14 Aralık 2015 Pazartesi

15 yıldır takip edilen adam nasıl Diyarbakır-Suruç-Ankara'yı planladı? / Ezgi Başaran

Öyle bir terörist düşünün ki... Emniyet'e izini kaybettiriyor ama kayıtlardaki numaradan arayınca gazeteciler dahi ona ulaşabiliyor.
Hürriyet’ten Fevzi Kızılkoyun imzalı haber, Ekim ayı sonunda bir iddia olarak ortalarda dolaşan bir bilgiyi teyit ediyordu: Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamları Ebubekir kod adlı IŞİD’li İlhami Balı’nın talimatıyla gerçekleşti.
IŞİD’in Türkiye emiri ya da IŞİD’in gümrük sorumlusu olarak tanınan Reyhanlı nüfusuna kayıtlı biri Balı.
Daha önce yazdığım Kilis Elbeyli’deki ‘taksiyle IŞİD’ci giriş çıkışlarını’ kontrol eden isim. Sözkonusu yazıda “IŞİD’çilerin Suriye gidiş gelişlerindeki organizasyonda özellikle Kilis Elbeyli’deki taksi duraklarının ciddi rol oynadığını söyleyebilirim” demiştim. (Detaylar için: http://goo.gl/bZaOPJ ) İşte o organizasyonu İlhami Balı yönetiyordu.
Yine geçen hafta başka bir kaynaktan öğrendiğimize göre IŞİD, Balı’nın görevli olduğu bölgeyi değiştirdi. Balı, Rakka’ya transfer olurken, onun yerine, yani tam bizim sınırımızın karşısına Ebu Şam El Ensari öncülüğünde kurulan 5 kişilik bir ekip getirildi.
Bu ekip ayrı bir konu.
Biz şimdi Diyarbakır, Suruç, Ankara katliamlarının beyni (Ebu Bekir) İlhami Balı’ya geri dönelim.
**
Fevzi Kızılkoyun’un haberine göre İlhami Balı 2002’den beri emniyetin takibindeydi. El Kaide üyeliğinden 3 yıl hapis yattı. Çıktı, 2012’de Suriye’ye gitti, El Nusra’ya katıldı. 2013’te de IŞİD’in bir üyesi oldu.
“İnsanlar üç satır muhalif yazı yazınca yıllarca hapis yatıyor da, El Kaide üyeliğinden içeri girmiş biri nasıl olup da 3 yılda serbest kalıyor, üstüne gidiyor IŞİD’e katılıyor” diye makul bir soru sorabilirsiniz.
Ama bence soru hakkınızı şimdi kullanmayın.
Çünkü bakın ne diyeceğim…
2014’e kadar Türkiye güvenlik güçlerinin takibinde olan İlhami Balı ile ‘irtibat’ kesilmiş.
Daha doğrusu Kobani olaylarından sonra Balı ‘izini kaybettirmiş.”
İşte bu son derece ilginç bir durum.
Neden derseniz…
Balı’nın sınırımızın hemen öte yanında konuşlandığını herhalde bir tek ben bilmiyorum. Emniyet yetkilileri de biliyor. Balı’nın yasadışı yollarla Türkiye’ye girip çıktığını biliyor. Hatta 1 Eylül 2015’teKilis’e bağlı Yavuzlar Köyü sınırında yaşanan silahlı çatışmanın bir parçası olduğunu da… O çatışmada bir asker şehit olmuş, bir asker de kaçırılmıştı.
Bakın ne diyorum 1 Eylül 2015… Ankara Katliamı’ndan 1 ay 10 gün önce…
İrtibatı kesildiği iddia edilen ve Kilis’e bir taksi uzaklığında konuşlanan İlhami Balı Türk askeriyle çatışıyor, birini şehit ediyor, birini kaçırıyor.
Bunlar yetmezmiş gibi 1 ay sonra da 109 kişinin canına mal olan bir katliamı organize ediyor.
**
Maalesef daha da bitmedi.
Ankara Katliamı’ndan sonra Habertürk gazetesinden bir ekip Antep’teki IŞİD yuvalanmasını anlamak için bölgeye gidiyor. İlahmi Balı’nın teknik takip belgelerine ulaşıyor ve o fezlekede görülen cep telefonunu arıyor.
Haberin muhabiri Güngör Karakuş anlatıyor: “Habertürk, herkesin peşinde olduğu o ismi, dinleme kayıtlarındaki telefon numarasından aradı. Telefonu faaldi ve çalıyordu. İlk aramada telefonu açan kişiye “Alo İlhami Balı” diye hitap ettik, “Kim arıyor” diye yanıt verdi. Ardından gazeteci olduğumuzu söyledikten sonra, kendisini aradığımız “0 543 662 .. ..” nolu telefonun Balı’ya ait olduğunu ve dinleme kayıtlarına geçtiğini söyledik ve “Bu numara size mi ait?” diye sorduk. Telefondaki kişi “Size bu soruyu sorma hakkını kim veriyor? Beni bulmak isteyen buraya gelir, adresim de belli yerim de” diye yanıt verdi. “Dinlendiğinizi biliyor musunuz?” diye sorunca da “Benim Allah’tan başka kimseden korkum yok. Sen kimsin? Gel buraya görüşelim...” diye konuştu ve telefon kapandı.”
Bu haberin tarihi 28 Ekim 2015.
**
Öyle bir terörist düşünün ki… Neredeyse 15 yıldır takip ediliyor.
Öyle bir terörist düşünün ki… El Kaide üyeliği suçundan hapis yatıyor fakat 3 yıl sonra serbest kalıyor. Kaldığı gibi cihatçı olmak üzere Suriye’ye gidiyor.
Öyle bir terörist düşünün ki… Türkiye’den IŞİD’e katılımların en yoğun olduğu 2014’te, hem de Kobani direnişinin yaşandığı dönemde ‘izini kaybettiriyor’ ve Emniyet’in takibinden düşüyor.
Öyle bir terörist düşünün ki… Kilis öte tarafından Türkiye’ye IŞİD’ci sokuyor, Türk askeriyle çatışıyor, şehit ediyor, rehin alıyor yine yeniden ‘takibe’ girmiyor.
Öyle bir terörist düşünün ki… Emniyete izini kaybettiriyor ama Emniyet’in takip ettiği telefon numarasını hala kullanıyor, gazeteciler dahi ona ulaşabiliyor.
Öyle bir terörist düşünün ki… Tüm bunlar olurken IŞİD’in Adıyaman hücresini yönetiyor, yani Diyarbakır, Suruç ve Ankara katliamlarının talimatlarını veriyor.
Şimdi bu nedir?
İş bilmemezlik mi? İstihbarat becereksizliği mi? Göz yumma mı? Yanlış strateji mi?
Ne olursa olsun, kesinlikle tüyleri diken diken etmesi gereken bir durum.