine, Ergenekon kumpasından çözüm sürecine, TIR ve ÖSYM skandallarına kadar nice fesatlarla AKP iktidarını aldatıp tuzağa düşürdü ve yargılanması gerekiyor. Artık ‘Cemaat'in ifsadından kurtulduğuna göre iktidarın yargı işlerini hukuk tekniğine uygun şekilde yerine getirmesi gerekirdi. Oysaki, emniyet ve hukuk bürokrasisi baskı altına alınarak ancak dikta rejimlerinde görülen gaddarâne bir insan avı sürdürülmekte. Öyleyse maksat yargılamak filan değil, bir şekilde baskı altında ve hapiste tutmak ve yıldırmak.
Yandaş bir yazarın hakkında eleştiri yapmanın vatana ihanet saydığı ‘o güzelim Suriye politikası'nı vaktiyle hangi paralel ve bittabii alçak diplomatik odağın belirlediğini çok merak ediyorum; bu derece dikine duvara toslayan bir politikayı başkaca kim tasarlayabilirdi ki? Yakında Rus uçağının paralel desiseyle veya olmadı dua gücüyle vurulduğu yolunda yeni bir açılım bekliyorum; ki eli kulağındadır!
Eğer Hizmet Hareketi, yıllardır sürdürülen insan avına rağmen hâlâ hükümeti baştan çıkarıp ayağını kaydırmayı başarıyorsa ortada cevap bekleyen esaslı bir sual beliriyor: Bu kadar becerikli ve güçlü bir ihanet örgütü, şu meşhur 17-25 döneminde bir hafta içinde nasıl oldu da kâğıttan kaplan gibi tasfiye edilebildi; nasıl oldu da gözünü hırs bürümüş paralel çete, ‘17-25 Darbesi'ni yaparken kolayca etkisiz hale getirilip tasfiyeye uğradı?
Doğrularını geçtik, paraleller olmaksızın kendi başına şöyle eli-yüzü düzgün bir yanlış siyaset tasarlayamayan bir iktidarımız var, kadri bilinsin.