Uzun süre sıcak çatışmalara girmiş sıradan askerler, terör uzmanı diye
tanınan birçok isimden daha gerçekçi değerlendirmeler yapıyor: Her
tepenin aşağısında derin vadiler var. Bu vadilerden gelen teröristleri
gündüz bile fark etmek mümkün değil. Üs bölgeler, karşı tepelerin
sırtlarını görüyor sadece. Oradan sağ döndüğümüz için şükrediyoruz.
8
şehit, 19 yaralı... Bir yılan aynı yerden ikinci kez sokuyor. Örgütün
Kandil'deki lideri bile son dönemde PKK'nın ağır zayiat verdiğini kabul
etmişken, bu kadar kayıp nasıl oldu? İstihbarat zaafı, Heronların
çalışmaması, PKK'nın kalabalık bir şekilde ve ağır silahlarla gelmesi
gibi birçok neden sıralanabilir. Lakin Yeşiltaş Karakolu'nda aylarca
kalmış, çatışmalara girmiş ve terhis olmuş kimi askerlerin anlattıkları;
'üs bölgeler' üzerine kurulu savunma stratejisinin yanlışlığını
gösteriyor bize. Son dönemde teröre karşı etkin mücadele için devreye
sokulan özel eğitimli uzman askerlerin de görev yaptığı bu karakolun
konuşlandığı yeri tartışmak zorundayız. Yatak dışında yaz kış demeden
herkesin çelik yelek ve çelik miğferle dolaşmak zorunda olduğu bu
karakoldan sağ salim geri dönmeyi başaranları tebrik etmek gerekiyor
belki de...
Uzun süre sıcak çatışmalara girmiş sıradan askerlerin, terör uzmanı diye tanınan birçok isimden daha gerçekçi değerlendirmeler yaptığına tanık oluyoruz. Kamuoyu her ne kadar aynı karakola ikinci baskın diye duysa da, o bölgede görev yapmış sıradan askerlerin ilk tepkisi 'bu kaçıncı çatışma' demek oluyor. Mesela, geçen yıl Ramazan ayında Kadir Gecesi'nde çatışma yaşanmış karakolun üç yüz metre ilerisinde. Karakol yolundaki köprünün girişine mayın döşerken vurulmuş, gece 23 sularında iki PKK'lı. Bu çatışmadan bir hafta önce karakol inşaatında çalışanları koruyan iki korucuyu öldürmüş teröristler. 80'den fazla evin bulunduğu bölgede, halkın neredeyse tamamı korucu olarak istihdam ediliyormuş. Başka saldırılarda da gündeme gelen soru burada da söz konusu: "Korucular saldırı hazırlığını görmediler mi acaba?
En son 24 askerimizin şehit olduğu Çukurca saldırısında gündeme gelmişti üst bölgeler ile ilgili tartışma. Son kayıplarımız, o günden bu yana değişmeyen bazı şeylerin faturası. Aynı acının tekrar edilmemesi için terhisini Yeşiltaş'tan almış askerlere kulak verelim biraz: "İç içe geçmiş tepeler. Dağ dağ içine girmiş gibi. Saldırı, karakolun iki üst bölgesine yapılmış. Üst bölgeler, karşı tepelerin sırtlarını görüyor. Her tepenin aşağısında derin vadiler var. Bu vadilerden gelen teröristleri gündüz bile görmek mümkün değil. Sabah saat 5, gündüz demek buralarda. Normalde 50 kişilik bir jandarma karakolu. Bulunduğu kritik yer sebebiyle 300'e yakın asker vardı bizim zamanımızda. Tekirdağ'dan Dağlıca'ya gelen kaydırma birlik personeli olarak o karakolu korumak için gittik. Özel eğitimli 60 civarında uzman asker görev yapıyordu. Karakolun coğrafi yapısı sebebiyle bazı uzman askerler bile bir süre sonra istifa edip ayrılmayı düşünüyor. Orada canlı kalmak çok zor. Geceleri hep ayakta ve arazideydik. Çelik yeleksiz, çelik miğfersiz dolaşmak yasak burada. Her an her yerden kurşun gelebiliyor. Son durum nedir bilmiyoruz ama kısa süre öncesine kadar her üst bölgede duruma göre 45'e yakın asker vardı. Bunlardan 15 kadarı karakol jandarması, diğerleri de onları korumak için bölgeye gelen piyade komando. Karakola 1.000 metre uzaklıkta bulunan bu üslerde kalanlar sabaha kadar oradalar. Çatışma anında bu bölgelere destek vermek zor. Çünkü gece hareket eden her şey hedef haline geliyor. Vadilerin yapısı nedeniyle herkes bir dere yatağından gelecek saldırı için tetikte bekliyor. Oradan sağ döndüğümüz için şükrediyoruz."
