Bir zamanlar aramızdaki mayınlı tarlaları mayından arındırıp tarıma açmak isterken, tel örgüleri kaldırmaya çalışırken, AKP hükümeti döneminde her şey tersine döndü. Şimdi, 911 kilometrelik sınırımıza duvarlar çekiliyor, hendekler kazılıyor, tel örgüler yükseliyor, sınır boylarındaki asker sayımızı giderek artırıyoruz. Hükümet yetkilileri bunu da büyük bir övünçle anlatıyor.
YERLEŞMEK İÇİN ORTAM
Türkiye, Rusya’nın uçağını düşürdü ama bu emri verenlerin de gelişmeler konusunda kafası karışık. Uçağın ikazları hiç duymaması, 243.0 frekansının kullanıldığı “acil” kanalda ikazın diğer ülke pilotları tarafından duyulmasına rağmen Rus pilotlarının duymamasını bir de şöyle yorumlayanlar var:- Rusya, bir uçağını feda ederek S-400 füzelerinin Suriye’ye getirilmesinin, Suriye’ye gidecek yardım konvoylarının vurulmasının yolunu açtı.
- Pilot uyarılmadığı konusunda ısrarlı. Eğer uçağın haritası yanlış yüklenmiş ve telsiz frekansı farklı bağlanmışsa o zaman, Türkiye’ye girmediğini düşünecek ve hiçbir uyarı duymayacaktır. Bunlar bilinçli olarak yapılmış olabilir.
- Bölgedeki Rus Hava Harekât Merkezi’nin de, Rus uçağına, Türkiye hava sahasına girdiğinde ve Türk uçağının kendisine yaklaştığında ikaz etmesi gerekirdi. Bu bilerek yapılmamış olabilir.
- Garip olan başka bir durum da, Türk uçağının radarının kilitlenmesinden sonra Rus uçağının hiçbir kaçma manevrası yapmamasıydı.
RUSYA UÇAĞIMIZI DÜŞÜRDÜ
1976 yılının 24 Ağustos’uydu. 8’inci Ana Jet Üs Komutanlığı 184’üncü Filo Komutanlığı’na ait iki RF-5A uçakları Üsteğmenler Sahir Beceren ve Hikmet Boğatır liderliğinde hava savunma tatbikatı kapsamında “hedef uçak” için saat 09.12’de kalkış yaptı. Muş-Ağrı-Siirt-Diyarbakır noktalarından oluşan uçuş kolunun, Muş noktasının ardından Ağrı rotasına dönen uçaklar, rotayı teknik bazı problemler nedeniyle takip edemedi.Sonrasında hudut ihlalinde bulunan iki numaralı uçak 09.55’te Rusya tarafından atılan dört adet füze ile vuruldu. Pilot, olay anında şiddetli bir patlama duymuş, uçağın tüm ikaz lambaları yanmış ve lövyesi boşalmıştı. Pilot, liderden aldığı talimatla uçaktan atladı. Uçak Iğdır’ın 7 km. güneyine düşerek tamamen hasara uğradı. Kaza bölgesinde yapılan incelemede radar kontrolünde olan kolun 1-1,5 km. hudut ihlalinde bulunduğu, kırıma uğrayan uçağın, füze parçalarının 7-8 km ilerisine düştüğü anlaşıldı.
Yani, Rus makamları uçaklarının vurulmasıyla yeri göğü inletiyorlar ama geçmişlerinde uçağımızı düşürdüklerini de hatırlamaları gerekiyor. Ayrıca pilotlarının Türkiye toprağını geçtiği konusunda uyarıları niçin duymadığına, uyarılara rağmen kaçmadığına da açıklık getirmeli.
“HADİ ASLANLARIM, HADİ KOÇLARIM”
Güneydoğu’nun ilçelerinde kolluk güçleri can kaybı olmaması için alabildiğine dikkatli davranıyor. Kolluğun giremediği yerde şüphelilerin yakalanmaları, tutuklanmaları mümkün olmuyor. Cumhuriyet savcılıklarının ifadesine başvurmak istedikleri kişilere tebligat yapılamıyor.Suçluların kol gezdiği, devlete meydan okuduğu yerlerin bu hale gelmesinin sorumlusu hükümettir. Şimdi güvenlikle ilgili birikmiş bu ağır yükü polisin, jandarmanın üzerine bırakmış durumdalar. Güneydoğu ilçelerine özel harekat timleri gönderiliyor. Ama bu insanların yatırılabileceği yer bile yok. “Hadi aslanlarım, hadi koçlarım” diyorlar demesine ama onların bir dayanma gücü var. Gerilimli bir ortamda, kışın soğuğunda polislerimizin zor koşullar altında görev yaptığını, teçhizatının bile uygun olmadığını ekleyelim.
GELDİKLERİ GİBİ HEMEN GÖNDERİLİYORLAR
Jandarma özel harekat timlerinin durumu da polisten çok farklı değil. Güneydoğu’da görev süresi dolan jandarma Batı illerine tayin ediliyor. Ama siz öyle sanın. Bakıyorsunuz, Şırnak’tan gelen jandarma, Batıda’ki birliğinde göreve başladıktan üç gün sonra yine Güneydoğu’ya gönderiliyor. Niçin, örneğin yeni görevlendirildiği İstanbul’daki birliği, geçici olarak Güneydoğu’da bulunuyor da ondan.“Geçici görev” denilince bunun 10-15 gün ya da bilemediniz en fazla bir-iki ay olabileceğini düşünürsünüz. Hiç de öyle değil. Karargahı Batı’da olan bazı birlikler 7-8 aydır geçici görevle Güneydoğu illerinde görev yapıyorlar. Yani, Güneydoğu’da jandarmanın normal görev süresini doldurmasıyla iş bitmiyor. Güneydoğu’dan sağ-salim dönüyor ama hemen yeni birliğinin yanına yine Güneydoğu’ya gönderiliyor.
Jandarmada işler bu kadar mı plansız, programsız yürüyor?