Uzun süre sıcak çatışmalara girmiş sıradan askerlerin, terör uzmanı diye tanınan birçok isimden daha gerçekçi değerlendirmeler yaptığına tanık oluyoruz. Kamuoyu her ne kadar aynı karakola ikinci baskın diye duysa da, o bölgede görev yapmış sıradan askerlerin ilk tepkisi 'bu kaçıncı çatışma' demek oluyor. Mesela, geçen yıl Ramazan ayında Kadir Gecesi'nde çatışma yaşanmış karakolun üç yüz metre ilerisinde. Karakol yolundaki köprünün girişine mayın döşerken vurulmuş, gece 23 sularında iki PKK'lı. Bu çatışmadan bir hafta önce karakol inşaatında çalışanları koruyan iki korucuyu öldürmüş teröristler. 80'den fazla evin bulunduğu bölgede, halkın neredeyse tamamı korucu olarak istihdam ediliyormuş. Başka saldırılarda da gündeme gelen soru burada da söz konusu: "Korucular saldırı hazırlığını görmediler mi acaba?
En son 24 askerimizin şehit olduğu Çukurca saldırısında gündeme gelmişti üst bölgeler ile ilgili tartışma. Son kayıplarımız, o günden bu yana değişmeyen bazı şeylerin faturası. Aynı acının tekrar edilmemesi için terhisini Yeşiltaş'tan almış askerlere kulak verelim biraz: "İç içe geçmiş tepeler. Dağ dağ içine girmiş gibi. Saldırı, karakolun iki üst bölgesine yapılmış. Üst bölgeler, karşı tepelerin sırtlarını görüyor. Her tepenin aşağısında derin vadiler var. Bu vadilerden gelen teröristleri gündüz bile görmek mümkün değil. Sabah saat 5, gündüz demek buralarda. Normalde 50 kişilik bir jandarma karakolu. Bulunduğu kritik yer sebebiyle 300'e yakın asker vardı bizim zamanımızda. Tekirdağ'dan Dağlıca'ya gelen kaydırma birlik personeli olarak o karakolu korumak için gittik. Özel eğitimli 60 civarında uzman asker görev yapıyordu. Karakolun coğrafi yapısı sebebiyle bazı uzman askerler bile bir süre sonra istifa edip ayrılmayı düşünüyor. Orada canlı kalmak çok zor. Geceleri hep ayakta ve arazideydik. Çelik yeleksiz, çelik miğfersiz dolaşmak yasak burada. Her an her yerden kurşun gelebiliyor. Son durum nedir bilmiyoruz ama kısa süre öncesine kadar her üst bölgede duruma göre 45'e yakın asker vardı. Bunlardan 15 kadarı karakol jandarması, diğerleri de onları korumak için bölgeye gelen piyade komando. Karakola 1.000 metre uzaklıkta bulunan bu üslerde kalanlar sabaha kadar oradalar. Çatışma anında bu bölgelere destek vermek zor. Çünkü gece hareket eden her şey hedef haline geliyor. Vadilerin yapısı nedeniyle herkes bir dere yatağından gelecek saldırı için tetikte bekliyor. Oradan sağ döndüğümüz için şükrediyoruz."